MİYOM (SORU CEVAP YORUMLAR)

RAHİMDE MİYOM (SORU CEVAP YORUMLAR)

Miyom nerede oluşur?
Miyomlar (leiomyom) vücutta bir çok organda oluşabilen iyi huylu benign oluşumlardır ancak kadında en sık rahim (uterus) dokusunda oluşur. Rahim ağzında da (serviks) miyom oluşabilir ancak daha nadirdir. Yumurtalıklarda yaygın görülen benign oluşum miyom değil kistlerdir, yumurtalıklarda miyom yani leiomyom çok çok nadir olur. Vücutta kol ve bacaklardaki kas dokularında veya diğer iç organlarda nadiren oluşabilir.

Miyom ameliyatını kim yapar?
Rahimde oluşan miyom ameliyatını kadın hastalıkları ve doğum uzmanları (jinekolog) yapar. Ameliyat kapalı veya açık yöntemlerle yapılabilir. Diğer organlarda miyom oluşması nadirdir ve o organla ilgili branş uzmanı tarafından ameliyat edilir, örneğim ortopedi uzmanı veya genel cerrahi uzmanı...

Miyom ameliyatı olanlar hamile kalabilir mi?
Miyom ameliyatından sonra en az 3-6 ay gebe kalınmaması önerilir, bu durum ameliyata ve myomun yerine göre değişebilir. Miyom ameliyatında rahim tamamen alınmışsa hamilelik doğal olarak imkansızdır ancak sadece miyomlar alınmışsa hamile kalınabilir.

Miyom ameliyatı genel anestezi ile mi olur?
Miyom ameliyatında sadece miyomların alınmasına miyomektomi denir ve bu operasyon açık veya kapalı yöntemle (laparoskopi) yapılabilir, bu miyomun yeri ve sayısına göre değişebilir. Rahmin iç boşluğuna doğru büyümüş miyomlar histeroskopi yöntemi ile alttan vajinal yolla alınabilir. Miyomla birlikte rahmin tamamen alınmasına histerektomi denir. Bu ameliyatların hepsi genellikle genel anestezi ile yapılır yani hasta tamamen uyutulur. Nadiren spinal anestezi (belden uyuşturularak) da yapılabilmektedir bazı ameliyatlar.

Miyom ameliyatından sonra karında şişlik ve kanama ne kadar sürer?
Miyom operasyonu sonrasında bir kaç gün, en fazla bir hafta az miktarda kanama veya lekelenme olabilir, kanama adet kanamasından fazla ise doktora başvurmak gerekir. Karında şişlik her ameliyattan sonra ilk gün gaz çıkaramama nedeniyle olabilir ancak ilk günden sonra gaz çıkarmaya başlayınca geçmesi gerekir.

Miyom ameliyatından sonra cinsel ilişkine zaman başlamalı?
Miyomektomi veya rahmin tamamen alınmasından sonra en az bir ay süre ile cinsel ilişki yasaklanır. Hasta zaten ağrı ve lekelenme gibi nedenlerle ilk ay cinsel ilişkide zorlanabilir. İlk aydan sonra cinsel ilişki başlayabilir mi diye doktorunuza danışmanız gerekir.

Miyomlar hangi büyüklükte ameliyat edilir?
Miyomler eğer aşırı kanama ve ağrı, adet (regl) düzensizliği gibi sorunlara neden oluyorsa her boyutta yani bir iki cm bile olsa ameliyat edilerek alınır. Kesin bir ölçü kuralı olmamakla beraber genellikle 5 santimetreye kadar olan miyomlar  bir şikayete neden olmuyorsa ameliyat edilmez (rahmin iç yüzüne doğru büyüyenler hariç); 5 cm'den büyük miyomlar bir şikayete neden olmuyorsa bile rahmin dışına doğru büyüdüğü için ve etraf dokulara baskı yapıp rahasızlığa neden olabileceği için ameliyat edilir genellikle. Hızlı büyüyen miyomlar için genellikle küçük de olsa ameliyat düşünülür.

Miyom karında şişkinlik yapar mı?
Miyomun karında şişlik yapması için yani dıştan bakınca hamile gibi karnın büyüdüğünün belli olması için çok büyük boyuta erişmiş olması gerekir. Örneğin 20 cm boyutunda bir miyom dışardan belli olabilir.

Miyom, kist ve polip aynı şey mi, farkları nedir?
Miyomlar ve polipler içi dolu solid urlardır, kistler ise içi sıvı dolu baloncuk şeklinde yapılardır. Miyom ve polip sıklıkla rahimde olurken, kistler sıklıklar yumurtalıklarda olur (over kisti).

Miyom büyümesi belirtileri nelerdir?
Miyomlar özellikle üreme çağındaki kadınlarda zamanla büyüyebilir, menopozdaki kadınlarda genellikle büyüme olmaz. Üreme çağında yani 20-50 yaş arasında miyom büyüdükçe adet kanamaları daha fazla olmaya başlar ve kasık-bel ağrısı başlar. Büyüme genellikle çok hızlı olmaz, örneğin bir miyomun boyunun iki katına çıkması genellikle aylar içinde değil yıllar içerisinde gerçekleşir. Hızlı büyüyen miyom sıra dışı bir durum olduğundan miyom olmaması konusunda şüphe yaratabilir ve ameliyat gerektirebilir. Gebelikte de miyomlar büyüyebilir ve ağrıya neden olabilir. Menopozdan sonra genellikle büyümezler hatta miyom boyutlarında bir miktar küçülme meydana gelebilir.

Yumurtalıkta miyom olur mu?
Yumurtalıkta (overde) miyom çok çok nadir olabilecek bir durumdur. Miyomlar sıklıkla rahimde, daha az olarak rahim ağzında oluşurlar. Yumurtalıkta miyom olması primer ovaryan leiomyom olarak adlandırılır ve çok nadirdir; böyle bir görüntü varsa ameliyat ile yumurtalıktan alınması gerekir.

Miyom kisti nedir?
Miyom kisti diye bir terim yoktur, miyom ve kist farklı yapılardır. Doğru terim miyom veya miyom dokusudur. Kistlerde yumurtalık kistleri, çikolata kistleri gibi çeşit çeşit isimler alırlar. Kist denilen kavram içi boş yani içi sıvı ile dolu olan yapıları tanımlar, oysa miyom denildiğinde vücutta içi sıvı ile dolu olmayan, solid yapılar akla gelir.

Miyomu olanlar neler yememeli?
Miyomlar yemek veya içmek ile etkilenen yapılar değildir. Miyomu olan hastalara özel bir beslenme önerisi yoktur. Her kadın ile aynı sağlıklı beslenme kurallarına uymalılardır. Miyomu olanların yememesi gereken yasaklanan yiyecekler, içecekler de yoktur. Bitkisel ilaç önerileri, otlar, kürler, soğan kürü, çaylar, doğal besin tedavileri miyomlar konusunda fayda sağlamaz.


İlgili Konular:
- Miyom Nedir?
- Miyom Tedavisi
Tamamını >>

RAHİM AĞZINDA YARA (SORU CEVAP YORUMLAR)

Rahim ağzı yarası nedir? Neden olur?
Alttan muayene sırasında rahim ağzının yani serviks denilen organın normalden farklı, kırmızı renkte veya hafif kanamalı olarak izlenmesi halk arasında "rahim ağzında yara var" diye sıklıkla ifade edilir. Tıbbi karşılığı erezyon veya ektropion olabilen bu görüntünün başka sebepleri de olabilir. Rahim ağzında her tür patoloji veya hastalık bu tür kırmızı, anormal görüntüye (yara görüntüsü) neden olabilir.
Çoğu zaman nedeni bilinemez. Ancak bazen ektropion, polip, bazı neoplaziler gibi patolojiler bu yara görüntüsünün nedeni olarak saptanabilir. Spiraller rahim ağzında yaraya veya rahim ağzı kanserine sebep olmaz.

Rahim ağzı yarası tedavi edilmezse ne olur?
Bu yaranın sebebine göre değişir. Yaranın sebebi eğer ektropion gibi basit bir hadise ise ve smear testleri, diğer muayene bulguları normalse, hasta smear testlerine her yıl düzenli devam ettiği sürece bu yara görüntüsü tedavi edilmese de problem oluşmaz çünkü yaraya sebep olan bir hastalık yoktur burada. Ama yara şüpheli görünümde ise, smear testi anormal ise veya biyopsi (parça almayı) gerektirecek bir şüphe varsa o durumda bunlar yapılmalı ve sonuca göre uygun tedavi verilmelidir. Dondurma ve yakma gibi tedaviler bir şikayete neden olmayan ve smear testi ile diğer bütün bulguları normal olan yaralarda şart değildir. Rahim ağzında "yara" görüntüsü olan hastada tedaviden önce en önemli şey smear testi ve diğer muayeneler ile altta yatan sebep var mı açıklamaktır. Tedavi buna göre yönetilir.

Rahim ağzı yarası için bitkisel doğal tedavi nedir?
Bu tür durumlarda asla bitkisel tedaviler, otlar, soğan kürleri, çaylar, bitkisel yiyecekler, içecekler gibi bilimsel temeli olmayan yöntemlere başvurmamak gerekir. Bu tür yöntemler durumun esas tedavisini geciktirir, tedavi edici bir etki göstermez, hatta bazı bitkiler rahim kanseri gibi durumlara neden olabilir.

Rahim ağzı yarası kanser yapar mı?
Yara denilen görüntü eğer preinvaziv bir hadise ise yani smear testi veya biyopsi sonucunda bir kanser öncesi lezyon saptanmışsa ileri yıllarda kansere dönüşmesi olasıdır, bu nedenle bu tür lezyonlar gerekli şekilde tedavi edilir. Smear testi ve biyopsi gibi bütün bulgular normalse ve yara görüntüsüne sebep olan bir hastalık saptanmamışsa bu tür "normal yaralar" bir tehlike veya kansere dönüşme riski taşımazlar. Her kadın gibi düzenli aralıklarla smear tahlili ve muayene olmaya devam etmek gerekir.

Rahim ağzı yarası kanama, adet düzensizliği ve ağrı yapar mı?
Rahim ağzı yaraları alt tarafta ağrıya veya kasık ağrısına neden olmaz. Yara yapan neden polip veya neoplazi gibi erezyone bir lezyonsa özellikle ilişki esnasında az miktarda kanamaya, lekelenmelere neden olabilir. Adet gecikmesi, erken adet olma, aşırı adet kanaması gibi mens (regl) düzensizliklerine neden olmaz. Hamilelik sırasında da ektropiona bağlı yara görüntüsü oluşabilir ancak bunlar genellikle kanama veya başka şikayete neden olmaz. Hamilelikte her kanama hatta lekelenme hemen muayene olmayı gerektirir.

Rahim ağzında yara varken spiral takılır mı?
Eğer yaraya neden olan bir hastalık veya smear bozukluğu yoksa spiral takılabilir. Ancak önemli olan spiral takılmadan önce rahim ağzında bir hastalık veya patoloji olmadığının net olarak açıklanmasıdır.

Rahim ağzı yarası olanlar gebe kalabilir mi?
Rahim ağzı yarası hamile kalmayı engellemez, kısırlık (infertilite) sebebi değildir. Bu hastalar hamile kalabilir. Ancak hamile kalmadan önce rahim ağzında yara görüntüsü dışında bir hastalık olmadığının netleştirilmesi ve gerekirse tedavi edilmesi gereklidir çünkü hamilelikte bu tür tedaviler daha zor olacaktır.

Rahim ağzı yarası normal doğuma engel mi?
Rahim ağzında yara olması normal doğuma engel olmaz veya doğumu zorlaştırmaz. Rahim ağzında yara olduğu için sezaryen kararı verilmez, sezaryen ameliyatı ile doğuma karar verilmişse yara görüntüsü dışında ek bir patoloji daha vardır. Rahim ağzı yarası yakıldıktan veya dondurma yapıldıktan sonra hamile kalmadan önce 2-3 ay geçmesi yeterlidir. Doğumdan sonra smear testi ve muayeneler ile yara görüntüsü değerlendirilir ve gerekli tedavi takip planlanır.

