GEBELİKLER ARASINDA NE KADAR ARA VERMEK GEREKİR?

İKİ DOĞUM ARASINDA NE KADAR SÜRE OLMALIDIR?

Doğumdan sonra tekrar hamile kalmadan ne kadar ara vermek gerekir? Doğumdan ne kadar sonra tekrar hamile kalınmalıdır? İki çocuk arasında kaç yıl (kaç yaş) fark olmalıdır? gibi sorular doğum yapan ve tekrar gebelik planlayan hastaların en sık merak ettikleri sorulardandır.

Gebelikler arasında ne kadar ara verilmelidir derken belirtilen süre bir doğumun gerçekleştiği günden ikinci gebeliğin başladığı güne kadar geçen süredir (interpregnancy interval, IPI). Her iki gebeliğin başlangıçları arasındaki süre değildir kastedilen.

Yapılan araştırmalarda iki normal doğum arasında geçen süre veya iki sezaryen arasında geçen süre açısından kısa veya uzun ara veren hastalar karşılaştırılmıştır. Araştırmaların bir kısmında optimum sürenin altında da üstünde de risk artışı  (j-shaped) saptanmıştır. Araştırmalar arasında değişiklik olsa da genellikle 2 yıldan kısa aralık olması ve 5 yıldan uzun aralık olması ikinci gebelikte aşağıda belirtilen risklerin artışını göstermiştir. 6 aydan kısa aralıkla meydana gelen ikinci gebelikte risk artışı daha da fazla saptanmıştır.

Dünya sağlık örgütü (WHO) gebelikler arasındaki sürenin 2 yıldan kısa olmasının bazı riskleri arttırdığını bildirmiştir. Bu nedenle 35 yaş altında bir çocuk sahibi olan kadınların ikinci çocuk için en az 2 yıl ara vermelerini önermiştir. 35 yaş üzerinde bir çocuk sahibi olan kadınların ikinci çocuğa gebe kalmadan önce 1 yıl ara vermelerini önermiştir. Sürenin 35 yaş üzerinde 1 yıl olarak belirlenmesinin nedeni yaş ilerledikçe kadınlarda doğurganlık kapasitesinin azalması ve gebelikle ilgili bazı komplikasyonların sıklığında artma olmasıdır.

Gebelikler arası süre kısa olduğunda ikinci gebelikte aşağıda belirtilen risklerde artış izlenmektedir.:
- Annede anemi
- Erken doğum ve PPROM riski gebelikler arası süre kısa olduğunda artar. Gebelik aralıklarının 5 yıldan uzun olması halinde de risk artışı olduğunu bildiren çalışmalar vardır (kaynak 1, 2).
- Konjenital anomali (kaynak 1, 2)
- Düşük doğum ağırlığı, SGA
- Otizm (kaynak)
- Ölü doğum, neonatal ölüm

Erkenden hamile kalan annenin ilk bebeğini emzirmeyi kesmesi de ilk bebeğin anne sütü alma süresini kısaltacağı için olumsuz etki yaratacaktır.

Düşükten sonra tekrar hamilelik için ne kadar beklemeli?
Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından bir düşükten sonra tekrar hamilelik için 6 ay ara verilmesi önerilmektedir (kaynak).

Sezaryen doğumlar arasında ne kadar süre olmalıdır?
Sezaryen doğumdan sonra önerilen optimum ara normal doğumdan farklılık göstermez. Bir sezaryenden sonra en az 2 yıl ara verilmesi önerilmektedir.

Anne ve bebek sağlık oranlarıının iyileştirilmesi için gebelikler arası sürenin optimum düzeyde tutulması  amacıyla halkın bilgilendirilmesi ve korunma yöntemlerinin öğretilmesi birçok ülkede uygulanmaktadır. Bu konuda yeterli bilinç düzeyine erişmemiş ve art arda çok kısa aralıklarla gebelik yaşanan ülkelerde anne bebek sağlığı açısından olumsuz etkiler izlenmektedir. Doğum sonrası korunma yöntemleri hakkında ayrıntılı bilgiye buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz.

