YUMURTLAMA OLMADAN HAMİLE KALINIR MI?

YUMURTLAMA (OVULASYON) OLMAZSA GEBE KALINIR MI?

Bir kadının yumurtlama gününde (ovulasyon döneminde) olmadan hamilelik olması mümkün müdür? Yumurtlama gerçekleşmeden de hamilelik meydana gelebilir mi? Bu sorulara cevap vermedee önce hamilelik nasıl olur açıklamak gerekir. Hamilelik oluşması için erkekten gelecek bir spermin ve kadından gelecek bir yumurtanın mutlaka buluşması gerekir. Erkek ve kadının bu üreme hücreleri olmadan hamilelik olması imkansızdır. Erkeğin üreme hücresi yani sperm cinsel ilişki sonrasında vajinaya ulaşır (boşalma ile). Kadının üreme hücresi olan yumurta hücresi (oosit) yumurtlama le yumurtalıktan çıkar ve tüp oraganı (tuba) tarafından yakalanır. Tüp içerisinde sperm ve yumurta birleşirse döllenmiş yumurta yani gebeliğin başlangıcı meydana gelir daha sonra bu gebelik rahim içerisine ilerleyerek rahim iç duvarına yerleşir ve burada büyür.

Yumurta ve sperm hücresi:
Kadın yumurtlama gününde olmadan gebelik olabilir mi sorusunun cevabı "evet"tir. Çünkü kadının yumurtlaması ile yumurtalığından salınan yumurta hücresi 24 saat yaşayabilir. Yani yumurtlama olan günden bir gün sonra gerçekleşen cinsel ilişki ile de gebelik meydana gelebilir. Ayrıca sperm hücresi ortalama 3 gün yaşayabilir yani canlı kalabilir. Bu nedenle yumurtlamadan bir, iki hatta üç gün önce gerçekleşen bir cinsel ilişki neticesinde spermler kadının vücudunda 3 güne kadar (nadiren 5 gün) canlı kalabileceği için ilişkiden 3 gün sonra bile yumurtlama olsa gebelik meydana gelebilecektir. Ancak yumurtlamadan 1 hafta önce veya 3 gün sonrası gibi yumurtlamaya uzak günlerde gebelik oluşamaz.

Tüp bebek gibi tedavi yöntemlerinde dışarıdan hazır dondurulmuş yumurtalar kullanılarak kadın yumurtlamasa da gebelik meydana getirilebilir. ancak doğal yollarla kadın yumurtlamadan gebelik olması imkansızdır.

Yazının başlığındaki soruya özet olarak cevap vermek gerekirse:
-  Kadında yumurtlama olmadan hamile kalınamaz, gebelik asla oluşamaz.
- Yumurtlama kadında ayda 1 gün olur ve kadın yumurtlama olan gün dışında da cinsel ilişkide bulunarak hamile kalabilir. Ancak bu hergün için geçerli değildir, hangi günler hamile kalabileceği yukarıda açıklanmıştır.


İlgili Konular:
- Yumurtlama Olmaması
- Yumurtlama Olmadan Adet Olunur Mu?
- Yumurtlama Kaç Gün Sürer?
- Sperm ve Yumurtanın Birleşmesi
- Hangi Günlerde Kolay Hamile Kalabilirim?
- Yumurtlama Tarihi Hesaplama
Tamamını >>

SPERMLERİN VAJİNADAN DIŞARI AKMASI GEBELİĞİ ENGELLER Mİ?

İLİŞKİDEN SONRA SPERMLERİN DIŞARI ÇIKMASI KISIRLIK YAPAR MI?

Hamile kalma problemi yaşayan veya kısırlık (infertilite) tedavisi gören hastaların bir kısmı cinsel ilişkide erkeğin boşalması ile vajina içerisine bırakılan spermlerin tekrar dışarı kaçması (atılması, akması) gibi şikayetlerde bulunurlar ve bunun gebeliği engellemesinden, kısırlığa neden olmasından korkarlar.

Cinsel ilişki ile erkeğin boşalması sonucunda çıkan sıvıya menş veya semen ismi verilir. Semen sıvısı ortalama 3-5 cc kadardır. Erkek kadının içerisine boşaldığında bu sıvı vajina ile rahim ağzı (serviks) arasında bulunan girintili bölgede (posterior forniks) toplanır. Bu sıvı içerisinde milyonlarca sperm bulunur ancak spermler sıvının sadece %5'lik kısmını oluştururlar. Meni sıvısının %95'i sperm dışındaki maddelerden oluşur. Vajinaya erkeğin bıraktığı sıvıda yaklaşık 50-100 milyon kadar sperm bulunur ancak bu spermlerden sadece birkaç tanesi rahim ağzından geçerek rahim içerisine ve tüp organına doğru ilerler ve sadece 1 sperm yumurta ile birleşerek döllenme meydana getirir, bunun neticesinde gebelik oluşur. (bkz: gebeliğin oluşumu) (bkz: sperm ve yumurtanın birleşmesi) Yani erkeğin boşalması ile vajinaya dökülen sıvının %95'lik kısmı zaten sperm dışındaki maddelerdir ve bunlar rahim içerisine ilerlemez, dolayısıyla dışarı atılacaktır, bununa birlikte rahim içerisine ilerlemeyen spermler de dışarı atılır.

Yapılan bazı araştırmalarda cinsel ilişkiden sonra erkeğin vajinaya boşalttığı spermlerin sadece 2 dakika içerisinde rahim içerisine ve tüplere ilerlediği gösterilmiştir. (kaynak 1, kaynak 2) Bu nedenle dışarı akan spermlerin ve diğer sıvıların gebeliği (hamile kalmayı) önlemesi, kısırlığa neden olması imkansızdır. Spermler 3 gün boyunca canlı kalabilir. Boşalmadan hemen sonra spermlerin dışarıya akması bile gebelik oluşmasını engellemez çünkü vajina içerisinde mutlaka az miltarda olsa da sperm kalacaktır ve bunlar hızla rahim içerisine ilerleyecektir. Çocuk istemi olan çiftlere ilişkiden sonra kadının 15-20 dakika sırt üstü yatmak, ayağa kalkamamak önerisinde bulunmak veya kalçasının altına yastık koyarak yükseltmesini önermek de herhangi bir bilimsel dayanağa bağlı değildir, sadece klinik pratikte sıkça uyguladığımız zararı beklenmeyen bir öneridir. Bu öneriyi uygulamayan çiftler de çok rahatlıkla gebelik elde edebilmektedirler.

Sonuç olarak gebelik isteyen veya istemeyen çiftlerde eğer erkek ilişki sırasında kadının içerisine bışalmışsa bu sıvının daha sonra dışarı akması zaten beklenen normal bir durumdur. Kadının vajinasının içerisinde kalması veya kendiliğinden kaybolması imkansızdır. Kimilerinde dışarı akması çok çabuk olur, kimilerinde biraz daha yavaş ve geç olur, ancak bu süre gebelik oluşması açısından önemli değildir, spermlerin dışarıya hemen akması gebelik oluşmasını engellemez, kısırlığa neden olmaz.


İlgili Konular:
- Sperm ve Yumurtanın Birleşmesi (Döllenme)
- Gebeliğin Oluşumu
- Kısırlık (İnfertilite)
Tamamını >>

ERKEK YAŞI İLE GEBELİK (HAMİLELİK), KISIRLIK ARASINDAKİ İLİŞKİ

İLERİ YAŞTA BABA OLMAK NE GİBİ RİSKLER GETİRİR?

Gebelik ve kısırlık (infertilite) konusu esas olarak anne yaşı ile çok yakından ilgilidir. Anne yaşı ilerledikçe özellikle 35 yaşında sonra hem gebe kalamama yani kısırlık konusunda bazı risk artışları görülür hem de gebe kaldıktan sonra hamilelik boyunca anne ve bebek ile ilgili bazı risklerde artış görülür. Bu konular hakkında ayrıntılı bilgilere aşağıdaki iki linkten ulaşabilirsiniz:
- Kadının yaşı ve kısırlık arasındaki ilişki
- İleri yaşlarda hamilelik

Erkeğin (baba adayının) yaşı büyüdükçe kısırlık riski artar mı?
Babanın yaşı anne kadar olmasa da bazı konularda ilerleyen yaşlarda bazı riskleri beraberinde getirir. Erkeğin yaşı ilerledikçe özellikle 40-45 yaşlarından sonra sperm hareketi, hacmi ve normal şekilli sperm sayısı (morfoloji) azalır. Ancak sperm konsantrasyonu yaş ilerledikçe değişmez. Sperm parametrelerindeki bozulmalardan dolayı erkeğin yaşının ileri olması kadınınki kadar etkilemese de gebelik oluşması konusunda başarıyı azaltır. Gebelik elde edilmesi daha uzun süre alır ve gebelik oranı düşer.