Rahim ağzında yara için ameliyat olmak:
Sadece rahim ağzında yara görüntüsü (erezyon) var diye herhangi bir ameliyat yapılmaz. Yaraya neden olan ek bir patoloji varsa o durumda alttan veya karından bazı ameliyatlar yapılabilir ancak ameliyat çok nadir gereklidir. Örneğin rahim ağzında yara görüntüsüne neden olan bir polip için alttan ameliyat uygulanabilir, veya yaraya eşlik eden büyük bir miyom varsa karından ameliyat uygulanabilir. Smear testi (rahim ağzı kanser tarama testi) bozuk çıkan yaralarda alttan LEEP veya konizasyon ameliyatları ile rahim ağzından parça almak gerekebilir. Ancak rahim ağzında yara görüntüsü olan kadınların çok az kısmında ameliyat gerekir, çoğunlukla sadece takip veya yakma (koterizasyon) , dondurma (kriyo) tedavileri uygulanır.

Rahim ağzında yara için ilaç tedavisi?
Rahim ağzında yara görüntüsünü iyileştirmek için bir ilaç tedavisi yoktur ancak eşlik eden bir enfeksiyon varsa onun için hap veya fitil (ovül) türü ilaç tedavileri uygulanır ve enfeksiyonun iyileşmesi ile yara da düzelir. Ancak eşlik eden bir enfeksiyon yoksa sadece yara için ilaç uygulanmaz genellikle.

Rahim ağzı yarası ultrasonla görülür mü?
Rahim ağzı yarası alttan vajina içinden yapılan ultrasonla veya karın üzerinden yapılan ultrasonla görülemez, sadece alttan muayene sırasında gözle bakarak görülebilir. Rahim ağzıyla ilgili, miyom, büyük polip veya kanser gibi durumlar ultrasonla görülebilir ancak yüzeysel bir yara ultrasonla hatta tomografi veya MR (emar) ile görülemez.


İlgili Konular:
Rahim Ağzında Yara (Erozyon - Ektropiyon)
- Smear Testi (Rahim Ağzı Kanseri Tarama Testi)
Tamamını >>

HAMİLELİKTE KAN UYUŞMAZLIĞI (SORU CEVAP YORUMLAR)

GEBELİKTE KAN UYUŞMAZLIĞI (SORU CEVAP YORUMLAR)

Kan uyuşmazlığı nedir? Eşler arsında hangi kan gruplarında uyuşmazlık olur?
Bir gebelikte anne kan grubunun Rh (+) pozitif, bana kan grubunun Rh (-) negatif olmasına kan uyuşmazlığı yani Rh uygunsuzluğu dedir. Bunun önemi nedir? Bu gebeliklerde anne ve bebek kanları arasında etkileşim olursa anne antikor üretebilir ve bu antikorlar bir sonraki gebelikteki bebekte problemlere neden olabilir.

Kan uyuşmazlığımız var, bebek kesin etkilenir mi?
Kan uyuşmazlığı olan her çiftte anne ve bebek arasında etkileşim olmaz, bir kısmında olur. Anne ve bebek arasında etkileşim olabilmesi için öncelikle bebeğin kan grubunun annenin tersi yani Rh pozitif (+) olması gerekir. Bu nedenle bebeğin kan grubuna doğumda kordondan kan alınarak bakılır ve eğer pozitif ise anneye kan uyuşmazlığı iğnesi yapılır. Bebek kan grubu negatif ise iğne yapılmaz çünkü anne de negatif olduğu için aralarında uyuşmazlık olmaz.

Anne kan grubu pozitif, baba negatif ise kan uyuşmazlığı olur mu?
Bu durumda kan uyuşmazlığı olmaz çünkü bebek pozitif de olsa negatif de olsa anne bebek kanına karşı antikor üretmez. Bebek pozitif ise anne ile aynı olacağı için anne antikor üretmez. Bebek negatif ise negatif kan grubu antijen taşımadığı için pozitif olan anne buna karşı yine antikor üretmez. Yani her iki durumda da anne  bebek arasında bir etkileşim gerçekleşmiyor.
Sonuç olarak kan uyuşmazlığı sadece anne negatif, baba pozitif olan bazı gebeliklerde etkileşime neden olur; bunların da hepsinde etkileşim olmaz.

Kan uyuşmazlığı olanlarda iğne yapılmazsa bebek kesin özürlü olur mu?
Hayır, iğne gebeliğin 28. haftasında ve doğumdan sonra anne - bebek arasındaki etkileşim ihtimalini en aza indirmek için yapılır. İğne yapılma imkanı olmayan bir yerde gerçekleşmiş doğumlarda her zaman anne bebek arasında etkileşim olmaz. Çünkü bu etkileşimin olabilmesi için bebekten anneye yeterli miktarda kan geçmiş olması gerekir, bu kadar geçiş her zaman olmaz.

A, B ve 0 (sıfır) kan grupları anne babada aynı değilse uyuşmazlık olur mu?
Bu gruplar arasındaki uyuşmazlık önemli değildir bu nedenle bu etkileşim araştırılmaz. Önemli olan rh grupları arasındaki uygunsuzluktur. Anne Rh negatif, baba Rh pozitif ise uygunsuzluğa bağlı etkileşim olabilir.

rh uygunsuzluğu, kan uyuşmazlığı
Resmi büyütmek için üzerine tıklayın

Evlenmeden önce kan uyuşmazlığı varsa ne yapmalı?
Kan uyuşmazlığı olan çiftlerin evlenmemesi gibi bir öneri olamaz çünkü kan uyuşmazlığı iğnesi (rh immunglobulin) ve yapılan testler sayesinde bu problem çözülebilmektedir. Ancak her çift gibi bu çiftlerinde gebelik oluşmadan doktor muayenesine başvurmaları ve gerekli önerileri alıp, gebelikte düzenli takiplerle ilerlemeleri gerekir. Bu şekilde sorun yaşanma ihtimali çok çok düşüktür.

Akraba evliliğinde kan uyuşmazlığı varsa ne yapmalı?
Kan uyuşmazlığı ve akraba evliliği farklı konulardır. Çiftin akraba olması kan uyuşmazlığına bağlı riskleri daha fazla arttırmaz ancak akrabalık farklı riskler taşır. Akraba evliliği ve taşıdığı riskler hakkında ayrıntılı yazımıza buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz.

Kan uyuşmazlığı düşüğe sebep olur mu?
Hamilelikte kan uyuşmazlığı düşüğe veya kanamaya neden olmaz. Düşüklerin çoğunda sebep genetik anomalili fetus olmasıdır. Kan uyuşmazlığı olan çiftlerde düşük riski diğer çiftlerden fazla değildir.

Hamilelikte kan uyuşmazlığı olup normal bebek doğuranlar ne kadardır?
Hamilelikte kan uyuşmazlığı saptanan çiftlerin hemen hemen hepsinin günümüzde kan uyuşmazlığı iğneleri ve düzenli takipler, tetkikler sayesinde anomalili bebek sahibi olmaları önlenebilmektedir. Hidrops fetalis denilen durum kan uyuşmazlığına bağlı gelişen bir problemdir ve bu tür kontrol altında olan çiftlerde çok nadir gerçekleşir.

Kan uyuşmazlığı normal doğum veya sezaryen seçimini etkiler mi?
Kan uyuşmazlığının doğum şekli ile ilgisi yoktur. hangi tip doğum gerekiyorsa o şekilde doğum yaptırılır. Normal doğum da olsa sezaryen de olsa doğumdan sonra 72 saat içerisinde anneye kan uyuşmazlığı iğnesi yapılır (bebek kan grubu pozitifi ise).


İlgili Konular:
- Kan Uyuşmazlığı (Rh Uygunsuzluğu)
Tamamını >>

DOĞUMDAN SONRA VAJİNADA GENİŞLEME VE DARALMA (SORU CEVAP YORUMLAR)

Bazen hastalar tarafından bu soru "doğumdan sonra veya düşük/kürtajdan sonra rahim genişler mi?" şekline sorulabilmektedir ancak burada kastedilen rahim değil vajinadır. Rahim (uterus), bebeğin içerisinde büyüyüp geliştiği organdır, gebelik sırasında bütün karnı dolduracak kadar genişlediği halde doğumdan sonra eski boyutuna iner ve yaklaşık küçük bir armut boyutundadır, ilişki ile direkt ilgili olmayan bir organdır. İlişki sırasında rahim içerisine temas olmaz sadece vajina içerisine temas olur, vajinaya halk arasında sıklıkla "hazne" denir. Kadın genital organları hakkında ayrıntılı bilgiye buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz.

Hamilelik (gebelik) vajinada genişlemeye yol açar mı?
Vajinada genişlemeye yol açan gebelik değil doğumdur. Yani doğum olmadan örneğin düşükle sonuçlanan bir gebelik vajinada genişlemeye yol açmaz. Çünkü vajinada genişlemeye neden olan gebeliğe bağlı rahimin genişlemesi değildir; bebeğin doğum kanalından geçerken vajinadan geçmesidir. Aynı şekilde vajende daralma da ancak doğumdan sonra olabilir, gebelik ve düşük, kürtaj, muayene gibi işlemler daralmaya neden olamaz.

Düşük ve kürtaj sonrası vajina genişler mi?
Düşükler küçük boyutlarda olduğu için vajinada genişlemeye neden olmaz. Düşük nedeniyle kürtaj yapılması da vajinada genişlemeye neden olmaz. Kürtaj sırasında kullanılan aletler veya muayene sırasında kullanılan aletler vajinada genişlemeye neden olmaz. Hamile olmayan bir kadında alttan muayene yapılması da vajinada (haznede) genişlemeye neden olmaz.

Sezaryen sonrası vajinada genişleme veya daralma olur mu?
Sezaryen ameliyatında bebek vajinadan (hazneden) geçmediği için genişleme veya daralma (küçülme) olmaz. Ancak önce normal doğum denenmişse ve bebek çıkıma gelene kadar anne sancı çekmişse ve son anda bir nedenle sezaryene karar verilmişse vajinada bebek ilerlediği için genişlemeye neden olabilir. Ancak sancıların başlangıcında ve bebek çok ilerlemeden sezaryene alınma durumunda vajinada genişleme olmaz.

Normal doğumdan sonra vajinada (haznede) genişleme neden olur?
Normal doğumdan sonra vajinada genişleme her zaman olmaz. Genellikle 1 veya 2 doğum yapan kadınlarda bu şikayet nadirdir. 3 veya daha fazla doğum yapanlarda vajinada genişleme, gevşeme, bollaşma, sarkma gibi şikayetler daha sık görülür. Bunun olmasının ana nedeni bebeğin doğum kanalından geçmesidir ve bu geçiş sırasında vajina duvarındaki dokuları esnetmesidir. Kişinin doku yapısı da önemlidir bu noktada. Eğer kişinin doku yapısı yeterince esnek değilse bu genişleyen dokular eski haline gelemez ve vajina doğumdan sonra bollaşabilir. Bebeğin iri olmsı bu riski daha da arttırır. Doğum kesisi (epizyotomi) vajende genişlemeye neden olmaz çünkü bu kısım dikildiği için eski halini alır hatta bazen mecburen büyük ve düzensiz yırtıkların dikilmesi vajende daralmaya bile neden olabilir.  Vajinada genişleme her kadında olmaz, bazılarında çok sayıda doğum olmasına rağmen böyle bir şikayet olmaz, bebeklerin kilosu ve annenin doku yapısı bunda etkilidir.
Vajina genel olarak kolay esneyebilen ve eski haline kolay gelebilen, yırtık dikiş gibi bölgeleri kolay eski haline dönebilen bir organdır, yani kendi kendini kolay toplayabilen bir organdır; bu nedenle doğumdan sonra bir veya bir kaç doğum yapanlarda bile bu tür genişleme - daralma şikayetleri nadir görülür.

Doğumdan sonra vajinada şekil değişikliği:
Doğumdan sonra yırtık ve dikişlere bağlı olarak vajinanın dıştan görünen kısmında ufak şekil değişiklikleri olabilir. Küçük ve büyük dudakların simetrisi hafif bozulmuş olabilir. Çok ileri derecede şekil bozukluğu olmadıkça bunlar cinsel ilişkide ve günlük hayatta sorun yaratmaz ancak şikayete sebep olacak derecede ise ameliyatla düzeltilebilir.

Normal doğumdan sonra vajinada daralma (kısalma, küçülme) neden olur?
Doğumda yırtık çok olmuşsa veya düzensiz yurtıkların onarımı gerekmişse nadiren dikişler sonrasında vajina (rahim değil) daralarak eskisinden daha sıkı bir şekilde iyileşebilir. Vajina esnek ve çok iyi iyileşen, kolay toparlayan bir doku olduğu için bu durum çok ender görülür. Bazen ileri derecede daralmalar cinsel ilişki sırasında ağrıya neden olabilir, hatta cinsel ilişkiyi zorlaştırabilir; bu durumlarda vajinanın ameliyatla genişletilmesi, eski haline getirilmesi mümkündür. Vajina genişletme ve daraltma ameliyatları yaklaşık yarım saat süren ve alttan yapılan ameliyatlardır, karından kesi yapmak gerekmez.