Kaynak: WHO technical consultation on birth spacing

İlgili Konular:
- Doğum Sonrası Korunma Yöntemleri
- Çok Fazla Doğum Yapmak Zararlı Mı?
Tamamını >>

UTERİN RÜPTÜR VE DEHİSENS

UTERİN RÜPTÜR (RAHİM YIRTILMASI)
Uterin rüptür uterus duvarındaki seroza dahil bütün katmanları içeren ayrılmayı, yırtılmayı (rahim yırtılması) ifade eder. Gebelik sırasında anne ve bebek açısından oluşabilecek en tehlikeli komplikasyonlardan birisidir. Aşırı kanama neticesinde anne ve bebek ölümleri meydana gelebilir, mesane yaralanması, histerektomi, neonatal morbidite, intrauterin hipoksi gibi komplikasyonlar meydana gelebilir. Uterin rüptür obstrükte uzamış doğum eylemleri, başarısız operatif doğumlar sırasında izlenebilir. Normal doğum sırasında uterin rüptür (rahim yırtılması) sıklıkla daha önce sezaryen geçiren hastalarda izlenir ancak sezaryen veya başka ameliyatlar nedeniyle skar dokusu bulunmayan uterusta da rüptür meydana gelebilir.
Rahmin delinmesi (uterin perforasyon) farklı bir başlık altında açıklanmıştır, buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz.

Daha önce sezaryen geçiren hastalarda sonraki gebelik sırasında uterin rüptür insidansı yaklaşık %1 oranında bildirilmiştir. Daha önce sezaryen veya myomektomi vb. operasyon geçirmemiş hastalarda uterin rüptür insidansı yaklaşık 5000-20000'de bir bildirilmiştir (kaynak). Az gelişmiş ülkelerde daha sık görüldüğü bildirilmiştir, muhtemel nedenler uzamış doğum eylemlerinin daha sık olması ve doğum servislerine hızlı erişim imkanlarının olmamasıdır.

Daha önce sezaryen geçirmiş hastaların sonraki doğumlarında normal doğum denenmesi (VBAC, sezaryen sonrası normal doğum)  esnasında yaklaşık %1 oranında uterin rüptür meydana gelmektedir (kaynak). Sezaryen ameliyatından sonra geçen süre, fetusun kilosu, uterusun sütur tekniği, anne yaşı, gebelik haftası gibi kriterler ile rüptür riski arasında bildirilen ilişkilerde tutarlılık yoktur. Daha önce geçirilen sezaryende yapılan kesi klasik veya T-insizyon ise VBAC sırasında - rüptür riski en yüksektir (%5-10), daha önce geirilen kesi low-vertikal ise %1, alt segment transvers ise %0.5-1 arasında rüptür riski vardır.

Belirti ve semptomlar: 
Utrerin rüptür esnasında şiddetli karın ağrısı, uterusun aşırı kontraksiyonu veya kontraksiyonda aniden azalma, vajinal kanama, non-reaktif veya deselaratif NST, fetal bradikardi, fetal baş seviyesinde yükselme gibi bulgular izlenebilir. Vajinal kanama her zaman olmayabilir. Şiddetli intraabdominal kanama varlığında bile vajinal kanama az miktarda olabilir. Doğum sonrası kanama ve devam eden ağrı rüptür belirtisi olabilir, nadiren doğumdan günler hatta haftalar sonra rüptüre bağlı kanama gerçekleşebilmektedir (kaynak).

Rüptür mesaneye kadar uzamışsa bulgulara hematüri eşlik edebilir. Bir vaka bildiriminde daha önce sezaryen geçirmiş bir hastanın vajinal doğumu gerçekleştirilmiştir. Doğumdan sonra şiddetli hematüri neticesinde mesane rüptüründen şüphelenilmiştir. Yapılan sistoskopide mesane arka duvarı ve uterus ön dıvarında rüptür meydana geldiği izlenmiştir. Laparotomi ile her iki rüptür alanı primer onarılmıştır. (kaynak)

Ultrasonografide bazı vakalarda uterin rüptür alanı izlenebilir, rüptür alanında hematom izlenebilir veya uterus dışında fetal kısımların görülmesi, batında serbest sıvı izlenmesi gibi bulgular rüpotürden şüphelendirebilir. Bazen tanı için MR veya tomografiden faydalanılmaktadır.