Gebelik ile ilgili riskler, bebekte meydana gelebilecek hastalıklar:
Kadınlarda yaklaşık 46-50 yaş arasında menopozun başlaması ile birlikte yumurta hücresi üretimi durur,  erkeklerde her yaşta sperm üretimi sürer ancak ileri yaşlarda sperm kalitesi azalır. İleri yaşlardaki erkeklerde sperm üretimi sırasında genetik hata yani mutasyon oluşma riski artar. Bu mutasyonlar hem düşük oluşma riskinde hafif bir artışa neden olur hem de bebekte bazı hastalıkların gelişimine yatkınlık yaratır. Özellikle otozomal dominant hastalıkların bebekte görülme riski artar çünkü bu hastalıklar gen çiftlerinden sadece birisinde hata olması neticesinde ortaya çıkabilir, erkeğin sperminde oluşabilecek genetik hata bu hastalıkların meydana gelmesine neden olabilir. Otozomal dominant hastalıklardan bazıları: Akondroplazi, nörofibromatozis, Marfan sendromu, osteogenezis imperfekta...
Erkeğin yaşının ileri olması ile bebekte otizm, şizofreni, bipolar bozukluk, konsantrasyon bozukluğu, muahakeme yeteneğinde düşüklük, kognitif fonksiyonlarda bozukluk gibi bazı hastalıklarda artış görüldüğünü bildiren araştırmalar vardır.

Düşük riski:
Yapılan araştırmalar erkeğin yaşının ileri olmasının kadının yaşından bağımsız olarak düşük açısından ciddi oranda risk artışına neden olduğunu göstermiştir (kaynak 1, 2). Anne yaşı ilerledikçe de gebeliğin düşükle sonuçlanma riski artar.

Down sendromu ile ileri baba yaşı arasındaki ilişki:
Bebekte down sendromu olma riski anne yaşı ilerledikçe artar, arada ciddi bir orantı vardır. Baba yaşının down sendromu riskini etkilemediğini gösteren bazı araştırmaların yanı sıra önemli bazı araştırmalar anne yaşı 35'den büyükse baba yaşının da ileri olmasının riski daha fazla arttırdığı yönünde görüş bildirmiştir (kaynak).

Faydalanılan diğer kaynaklar: 1, 2, 3


İlgili Konular:
- İleri Yaşlarda Hamilelik
Kadının Yaşı ve Kısırlık Arasındaki İlişki
Tamamını >>

HAMİLELİKTE VE DOĞUMDAN SONRA KEMİK ERİMESİ

GEBELİKTE VE DOĞUM SONRASINDA OSTEOPOROZ

Gebeliğin özellikle son aylarında çok az miktarda kemik kaybı normaldir ve bu kayıp doğumdan sonra hızla kendiliğinden düzelir. Gebelikte bebeğin kemik dokusu için gerekli kalsiyumdan dolayı ve göğüslerin süt vermeye hazırlanmasından dolayı anne az miktarda kalsiyum kaybeder, bu annede problem yaratmaz ve doğumdan sonra kendiliğinden düzelir. Emzirmeye bağlı annede oluşan kemiklerden kalsiyum kaybı emzirme kesilince hızla düzelir, annelerin ileriki yaşamları için bir risk teşkil etmez.
Ancak nadiren görülen bazı anne adaylarında özellikle omurga ve kalça kemiklerinde fazla miktarda kemik kaybı, hatta buna bağlı ağrılar, nadiren omurga kemiklerinde kırıklar görülebilmektedir. Buna gebeliğe bağlı osteoporoz (kemik erimesi) denir. Gebeliğe bağlı kemik erimesi görülen bazı hastalarda sebep gebeliğe zayıf kemiklerle, kalsiyum eksikliğiyle ve yetersiz beslenmeyle başlanılması olarak düşünülmüştür ancak bu kesin ve yeterli bir görüş değildir. Birçok hastada hiçbir neden bulunamamaktadır ve gebelik öncesinde son derece sağlıklı kemiklere sahip oldukları görülmektedir. Kırıklar genellikle doğumdan bir kaç ay sonra ve genellikle ilk doğumlardan sonra görülmektedir. Gebelikte bel ve sırt ağrısı normalde de zaten sık görülen bir şikayettir ve normalde eklemlerdeki bağların (ligamentlerin) gebelik hormonlarının etkisine bağlı gevşemesinden dolayı ve karındaki ağırlıktan dolayı olmaktadır. Gebelikte bel ve sırt ağrısı hakkında ayrıntılı bilgiye, tedavisine buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz. Gebeliğe bağlı osteoporoz nedeniyle kırık oluştuğunda genellikle çok ani ve şiddetli bir ağrı meydana gelir. Omurga kemiklerinde oluşan kırıklar ağrı, boyda kısalma, vücut duruşunda değişiklik gibi belirtilere neden olur. Kırık olmasa da gebeliğe bağlı kemik erimesi ağrıya neden olabilir, kalça ve eklem bölgelerinde, dizlerde, belde ağrılar olabilir. Bu ağrılar gebeliğin son aylarında veya doğumdan sonra başlayabilir ve genellikle doğumdan 3-6 ay sonra hızla düzelir.

Geçici kalça osteoporozu:
Bu durum genellikle gebeliğin son aylarında tek taraflı kalça ağrısı şeklinde belirti verir. Hastada kalça ağrısı dışında bacakta hareket güçlüğü meydana gelir. Bu hastalara genellikle yatak istirahati, koltuk değneği, non-steroid antienflamatuar ilaçlar ile tedavi verilir. Ortalama 6 ayda düzelme izlenir. Geçici kalça osteoporozunun nedeni bilinmemektedir ve hastaların çoğunda bir sebep bulunmaz, az oranda hastada travma hikayesi vardır.

Gebelikte ve doğum sonrasında görülen ciddi kemik erimesi veya kırıklar mutlaka fizik-tedavi uzmanı ve ortopedi uzmanı tarafından değerlendirilmelidir. Tedavisinde kalsiyum, D vitamini, gerekirse diğer antirezorptif  ilaçlar, ağrı kesici ilaçlar ve fizik tedavi, egzersiz uygulanabilir. Bazı kırıklarda sargı, atel ve çok nadiren ameliyat gerekebilmektedir. Bu tür durumlardan kaçınmak için hamilelerin süt ve yoğurt tüketimine özen göstermeleri gerekir, bu konuda ayrıntılı bilgi aşağıdaki linklerde mevcut.


İlgili Konular:
- Gebelikte Bel ve Sırt Ağrısı
- Hamilelikte Kalsiyum İlacı Kullanımı ve Süt, Yoğurt Tüketimi
- Kemik Erimesi (Osteoporoz)
Tamamını >>

MENOPOZDA HAMİLELİKTEN KORUNMAK GEREKİR Mİ?

MENOPOZ VE GEBELİK

Menopoz dönemine yaklaşırken gebelikten korunma yöntemleri:
40-45 yaş civarında menopoz dönemine yaklaşırken hamilelikten korunmak her zamankinden daha önemlidir çünkü bu yaşlarda çiftler çoğunlukla istedikleri çocuk sayısına çoktan erişmişlerdir ve sürpriz bir gebelik sonucu çocuk sahibi olmak istemezler. Ayrıca bu yaşlarda gebelik hem anne hem bebek açısından risklidir. Gebelikte annede tansiyon yükselmesi, preeklampsi gibi tıbbi problemler, bebekte anomali (sakatlık) riskinde artış olabilmektedir. 