Doğumdan sonra vajina ne zaman düzelir, toparlanır?
Normal doğumdan sonra ilk haftalarda vajinanın geniş olması ve ağrı, yanma gibi hisler normaldir. Doğum dikişlerinin iyileşmesi ile 1-2 hafta içinde ağrı, yanma, idrar yaparken yanma geçer. Doğumdan sonra ortalama 5-6 hafta ilişki yasaklandığı için kadın veya erkek vajinadaki (haznedeki) genişlemeyi zaten farkedemez, ancak ilk 1-2 hafta geniş olması normaldir. Bu genişlik yaklaşık 4-6 haftada tamamen toparlanarak sıkılaşır, vajina eski haline döner. Lohusalık dönemi bittikten sonra yani halk arasındaki değimiyle kırkı çıktıktan sonra vajina hala çok geniş ise ve ilişkide problem yaşanıyorsa doktor muayenesine başvurmak gerekir. Doğumdan sonra en geç 2-3 ayda vajinanın sıkılaşıp eski haline dönmüş olması gerekir.


İlgili Konular:
- Normal Doğumdan Sonra Cinsel İlişki
- Doğum Sonrası Oluşabilecek Sorunlar
Tamamını >>

BEBEĞİN DOĞUM ANI (SORU CEVAP YORUMLAR)

BEBEĞİN NORMAL DOĞUM ANI (SORU CEVAP YORUMLAR)

Normal doğum nasıl yapılır?
Anne adayı sancılarının başlaması veya su gelmesi sayesinde doğumun başlayacağını anlar. Bu durumda hemen hastaneye başvurmalıdır. Muayene edilir ve su gelmesi kesinse hastaneye yatırılır. Muayenede ve NST'de sancının başladığı ve açılma olduğu anlaşılır ise yatış verilerek doğum gözlenmeye başlar. Rahim ağzında açılma olduğunu anlamak için alttan parmakla muayene yapmak gerekir. Normal doğum için hastaneye yatış verilen anne adayının yavaş yavaş sancıları sıklaşmaya başlar, eğer sancılar yeterli değilse ve gerek görülürse suni sancı (indüksiyon, oksitosin) başlanır. Doğum sancısı ortalama 3-5 dakikada bir gelir ve her seferinde 1 dakika kadar sürer. Bu sancılar her seferinde rahim ağzının daha fazla açılmasını ve incelmesini sağlar, aynı zamanda bebek her sancı ile biraz daha doğum kanalından aşağıya iner ve çıkıma doğru yol alır. Anne adayı sancıları hisseder ancak rahim ağzının açıldığını kendisi anlayamaz, bunu anlamak için bir kaç saat arayla alttan parmakla muayene yapılır. Bebeğin aşağıya inişini ilk başlarda anne adayı anlayamaz ancak bebek saatler sonra çok aşağıya indiğinde anne adayı makatında baskı hisseder, bu bebek çıkıma yaklaşmış demektir. Bu sancıların devam etiği saatler boyunca eğer su kesesi açılmamışsa doktor veya ebe tarafından açılır, alttan küçük bir aletle su kesesi yırtılır, anne adayı bir ağrı veya sıkıntı yaşamaz bu anda. Açılma tam yani 10 santimetre olduğunda, bebek iyice aşağıya indiğinde tam doğum anı gelmiş demektir.

Doğum anı nasıl geçekleşir? Bebeğin doğumu nasıl olur?
Doğum anı geldiğinde anne doğum masasına alınır. Doğum masasında bebek tam çıkıma geldiğinde gerekli ise doğum kesisi yani epizyotomi yapılır. Bu kesi cilt iyice uyuşturularak yapıldığı için anne adayı kesiyi hissetmez. Kesi yapıldıktan sonra veya kesi gerekmeyenlerde bebek tam çıkıma yaklaşıp saçları göründüğünde anne adayına ıkınması söylenir. Sancı yokken ıkınılmaz çünkü rahim yumuşaktır, ıkınmanın faydası olmaz. Ikınma sancı geldiğinde yapılır, anne adayına sağlık personeli bunu hatırlatır. Annenin her ıkınması ile bebeğin saçları ve kafası biraz daha dışarı çıkar ve bebeğin başı sonunda tamamen dışarı çıkar. Bundan sonra bebeğin başı doktor tarafından tutularak hafifçe çekilir ve omuzların ve gövdenin doğması sağlanır. Bacaklar çıkarken yakalanır ve bebek baş aşağı çekilde havada tutularak göbek kordonu kesilir. Bu esnada anne bebeğini ilk defa görür. Bebek hemen temizlenmek ve giydirilmek için bakım masasına alınır. Bebeğin doğumıu bu şekilde olur, daha sonra bebeğin eşinin doğumu ve dikiş aşamaları başlar.

Doğum anından sonra plasentanın ayrılması:
Bebek doğumu gerçekleşmiştir ancak bebeğin eşi (plasenta) hala içeridedir ve buna bağlı olan göbek kordonu dışarı sarkık vaziyette bulunur. Ortalama 10-20 dakika içerisinde bebeğin eşi rahimdem ayrılarak düşer veya el yardımıyla çekilir. Bundan sonra kanama kontrolü ve varsa yırtık ve epizyotomi kesisi onarımı yapılır. Bütün bu işlemler yaklaşık 30 dakika sürer yani anne bebek doğduktan 30 dakika sonra genellikle doğum masasından kalkmış ve bebeği ile beraber odasına geçmiş olur. Bazı hastanelerde hasta odasındaki yatak şekil değiştirerek doğum masası haline geldiği için anne aynı odada doğum yapar; bazı hastanelerde ayrıca doğum odası vardır anne oraya alınır doğum için.

Doğum sancısı geldiğinde bebek hareket eder mi?
Doğum başladıktan sonra sancılar başladığında veya sancıların arasında annenin rahatladığı dakikalarda bebek hareketleri nadirdir ve azdır. Genellikle bu ana kadar su boşaldığı için bebeğin hareket kabiliyeti azalır. Bu nedenle doğum için sancı çekerken anne bebek hareketlerini çok farketmez.

Doğum anında ıkınma olur mu?
Yukarıda anlatıldığı gibi sancılar geldiğinde ıkınma yapılır ancak bebeğin kafası çıkmak üzereyken artık ıkınma kesilir, bundan sonra ıkınmaması için anne uyarılır çünkü artık ıkınmanın faydası yoktur, bebek zaten doğmuştur ve bundan sonrasında doktorun el hareketleriyle baş, omuzlar ve gövdenin doğumu rahatça gerçekleşir.

Normal doğum anında ve doğumdan sonra sancı olur mu?
Bebeğin çıkıma geldiği ana kadar 3-5 dakika aralıklarla sancı gelir ancak çıkımda son bir sancı ve annenin son ıkınmasından sonra bebeğin kafası çıkınca artık sancılar biter çünkü bebek doğmuştur. Bu andan itibaren bebeğin eşi yani plasenta doğana kadar önceki kadar şiddetli olmasa da daha hafif sancılar gelebilir, ancak anneyi öncekiler gibi rahatsız etmez. Bebek doğduktan sonra gelebilen bu hafif sancılar rahmin bebeğin eşini yani plasentayı atmaya çalışmasından kaynaklanır.

Doğum anında anneden kaç kilo gider?
Doğum anında yaklaşık 4 kilo bebek, 1 kilo bebeğin eşi (plasenta), 500 cc kan kaybı düşünüldüğünde doğumun olduğu yarım saatlik sürede anneden 5-6 kilo ayrılmış olur. Ayrıca doğumdan önce sancı saatleri sırasında suyun gelmesi ile de neredeyse 1 litre su akar, bununla birlikte 6-7 kilogram bir ağırlık o gün kaybolmuş olur. Doğumdan sonra anne sağlıklı beslenmeye devam ederse hızla normal kilosuna ve formuna kavuşur. (bkz: doğumdan sonra kilo vermek ve egzersiz)

Doğum anında ve sancılar sırasında yaşanabilecek sorunlar:
Bazen sancıların devam ettiği ve rahim açılmasının beklendiği dönemde bebeğin kalp atımlarında bozulma izlenir. Bebek kalp atımları sık sık NST ile gözlendiği için bozulma olduğunda fark edilir ve bazen sezaryen kararı verilir. Bunun dışında sancıların çekildiği dönemde veya bebeğin çıkıma gelip doğumun gerçekleşeceği ana yakın dönemde fazla miktarda kanama olabilir; bu da çok nadiren olabilecek bir durumdur ve sezaryen gerektirebilir. Bebeğin kalp atımlarında yavaşlama ve kanama olması dışında, rahim ağzında açılma olmaması, bebeğin doğum kanalından aşağıya bir türlü inememesi gibi durumlar da nadiren olabilir ve bunlar genellikle annenin çatı darlığı veya bebeğin doğum kanalına uygun pozisyonda girmemesi nedeniyle olan durumlardır; bu durumda doğum ilerlemez ve mecburen sezaryen ile bebeği doğurtmak gerekir.


doğumun evreleri, normal
Resmi büyütmek için üzerine tıklyın

İlgili Konular:
- Normal Doğum Nasıl Yapılır?
- Doğumhanede Sizi Bekleyen Aşamalar
- Doğumun Başladığı Nasıl Anlaşılır?
Tamamını >>

DIŞ GEBELİK (SORU CEVAP YORUMLAR)

EKTOPİK GEBELİK (SORU CEVAP YORUMLAR)

Dış gebelik ameliyatı nedir? Ne kadar sürer?
Dış gebelik yani tıbbi adıyla ektopik gebelik ilaçla veya ameliyatla tedavi edilebilmektedir. Ameliyat kararı verilmişse bu açık ameliyat (laparotomi) veya kapalı (laparoskopik) ameliyat şeklinde iki türlü olabilir.
Açık ameliyat uygulaması genellikle karnın en alt bölgesinde enine 8-10 cm bir kesi şeklinde uygulanır, sezaryen ameliyatlarında uygulanan kesi ile bu aynıdır. Nadiren kesi karnın ortasında dikine olacak şekilde uygulanabilir.
Kapalı ameliyat (laparoskopik ameliyat) halk arasındaki adı ile kapalı ameliyat yönteminde karına büyük kesi yapılmaz sadece 1 santimetrelik küçük deliklerden içeriye sokulan boru şeklindeki aletlerle ameliyat yapılır. Bu delikler küçüktür yaklaşık bir kalem geçebilecek kalınlıktadır. Deliklerden birisi göbek bölgesinde, diğerleri kasık bölgesinde olur genellikle. Bu delikler ameliyattan sonra iyileştiğinde neredeyse tamamen belli olmayacak hale gelir.
Kapalı veya açık ameliyat süresi hastaya göre değişebilmekle beraber ortalama 30-60 dakika civarında sürer.

Dış gebelik ameliyatı nasıl yapılır?
Her ameliyat gibi genel veya spinal anestezi uygulanır. Açık yöntemle yapılacaksa genel anestezi veya spinal anestezi uygulanabilir. Kapalı laparoskopik yöntemle uygulama yapılacaksa genel anestezi şarttır, bu durumda spinal anestezi uygulanamaz. Hasta her iki durumda da ameliyatta bir şey hissetmez.

Dış gebelik ameliyatı sonrası dikkat edilmesi gerekenler nelerdir?
Dış gebelik ameliyatından bir kaç gün sonra B-HCG (kanda gebelik testi) değeri kontrol edilir ve gebelik tamamen alındığı için bu değerin düştüğü görülür. Bu değer sıfır olana kadar hasta kan vermeye devam eder belli aralıklarla. Dış gebelik ameliyatı kapalı da olsa açık da olsa hasta genellikle en fazla 1-2 gün yatar hastanede, daha sonra taburcu edilir. Hasta 1-2 günde kalkıp yürüyebilir ve her şeyi yiyip içebilir hale gelir. İyileşme süreci aynı sezaryen ameliyatında olduğu gibidir yaklaşık olarak. Ameliyattan sonra ilk ay cinsel ilişkiye girmek ve çok ağır şeyler kaldırmak yasaktır. Hasta aşırı yorulmayacak şekilde günlük ev işlerini yapabilir. Ameliyat sonrası ilk hafta çok az kanama ve lekelenmeler olabilir, Aşırı kanama, kötü kokulu akıntı, ateş, aşırı ağrı olması halinde doktora başvurmak gerekir.