Uterin rüptür için risk faktörleri:
- Daha önce sezaryen, küretaj, myomektomi, kornual rezeksiyon gibi ameliyatları geçirmiş olmak
- Multiparite
- Zor ve uzamış doğum eylemi
- Orta forceps kullanımı
- Hiperstimülasyon
- Polihidramnios
- İkiz, üçüz gebelikler
- Travma
- Eksternal versiyon, internal versiyon
- Presipite eylem (hızlı doğum)
- Plasenta inkreata, perkreata
- Hidrosefali gibi alt uterin segmenti geren anomaliler
- Elle halas

UTERİN DEHİSENS
Uterin dehisens uterusta eski skar kesisi alanında olan ayrılmayı (yırtılmayı) ifade eder, seroza intakt kalır, bu nedenle inkomplet uterin rüptür ismi de verilir. Çoğunlukla hemoraji ve anne-bebek ile ilgili diğer komplikasyonlar meydana gelmez. Çoğunlukla klinik belirti vermez. Uterin dehisens çoğu zaman sezaryen sırasında tesadüfen görülür, bazen gebelik sırasında yapılan ultrasonografide izlenebilir. Daha önce alt segment sezaryen geçirmiş gebeliklerde sezaryen sırasında dehisens izlenme oranı yaklaşık %0.3 civarında saptanmıştır, daha önce klasik vertikal insizyon ile sezaryen geçirenlerde bu oran %2.5 olarak saptanmıştır (kaynak). Bazen dehisens alanından batın içerisine doğru amniyotik kesenin protrüze olduğu izlenir. Uterin dehisens nadiren gebeliğin ilk aylarında hatta şu an gebe olmayan daha önce sezaryen geçirmiş hastalarda da izlenebilir (kaynak).
Gebeliğin erken haftalarında saptanan uterin dehisensin fetus viable olana kadar izlendiği vakalar bildirilmiştir (kaynak). Literatürde fetusun viable olmadığı erken gebelik haftalarında saptanan dehisens ve rüptür vakalarına laparotomi ile cerrahi onarım uygulanması ve 32-34 haftalara kadar beklenmesi şeklinde vaka bildirimleri de mevcuttur (kaynak 1, 2, 3). Terme yakın dehisens vakalarında ise genellikle rüptüre dönüşme riskinden dolayı beklemeden sezaryen uygulanır.

Tedavi ve rüptür onarımı:
Uterin rüptür tanısı konulduğunda bazı durumlarda onarım mümkün olmayabileceği için histerektomi gerekebilmektedir veya hastanın çocuk istemi devam edecekse onarım yapılabilmektedir. Bunda hastanın çocuk istemi ve rüptür alanının büyüklüğü, hemodinamik durumu gibi faktörler rol alır. Rüptür alanı onarılmış ise sonraki gebelikte de rüptür oluşma riski yüksektir (%5-20) bu nedenle sonraki gebelikte erken planlanmış sezaryen önerilir genellikle. Eğer daha önce geçirilen rüptür uterus üst segmentte (vertikal veya fundal yerleşimli) ise rüptür tekrarlama riski daha yüksektir. Tam bir konsensus olmamakla beraber bazı merkezlerde bu hastalarda 35 hafta civarıda fetal akciğer maturitesi değerlendirilerek sezaryen planlanabilmektedir. Daha önce uterin alt segmentten rüptür meydana gelmişse bunlarda tekrarlama riski daha düşük olduğu için 37 hafta civarında planlı sezaryen önerilmektedir genellikle. (kaynak 1, 2)
Sezaryen sırasında gözlenen dehisens alanı primer onarılır.

2012 yılında İsviçre'de bildirilen bir vakada 26 haftalık gebelikte yapılan ultrasonografide oligohidramnios ve fetal membranların sağ fundusta bulunan 12 mm büyüklüğündeki açıklıktan (dehisens) batına doğru herniasyonu izlenmiştir. Görüntü MRI ile de konfirme edilmiştir. Hastanın bu gebelikten 2 yıl önce endoemtriozis nedeniyle geçirdiği diagnostik laparoskopi esnasında sağ kornual alanda perforasyon gelişmiştir. Dehisens tanısı konan hastanın yatışına ve gebeliğin takibine karar verilmiştir. Tokoliz ve kortikosteroid uygulanmıştır. Gebeliğin 28. haftasında bebeğin kolunu dehisens alanına uzattığı izlenmiştir. Daha sonra 29. haftada bebeğin bacağını dehisens alanından peritoneal kaviteye doğru uzattığı izlenmiştir. Doppler ile bacakta yeterli kan akımı olduğu izlenmiştir. 3 gün sonra kontraksiyonların başlaması üzerine sezaryen kararı verilmiştir, doğum gerçekleştirilmiştir. Muayenede bebeğin sol bacağı kasığa kadar ödemli, kasık bölgesi nekrotik izlenmiştir. Distal nabızlar alınamamıştır ve bacakta spontan hareket izlenememiştir. Takiplerde bacaktaki venöz ve lenfatik staz tamamen düzelmiş, bacak tamamen normalde dönmüştür. (kaynak)