40 yaşından sonra menopoz dönemine kadar hangi yöntemlerle korunulabilir:
- Bu yaş grubundaki kadınlarda en çok önerilen ve en güvenli doğum kontrol yöntemleri spiral (ria) ve ameliyatla tüp bağlama yöntemleridir.
- Doğum kontrol hapları (OKS) özellikle sigara içenlerde 35 yaşından sonra çok önerilmez. Damar tıkanıklığı gibi ciddi problemlere sebep olabilir.
- Aylık ve 3 aylık hormon içeren iğneler çok tercih edilen yöntemler değildir. Çünkü sıklıkla adet düzensizliğine neden olurlar.
- Erkeğin prezervatif kullanması alternatiflerden birisidir ancak çok güvenilir bir yöntem değildir ve çoğu erkek tarafından sevilmeyen bir yöntemdir.
- Geri çekme (ilişki sırasında boşalacağını anlayan erkeğin dışarı boşalması) yöntemi hiçbir yaş grubunda önerilmeyen yüksek gebelik riski taşıyan bir yöntemdir.
- Takvim yöntemi yani yumurtlama olan günleri hesaplayarak diğer zamanlarda ilişkiye girme şeklinde uygulama hiç güvenilir değildir. Özellikle 40 yaşından sonra yumurtlama (ovulasyon) daha da düzensizleşeceğinden bu yöntem asla kullanılmamalıdır.
- Vazektomi yani erkeğin kanallarını bağlatması uygun alternatiflerden birisidir.

Yukarıdaki bilgilere rağmen her doğum kontrol yöntemi her çifte uymaz, bu nedenle korunmak isteyen çiftler mutlaka doktorlarına danışmalıdır. Uygun olmayan ve bilinçsizce uygulanan korunma yöntemleri hem istenmeyen hamileliklerle sonuçlanabilir hem de sağlık açısından risklere sebep olabilir. Doğum kontrol yöntemleri hakkında ayrıntılı bilgiye buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz.

Menopoza giren ve adetleri tamamen kesilen kadınların korunması gerekir mi?
- 50 yaşından önce menopoza giren kadınların hiç adet görmeden 2 yıl geçirmelerinden sonra korunma yöntemlerini bırakabilecekleri önerilir. 
- 50 yaş ve üzerinde menopoza giren kadınların hiç adet görmeden 1 yıl geçirmelerinden sonra korunma yöntemlerini bırakabilecekleri önerilir.

Menopoz şikayetleri için kullanılan hormon ilaçları hamilelikten korur mu?
Menopozda ateş basması, terleme gibi şikayetler içim kullanılan hormon ilaçları şekil olarak doğum kontrol haplarına benzediği için koruma görevi de yapıyor sanılmaktadır bazen ancak bu doğru değildir. Menopozda kullanılan hormon ilaçları hamileliği engellemez bu nedenle mutlaka ek bir korunma yöntemi kullanılmalıdır. Doktorunuz size en uygun korunma yöntemini (spiral, tüp bağlama vb.) önerecektir.
Yapılan araştırmalarda menopozda kullanılan hormon ilaçlarının hatsaların yarısından fazlasında yumurtlamayı (ovulasyon) engellemediği görülmüştür.

40 ve 50 yaşlarında hamile kalma riski ne kadardır?
45-50 yaşa arasında korunmayan çiftlerin hamile kalma şansı %2-3 kadarken, 50 yaşından sonra bu şans %1 civarına iner.

Menopozda hamile kalınır mı? (Erken menopozda)
Menopoz teşhisi kadının 12 ay aralıksız adet görememesinden sonra konur. Eğer kadının yumurtalık fonksiyonlarının çok azaldığı hormon testleri ile gösterilmişse ve 12 ay boyunca adet görememişse bundan sonra hamilelik imkansız denilecek kadar zordur. Ancak henüz uzun süreli bir adet görememe olmamışsa ve kötü hormon değerleri (yüksek FSH hormonu) veya düzensiz adetler gibi belirtilerden dolayı menopozun yaklaştığı söylenmişse bu durumda düşük de olsa hamile kalma şansı vardır. Bu şansı belirleyen en önemli faktörlerden birisi kadının yumurtalık kapasitesi yani over rezervidir. 

Hamile kalamıyorum, menopoza mı giriyorum?
40 yaşından sonra gebe kalamamanın tek nedeni menopoz değildir. Eğer kadında adet düzensizliği ve hormonlarda kötüleşme (FSH  yüksekliği) varsa menopoz kısırlık sebebi olarak düşünülebilir. Ancak hormon değerleri normal olan bir kadında adetleri düzensiz olsa bile kısırlık sebebi olarak menopoz düşünülmez, başka nedenleri de araştırmak gerekir. Kadında veya erkekte kısırlığa yani hamile kalamamaya neden olan çeşitli nedenler olabilir, ayrıntılı bilgiye buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz.

İleri yaşta ve menopozda hamilelik için tüp bebek yapılabilir mi?
Yaş ilerledikçe ve menopoz yaklaştıkça kadının yumurtalık kapasitesi ve yumurta kalitesi azalır. Bu nedenle hem kendiliğinden gebe kalma şansı, hem ilaç tedavileri ile gebe kalma şansı, hem de tüp bebek ile gebe kalma şansı giderek azalır. Kadının yaşı ilerledikçe kısırlık (infertilite) konusunda artan risk hakkında ayrıntılı bilgiye buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz. Yaşın ilerlemesiyle tüp bebek ile hamilelik elde etme şansı ne kadar azalmaktadır konusunda ayrıntılı bilgiye buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz.


İlgili Konular:
- Doğum Kontrol Yöntemleri
Tamamını >>

GEBELİKTE HAFTA HAFTA BEBEK GELİŞİMİ

HAMİLELİKTE HAFTA HAFTA BEBEK GELİŞİMİ
Aşağıdaki linklerden gebelikte bebeğin durumunu, boyunu, kilosunu, organ gelişmelerini hafta hafta takip edebilirsiniz.

Gebeliğinizin kaç haftalık olduğunu buraya tıklayarak hesaplayabilirsiniz.

Hafta Hafta Gebeliğiniz:
http://www.jinekolojivegebelik.com/2000/09/ay-ay-gebelik.html


Anne karnında hafta hafta bebek gelişimi:
Hamileliğin 1 haftasında  anne karnında bebek ne durumdadır? --> tıkla
Hamileliğin 2. haftasında  anne karnında bebek ne durumdadır? --> tıkla
Hamileliğin 3. haftasında anne karnında bebek ne durumdadır? --> tıkla
Hamileliğin 4. haftasında anne karnında bebek ne durumdadır? --> tıkla
Hamileliğin 5. haftasında anne karnında bebek ne durumdadır? --> tıkla
Hamileliğin 6. haftasında anne karnında bebek ne durumdadır? --> tıkla
Hamileliğin 7. haftasında anne karnında bebek ne durumdadır? --> tıkla
Hamileliğin 8. haftasında anne karnında bebek ne durumdadır? --> tıkla
Hamileliğin 9. haftasında anne karnında bebek ne durumdadır? --> tıkla
Hamileliğin 10. haftasında anne karnında bebek ne durumdadır? --> tıkla
Hamileliğin 11. haftasında  anne karnında bebek ne durumdadır? --> tıkla
Hamileliğin 12. haftasında  anne karnında bebek ne durumdadır? --> tıkla
Hamileliğin 13. haftasında anne karnında bebek ne durumdadır? --> tıkla
Hamileliğin 14. haftasında anne karnında bebek ne durumdadır? --> tıkla
Hamileliğin 15. haftasında anne karnında bebek ne durumdadır? --> tıkla
Hamileliğin 16. haftasında anne karnında bebek ne durumdadır? --> tıkla
Hamileliğin 17. haftasında anne karnında bebek ne durumdadır? --> tıkla
Hamileliğin 18. haftasında anne karnında bebek ne durumdadır? --> tıkla
Hamileliğin 19. haftasında anne karnında bebek ne durumdadır? --> tıkla
Hamileliğin 20. haftasında anne karnında bebek ne durumdadır? --> tıkla
Hamileliğin 21. haftasında anne karnında bebek ne durumdadır? --> tıkla
Hamileliğin 22. haftasında  anne karnında bebek ne durumdadır? --> tıkla
Hamileliğin 23. haftasında anne karnında bebek ne durumdadır? --> tıkla
Hamileliğin 24. haftasında anne karnında bebek ne durumdadır? --> tıkla
Hamileliğin 25. haftasında anne karnında bebek ne durumdadır? --> tıkla
Hamileliğin 26. haftasında anne karnında bebek ne durumdadır? --> tıkla
Hamileliğin 27. haftasında anne karnında bebek ne durumdadır? --> tıkla
Hamileliğin 28. haftasında anne karnında bebek ne durumdadır? --> tıkla
Hamileliğin 29. haftasında anne karnında bebek ne durumdadır? --> tıkla
Hamileliğin 30. haftasında anne karnında bebek ne durumdadır? --> tıkla
Hamileliğin 31. haftasında anne karnında bebek ne durumdadır? --> tıkla
Hamileliğin 32. haftasında  anne karnında bebek ne durumdadır? --> tıkla
Hamileliğin 33. haftasında anne karnında bebek ne durumdadır? --> tıkla
Hamileliğin 34. haftasında anne karnında bebek ne durumdadır? --> tıkla
Hamileliğin 35. haftasında anne karnında bebek ne durumdadır? --> tıkla
Hamileliğin 36. haftasında anne karnında bebek ne durumdadır? --> tıkla
Hamileliğin 37. haftasında anne karnında bebek ne durumdadır? --> tıkla
Hamileliğin 38. haftasında anne karnında bebek ne durumdadır? --> tıkla
Hamileliğin 39. haftasında anne karnında bebek ne durumdadır? --> tıkla
Hamileliğin 40. haftasında anne karnında bebek ne durumdadır? --> tıkla
Hamileliğin 41. haftasında  anne karnında bebek ne durumdadır? --> tıkla