Dış gebelik ameliyatında tüp alınır mı?
Dış gebeliğin en çok geliştiği organ tüptür. Tıbbi adı: tüp = tuba. Çok nadiren yumurtalık ve karın içerisindeki diğer bölümlerde gelişebilir, buralarda gelişmisse tüple ilgili bir ameliyat çoğunlukla gerekmez. Dış gebeliklerin yüzde 95'i tüp içerisinde oluşur ve buna tubal gebelik adı verilir. Gebelik tüpte oluşmuş ise ya tüp gebelikle birlikte komple alınır ya da sadece tüpün içerisindeki gebelik alınır; buna genellikle ameliyat sırasındaki görüntüye göre, organların durumuna göre karar verilir. Eğer tüp organı tamamen alınırsa bu durumda ileride tekrar gebelik olma ihtimali sadece gebeliğin alınıp tüpün bırakılmasına göre daha düşüktür. Tüpü alınan hasta karşı tüpü ve yumurtalığı ile hamile kalabilir. Yumurtalık alınması genellikle söz konusu olmaz, çok nadiren yumurtalığın da hastalığa dahil olduğu veya yapıştığı durumlarda alınabilir ancak çok çok nadirdir.
Salpingostomi  (lineer salpingostomi) veya salpingotomi demek tüpün alınmadan sadece tüp duvarının kesilmesi demektir. İçindeki gebeliğin alınması için duvar kesilir ve sonra tekrar onarılır. Bu işlemde tüp alınmamıştır. Salpenjektomi ise tüpün tamamen alınması anlamına gelir.

Dış gebelik geçiren tekrar dış gebelik geçirir mi?
Dış gebelik geçiren kadınlarda sonraki gebeliğin dış gebelik olma ihtimali yaklaşık yüzde 10 civarında bulunmuştur. Bu sonraki gebeliğin yüzde 90 ihtimalle dış gebelik olmayacağı, normal bir hamilelik şeklinde rahim içerisinde büyüyeceği anlamına gelir. Hastanın tekrar dış gebelik geçirmesini önlemek için bir ilaç veya uygulanan bir yöntem vb. yoktur.

Dış gebelik ameliyatından sonra kanama ve adet görme ne zaman olur?
Ameliyattan sonraki ilk haftalarda olan hafif kanama ve lekelenmeler adet değildir. İlk adet (regl, mens) genellikle ameliyattan 30-45 gün sonra olur. Adet düzeni eskiden nasılsa ameliyattan sonra da aynı şekilde devam eder genellikle. Yalnız ilk aylar stres nedeniyle hafif düzensizlikler olabilir. Tüpün alınması veya tüpün kesilerek sadece dış gebeliğin alınması adet düzenini değiştirmez. Yumurtalık alınmışsa hormon düzeyleri etkilenebileceği için adet düzeni değişebilir.

Dış gebelik ameliyatından sonra sezaryen veya normal doğum yapılır mı?
Dış gebelik ameliyatında çok nadir haller dışında rahim duvarı kesilmez sadece tüp ile ilgili kesi yapılır; bu nedenle sonraki doğumların şekli etkilenmez. Sezaryen ve myom ameliyatı gibi ameliyatlarda rahim duvarı kesildiği için sonra olacak normal doğumlarda bu kesi yapılmış duvar kısmı yurtılabilir, bu nedenle normal doğum önerilmez. Ancak dış gebelik ameliyatında rahim duvarında yırtık riski oluşmaz. Hasta daha önceden sezaryen veya myom ameliyatı gibi ameliyatlar geçirmemişse dış gebelik ameliyatı oldu diye sonraki doğumlarını sezaryenle yapması gerekmez. Doğum zamanı nasıl uygun görülürse o şekilde doğum uygulanır.

Dış gebelikten sonra rahim filmi çekilmesi?
Dış gebelik ameliyatından sonra rahim filmi (HSG) çekilmesi şart değildir ancak çiftler çocuk istiyorsa ve tüpün tıkalı olup olmadığı merak ediliyorsa film ile kontrol edilebilir. Dış gebelik oluştuğu tüpte hasara ve yapışmaya neden olabileceği için tüpün tıkanması söz konusu olabilir nadiren, bu durumda bu tüpün olduğu taraftan gebelik olamayacaktır.

Dış gebelik geçirenler ne kadar ara vermeli?
Dış gebelik ameliyatından sonra tekrar hamile kalmamak için en az 3 ay korunmak önerilir. Hastanın tamamen iyileştiğinden emin olununca ve kendini sonraki gebeliğe hazır hissedince korunma bırakılır. Her kadının yapması gerektiği gibi yine gebe kalmadan önce doktor muayenesi yapılmalıdır. Bu arada korunma yöntemi için rastgele ilaç vb. kullanılmamalıdır, mutlaka doktor önerisi ile bir yöntem seçilmelidir.

Dış gebelik olduğunu nasıl anlarız?
Dış gebelik oluştuğunda en sık görülen şikayetler kasık ağrısı ve adet gecikmesidir. Ancak kasık ağrısı normal hamilelerde de hatta hiç hamile olmayanlarda da idrar yolu enfeksiyonu vb. nedeniyle çok sık görülen bir durumdur. Adet gecikmesi her hamilelikte olur zaten. Dış gebelikte nadiren kanama da olabilir. Bu nedenle belirtilere ve şikayetlere bakarak hastanın dış gebelikten şüphelenmesi veya dış gebelik olduğunu anlayabilmesi mümkün değildir. Dış gebelik teşhisi genellikle ultrason muayenesinde rahim içerisinde gebelik görülmediği halde kanda gebelik testinde yüksek değer gebelik çıkması ile tanınır. Yani tanı için muayene, ultrason ve kan tahlillleri (b-hcg) birlikte kullanılır.


İlgili Konular:
- Dış Gebelik (Ektopik Gebelik)
Tamamını >>

HAMİLELİKTE KANSIZLIK (SORU CEVAP YORUMLAR)

Hamilelikte kanın düşük olması neden olur?
Anemi yani halk arasında kanın düşük olması veya kansızlık olarak adlandırılan durum kandaki hemoglobin miktarının normalden düşük olmasıdır. Hemoglobin kanda oksijenin taşınmasını sağlayan moleküldür. Bunun yapısında demir bulunur, bu nedenle demir eksikliğinde hemoglobin miktarı düşer. Normal insanlarda ve hamilelerde kansızlığın yani hemoglobin düşüklüğünün en sık nedenir demir eksikliğidir. Bunun dışında bazı kalıtsal anemiler, megaloblastik anemi gibi sebepler daha nadir olabilir.

Hamilelikte kansızlık nelere yol açar? Zararı nedir?
Hafif derecede kansızlığın hamileliğe bir etkisi veya bebeğe zararı beklenmez, zaten hamilelerin çoğunda hafif kansızlık vardır. Ancak ciddi derecede kansızlık gebelikte erken doğum, düşük doğum ağırlığı , gelişme geriliği gibi durumlara neden olabilir.

Hamilelikte kansızlık için ne yemeli içmeli?
Kansızlık tespit edilen hamileler mutlaka doktor önerisi ile ilaç kullanmalıdır. Kansızlık için üretilen ilaçlar (kan hapları denir halk arasında) tablet, kapsül, küçük şişelerde şurup, serum içerisinde ilaçlar, iğneler gibi çeşitli formlarda mevcuttur. Doktorunuz size en uygun olan ve en rahat kullanabileceğiniz ilaç formunu reçete edecektir. İlaç kullanmadan sadece yiyeceklerle, içeceklerle, sebzelerle vb. kan eksikliğini yerine koymak, kansızlığı düzeltmek mümkün değildir. Yiyecekler ve dengeli beslenme ancak kansızlığı olmayan bir kadının kanının eksilmesini engeller, ancak kanszılığı olan bir kadının kan değerlerinin yükselerek düzelmesini sağlayamaz. Karaciğer, kırmızı et, tavuk, yumurta, yeşil yapraklı sebzeler demirden zengindir. Kansızlığım düzelsiz diye aşırı yemek yemek veya içmek fazla kiloya neden olacağı için faydadan çok zarar getirebilir.

Hamileler için kansızlık değerleri kaç olmalıdır?
Gebelikte kan hemoglobin (tahlil kağıdında Hb diye kısaltılarak yazılır genellikle) değeri 11'in üzerinde olmalıdır. Hemotokrit (Hct) değeri %30'dan düşük olmamalıdır. Bu değerlerin altı kansızlık yani anemi olduğu anlamına gelir. Kan tahlilinde bulunan değerlerle ilgili ayrıntılı bilgilere buraya tıklayarak ulaşabilrisiniz.

Kansızlığı olan gebeler düşük yapar mı?
Kansızlık düşüğe neden olmaz ancak aşırı kansızlık varsa ileri gebelik aylarında erken doğum ve düşük doğum ağırlığına neden olabilir.

Kansızlık gebe kalmayı engeller mi? Kısırlığa neden olur mu?
Kansızlık veya kan değerlerinin düşük olması kısırlık, infertilite gibi problemlere neden olmaz, hamile kalmayı engellemez. Ancak her kadın gibi hamile kalmak için tedavi gören kadınların da kansızlık (anemi) varsa bir yandan bunun için tedavi görmeleri faydalı olacaktır, kansızlık için kullanılan demir ilaçları kısırlık tedavisine engel oluşturmaz, aynı anda kullanılabilirler.

Kansızlık doğumu veya doğum şeklini etkiler mi?
Kansızlık doğumun zor olmasına veya normal doğum yerine sezaryen olmasına neden olmaz ancak kansızlığı ciddi olan kadın doğum sırasında olan kanamalar nedeniyle daha fazla kansız (anemik) hale gelebilir. Aşırı kansızlık durumlarında doğumda olan kanama hayati tehlike oluşturacak sonuçlara neden olabilir, bu nedenle kansızlığın doğum yaklaşmadan önce düzeltilmesi şarttır. Kansızlık (anemi) olan bir gebenin normal doğum veya sezaryenle bebeğini dünyaya getirmesi mümkündür.


İlgili Konular:
- Hamilelikte Anemi (Kansızlık)
Tamamını >>

HAMİLELİKTE BEBEĞİN KALP ATIŞI OLMAMASI (SORU CEVAP YORUMLAR)

Hamilelikte bebeğin kalp atışı ne zaman başlar?
Gebeliğin 5. haftasında bebeğin kalp atışları belli olur ve transvajinal ultrason (alttan ultrason) ile görülebilir, doppler ultrason ile duyulabilir. Karından ultrasonda bebeğin kalp atışı en erken 5-6 hafta arasında (bir buçuk aylık) görülebilir. Geç yumurtlama (geç döllenme) olmuşsa son adete göre 7 hafta civarına kayabilir kalp atımının görülebilmesi. Anne adayının kalp atışlarının başlaması için acele etmemesi önerilir çünkü endişe ve stres gebelikte istenmeyen durumlardır.

Bebeğin kalp atışları kaçıncı haftada duyulur?
Doppler ultrason ile 5. - 6. haftalarda duyulabilir ancak el doppler cihazı ile 10. haftadan sonra duyulabilir.

Hamilelikte bebeğin kalp atışının olmamasının  nedenleri?
Hamileliğin ilk haftalarında yani 4-7 haftalar arasında embriyo yani bebek çok küçük olduğundan kalp atımı her zaman net görülemeyebilir veya duyulamayabilir. Bu durumda birkaç gün sonra tekrar kontrol edilir, bebeğin yeterince büyümesine rağmen kalp atımı oluşmamışsa bu durumda bebeğin ölü olduğu, gebeliğin sağlıksız geliştiği, düşük, boş gebelik gibi durumlardan birisi olabilir. Gebeliğin ileri aylarında (2-9 ay arasında) kalp atımı yoksa bebek anne karnında ölmüştür. Ölü gebeliğin çok çeşitli nedenleri olabileceği gibi çoğu zaman görünen hiçbir neden bulunamaz. Bebekte genetik kromozomal bir anomali, çeşitli enfeksiyonlar, kanama gibi durumlar anne rahminde bebeğin kaybedilmesine yol açabilir. Bebeğin ölü olduğu ultrasonda kalp atışının görülmemesi ile anlaşılır. Daha önceden kalp atımı olduğu halde sonradan durması ve fetusun ölçümleri bebeğin kaç haftadır anne karnında ölü olabileceği konusunda fikir verir.