Postpartum rüptür:
Diğer bir vaka bildiriminde sezaryen ile doğumdan 43 gün sonra meydana gelen spontan uterin rüptür belirtilmiştir. Abondan kanama nedeniyle acil laparotomi neticesinde subtotal histerektomi yapılmıştır. Bu hastanın aşırı derecede vajinal kanaması olmasına rağmen laparotomide hiç intraamdominal kanama izlenmediği bildirilmiştir. Kanamanın uterin insizyonun köşelerindeki damarların spontan erode olmasından kaynaklanabileceği belirtilmiştir. (kaynak)
Literatürde buna benzer postpartum yaklaşık 7-28 günler arasında gerçekleşen rüptüre bağlı kanama vakaları vardır. Kanama epizotlar halinde bazen günler süren aralıklarla tekrarlayacak şekilde olabilmektedir. Kanamalar genellikle aşırı derecede ve ağrısız gerçekleşmektedir. Bu şekilde postpartum spontan rüptür ve kanama olmasının endometrit veya nekroza bağlı olabileceği bildirilmiştir. (kaynak 1, 2, 3, 4)

Servikal laserasyon (Rahim Ağzında Yırtık Olması):
Servikal laserasyon yani rahim ağzının yırtılması normal doğum sırasında meydana gelen ve genellikle kolaylıkla sütüre edilerek onarılan bir durumdur. Onarılması için çoğunlukla laparotomi yani karnın açılarak ameliyat yapılması gerekmez, alt taraftan onarılabilir. Uterin rüptür kadar kötü sonuçlara sebep olmaz ve daha sık görülür. Rahim ağzı yırtılmasına hastalar tarafından "rahim yırtığı" denilerek uterin rüptür ile sıklıkla karıştırılmaktadır bu nedenle burada aradaki fark açıklanmıştır. Rahim yırtığı denilince kastedilen uterin rüptürdür.


İlgili konular:
Uterin Perforasyon (Rahmin Delinmesi)
- Sezaryen Sonrası Normal Doğum (SSVD, VBAC)
- Normal Doğum
- Sezaryen
Tamamını >>

GEBELİKTE SERVİKAL UZUNLUK

HAMİLELİKTE RAHİM AĞZI UZUNLUĞU

Serviks (rahim ağzı) boyu servikal kanalın internal osu ile eksternal osu arasındaki uzunluktur. Hamilelikte servikal uzunluk ultrason ile belirlenebilmektedir.. Serviks boyu hamilelikte ileriki aylarda olabilecek preterm eylem (erken doğum) riskini öngörmede veya preterm eylem tehditi tanısı konan hastada doğum riskinin yüksekliğini belirlemede kullanılabilir.

Hamilelikte serviks uzunluğu ne kadar olmalıdır?
Serviks uzunluğu 14-28 hafta arasında nispeten sabit seyrederken 28-32 hafta arasında giderek kısalır.
Servikal uzunluğun parite, ırk, anne kilosu gibi faktörlerden etkilenmediği bildirilmiştir (kaynak).
25 mm (2.5 cm) (10. persentil) altındaki servikal uzunluk preterm doğum riski ile ilişkilidir. Yapılan bir araştırmada 24. haftada servikal uzunluk ölçümü yapılan gebelerden uzunluk 25 mm altında olanların yüzde 18'inin, uzunluk 13 mm (1. persentil) altında olanların yüzde 50'sinin 35 haftadan önce doğum yaptığı tespit edilmiştir (kaynak).
Serviks boyu kısaldıkça erken doğum riski artar. Özellikle 24. gebelik haftasından önce kısa serviks boyu saptandığında risk en fazladır. Kısa serviks uzunluğu ve erken doğum arasındaki ilişki 24. gebelik haftasından önce daha kuvvetlidir.

Bu konuda bugüne kadar yayınlanmış önemli guideline'lardan birisi olan SCOG önerileri aşağıda belirtilmiştir.