Anne karnında hafta hafta ultrason - resimli görüntüleri - video:

1 - 2 - 3 - 4 - 5 - 6 - 7 - 9 - 10 - 11 - 12 - 13 - 14 - 15 - 16 - 17 - 18 - 19 - 20 - 21 - 22 - 23 - 24 - 25 - 26 - 27 - 28 - 29 - 30 - 31 - 32 - 33 - 34 - 35 - 36 - 37 - 38 - 39 - 40 - 41


İlgili Konular:
Hafta Hafta Gebelik
Tamamını >>

HAMİLELİKTE GÜLMEK VE KAHKAHA ATMAK ZARARLI MI?

Hamilelikte çok gülmek veya gülme krizi derecesinde kahkaha atmak bebeğe zarar vermez. Hamilelerin gülmesi gebelik üzerinde olumsuz bir etki oluşturmaz.

Hamile kadınların aşırı gülme durumunda bebeğin zarar görebileceği düşünceleri karınlarının sallanması ve gerilmesinden kaynaklanır. Ancak gülme sebebiyle karın içi basınç rahime zarar verecek kadar artmaz, aksi halde gülmek, öksürmek, hapşırmak gibi durumlar erken doğuma ve düşüğe neden olurdu, ancak böyle bir risk söz konusu değildir.

Gülmek ve morali iyi tutmak, stresten uzak olmak hem hamileler için hem her insan için faydalıdır.

İlgili Konular:
- Hamilelikte Neler Serbest? Neler Yasak?
Tamamını >>

HAMİLELİKTE (GEBELİKTE) AĞLAMA KRİZLERİ

Hamilelikte duygusallık, hassaslık ve ağlamak:
Hamileliket vücutta birçok sistemde görülen fizyolojik değişikliklerin yanısıra psikolojik değişiklikler, duygusal dalgalanmalar da görülebilir. Bunlar hamilelikteki fizyolojik ve hormonal değişikliklere bağlı olarak hafif formda ve nadiren olabilir ancak psikolojik problemler ciddi boyutta ise ve sık sık oluyorsa mutlaka doktorunuza danışmalısınız. Hamilelikte duygusal hassaslığın değişen hormon düzeyleri ile ilgili olduğu düşünülmektedir.

Aniden, sebepsiz yere ağlamak:
Bazen çok ufak sebeplerden dolayı, aniden ve aşırı gözyaşları içerisinde ağlama görülebilir. Bu esnada anne adayı ilgisizlik, korku, endişe gibi duygular içerisindedir genellikle. Bu tür problemler günlük hayatınızı ve mutluluğunuzu etkilemeyecek boyutta ve çok nadir olabilir. Ancak günlük yaşantınızı etkileyen, sürekli üzgün, depresyonda, korku içerisinde, kendinize zarar verdiğini düşündüğünüz derecede yoğun yaşıyorsanız bu problemleri mutlaka bir psikiyatri uzmanına başvurmalısınız. Bu tür ağlama krizleri (ağlama nöbetleri) hamilelik depresyonu (gebelik depresyonu) belirtileri olabilir.

Ağlamak bebeğe zarar verir mi? Sağlığını etkiler mi?
Anne adaylarının ağlamak konusunda en çok merak ettikleri soru budur. Cevabı hem evet hem hayırdır. Yani nadiren ağlamak ve göz yaşları dökmek, bağırarak ağlamak gibi durumlar annelerin sandığı gibi bebeklerine zarar vermez. Ancak ağlamaya yukarıda anlatılan diğer belirtiler eşlik diyorsa ve depresyon, anksiyete bozukluğu, aşırı stres, sürekli üzüntü, iştahsızlık, yemek yiyememe gibi belirtiler varsa bu durumda anne zarar göreceği için doğal olarak bebek de zarar görebilir. Annenin sürekli üzgün olması, iyi beslenememesi, bol sıvı alamalası, yaşama sevincini kaybettiği için dışarı çıkamaması, yürüyüş yapmaması gebelik açısından istenmeyen ve zararlı sonuçlar doğurabilecek durumlardır. Bu nedenle bu belirtiler varlığında mutlaka doktorunuza başvurmalısınız.

Tedavi için bir psikiyatri uzmanıyla konuşmanız ve sorunlarınızı anlatmanız neticesinde alacağınız fikirler çoğunlukla durumun düzelmesine yeterli olur. Hamilelikte ilaç tedavisi verilmeden bu tür durumlar hemen her zaman düzelir.

İlgili Konular:
- Gebelik Depresyonu
Gebelikte Psikolojik Sorunlar, Bozukluklar
Hamilelikte Stresin Bebeğe Etkileri
Tamamını >>

HAMİLELİKTE (GEBELİKTE) KİMLER İÇİN SPOR ZARARLI OLABİLİR?

HAMİLELİKTE SPOR VE EGZERSİZ KİMLER İÇİN ZARARLI, RİSKLİ?
Hamilelikte spor ve egzersiz anne ve bebek sağlığı, gebeliğin sağlıklı devamı ve daha iyi bir doğum için önerilir. Ancak hamile olmayan insanlarda olduğu gibi hamilelikte de herkes spor ve egzersiz yapamaz, bazıları için riskli ve zararlı olabilir. Bu nedenle aşağıda belirtilen kriterlere uyan gebeler spor yapmadan önce mutlaka doktorlarına danışmalıdır ve asla doktorlarının tavsiye ettiğinin dışında spor yapmamalıdır. Hamilelikte spor ve egzersizin faydaları hakkında detaylı bilgiye buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz.

Hamilelikte spor kimler için zararlı olabilir?
- Daha önceden kalp problemi olan gebeler
- Daha önceden akciğer hastalığı, astım, bronşit v.b olan gebeler
- Vajinal kanaması olanlar
- Yüksek tansiyon, preeklampsi
- Geçmişte erken doğum yapan gebeler
- Erken doğum riski olan gebeler
- Erken su gelmesi (PPROM, EMR) olan gebelikler
- Servikal yetmezlik (rahim ağzının fazla geniş olması) ve serklaj dikişi atılanlar
- Plasenta previa: Bebeğin eşinin rahim ağzını kapatmas
- İkiz ve üçüz gebelikler: Doktorunuzun izin verdiği türde ve sürede spor yapabilirsiniz.
- Gebelikte ciddi ve zor kontrol edilen şeker hastalığı olması
- Gebelikte nöbet, kriz geçirme riski olanlar
- Şiddetli tiroid hastalığı olanlar
- Ciddi derecede kansızlık olanlar (hafif kansızlığı olanlar spor yapabilirler)
- Kemik ve eklem hastalıkları olanlar

Spor yaparken hemen ara vermeyi ve doktora başvurmayı gerektiren durumlar:
- Nefes almada ciddi zorluk
- Göğüs ağrısı
- Çarpıntı
- Sancı ve karında kasılmalar olması
- Su gelmesi
- Vajinal kanama olması
- Ciddi derecede yorgunluk, bitkinlik
- Karın ağrısı
- Baş ağrısı
- Bebek hareketlerinde azalma veya durma


İlgili Konular:
- Hamilelikte Spor ve Egzersiz
- Hamilelikte Egzersiz ve Spora Ne Zaman Başlanmalıdır?
- Hamilelilkte Spor ve Egzersiz Yaparken Dikkat Edilmesi Gerekenler
Tamamını >>

HAMİLELİKTE (GEBELİKTE) DAMAR TIKANIKLIĞI

HAMİLELİKTE TROMBOEMBOLİ
Tromboemboli: Tromboz ve emboli kelimelerinin birleşmesinden meydana gelmiştir. Tromboz pıhtılaşma anlamına gelir. Emboli pıhtının damardan koparak akciğer, beyin gibi organlara giderek oradaki damarları tıkaması anlamına gelir, halk arasında pıhtı atması denilen durumdur. Bu iki olaya birden tromboemboli denir.