NST'de bebeğin kalp atım hızı kaç olmalı?
NST gebeliğin son aylarında bebeğin kalp atımlarını ve annenin sancılarını değerlendirmeye yarayan testtir, annenin karnında bağlanan problarla makineye kağıt çizdirilerek veya ekrandan gözlenir. Bebeğin kalp atımları ortalama 110-160 arasında olmalıdır. Daha altındaki değerler kalp atımlarında yavaşlama olduğunu (bradikardi) gösterir, daha yüksek değerler ise kalp atımlarında hızlanma (taşikardi) anlamına gelir; her iki durum da ileri değerlendirmeyi gerektirir.

Ultrasonda bebeğin kalp atım hızı kaç olmalıdır?
Gebeliğin ilk haftalarında yani kalp atımının oluştuğu ilk zamanlar 5. - 6. haftalarda kalp atımı yavaş olabilmektedir, dakikada 60 - 100 arasında değişen sayılarda atım sayılır. 10. haftaya doğru hızlanmış hale gelir ve bundan sonra en az  dakikada 100 civarında atar. Gebeliğin orta döneminde yani 4.-7. aylar arasında (12-28) haftalarda yaklaşık 120-180 arası değerler normal kabul edilir. Gebeliğin son 3 ayında ise dakikada 110-160 arası atım sayısı normal kabul edilir.
Bebeğin kalp atım sayısı 1 dakikada sayılan kalp atımı olarak tanımlanır. Bebeğin kalp atım hızı ultrasonla, renkli doppler ultrasonla, el doppler cihazı ile veya NST aleti ile anlaşılabilir.

Anne karnında bebeğin kalbi durursa ne yapılır?
Annenin sancıları varsa düşük veya doğum olması beklenir; 20 haftadan öncekilere düşük denir, 20 haftadan sonrakilere doğum denir. Eğer annenin sancısı yoksa ilaçla sancı başlatılabilir bebeğin rahim dışına atılması için. Düşük veya doğum olduktan sonra bebeğin eşi de ayrılır ve rahim içerisinde parça kalmışsa bazen aletlerle temizlenir.

Anne karnında bebeğin kalp atımı durmasının nedenleri?
Anne karnında bebeğin kalp atşının durması yani anne karnında ölüm çok farklı nedenlerle olabilir. Bebekte bir anomali (özür), annede yüksek tansiyon, preeklampsi, şeker hastalığı, bazı enfeksiyonlar, kanama, bebeğe kordon dolanması, anne karnına vurma çarpma kaza gibi olaylar...

Bebeğin kalp atımının durmasının belirtileri nedir, nasıl anlaşılır?
Genellikle bir belirti olmaz. Nadiren kanama, ağrı, sancı gibi belirtiler olabilir. Gebelikte en ufak kanama olması acilen muayene olmayı gerektirir. Muayene sırasında ultrason ile kalp atımı görülemezse bebeğin ölü olduğu anlaşılır.

Bebeğin kalp atışı görülemedi, tekrar kalp atışı başlar mı?
Erken gebelik haftalarında bebeğin henüz çok küçük olmasına bağlı kalp atımı görülememişse sonradan kalp atımı izlenebilir, bu nedenle birkaç gün veya bir hafta sonra kontrol edilir. Ancak 2. aydan sonra bebek yeterince büyüdüğünde kalp atımı kesin yoksa sonradan kalp atımı başlaması olmaz.


İlgili Konular:
- Anne Karnında Bebek Ölümü
Tamamını >>

HAMİLELİKTE AŞIRI TÜYLENME (KILLANMADA ARTIŞ)

Hamilelik döneminde artan androjen hormonlarının etkisi nedeniyle normal bir hamilelikte vücut ve yüzdeki tüylerde fazla büyüme ve koyulaşma (kıllanma artışı) izlenebilir. Tüylenmeye neden olan
anormal bir durum yoksa normal bir hamilelikten 3-6 ay sonra tüyler gebelik öncesi haline döner ve aşırı tüylenme bu süre içerisinde geçer. Hamilelikte birçok kadın üst dudak, çene, yanaklar, boyun, sırt, göğüsler, kol, bacak ve karında istenmeyen fazla tüylerin büyüdüğünden şikayet eder.
Bunun dışında hamilelikte aşırı tüylenmeye neden olan bazı diğer nedenler aşağıda sıralanmıştır.

Gebelikte hirsurtismus (aşırı tüylenme) nedenleri:
- Gebelik luteoması (Yumurtalıklarda gelişen bir tür kitle)
- Teka lutein kisti (Bir tür yumurtalık kisti)
- Plasental aromataz eksikliği
- Sitokrom P450 oksidoredüktaz eksikliği
- PCOS
- Virilizan over tümörleri
- Adrenal karsinom

Luteoma, plasental aromataz eksikliği, over tümörleri, adrenal karsinom ve sitokrom P450 oksidoredüktaz eksikliği hem annede hirutismus hem fetusta virilizasyona neden olabilirken, teka lutein kistleri sadece annede hirsutismusa neden olabilir.
Gebelik luteoması solid ve tek taraflı kitledir, teka lutein kistleri ise genellikle bilateral ve multikistik yapılardır.

Hamilelikte fazla tüylerden kurtulmak için ne yapılmalı?
Cımbızla almak, epilasyon, ağda, traş, lazer, elektroliz gibi yöntemler gebelikte sakıncalı değildir. Ancak beyazlatıcı (tüy ağartıcı) kremlerin bazıları, tüy dökücü kremlerin bazıları kana karışabilir ve gebelikte sakıncası olabilir; bu tür kremleri kullanmadan önce mutlaka doktorunuza danışmalısınız.
Eğer yukarıda sıralanan anormal kistler ve hormonal bozukluklar yoksa normal hamileliğe bağlı aşırı tüylenme doğumdan sonra 3-6 ay içerisinde geçecektir. Bunun dışında anormal bir durum varsa onun tedavisi yapılmadan tüylenme düzelmez. Doğumdan sonra tüylenmede düzelme ve kıllarda azalma olmazsa doktorunuza başvurmalısınız.
Bitkisel çözümler aranmamalıdır, bunlar hamilelik sırasında gebeliğe ve bebeğe zararlı etkiler oluşturabilir. Çeşitli bitkiler, çaylar, otlar, kürler bu amaçla bilinçsizce kullanılmamalıdır; bebek açısından zararlı olmaları dışında bazen tam tersi etki ile kıllanmada artış yapabilirler.

Hamilelikte tüylerde azalma olabilir mi?
Nadiren bazı hamile bayanlar hamile kaldıktan sonra vücut veya yüz tüylerinde azalma, solma, dökülme olduğunu ifade edebilmektedir. Bu hamilelikte bir anormallik olduğu anlamına gelmez. Nadiren görülebilen normal bir durumdur.

İlgili Konular:
- Hamilelikte Ve Doğumdan Sonra Saç Dökülmesi
- Hamilelikte Tırnaklardaki Değişiklikler
- HamilelikteTüylerin Alınması - Epilasyon
Tamamını >>

HAMİLELİKTE TIRNAKLARDAKİ DEĞİŞİKLİKLER

GEBELİK VE  TIRNAK BAKIMI
Nadiren hamilelerde tırnaklarda beyazlama, morarma, beneklenme gibi değişiklikler izlenebilmektedir. Bu değişiklikler hamilelikte mantar enfeksiyonuna işaret edebilir. Bu değişiklikleri izlediğinizde muayene için doktorunuza başvurmanız gerekir. Bazı hamileler tırnaklarının sertleştiğini fark ederken, bazıları tersine tırnaklarda yumuşama ve kırılganlaşma fark eder. Bunlar gebeliğe bağlı normal değişiklikler olabileceği gibi nadiren bazı dermatolojik hastalıklara bağlı da olabilir; bu nedenle tırnak değişiklikleri durumunda mutlaka cilt doktorunuza muayene olmalısınız.
Hamilelikte hormonların etkisi ile tırnaklar daha hızlı uzar ve tırnaklarda yumuşama, kırılganlaşma izlenebilir.
Hamilelik döneninde hassaslaşan ve kırılganlaşan tırnakları korumak için bulaşık ve temizlik işlemleri sırasında eldiven giymek, tırnak ve etrafındaki cilde nemlendirici bakım kremleri sürmek yeterli olabilir. Tırnakları uzatmamak, kısa tutmak, ayak tırnaklarını ve parmak aralarını banyodan sonra kurutmak, nemli bırakmamak tırnakları korumak açısından faydalıdır. Tırnakları ısırmak, tırnak yeme gibi alışkanlıklar varsa mutlaka terk edilmelidir.

Halk arasında bazı yanlış inanışlar gibi anne adayının tırnaklarındaki değişikliklere bakarak bebeğin cinsiyetinin erkek veya kız olduğunu tahmin etmek imkansızdır, anne tırnakları ile bebek cinsiyeti arasında bir ilgi yoktur.

Manükür ve pedikür:
Gebelik sırasında manikür ve pedikür gibi bakımlar için salonlara gidilebilir ancak kullanılan aletlerin steril olduğundan emin olduğunuz güvenilir yerlere gitmelisiniz. Zararlı kimyasal maddeler içeren tırnak cilası, oje, oje temizleme solüsyonları vb. maddelerden gebelik sırasında kaçınmak gerekir. İçerikleri bilinmeyen temizlik solüsyonları ile tırnakları silmeye ve temizlemeye gerek yoktur, bazıları zararlı maddeler içerebilir. Manikür uzmanınız tırnak diplerindeki ince deri kısmını kesip geri itmemeli, çünkü bu kısım tırnakları enfeksiyondan korur. En güvenli ve mantıklı tutum gebelikte tırnaklara ve ellere nemlendirici krem dışında bakım maddesi sürmemektir.

İlgili Konular:
- Hamilelikte Ve Doğumdan Sonra Saç Dökülmesi
Hamilelikte Ve Emzirirken Saç Boyatmak, Saç Kestirmek
- Hamilelikte Aşırı Tüylenme (Kıllanmada Artış)
Tamamını >>

JİNEKOLOJİK KANSERLERDE KEMOTERAPİ (İLAÇ TEDAVİSİ)

Jinekolojik kanserlerde yani kadın üreme organları ile ilgili olan rahim, rahim ağzı, yumurtalık, tüp, vajen, vulva kanserlerinde kullanılan tedavi yöntemlerinden birisi de kemoterapidir. Jinekolojik kanserlerde en yaygın kullanılan ve genellikle ilk uygulanan tedavi yöntemi ameliyattır ancak kemoterapi de ameliyattan sonra veya önce zaman zaman uygulanan bir yöntemdir. Genellikle ameliyat (cerrahi tedavi) jinekolojik onkoloji uzmanı tarafından uygulanır, kemoterapi ise tıbbi onkoloji (medikal onkoloji) uzmanı tarafından uygulanır.

Uygulama şekline  göre kemoterapi (KT):
- Primer kemoterapi: Ameliyat uygulanmadan tedavi amaçlı direkt kemoterapi verilmesidir.
- Neoadjuvan kemoterapi: Ameliyat öncesi tümörü küçültmek amacıyla kemoterapi verilmesidir. Ameliyatın zor olabileceği düşünülen durumlarda öncelikle kemoterapi ile tümör boyutu ve yaygınlığı azaltılır daha sonra ameliyat uygulanır, bu sayede ameliyat daha kolay ve daha az cerrahi riskle uygulanabilir.
- Adjuvan kemoterapi: Ameliyat sonrası uygulanan kemoterapidir. Hastaya ilk olarak cerrahi tedavi uygulanır, ameliyat sonrası kemoterapi başlar. Jinekolojide kemoterapinin en yaygın uygulanma yöntemi budur.
- Palyatif kemoterapi: Hastanın belirti ve semptomlarını rahatlatmak amacıyla verilen kemoterapidir.

Kemoterapinin yan etkileri:
Her kemoterapi ilacı aynı yan etkilere neden olmaz, ilaca göre farklı yan etkiler görülmektedir. Her hastada aynı yan etkiler görülmez. Jinekolojik kanserlerde en sık kullanılan ilaçlara ait yan etkiler şu şekildedir:
- Karboplatin, Sisplatin: Sitopeni (kan değerlerinde azalma), bulantı, kusma, yorgunluk, stomatit, böbrek toksisitesi, hemorajik sistit, işitme problemleri, yumurtalık fonksiyonlarında azalma; ellerde, ayaklarda  uyuşma, karıncalanma, diğer bazı nadir yan etkiler...
- Paklitaksel: Sitopeni (kan hücrelerinde azalma); ellerde, ayaklarda  uyuşma, karıncalanma; kan ve eklem ağrıları; saç dökülmesi (saçlar tedaviden sonra tekrar uzar), ishal, ağızda acı tat ve yaralar, yumurtalık fonksiyonlarında azalma, diğer bazı nadir yan etkiler...
- BEP (bleomisin, etoposid, sisplatin): Sitopeni (kan hücrelerinde azalma) ve buna bağlı enfeksiyon riski, anemi, halsizlik, yorgunluk, saç dökülmesi (saçlar tedaviden sonra tekrar uzar), ağızda tat bozukluğu ve yaralar, tırnaklarda kırılganlaşma, ishal... Bleomisin akciğer toksisitesine neden olabilir, buna bağlı öksürük, ateş görülebilir. İçeriğindeki sisplatine bağlı yan etkiler (işitme bozukluğu, böbrek fonksiyonlarında bozulma...)