Hamilelilkte kan damarlarında tıkanma en sık bacaklardaki toplar damarlarda meydana gelir. Yüzeyel olmayan ve derinde bulunan toplar damarlarda meydana gelen pıhtılaşmaya derin ven trombozu (DVT) denir. Bu toplar damarlardan kopan pıhtının akciğer, beyin gibi organlara giderek damar tıkanıklığına enden olmasına venöz tromboemboli denir. (Venöz = ven = toplar damar) Hamilelik döneminde hiçbir hastalığı olmayan gebede bile pıhtılaşma faktörlerindeki değişiklikler, hareketsizlik ve rahmin damarlara bası yaparak kan akımını yavaşlatması gibi nedenlerle damar tıkanıklığına meyil artmıştır.

Venöz tromboemboli:
Yaklaşık bin hamile kadından  birisinde görülür. Bu oran 35 yaş üzerindeki hamilelerde yaklaşık iki kat artar. Hamilelerde aynı yaştaki hamile olmayan kadınlara göre 10 daha sık görülen bir hastalıktır. Venöz tromboemboi saptanan gebelerin yaklaşık %40'ında kalıtsal trombofili denilen hastalıklar (kalıtsal pıhtılaşma bozuklukları) görülür. Venöz tromboemboli önemli anne ölüm nedenlerinden birisidir.

Hamilelikte ve emzirme (lohusalık) döneminde damar tıkanıklığı nedenleri, risk faktörleri:
- Kalıtsal trombofililer: Pıhtılaşmaya eğilim yaratan doğuştan kalıtımsal hastalıklar. Bu hastalıklar hakkında detaylı bilgiye buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz.
- Obezite
- Diabet
- Hareketsizlik
- Travma, kaza vb.
- Daha önce damar tıkanıklığı geçirmiş olmak
- İnflamatuar barsak hastalıkları
- Sepsis ve ciddi enfeksiyonlar
- Antifosfolipid antikor sendormu: Detaylı bilgiye buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz.
- Polisitemia vera
- Orak hücreli anemi
- Çok uzun süre hareket etmeden yolculuk yapmak

Hangi gebelerde damar tıkanıklığı ve tromboembolik olaylar daha sık görülür?
- 35 yaşından büyük olanlarda
- Çok doğum yapanlarda (multipar)
- Uzamış doğum eylemi varlığında
- Sezaryen ile gerçekleşen doğumlarda
- Preeklampsi
- Hiperemezis gravidarum
- Puerperal enfeksiyon

Belirtiler:
Damar tıkanıklığı durumunda bacakta şişme, ödem, kızarma, morarma, ısı artışı, hassasiyet, ağrı gibi şikayetler meydana gelebilir.
Pulmoner emboli yani akciğere pıhtı atması gibi bir durum olmuşsa nefes darlığı, göğüs ağrısı, soluk borusundan kan gelemsi, hızlı nefes alma, nefes darlığı, aşırı bitkinlik gibi ciddi belirtiler meydana gelir.

Tedavi:
Tedavisinde özellikle pıhtılaşmayı engelleyici heparin benzeri ilaçlar kullanılır. Bu ilaçlar halk arasında kan sulandırıcı ilaç diye bilinir. Tedavi gebelik boyunca ve doğumdan sonra bir süre devam ettirilir. Altta yatan pıhtılaşmaya neden olan faktörlere göre tedavinin devamı ve şekli belirlenir.
Yukarıda da bahsedilen bazı risk faktörlerinin varlığında damar tıkanıklığı meydana gelemden önce bu ilaçlar önleyici (proflaktik) olarak başlanır.

EK BİLGİLER:
- En sık görülen kalıtsal trombofili Faktör V (5) Leiden mutasyonudur. İsmini Hollanda'nın Leiden şehrinden almıştır. Hastalık ilk olarak bu şehirde tanımlanmıştır.
- En sık görülen trombofili Aktive protein C rezistansıdır. Aktive protein C rezistansının en sık nedeni Faktör 5 Lediden mutasyonudur. Bunun dışında gebelik, malignite, ilaçlar gibi etkenler aktive protein C rezistansına neden olabilir.
İkinci sıklıkta görülen trombofili Protrombin gen mutasyonudur.
- En trombojenik olan trombofili Antitrombin 3 eksikliğidir.
- Hiperhomosisteinemi kalıtsal veya edinsel nedenlerle gelişebilir. Kalıtsal neden MTHFR gen mutasyonudur. B vitamini ve folik asit eksikliği edinsel nedenlerdir.


İlgili Konular:
- Hamilelikte İnme (Felç)
- Hamilelikte Kan pıhtılaşması
- Kalıtsal Trombofililer (Pıhtılaşma Bozuklukları) ve Gebelik
- Antifosfolipid Antikor Sendromu
- Amnion Sıvı Embolisi
Tamamını >>

HAMİLELİKTE (GEBELİKTE) KAN PIHTILAŞMASI

HAMİLELİKTE HEMOSTAZ (KOAGULASYON) DEĞİŞİKLİKLERİ
Hamilelik döneminde vücutta bir çok sistem ve organda olan fizyolojik değişikliklerin yanı sıra kan pıhtılaşma sisteminde de  (hemostaz mekanizmaları) önemli dğeişiklikler meydana gelir. Genel olarak gebelik kan damarlarında pıhtılaşmaya eğilim yaratan bir faktör olarak kabul edilir. Bu nedenle damar tıkanıklığı (venöz tromboemboli) geçiren veya bu açıdan risk faktörü bulunan hastalar gebe kaldıklarında damar tıkanıklığı geçirme riskleri daha da artar.
Gebelikte pıhtılaşmaya eğilimin artması annenin doğum sonrası kanamasının az olması için vücudun aldığı bir önlemdir.

Gebelikte kan pıhtılaşma (koagulasyon) faktörlerindeki değişiklikler:
Vücutta pıhtılaşma mekanizmasında pıhtılaşma faktörü denilen birçok madde rol alır. Gebelikte bu faktörlerin bir kısmınd artma meydana gelir, bu da pıhtılaşmaya eğilim yaratır:
- VonWillebrand faktör artar (vWF)
- Fibrinojen (Faktör I) artar
- Faktör 2 değişmez (Faktör II)
- Faktör 5 artar (Faktör V)
- Fakör 7 artar (Faktör VII)
- Faktör 8 artar (Faktör VIII)
- Faktör 9 artar (Faktör IX)
- Faktör 10 artar (Faktör X)
- Faktör 12 artar (Faktör XII)
- Faktör 11  (Faktör XI) ve 13 (Faktör XIII) azalır
- Protein S ve Protein S seviyesi gebelikte azalır
- Antitrombin 3 değişmez
- Protein Z artar
- tPA (doku plazminojen aktivatör etkinliği) azalır
- Aktive protein C düzeyi azalır, aPC rezistansı artar
- APTT değişmez
- Homosistein azalır
- D-Dimer düzeyi gebelikte artar

Trombosit (platelet, PLT):
Kanda blulunana pıhtılaşma hücrelerine trombosit denir. Normal bir gebelikte hemodilüsyona bağlı olarak ve yıkım hızındaki artışa bağlı olarak sayıları kısmen azalabilir. HELLP sendromunda platelet sayısında ciddi düşüş görülür.

Yukarıda bahsedilen değişiklikler her gebelikte meydana gelen fizyolojik değişikliklerdir. Bunun dışında gebeliğe bağlı bazı hastalıklarda ve gebelikten önce var olan bazı kalıtsal hastalıklarda pıhtılaşma eğilimi var olabilir bu durumlarda gebelikle beraber pıhtılaşma riski daha fazla artacağından bazı tıbbi önlemler alınması gerekir. Pıhtılaşmayı engelleyici ilaçlar (halk arasında kan sulandırıcı iğneler denir) bu amaçla tedavide kullanılabilirler. Damarlarda pıhtılaşma meydana gelmesi durumunda ağrı, şişme, morarma gibi çeşitli belirtiler meydana gelir. Gebelikte pıhtılaşma faktörlerinde artmanın yanı sıra hareketin azalması, rahmin bazı damarlara bası yapması, bacakalrdan dönen kan akımının bu nedene yavaşlaması gibi sebepler de pıhtılaşmaya eğilim yaratır.


İlgili Konular:
- Kalıtsal Trombofililer (Pıhtılaşma Bozuklukları) ve Gebelik
- Antifosfolipid Antikor Sendormu
Hamilelikte Damar Tıkanıklığı
Hamilelikte İnme (Felç)
Tamamını >>

HAMİLELİKTE (GEBELİKTE) UYUŞTURUCU MADDE KULLANIMI

UYUŞTURUCU MADDE BAĞIMLILIĞI VE HAMİLELİK

Ülkemizde hamilelik öncesinde veya hamile iken uyuşturucu madde kullanım oranı net olarak bilinmemektedir ancak tüm ülkelerde tahmin edilenden daha yaygın olduğu sanılmaktadır. Uyşturucu madde kullanımının hamilelikte etkileri başlıca üçe ayrılır:
- Anne sağlığı üzerine etkileri
- Bebek sağlığı üzerine etkileri (Doğumdan önce, sonra ve ileri yaşlarda etkileri vardır.)
- Gebeliğin gidişatı üzerine etkileri

Anne sağlığı üzerine zararları:
Akciğer enfeksiyonları, hipertansiyon, endokardit, inme, serebrovasküler hastalıklar, psikiyatrik hastalıklar, AIDS, hepatit, malnütrisyon,

Gebelik ile ilgili zararları:
- Plasenta previa, dekolman plasenta, pprom, düşük (abortus), rahim içerisinde bebekte gelişme geriliği (IUGR), erken doğum, doğumsal özürler, doğumdan sonra solunum problemleri, ani bebek ölüm sendromu (SIDS), yenidoğan bebekte yoksunluk sendromu ve bebeğin doğumdan sonraki hayatında çeşitli sağlık problemleri.

KOKAİN:
Kokain damar yoluyla veya koklayarak kullanılabilen bir uyuşturucu maddedir. Bir kere kullanmakla bile  bağımlılık yapma riski yüksektir.
Kokain kuvvetli vazokonstrüktif bir maddedir. Hamilelikte kokain kullanımı bebeğe gider kan akımını azaltır, bebeğin kan basıncını ve kalp atım hızını arttırır. Gebeliğin ilk haftalarında kullanımı düşüğe neden olabilir.
İleri gebelik aylarında kullanımı nelere neden olabilir: Erken doğum, plasenta dekolmanı, düşük doğum ağırlığı, gelişme gerilliği, ani bebek ölüm sendromu (SIDS), anne karnında bebek ölümü, mikrosefali, nörülojik gelişme bozukluğu, doğumsal anomaliler, mekonyum kirlenmesi
Bebekte çocukluk çağında davranış bozuklukları ve öğrenmek güçlüğü meydana gelebilir.

Kokain ile ilgili fetusa meydana gelebilecek anomaliler:
- Mikrosefali, porensefali
- İleal atrezi
- Kalp anomalileri
- Üriner sistem anomalileri (Prune-Belly anomalisi)
- davranış bozuklukları

ESRAR (MARİHUANA):
Marijuana diğer adıyla esrar kullanımı kadında ve erkekte infertilite (kısırık) problemine yol açabilir. Kadınlarda yumurtlamayı engelleyici etkisi vardır. Bu nedenle marihuana kullanırken hamile kalma ihtimali düşüktür.
Gebelik döneminde esrar kullanımı bebekte gelişme geriliğine ve doğum sonrası ani bebek ölümü sendromuna (SIDS) neden olabilir. Bebek üzerine etkileri kullanılan dozların miktarı ile ilişkilidir. Doğumdan sonra bebekte dikkat ve öğrenme bozukluğu meydana gelebilir. Araştırmaların çoğu gebelikte marihuana kullanımının bebekte doğumsal anomali (özür, sakatlık) riskini arttırmadığını göstermektedir. Ancak marihuana kullanan birçok insanın aynı zamanda alkol, sigara gibi diğer zararlı maddeleri kullanmasından dolayı marihuananın zararlı etkilerini net olarak belirlemek zordur.
Emzirme döneminde kullanmanın bebek üzerine etkileri net belirlenmemiştir ancak Amerikan pediatri akademisi emzirken marihuana kullanmaktan kaçınmayı önerir. Marihuana kullanmak anne sütünün kalitesini azaltır ve süt aracılığıyla bebeğe geçer.

EROİN (NARKOTİK MADDELER):
Narkotik maddeler: morfin, kodein, eroin, metadon, fentanil...
Opioid vücutta morfin gibi etki gösteren kimyasal maddelere denir, ağrı kesici ilaç olarak kullanılırlar.
Yumurtlamayı baskıladığı için gebe kalmayı zorlaştırır. Hamilelik döneminde eroin (heroin) kullanımı erken doğum, gelişme geriliği, ani bebek ölüm sendromu (SIDS), pprom (amniyon suyunun erken gelmesi), mekonyum boyanması, preeklampsi, dekolman plsent riskinde artışa neden olur. Ayrıca eroin kullanımından dolayı olarak annein AIDS (HIV) virüsü alma riski arttığından dolayı bu virüsün bebeğe geçme riski de söz konusudur.
Hamilelik döneminde eroin kullanımı sonucu doğan bebeklerin büyük kısmı doğumdan sonra bağımlılık ve yoksunluk belirtileri gösterirler. Bebekte titreme, ateş, ishal, beslenememe, solunum güçlüğü, kilo kaybı gibi belirtiler görülür. Bebek için ilaç tedavisi verilir.
Emzirme döneminde kullanılması durumunda bebeğe geçebilir ve zarar verebilir.

AMFETAMİN:
Amfetamin (metamfetamin) kullanımı gebelikte kokaine benzer etkiler meydana getirir, anne ve bebekte kalp atımını hızlandırır. Hamilelikte düşük, erken doğum, düşük doğum ağırlığı, dekolman plasenta gibi riskler artar.
Bebek amfetamin bağımlısı olarak doğabilir ve titreme, besleme güçlüğü, uyumama, kasılma gibi belirtiler görülebilir, ileri yaşlarda öğrenme güçlüğü meydana gelebilir.

LCD ve PCP:
LCD (lysergic acid diethylamide) ve PCP (phencyclidine) halüsinejik etkisi olan kimyasal maddelerdir. Hamilelikte sık kullanılması bebekte doğumsal  özürlere eden olabilir. Erken doğum ve gelişme geriliğine neden olabilir.


İlgili Konular:
- Hamilelikte Sigaranın Zararları
- Hamilelikte Alkolün Zararları
Tamamını >>

HAMİLELİKTE (GEBELİKTE) YÜZDE KIRMIZI LEKELER

Hamilelikte yüzde ince damarların oluşturduğu lekelere spider nevus (spider nevi) denir. Spider denmesinin nedeni örümcek gibi etrafa ışınsal tarazda uzanan bir görüntüsünün olmasıdır. En çok yüzde gözlere yakın bölgelerde görülmekle beraber göğüste, kollarda da görülebilir. Genellikle gebeliğin 3. ayından sonra başlar ve doğuma kadar devam eder.

Çoğunlukla doğumdan sonra kendiliğinden geçse de nadiren kalıcı olabilir. Kalıcı olması durumunda dermatoloji uzmanı tarafından lazer veya koter gibi tedavi yöntemleri ile iyileştirilmesi mümkümdür.

Gebelik dışında karaciğer hastalarında da rastlanan bir bulgudur.


İlgili Konular:
- Hamilelikte Yüzde Koyu Renk Lekelenme
Hamilelikte Vücuttaki Fizyolojik Değişiklikler
Tamamını >>

HAMİLELİKTE (GEBELİKTE) ELLERDE KIZARIKLIK

HAMİLELİKTE PALMAR ERİTEM
Hamilelikte ellerin iç yüzeyinde, el ayası kısmında kızarıklık, kırmızı-pembe renk değişimi, kırmızılaşma meydana gelebilir. Buna palmar eritem denir. Parmaklarda ve elin dış tarafında kızarıklım oluşmaz. Gebelerin yaklaşık üçte birinde görülen sık bir durumdur ve doğumdan sonra kendiliğinden geçer.
Hamilelikte meydana gelmesinin nedeni artan östrojen hormon seviyeleridir. Tedavi gerekmez, doğumdan sonra kendiliğinden geçer.