YUMURTALIK (OVER) KANSERİNDE KEMOTERAPİ
Yumurtalık kanserlerinde en yaygın uygulanan tedavi yöntemi ameliyattır. Genellikle öncelikle ameliyat yani cerrahi tedavi uygulanır ve sonrasında patoloji raporuna göre hastalığın evresi, yaygınlığı belirlenir. Yumurtalık kanserlerinin çok türleri vardır. Kanserin hangi türü olduğuna göre ve patoloji raporu ile ameliyattaki görüntüye göre belirlenen yaygınlığa göre hastanın ameliyat sonrası kemoterapi alıp almayacağına karar verilir. Hasta kemoterapi alacaksa ameliyattan bir kaç hafta sonrası genellikle tıbbi onkoloji uzmanları tarafından kemoterapi verilir, buna adjuvan kemoterapi denir. Kemoterapi genellikle 6 kür kadar sürer, bazen bu süre değişebilir.
Ameliyatta amaç karın içerisinde gözle görülebilen bütün tümör dokusunu (kanserin yayıldığı her yeri) temizlemektir, buna sitoredüksiyon veya debulking cerrahi denir.  Kanserin görüldüğü her yer tamamen temizlense bile yine de kemoterapi verilebilir çünkü kemoterapi sayesinde ilerde oluşabilecek nüks (rekürrens) yani tekrarlama riski azalır. Kanser sadece yumurtalık içerisinde ise ve karın içerisine hiç yayılmamışsa bu durumda sadece ameliyat tedavisi yeterli olabilir ve sonrasında kemoterapi verilmeyebilir.

Yumurtalık kanserinde neoadjuvan kemoterapi:
Bazı durumlarda ameliyattan önce ilk tedavi olarak kemoterapi verilir, buna neoadjuvan kemoterapi (NACT) denir. Bu uygulamada amaç öncelikle kemoterapi ile tümör hacmini ve yaygınlığını azaltmak ve bu sayede ameliyatın daha rahat olmasını sağlamaktır. Bu sayede ameliyat ile karın içerisindeki tümör maksimum seviyede temizlenmeye çalışılır.
Neoadjuvan kemoterapinin tercih edildiği hastalar ilk tedavi olarak cerrahi uygulanmasının riskli olacağı düşünülen hastalardır. Çok yaşlı olan ve ciddi hastalıkları bulunan büyük ameliyatın riskli olacağı hastalarda da öncelikle kemoterapi verilebilir.
Neoadjuvan kemoterapi sonrası mümkün ise ameliyat uygulanır ve kalan tümör dokusu temizlenir, buna interval debulking ameliyatı denir. Ameliyattan sonra tekrar kemoterapi verilir. Neoadjuvan kemoterapi ve ameliyat sonrası kemoterapi genellikle üçer kür uygulanır.

Epitelyal over (yumurtalık) kanserinde en yaygın kullanılan kemoterapi ilaçları karboplatin, sisplatin, paklitaksel. Germ hücreli over seks kord stromal tümörlerde ise genellikle BEP (bleomisin, etoposid, sisplatin) en sık kullanılan ilaçlardır.

Rekürren over kanseri (nüks) yani tedaviden sonra tekrarlama olan durumlarda da ameliyat ve kemoterapi birlikte veya ikisinden birisi uygulanır.


ENDOMETRİUM (RAHİM) KANSERİNDE KEMOTERAPİ
Endometrium yani rahim iç zarı kanserinde de yumurtalık kanseri gibi öncelikle yani ilk olarak ameliyat tedavisi uygulanır genellikle. Bu sayede hem tümör rahim ile birlikte alınır hem de çıkarılan dokular patolojik olarak incelenerek kanserin yaygınlığı, evresi belirlenir. Bu sayede ameliyat sonrası patoloji raporuna bakılarak ek tedavi verilip verilmeyeceğine karar verilir. Ek tedavi kemoterapi ve/veya radyoterapi olabilir. Kanserin türü ve yaygınlığı, rahim duvarındaki derinliği, derecesi, evresi radyoterapi veya kemoterapi gerekme kararını etkiler. Çok erken evrede, düşük derece (grade) olan bazı tümörlerde hiçbir ek tedavi verilmeden sadece ameliyat tedavisi yeterli olabilir.
Nadiren bazı durumlarda ameliyat tedavisi uygulanmadan öncelikle ve tek tedavi olarak kemoterapi ve radyoterapi uygulanması gerekebilir.


SERVİKS (RAHİM AĞZI) KANSERİNDE KEMOTERAPİ
Serviks kanserinde bazı durumlarda ilk baştan ameliyat uygulanırken, bazı durumlarda öncelikle kemoterapi ve radyoterapi uygulanır. İlk tedavi olarak ameliyat uygulanan rahim ağzı kanseri hastalarına ameliyat sonrası bazen radyoterapi ve kemoterapi verilir; bunu belirleyen kanserin yaygınlık derecesi ve patoloji sonucudur.
Tedaviden sonraki yıllarda tekrarlama (nüks, rekürrens) olursa ameliyat veya radyoterapi, kemoterapi uygulanabilmektedir.


VAJİNA KANSERİNDE KEMOTERAPİ
Vajen kanserinde ameliyat tedavisi ve kemoterapi, radyoterapi uygulamaları aynen üstte anlatılan serviks kanserinde olduğu gibidir.


VULVA KANSERİNDE KEMOTERAPİ
Vulva yani genital bölgenin dışını kaplayan cilt bölgesinden kaynaklanan kanserlerde öncelikli tedavi genellikle ameliyattır. Ameliyat sonrası tümörün evresi ve yaygınlığına, patoloji sonucuna göre radyoterapi, kemoterapi uygulanabilmektedir.


İlgili Konular:
- Jinekolojik Kanserlerde Radyoterapi (Işın Tedavisi)
Tamamını >>

JİNEKOLOJİK KANSERLERDE RADYOTERAPİ (IŞIN TEDAVİSİ, ŞUA TEDAVİSİ)

Radyoterapi (radyasyon tedavisi, şua tedavisi) yani halk arasında bilinen ismiyle ışın tedavisi kanser hücrelerinin DNA'sına zarar vererek, bu hücrelerin bölünmesini engelleyerek yok etmeyi amaçlayan tedavidir.

Eksternal radyoterapi:
Hastaya dışarıdan yöneltilen cihazlarla ışınlar göndererek yapılan tedavidir, röntgen filmi çeker gibi ışınlar dışarıdan hastalıklı bölgeye yönlendirilir, hastanın içine cihaz sokulmaz.
Eski yıllarda klasik 2 boyutlu radyoterapi yöntemlerinde x-ray veya floroskopi yöntemleriyle belirlenen vücut noktalarına göre ışın hizalanarak kanserli alana verilmeye çalışılırdı. Ancak bu yöntemde normal ve hastalıklı alanı ayırmak zor olduğundan normal dokular da çok fazla ışın alır, bu nedenle radyoterapiye bağlı yan etkiler fazla olur.
Günümüzde artık hemen her hastanede 3 boyutlu ve CT (tomografi) destekli radyoterapi cihazları bulunur. Bu yeni cihazlar kanserli alanı üç boyutlu olarak bilgisayar ortamında işaretler ve ışınları kanserli dokuya odaklar, normal dokulara ışın verilmemesi için bilgisayarda işaretlenir. Bu sayede kanserli alana maksimum seviyede ışın verilirken normal dokular ışından uzak kalır. Bu yöntemle hem radyoterapinin etkinliği fazla olur hem de istenmeyen yan etkiler daha az olur.

Brakiterapi (İnternal radyoterapi): 
 Hastanın hastalıklı organının içine veya yakınına yerleştirilen kateter, iğne, implant gibi aletlerle radyoterapinin verilmesi ise brakiterapi olarak adlandırılır. Örneğin endometrium (rahim) ve serviks (rahim ağzı) kanserinde alttan rahim ağzına hatta rahim içerisine kadar sokulan cihazlar ile ışın hastalıklı bölgenin içerisine kadar verilir, buna brakiterapi denir.

RADYOTERAPİ YAN ETKİLERİ
Radyoterapi (ışın tedavisi, şua tedavisi) ile oluşan yan etkiler ışınların normal dokulara da ulaşmasından kaynaklanır. Her ne kadar hastalıklı alana ışınlar odaklansa da hastalıklı alanın arkasında, önünde ve etrafında bulunan normal organlar ışınlardan az da olsa etkilenir ve bu nedenle bazı yan etkiler oluşabilir. Bu yan etkilerin bazıları radyoterapi sırasında veya hemen sonraki günlerde meydana gelir, bunlara erken yan etkiler denir. Radyoterapiden aylar sonra ortaya çıkan yan etkilere de geç yan etkiler denir:
Erken yan etkiler: Yorgunluk, ishal, sitopeni (kan hücrelerinin azalması), karın ağrısı, idrar yaparken yanma, sık idrara çıkma, aniden idrar gelme hissi, ciltte kızarıklık ve kaşıntı, döküntü olması...
Geç yan etkliler: İnce barsak perforasyonu, barsak tıkanması, makattan kanama olması (proktit), vajinada darlık, fistül (idrar torbası veya barsak ile vajina arasında delik oluşması), bacak ödemi, sekonder maligniteler, yumurtalıkların radyoterapiden etkilenmesi nedeniyle kısırlık ve erken menopoz.

RAHİM (ENDOMETRİUM) KANSERİNDE RADYOTERAPİ
Rahim kanserinde genellikle ilk uygulanan tedavi ameliyattır. Ameliyat sonrası patoloji sonucuna göre evresi ve hastalığın türü belirlenen hastaların bir kısmına ışın tedavisi (eksternal radyoterapi veya brakiterapi) önerilir.
Ciddi hastalıklar gibi nedenlerle ameliyat olamayacak, anestezi alamayacak hastalara ilk tedavi yöntemi olarak nadiren radyoterapi (şua tedavisi, ışın tedavisi) uygulanabilir.
Tedaviden sonraki yıllarda olan tekrarlama (nüks) durumlarında ameliyat veya ışın tedavisi uygulanabilmektedir.

YUMURTALIK (OVER) KANSERİNDE RADYOTERAPİ
Yumurtalık kanserlerinde radyoterapi (ışın tedavisi) çok nadiren uygulanır. Over kanserlerinde en yaygın uygulanan tedavi yöntemleri ameliyat ve kemoterapidir. Radyoterapi sadece bazı organ metastazlarında ve palyatif amaçla uygulanır.

SERVİKS (RAHİM AĞZI) KANSERİNDE RADYOTERAPİ
Rahim ağzı kanserinde ışın tedavisi yaygın uygulanan ve çok etkili bir tedavi yöntemidir. Jinekolojik kanserler içerisinde radyoterapinin en etkili olduğu alanlardan birisidir serviks kanseri. Bazı hastalarda ameliyat sonrası ek tedavi olarak verilir, bazı hastalarda ameliyat uygulanmadan direkt ilk tedavi olarak radyoterapi verilir. Genellikle beraberinde kemoterapi de uygulanır.
Tedaviden sonraki yıllarda hastalığın tekrarlaması durumunda ameliyat veya ışın (şua) tedavisi uygulanabilmektedir.

VAJEN KANSERİNDE RADYOTERAPİ
Vajen kanserinde ışın tedavisi uygulanması rahim ağzı kanserinde olduğu gibidir. Ameliyat sonrası adjuvan tedavi olarak veya bazı hastalarda ilk tedavi olarak uygulanabilmektedir.

VULVA KANSERİNDE RADYOTERAPİ
Vulva yani kadın genital organlarının dıştan görünen kısmını kaplayan ciltten kaynaklanan kanserlerin tedavisinde ilk uygulanan tedavi genellikle ameliyattır. Ameliyat sonrası vulvaya veya kasık lenf nodu bölgelerine ışın (şua) tedavisi uygulanabilmektedir.