Palmar eritem (el içinde kızarıklık) hamilelik dışında hangi hastalıklarda görülür:
- Kronik karaciğer hastalıkları
- Portal hipertansiypn
- Polisitemi
- Tirotoksikoz (hipertiroidi)
- Romatoid artrit
- Egzema
- Psoriazis

İlgili Konular:
- Hamilelikte Vücuttaki Fizyolojik Değişiklikler
- Hamilelikte Ellerde ve Ayaklarda Şişme (Ödem)
Tamamını >>

HAMİLELİKTE (GEBELİKTE) AĞIZ KURULUĞU

Hamilelikte ağız ve dudak kuruması, sürekli susuzluk hissetmek sık rastlanan şikauyetlerden birisidir. Nedeni net bilinmemekle beraber hamilelikte artan sıvı ihtiyacını karşılamak için vücudun aldığı bir önlem olabilir. Gebelikte şeker hastalığı (diyabet) de ağız kuruluğunun nadir nedenlerinden birisidir, kan şekerinin kontrol edilmesi gerekir.

Ağız kuruması olan hastalarda dudaklarda çatlama, ağız kokusu, konuşmada güçlük, dilde yapışma, sürekli su içme isteği, nefesin kötü kokması gibi şikayetler de sıklıkla bulunur.

Önlemler ve tedavi:
Gebeliket ağız kuruluğunu önlemek için bol su içmek, ağız hijyenine dikkat etmek alınabilecek en basit önlemlerdir. Dışarı çıkarken küçük bir pet şişe ile sürekli yanınızda su taşımanız faydalı olur. Alkol ve sigaranın da ağız kuruluğunu arttırıcı etkisi vardır ki böyle bir şikayet olmasa bile gebelikte asla kullanılmamalıdır. Aşırı kafein (kahve) tüketimi ve şekerli gıdalar ağız kuruluğunu arttırabilir, az miktarda tüketilmelidir. Şekersiz sakız çiğnemek ağız kruuluğunu önlemek için faydalıdır. Bütün bu önlemlere rağmen geçmeyen ağız kuruluğu probleminiz varsa diş ve ağız sağlığı ile ilgili bir hastalık mevcut olabilir, doktorunuza başvurmanız gerekir.
Burun tıkanıklığına neden olan septum deviasyonu veya benzeri bir patoloji varsa sürekli ağızdan nefes alıp vermeye neden olacağı için ağız kuruluğuna neden olur, bu durumda bir kulak burun boğaz uzmanına başvurmanız gerekir.


İlgili Konular:
Gebelikte Diş Bakımı ve Diş Hastalıkları
Gebelikte Diş Sağlığı İçin Öneriler
Tamamını >>

HAMİLELİKTE (GEBELİKTE) PSİKOLOJİK SORUNLAR, BOZUKLUKLAR

HAMİLELİKTE PSİKOLOJİK DURUM DEĞİŞİKLİKLERİ
Hamilelik döneminde anne vücudunda birçok fizyolojik değişiklikler olmakla beraber psikolojik, ruhsal ve duygu durumu ile ilgili değişiklikler de olabilmektedir. Gebelikte yaşanan psikolojik sorunlar çok hafif formlarda ciddi formlara kadar (depresyon gibi) değişkenlik gösterebilmektedir.

Psikolojik ve duygusal sorunların başlıca nedenleri:
- Hamilelik ve annelik ile ilgli duygu karmaşası, çelişkili duygular içerisinde olma
- Test sonuçlarını beklemeye bağlı gelişen stres
- Annenin vücudunda meydana gelen şekil ve kilo değişimlerinin rahatsız etmesi
- Annenin hamilelikte ve sonrasında vücudunun güzellik ve cazibesinin azalacağından korkması
- Doğum ve sancılar, ağrılar ile ilgili korku ve endişeler
- Bebeğin sağlık durumu ile ilgili endişeler
- Çocuk sahibi olamanın getireceği sorumluluk ile ilgili kaygılar
- İyi bir anne olabilecek miyim endişesi
- Eş ve diğer aile bireylerinden yeterlid estek ve ilgi görememesi ve doğumdan sonra da görememe korkusu
- İstenmeyen gebelikler, istenmeden yapılan evlilikler
- Ekonomik sıkıntılar
- Kadının eşi ile ilgili endişeleri, anlaşamama veya eşinin nasıl bir baba olacağı konusunda endişeler

İlgili Konular:
- Gebelik Depresyonu
Hamilelikte Ağlama Krizleri
- Hamilelikte Stresin Bebeğe Etkileri
- Doğum Sonrası Depresyon ve Psikoz
Tamamını >>

HAMİLELİKTE( GEBELİKTE) SAFRA KESESİ TAŞI

Gebelik dönemi safra kesesi taşı oluşumuna yatkınlık yaratan bir dönemdir. Hamilelerin yaklaşık %5-10'unsa safra kesesi taşına rastlanır. Hamilelikte artan östrojen ve progesteron hormonları ve değişen kolesterol-yağ dengesi safra kesesinde taş oluşumunu arttırabilir. Progesteron hormonu safra kesesi hareketlerini azalttığı için taş olulumuna yatkınlık yatatırken, östrojen hormonu safra salgısındaki kolesterol oranının artmasına neden olarak taş oluşumunu arttırır.
Annenin hamilelik ve doğum sayısı arttıkça safra kesesinda taş olma olasılığı da artmaktadır.

Tedavi:
Safra taşı olan hamilelerin büyük kısmında herhangi bir şikayet veya belirti bulunmaz. Şiddetli karın ağrısı ve akut kolesistit belirtileri varsa ameliyat tedavisi gerekebilir ancak gebelikte mümkün olduğunda şikayetler ilaç tedavisi ile geçirilir ve ameliyat doğum sonrasına ertelenir. Çok zorunlu acil hallerde amelitar kaçınılmaz olur, bu durumda ameliyat için en uygun dönem gebeliğin ikinci trimesteridir (4-6 aylar arası).
Safra kesesi taşlarının nadiren safra yollarını tıkaması neticesinde sarılık meydana gelebilir.


İlgili Konular:
- Gebelikte Safra Kesesi İltihabı (Kolesistit)
Tamamını >>

HAMİLELİKTE (GEBELİKTE) MİDE ÜLSERİ VE GASTRİT

Mide Ülseri (Peptik Ülser):
Araştırmaların çoğu hamilelerde mide ülserine diğer insanlardan daha az rastlandığını ve gebeliğin ülseri önleyici etkisi olduğunu göstermiştir. Gebelikte artan progesteron hormonunun midedeki asit salgısını azaltarak bu koruyu etkiyi sağladığı düşünülmektedir. Aynı şekilde plasentadan salgılanan hitaminaz enziminin de mide asitini azaltma konusunda katkıda bulunduğu düşünülmektedir.
Gebelerde peptik ülser gebe olmayanlarla aynı şikayetlere neden olur: Mide ağrısı, yanma v.b.

Gastrit:
Gastrti mide iç yüzeyindeki mukoza tabakasının inflamasyonudur. Helicobacter pylori bakterisinin mide ülseri ve gastrit oluşmasında önemli rolü vardır. Şikayetler mide ülseri ile benzerdir.

Tedavi:
Tedavide mide asit salgısını azaltıcı ilaçlar, H2 reseptör blokörleri ve proton pompa inhibitörleri kullanılır. Mide ülseri ve gastrit tedavisinde kullanılan asit azaltıcı ilaçların hepsi olmasa da çoğu hamilelik sırasında da kullanılabilecek ilaçlardır. H. Pylori mevcut ise bunun için de gebeliğe zararı olmayan antibiyotik tedavileri tercih edilebilir veya H.Pylori tedavisi gebelikten sonraki döneme de bırakılabilir.