İlgili Konular:
- Jinekolojik Kanserlerde Kemoterapi
Tamamını >>

HAMİLELİKTE TANSİYON KAÇ OLMALI? (SORU CEVAP YORUMLAR)

Gebelikte tansiyon kaç olmalı? İdeal normal tansiyon aralığı kaç?
Gebelikte sistolik kan basıncı değeri (büyük tansiyon) 90-140 arasında olmalıdır, diastolik kan basıncı (küçük tansiyon) 60-90 arasında olmalıdır (birimi mmHg). Genellikle ortalama büyük tansiyon 110-120-130 civarında, küçük tansiyon 70-80 civarında çıkar.
Elektronik tansiyon aletlerinde yazan değerlerin birisi büyük tansiyon, diğeri küçük tansiyondur.

Gebelikte tansiyonu düşürmek için ne yapmalı? Tedavi nedir?
Tansiyonu normal olan hastalarda daha da düşük olsun diye bir işlem yapılmaz ancak tansiyonu yüksek olan hastalarda gebelikte kullanılan tansiyon ilaçları başlanabilir. Tansiyon ilaçlarının çoğu gebelik için uygun değildir ve bebek açısından teratojenik zararlı etkileri olabilir ancak gebelikte kullanılabilenleri de vardır. Bu ilaçlar gebelikte kronik hipertansiyonu olan ve preeklampsi mevcut olan (gebelik zehirlenmesi) hastalarda kullanılır. Bu ilaçlarla çoğunlukla tansiyon düşürülür ancak ilaçlara rağmen tansiyonun düşmemesi ve kan değerlerinde ciddi bozulma olan şiddetli preeklampsi hastalarında bazen son çare gebeliğin acilen sonlandırılmasıdır. Çoğunlukla doğumdan sonra annenin tansiyon değerleri normale döner. Tansiyon yüksekliği olan gebelerde doğumdan önce ve sonra nöbet geçirmesini (eklampsi) önlemek için bazen serum içerisinde magnezyum ilacı verilir.

Hamilelikte tansiyonu yükseltmek için ne yapılır?
Gebelikte tansiyonu düşük olan hastalarda baş dönmesi, halsizlik gibi belirtiler olabilir. Bu durumda hastalara gün içinde ara ara tuzlu ayran içmesi önerilir. Tansiyonu  yükseltmek için ilaç verilmez. Hastanın susuz kalmaması, aşırı terlemekten güneş altında kalmaktan kaçınması gerekir. Tansiyonu yükselten yiyecekler, içecekler ve diğer besinler aşırı tüketilmemelidir, gün içerisinde normal miktarda tuz almak yeterlidir, tansiyonum düşmesin diye aşırı tuzlu yiyecekler veya içecekler içmek zararlı olabilir. Tansiyonu aşırı düşük hastalarda serum tedavisi verilebilir, aksi halde bayılma ve baş dönmesi gibi belirtiler gelişir.

Hamilelikte yüksek tansiyon kaçtır?
Sistolik kan basıncı (küçük tansiyon) 140'dan fazla ise hafif yüksek, 160'dan fazla ise çok yüksek tansiyon değerleri olduğu belirlenir. Diastolik kan basıncı (küçük tansiyon) değeri 90'dan fazla ise hafif yüksek, 110'dan fazla ise şiddetli yüksek tansiyon olduğu belirlenir.

Hamilelikte tansiyon ölçümü nasıl yapılmalıdır?
Hamile olmayan normal insanlar gibi sağ koldan, oturur poziyonda tansiyon ölçümü yapılmalıdır. Anne oturup en az 5-10 dakika dinlenmiş olmalıdır; bir iş veya yürüyüş biter bitmez tansiyon ölçülmemelidir. Evde dijital (elektronik) tansiyon aletleri ile veya bazen normal aletlerle yapılan ölçümler bazen yanıltıcı olabilir, bu nedenle özellikle tansiyon takibi önerilen hastaların sağlık personeline  ölçüm yaptırmaları daha uygundur.

Gebelikte tansiyon sorunu olanlar erken doğum mu yapar?
Tansiyon düşüklüğünün erken doğumla bir ilgisi yoktur. Ancak tansiyon yüksekliği olan gebelerde tansiyon dengelenemez yani normal değerlerde tutulamazsa veya preeklampsi gibi bir durum gelişmişse gebeliğin erken sonlandırılması gerekebilir, erken doğum meydana gelebilir.

Tansiyon yüksekliği bebeğe zarar verir mi?
Tansiyon yüksekliği tek başına bebekte anomali yani özür yapacak bir durum değildir. Ancak yukarıda anlatıldığı gibi şiddetli tansiyon yüksekliği nedeniyle erken doğum gerekirse bu durum bebek açısından bazen sıkıntı olabilir.

Hamileler ne kadar sıklıkla tansiyon ölçtürmeli?
Normal ve sorunsuz bir hamilelikte her muayene sırasında bir kere tansiyon ölçülmesi yeterlidir, yani yaklaşık ayda bir. Ancak gebelikte yüksek tansiyon veya başka problemler saptanmışsa haftalık hatta bazen günlük tansiyon takibi istenebilir. Nadiren bazı hastalar yakından tansiyon takibi ile tansiyon düzenlenmesi için hastaneye yatırılır ve gün içerisinde çok kere tansiyon ölçümü yapılır.


İlgili Konular:
- Gebelikte Tansiyon Yüksekliği
- Gebelikte Tansiyon Düşmesi
- Preeklampsi (Gebelik Zehirlenmesi)
Tamamını >>

EN SON YAZILAR

Sitemizde en son yayınlanan yazılar:


MİYOM GÖRÜNTÜLERİ


YUMURTALIK KİSTİ VE KİTLE GÖRÜNTÜLERİ


HAMİLELİK VE GEBELİK ARASINDAKİ FARK NEDİR?


RAHİM VE VAJİNA ARASINDAKİ FARK NEDİR?


RAHİM VE RAHİM AĞZI ARASINDAKİ FARK NEDİR?


VAJİNA VE VULVA ARASINDAKİ FARK NEDİR?


KIZLIK ZARI KANAMASI İLE ADET KANAMASI ARASINDAKİ FARK NEDİR?


KADINDA AKINTI, ZEVK SUYU VE BOŞALMA ARASINDAKİ FARK NEDİR?


BAKİRE OLAN VE OLMAYAN KADINLARDAKİ VAJİNANIN FARKI NEDİR?


VAJİNİSMUS VE CİNSEL İLİŞKİDE AĞRI OLMASI ARASINDAKİ FARK NEDİR?


KIZ VE ERKEK HAMİLELİKLERİ ARASINDAKİ FARK NEDİR?


BİRİNCİ VE İKİNCİ HAMİLELİKLER ARASINDAKİ FARK NEDİR?


DIŞ GEBELİK VE BOŞ GEBELİK ARASINDAKİ FARK NEDİR?


PMS VE GEBELİK BELİRTİLERİ ARASINDAKİ FARK NEDİR?


DIŞ GEBELİK VE DÜŞÜK ARASINDAKİ FARK NEDİR?


KÜRTAJ VAJİNAYA, RAHİME, YUMURTALIKLARA ZARAR VERİR Mİ?


PATOLOJİ RAPORUNDA POZİTİF VEYA NEGATİF NE DEMEK?


PLASENTAL VE DESİDUAL DOKULAR, KORYON VİLLUSLARI NEDİR?


ENDOSERVİKAL KÜRETAJ (ECC) NEDİR?


HAMİLELER NEDEN ÇOK ACIKIR?


HAMİLELİKTE AĞIR KALDIRMAK ZARARLI MI?


HAMİLELİKTE FİTİL KULLANMAK ZARARLI MI?


HAMİLELİKTE NEDEN SAFRA KUSULUR?


HAMİLELİKTE VAJİNADA VEYA İÇ ÇAMAŞIRINDA ISLAKLIK NEDEN OLUR?


HAMİLELİKTE İDRARIN RENGİ VE KOKUSU NASIL OLUR?


GEBELİKTE ÇOK UYUMAK BEBEĞE ZARAR VERİR Mİ?


HAMİLEYKEN ÜŞÜTMEK BEBEĞE ZARAR VERİR Mİ?


HAMİLELİKTE IKINMAK BEBEĞE ZARAR VERİR Mİ?


RAHİM KANSERİ VÜCUDA YAYILIR MI? METASTAZ YAPAR MI?


EVRELERE GÖRE RAHİM KANSERİ


RAHİM KANSERİ AMELİYATI


RAHİM VE YUMURTALIK KANSERİ CİNSEL YOLLA BULAŞIR MI?


RAHİM VE YUMURTALIK KANSERİ OLANLAR HAMİLE KALABİLİR Mİ?


RAHİM VE YUMURTALIK KANSERİ GENETİK Mİ?


RAHİM VE YUMURTALIKLARI ALINANLARDA İLERİDE KANSER OLUŞABİLİR Mİ?


YUMURTALIK KANSERİ SMEAR TESTİ, KAN TAHLİLİ VE ULTRASONDA BELLİ OLUR MU?


YUMURTALIK (OVER) KANSERİ AMELİYATI


KANSER RİSKİNİ BELİRLEMEKTE KULLANILAN GENETİK TESTLER


EVRELERE GÖRE YUMURTALIK (OVER) KANSERİ


EVRELERE GÖRE RAHİM AĞZI (SERVİKS) KANSERİ


RAHİM AĞZI (SERVİKS) KANSERİ AMELİYATI


RAHİM AĞZI KANSERİ KAN TAHLİLİ, ULTRASON VE SMEAR TESTİNDE BELLİ OLUR MU?

RAHİM KANSERİ KAN TAHLİLİ, ULTRASON VE SMEAR TESTİNDE BELLİ OLUR MU?


VULVA KANSERİ AMELİYATI


ÇOK KERE SEZARYEN OLMANIN RİSKLERİ NELERDİR?


PELVİK ULTRASON (PELVİK USG)


ALTTAN ULTRASON VE KARINDAN ULTRASON ARASINDAKİ FARK NEDİR?


ADNEKSİYAL KİTLE (PELVİK KİTLE)


JİNEKOLOJİDE TOMOGRAFİ VE MR (EMAR) KULLANIMI

PET-CT (PET-BT)


KARIN BOŞLUĞUNDA SERBEST SIVININ ANLAMI NEDİR?


AKINTI GELMESİ HAMİLE KALMAYI ENGELLER Mİ?


KASIKTA ŞİŞLİK VE AĞRI


JİNEKOLOJİK KANSERLERİN TEDAVİSİNDE LAPAROSKOPİ (KAPALI AMELİYAT)


KANSER HASTALARINDA PALYATİF TEDAVİ


SUNİ SANCI İLE DOĞUM (SORU CEVAP YORUMLAR)


VAJİNADA AKINTI, KAŞINTI, MANTAR, İLTİHAP (SORU CEVAP YORUMLAR)


DOĞUM SONRASI KANAMA, LEKELENME (SORU CEVAP YORUMLAR)


KASIK AĞRISI (SORU CEVAP YORUMLAR)


KADINDA RAHİM, YUMURTALIK, TÜPLER (SORU CEVAP YORUMLAR)


YUMURTALIK KİSTİ (SORU CEVAP YORUMLAR)


MİYOM (SORU CEVAP YORUMLAR)


RAHİM AĞZINDA YARA (SORU CEVAP YORUMLAR)


HAMİLELİKTE KAN UYUŞMAZLIĞI (SORU CEVAP YORUMLAR)


DOĞUMDAN SONRA VAJİNADA GENİŞLEME VE DARALMA (SORU CEVAP YORUMLAR)


BEBEĞİN DOĞUM ANI (SORU CEVAP YORUMLAR)


DIŞ GEBELİK (SORU CEVAP YORUMLAR)


HAMİLELİKTE KANSIZLIK (SORU CEVAP YORUMLAR)


HAMİLELİKTE BEBEĞİN KALP ATIŞI OLMAMASI (SORU CEVAP YORUMLAR)


HAMİLELİKTE AŞIRI TÜYLENME (KILLANMADA ARTIŞ)


HAMİLELİKTE TIRNAKLARDAKİ DEĞİŞİKLİKLER


JİNEKOLOJİK KANSERLERDE KEMOTERAPİ (İLAÇ TEDAVİSİ)


JİNEKOLOJİK KANSERLERDE RADYOTERAPİ (IŞIN TEDAVİSİ)


HAMİLELİKTE TANSİYON KAÇ OLMALI? (SORU CEVAP YORUMLAR)


ÖLÜ GEBELİK - BOZULMUŞ, SAĞLIKSIZ GEBELİK KESESİ (SORU CEVAP YORUMLAR)


DOĞUMUN GECİKMESİ (SORU CEVAP YORUMLAR)