İlgili Konular:
- Hamilelikte Mide Yanması ve Mide Ağrısı
Gebelikte Ağza Acı Su Gelmesi (Reflü)
Tamamını >>

HAMİLELİKTE (GEBELİKTE) KARACİĞER ENZİMLERİ

Karaciğer fonksiyon testleri olarak değerlendirilen enzimler şunlardır:
ALT (SGPT) : ALANİN AMİNOTRANSFERAZ (Serum Glutamik-Piruvik Transaminaz)
AST (SGOT) : ASPARTAT AMİNOTRANSFERAZ  (Glutamik-Oksaloasetik Transaminaz)
ALP : ALKALEN FOSFATAZ
GGT (GTP) : GAMA GLUTAMİL TRANSPEPTİDAZ : GAMA GLUTAMİL TRANSFERAZ

Ayrıca aşağıdaki tahliller de karaciğer fonksiyonları hakkında bilgi verir:
- Bilirubinler
- Protrombin zamanı (PT)
- Albumin
- Total protein

Hamilelikte karaciğer enzimlerinde yükselme, azalma olur mu?
Gebelik döneminde vücudun birçok organ ve dokusunda fizyolojik değişiklikler meydana gelir. Karaciğerde histolojik değişiklik olmaz ancak bazı enzimlelerde hamilelik sırasında belli oranlarda değişiklik olması normaldir. Bunlar:
- ALP: Hamilelikte özellikle son 3 ayda artar.
- Albumin: Hamilelikte azalır. (hemodilüsyondan dolayı)
- Fibrinojen, faktör VII, VIII, X artar.
- Trigliserid ve kolesterol hamilelikte genellikle yükselir.
- ALT, AST, LDH, GGT, 5'-nükleotidaz  ve bilirubin değerleleri hamilelikte normalde değişmez. Ancak bazı hastalık hallerinde değişebilir.
- PT, Pıhtılaşma zamanı değişmez.

Yukarıda belirtilen ve hamilelikte normal kabul edilen değişiklikler dışında görülen yükselme veya azalmalar bazı karaciğer ve safra hastalıkları hakkında ipucu verebilir, ileri değerlendirme gerekir.

Hepatosellüler harabiyeti gösterenler: ALT, AST
Kolestazı gösterenler: ALP (alkalen fosfataz), GGT (gama glutamil transferaz), 5’- Nükleotidaz, Lösinaminopeptidaz
Karaciğerin sentez fonksiyonunu gösterenler: Albumin, Protrombin zamanı


İlgili Konular:
- Hamilelikte Tansiyon Yükselmesi (Preeklampsi)
- Gebelik İntrahepatik Kolestazı
- Gebeliğin Akut Yağlı Karaciğeri
- Bilirubin
ALT (SGPT)
AST (SGOT)
ALP
GGT
Tamamını >>

GEBELİK ÖNCESİ VE HAMİLELİKTE ANNE ADAYLARININ BİLGİLENDİRİLMESİ

ANNE ADAYLARININ VE TOPLUMDAKİ BÜTÜN KADINLARIN GEBELİK, DOĞUM VE ANNELİK KONULARINDA BİLGİLENMESİNİN ÖNEMİ:
Anne adaylarının gebelik öncesi dönemden başlayarak hamilelik boyunca bütün gelişmeler ve beklenen durumlar hakkında bilgilendirilmesi annelerin daha bilinçli ve sağlıklı, güvenli bir hamilelik dönemi geçirmesini sağlar. Bu bilgilendirme bazı konularda babayı da kapsamalıdır, bu sayede baba da anne adayına destek olabileceği konularda bilinçlenmiş olur. Doğumdan sonra da lohusalık ve bebek bakımı gibi konularda annelerin bilgilendirilmesi gerekir. Bu bilgilendirme çalışmalarının hastanelerde, özel merkezlerde, televizyonda, gazete, dergi ve internet gibi ortamlarda yaygınlaşması ülkedeki anne adaylarının hamileliği, doğumu başka bir deyişle kendilerini daha iyi tanımalarını sağlar. Bilgilenmek cesaret ve huzur getirir, tersine bilgisizlik ve kulaktan dolma bilgilerle yaşamak korku, endişe, cesaretsizlik, özgüven eksikliği, kararsızlık gibi durumlara neden olur. Ülkemizde hamilelik ve doğum konusunda yaşanan bazı sorunların temelinde genç kzıların kulaktan dolma yanlış bilgilerle büyümeleri, gerçek olmayan bazı hurafelere inandırılmaları, gerçek ve bilimsel bilgilerin onlara ulaştırılmaması yatmaktadır. Bilinçli ve doğru bilgilerle donanmış anne adayları hamilelikte ve doğumda kendine güvenir, gerektiği durumda doktoru ile birlikte karar verme aşamalarına daha sağlıklı katılır, sağlıklı fikirler ileri sürer; bütün bunların sonucunda ülkede anne ve bebek sağlığı daha üst seviyelere taşınır.

Anne daylarının bilgilendirilme düzeyi ve kapsamı kadının ve ailesinin eğitim, kültürel ve sosyoekonomik düzeyine göre değişebilmekle birlikte her aileye uygun kapsam ve biçimde belli bazı bilgiler ulaştırılmalıdır. Dünyada çeşitli ülkelerde çeşitli şekillerde bu tür uygulamalara ağırlık verilmelidir.

Anne adayları hangi konularda bilgilenmelidir:
Gebelik öncesinde:
- Kadın anatomisi
- Doğru ve dengeli beslenme
- Akraba evliliği ve genetik hastalıklar
- Anne adayının varsa kronik hastalıkları hakkındda bilgi ve bunların gebeliğe etkisi
- Sigara ve alkol kullanımı hakkında bilgiler
- Cinsel ilişki, aile planlaması, doğumlar arasında yeterli ara verilemesi ve gerekli doğum kontrol yöntemler

Hamilelik boyunca:
- Hamilelikte yapılacak tahliller ve testler
- Hamilelikte beslenme
- Hamilelikte kullanılması gerekenler ilaçlar, vitaminler
- Hamileliğin anne adayının vücudunda meydana getireceği değişiklikler
- Hamilelikte annenin karşılaşacağı şikayet ve belirtiler
- Bebeğim gelişim aşamaları
- Hamilelikte uygulanan tarama testleri ve amaçları, sonuçları
- Sigara, alkol, tatlandırıcılar ve kafein gibi hamilelikte dikkat edilmesi gereken maddeler
- Hamilelikte araba, uçak v.b yolculuklar
- Hamilelikte cinsel ilişki 
- Hamilelikte giyinme
- Hamilelikte psikolojk değişiklikler
- Hamilelikte kilo alımı
- Hamilelikte egzersiz ve spor
- Hamilelikte ultrasonografi, faydaları ve sınırları
- Annenin bebek hareketlerini sayması ve takip etmesi

Doğuma yakın dönemde:
- Doğumun başlangıcını gösteren belirtiler
- Doğuma hazırlanırken yapılması gerekenler
- Doğru nefes alma ve ıkınma teknikleri
- Normal doğum ve sezaryen hakkında bilgi, hangi durumlarda sezaryen uygulanması gerekebilir
- Ağrısız doğum, epidural anestezi ve normal doğumda anne adayınının konforunu arttıracak diğer uygulamalar
- Doğum kesisi (epizyotomi) nedir, hangi durumlarda ve neden uygulanır.

Doğumdan sonra:
- Normal doğum ve sezaryen sonrasında karşılaşabilecek belirtiler, şikayetler
- Doğum sonrası anne ve bebek bakımı
- Doğumdan sonra vücutta meydana gelen değişiklikler (eskiye haline dönüş)
- Doğum sonrası egzersiz ve spor, kilo verme, beslenme
- Doğum sonrası cinsel ilişki
- Doğumdan sonra adet görme ve korunma yöntemleri
- Anne ve baba olmaya hazırlanma, psikososyal adaptasyon


Birçok araştırmalar göztermiştir ki anne adaylarına eğitimler verilmesi ve bilgilendirilmesi doğum komplikasyonlarını azaltmıştır, normal doğum oranlarını arttırmıştır, doğumda annenin daha az ağrı hissetmesini ve daha konforlu doğum yapmasını sağlamıştır, annelerin doğumlarını iyi bir anı olarak hatırlama oranını yükseltmiştir, annelerin doğumdaki anksiyetelerini azaltmıştır, doğum sürelerini kısaltmıştır, doğumda tıbbi müdahale gereksinimini azaltmıştır.


İlgili Konular:
- Hamileler İçin Başlıca Bilgiler
- Hamileyim
- Doğum Yaklaşıyor
- Normal Doğum
- Sezaryen
- Doğum Sonrası
- Hamile Eğitim Merkezi
Tamamını >>



UYARI: Sitedeki bilgiler hastalıkların tanı ve tedavisinde kullanılmamalıdır.
Yazıların her hakkı saklıdır, izinsiz kullanılamaz. devamı >>

"Gebelik ve kadın hastalıkları konusunda ayda 1 milyondan fazla ziyaretçi sayısı ile en çok tıklanan, en geniş içerikli site"