HAMİLELİKTE BEBEĞİN GELİŞİMİNİN DURMASI (SORU CEVAP YORUMLAR)


İKİZ GEBELİK (SORU CEVAP YORUMLAR)


HAMİLELİKTE MUAYENE VE ULTRASON (SORU CEVAP YORUMLAR)


HAMİLELİKTE YEME İÇME BESLENME (SORU CEVAP YORUMLAR)


HAMİLEYKEN İLAÇ KULLANMAK (SORU CEVAP YORUMLAR)
Tamamını >>

ÖLÜ GEBELİK - BOZULMUŞ, SAĞLIKSIZ GEBELİK KESESİ (SORU CEVAP YORUMLAR)

HAMİLELİKTE GEBELİĞİN ÖLÜ VEYA SAĞLIKSIZ OLMASI (SORU CEVAP YORUMLAR)

Hamilelikte bebeğin kalp atımlarının olmaması ölü olduğu anlamına mı gelir?
Hamileliğin ilk haftalarında yani 4. hafta civarında sadece gebelik kesesi oluşmuştur, içerisinde bebek yani embriyo oluşmamıştır, bu nedenle bu haftalarda bebek görülemez; dolayısıyla kalp atımı izlenemez; bu normal bir durumdur ve bebeğin ölü olduğu veya oluşmadığı anlamına gelmez. Ancak yaklaşık 6 hafta civarında bebek ve kalp atımları net olarak ultrasonda izlenebilir. Geç yumurtlama vb. bir durum varsa kalp atımları daha geç de izlenebilir. Bu haftalardan sonra bebeğin görülmemesi boş gebelik anlamına gelebilir veya bebek görülmesine rağmen kalp atımı ultrasonda ve doppler incelemede görülemiyorsa bebek ölü olabilir. Bebek yani embriyonun net izlenecek kadar büyüdüğü halde kalp atımının olmaması bir ultrason cihazı ve renkli doppler ile kesin olarak teyit edilmişse bu bebeğin ölü olduğuna karar verilir. Hamileliğin ilk haftalarında olan bu durum düşük veya küretaj ile sonuçlanır, daha ileri aylarda bebek kalp atımları yoksa yani ölü ise o zaman doğum ile rahim boşaltılarak temizlenir.

Gebelik kesesinin şeklinin bozuk olması nedir?
Gebeliğin ilk haftalarında gebelik kesesinin sınırları düzenli değilse hamileliğin sağlıksız geliştiği veya gebeliğin ölü olabileceği hakkında şüphe yaratır. Çünkü gebeliklerde kese genellikle yuvarlak veya yuvarlağa yakın şekildedir, kesenin dış sınırları düngüncedir. Kese aşırı oval şekilli ise ve sınırları pürüzlü, düzensiz ise bir süre daha takip edilir ve bebeğin kalp atımı izlenmediğinde kesin olarak ölü gebelik olduğuna karar verilir. Düzensiz gebelik kesesi genellikle kendiliğinden düzelmez ve sağlıksız gebelikle sonuçlanır ancak nadiren aşırı düzensizlik yoksa bir süre sonra gebeliğin normal sağlıklı olduğu izlenebilir, bu nedenle bir süre takip edilir. Bu konuda kesenin düzenli olmasını sağlayacak bir tedavi yoktur, bu tamamen gebeliğin gelişimi ile alakalı bir durumdur, başka bir nedeni yoktur.

Ölü gebelik belirtileri nedir? Nasıl anlaşılır?
Çoğunlukla hiçbir belirti olmaksızın rutin doktor muayenesinde ultrason sırasında farkedilir. Ultrason yapmadan muayene ile anlaşılamaz. Nadiren kanama, lekelenme gibi belirtiler olabilir hastada, bunun dışında ölü gebelik olduğunu özellikle anlamaya yarayan bir belirti yoktur. Bulantı ve kusma gibi şikayetlerin azalması veya geçmesi, diğer gebelik belirtilerinin değişmesi hastanın gebeliğinin öldüğünü göstermez, bu şekilde endişe edilmemelidir. Gebeliğin ölü veya sağlıksız olduğunun anlaşılması için ultrason muayenesi yapılmalıdır.

Anne karnında ölen bebek anneyi zehirler mi? Zararı olur mu?
Hamilelikte anne rahminde bebeğin ölü olmasının anneyi zehirlediğine dair halk arasında bilinen durum aslında DIC'dir ("dik" diye okunur). DIC tablosu anne karnındaki canlı olmayan gebelik materyalinden salınan bazı maddelerin etkisi ile annede pıhtılaşma bozukluğu vb. patolojilerin oluşmasıdır. Gebelik erken aylarda ölmüş ise bu tür bir DIC (zehirlenme) tablosu çok nadir oluşabilir, ileri gebelik aylarında ölüm olmuşsa örneğin 4.-5. aydan sonraki ölümlerde DIC tablosu oluşması daha sıktır. Ancak her iki durumda da annenin etkilenmesi çok sık görülmez ve genellikle günler sonra meydana gelir, saatler içinde meydana gelen bir durum değildir. Bu tür sorunun başladığı bazı tahliller ile anlaşılabilir. Ölü bebek varlığında doktorunuz bazı tahliller yaparak annede etkilenme olup olmadığına karar verir ve buna göre rahim içerisinin boşaltılması için işlemlere başlar. Rahim içerisi küretaj veya doğumla boşaltılana kadar ölü gebelik anne karnında bir süre daha durur, tahliller normalse anneye zararı olmaz. Halk arasında gebelik zehirlenmesi diye bilinin preeklampsi tamamen farklı bir durumdur ve ölü bebeğin anneyi zehirlemesi ile karıştırılmamalıdır. Gebelik zehirlenmesi diye bilinen durum tansiyon yüksekliği ile seyreden ve çoğunlukla canlı gebeliklerde görülen farklı bir durumdur, bu konuda ayrıntılı yazımıza buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz.

Hamilelikte bebek hareket etmiyorsa ölü müdür?
Bebek hareketlerinin anne tarafından hissedilmesi zaten 20. hafta civarında başlar, bu nedenle bu haftadan önce bebek hareketlerini hissetmemek ölü olduğu anlamına gelmez. 20. haftadan sonra da kısa süreli hareket hissetmeme dönemleri olabilir gün içerisinde. Ancak uzun süre geçmesine rağmen hiçbir hareket hissedilmiyorsa durumu netleştirmek için doktora başvurmak gerekir.

Sağlıksız gebelik ne demektir?
Ultrason muayenesinde "sağlıksız gebelik" veya "sağlıksız bebek" deyimi her zaman gebeliğin ölü olduğu anlamında kullanılmaz, bazen suyunun az olması veya başka problemler de kastedilebilir. Hamileliğin ilk haftalarında sağlıksız bir gebelik izleniyorsa düşük veya ölü doğum olabileceği kastedilir genellikle; çünkü bu ilk haftalarda (örneğin 4-10 hafta arası) bebek çok küçük olduğu için özür vb. varlığı görülemez, sağlıksız kelimesi ile özür varlığı kastedilemez. Gebelik kesesinin bozulmuş ve düzensiz olması da sağlıksız gebelik kesesi şeklinde ifadeye neden olabilir. Sağlıksız terimi ile kastedilen gebelik kesesinin sağ tarafta veya sol tarafta olması değildir.


İlgili Konular:
- Düşük 
- Boş Gebelik
Tamamını >>

DOĞUMUN GECİKMESİ (SORU CEVAP YORUMLAR)

Doğum gecikmesinin nedenleri?
Doğumların çoğu 37-40 haftalar arasında gerçekleşir. Nadiren 41 hafta dolmasına rağmen sancılar başlamaz ve doğum gerçekleşmez, bu duruma gün aşımı gebelik denir, halk arasında günün dolması, gün geçmesi, doğumun başlamaması, doğumun gecikmesi gibi isimlendirmeler yapılır. Nedeni çoğunlukla bilinemez ancak ilk doğumlarda, annenin aşırı kilolu olması halinde, daha önceki gebeliklerinde gün aşımı yaşayanlarda daha sık görülür. Çoğu zaman bilinen hiçbir sebep yoktur.

Doğum gecikmesinin zararları nelerdir?
Doğum çok aşırı gecikirse bebek anne karnında kakasını yapabilir, bebeğin suyu azalabilir. Ayrıca günler geçtikce bebek daha fazla büyüyüp irileşeceği için normal doğum zorlaşabilir. Su azalması (oligohidramnois) ve mekonyum izlenmesi halinde fetal distres gibi tehlikeli durumlar meydana gelebilir, bu nedenle ultrason ve NST ile yakın takip yapılır ve gerekirse doğum kararı verilir.

Doğum gecikirse ne yapılır?
40 haftaya rağmen doğumun başlamadığı gebeliklerde yakından izlem yapılır ve genellikle 41. haftada (bazı hastanelerde 42. haftada) suni sancı ile doğum başlatılır; bu mümkün değilse sezaryen ile doğum planlanır. Gecikmiş doğumlarda doğum şeklini belirleyen faktörler bebeğin kilosu, su miktarı, NST durumu gibi çeşitli faktörlerdir; bu faktörlere göre normal doğum veya sezaryen ameliyatı ile doğum gerçekleştirilir.

Doğum geciktiğinde cinsel ilişki yasak mı?
Normal gebeliklerde yasak olmadığı gibi doğumun geciktiği gün aşımı durumunda da cinsel ilişki yasak değildir. Ancak gebelikte doktorun gözlediği özel bir problem varsa o taktirde cinsel birliktelik yasaklanabilir.

Doğum kaç hafta gecikebilir?
Normalde doğumların 40. haftaya kadar olması beklenir. Bu haftadan sonra eğer muayenede hiçbir anormallik yoksa 1 veya 2 hafta daha beklenebilir. Bu bekleme süresi hastaneye göre, doktora göre, hastanın özelliklerine göre; ultrasonda ve diğer testlerde bebekte izlenen faktörlere göre belirlenir ve her gebelikte standart beklenmesi gereken bir süre yoktur. Anne adayı doktoru ile yakın takip içinde olarak bu bekleme süresini geçirmelidir. Bazı gebeliklerde 40. hafta dolduğunda daha fazla beklenemeyeceği ve hemen doğum gerekeceği belirlenebilir.

Doğum gecikirse bebek özürlü mü olur?
Doğumun gecikmesi bebeğin özürlü olduğu veya doğum sırasında bir sorun gerçekleşeceği anlamına gelmez. Bütün gebeliklerin yaklaşık yüzde %'5'inde doğum gecikmesi görülür, yaygın bir durumdur.

Doğum gecikirse doğum izni ne olur?
Doğumun gecikmesi halinde geçen günler annenin doğum izninden sayılmaz. Doğum izni doğumun gerçekleşeceği günden itibaren başlar. Doğum erken de olsa, zamanında da olsa, gecikerek de olsa anne aynı miktarda doğum sonrası iznini kullanır.

40, 41 haftada doğum başlamazsa sancı olmazsa ne yapmalıyım?
Bu durumda anne adayı doktor takibinde değilse hemen en yakın hastaneye bavurmalıdır. Doktor takibinde olan gebelere zaten bu hafta dolduğunda tekrar gelmeleri önerilmiştir. Gebenin kendi kendine yapması gereken bir şey yoktur. Yukarıda da anlatıldığı gibi takip ve testlere, muayene bulgularına göre gebeliğin takibi veya uygun zamanda doğum planlanır.

41 ve 42. haftada doğum yapanlar daha mı zor doğurur?
40 haftadan sonra bebeğin kilosu genellikle giderek artar bu nedenle günü geçmiş gebeliklerde bebeğin kilosunun normalden fazla olması daha sık olur. Ancak bebek aşırı kilolu değilse 41 hafta hatta 42 hafta olmasına rağmen kilosu fazla olmayabilir, bu durumda normal doğum zor olmayabilir. Ancak bebeğin kilosu giderek çok artmışsa bu durumda normal doğum zor olabilir; bu şartlarda zaten normal doğum yerine sezaryen planlanır. Bebeğin kilosu aşırı değilse sadece gün gecikti diye doğumun zor olması beklenmez.


İlgili Konular:
- Gün Aşımı (Geç Doğum) (Gün Geçmesi)
Tamamını >>



UYARI: Sitedeki bilgiler hastalıkların tanı ve tedavisinde kullanılmamalıdır.
Yazıların her hakkı saklıdır, izinsiz kullanılamaz. devamı >>

"Gebelik ve kadın hastalıkları konusunda ayda 1 milyondan fazla ziyaretçi sayısı ile en çok tıklanan, en geniş içerikli site"