The Society of Obstetricians and Gynaecologists of Canada (SOGC) 
(SOGC Clinical Practice Guideline 2011)
- Trasabdominal ultrasonografi servikal uzunluk değerlendirmesi amacıyla kullanılmamalıdır. Transvajinal ultrasonografi ile değerlendirme yapılmalıdır. Transvajnal ultrasonografiyi kabul etmeyen hastalarda transperineal ultrasonografi tercih edilmelidir.
- Düşük-risk hasta grubunda rutin servikal uzunluk değerlendirmesi önerilmemektedir. (Bazı klinikler düşük risk grubuna 18-24 hafta arası tarama yapmaktadır.)
- Preterm eylem tanısı ile izlenen hastada servikal uzunluk ölçümü yüksek riskli hastaları diğerlerinden ayırmada ve gereksiz tedavi girişimlerini azaltmada faydalı olabilir. Ancak bu değerlendirmenin erken doğum oranını azalttığına dair net kanıtlar yoktur.
- Eğer hunileşme (funneling) varsa servikal uzunluk ölçümü huni kısmını içermemelidir. Huninin ucundan eksternal osa kadar olan kısım ölçülmelidir.
- Daha önce erken doğum yapmış hastalarda 24. hafta öncesinde kısa servikal uzunluk saptanması durumunda (25 mm'den kısa) erken doğum riskini azaltmak amacıyla servikal serklaj uygulanabilir. Bir metaanalizde daha önce erken doğum yapmamış yani ek risk faktörü olmadan sadece kısa servikal uzunluk saptanan hastalarda serklajın faydalı olmadığı bildirilmiştir (kaynak).
- Eksternal servikal osa kadar protrüze olmuş membran ile başvuran hastalarda acil serklaj erken doğumu önlemek için uygulanmalıdır.
- Kısa serviks saptanan hastalarda progesteron tedavisi önerilmesi için daha fazla kanıta ihtiyaç vardır. (Ayrıntılı bilgi için: Preterm doğumu önlemek amacıyla progesteron tedavisi)

Servikal uzunluk ölçümü nasıl yapılmalıdır?
(Prediction of Preterm Birth: Cervical Sonography, Seminars in perinatology)
- Ölçüme başlarken hastanın mesanesi boş olmalıdır. Mesanenin dolu olması servikal kısalığı ve hunileşmeyi maskeleyebilir.
- Transvajinal prob anterior fornikse yerleştirilmelidir.
- Bütün endoservikal kanal izlenebilecek şekilde sagittal görüntü elde edilmelidir.
- Proba fazla bastırmaktan kaçınmak gerekir çünkü serviksin  uzamasına neden olabilir. Fazla basınç olmadığını anlamak için serviksin ön ve arka dudaklarının aynı kalınlıkta olmasına dikkat edilmelidir.
- Görüntü serviksin ekranın en az 2/3'ünü kaplayacağı kadar büyütülmelidir.
- İnternel ostan ekternal osa kadar servikal kanal boyunca uzunluk ölçülmelidir.
- En az 3 ölçüm yapılarak en kısa olan kaydedilmelidir. Servikal veya uterin kontraksiyonlar nedeniyle ölçüm sırasında serviksin  uzunluğunda ve şeklinde değişiklik gözlenebilir. Bu nedenle ölçüm en az 5 dakika sürecek şekilde yapılmalıdır ve en kısa ölçüm kaydedilmelidir.

Erken doğum tehditi tanısı alan hastalarda servikal  uzunluk:
Bu grup hastalarda servikal uzunluk ölçülmesi erken doğum riski yüksek olan hastaları diğerlerinden ayırmada faydalı olabilir. Bu sayede gereksiz tokoliz veya başka girişimler azaltılabilir. Bu hastalarda servikal uzunluk 30 mm üzerinde ise erken doğum riski belirgin olarak azalmaktadır. Servikal uzunluk 15-20 mm altında olduğunda ise erken doğum riski yüksektir. (kaynak 1, 2, 3)


İlgili Konular:
- Preterm Doğum
- Erken Doğum Belirtileri
- Erken Doğum Nedenleri
Preterm (Erken) Doğumu Önlemek Amacıyla Progesteron Tedavisi
Tamamını >>

ENDOMETRİAL OSSSİFİKASYON (KEMİKLEŞME)

Endometrial ossifikasyon uterus içerisinde endometriumda kemiksi yapı izlenmesidir, çok nadir görülen bir patolojidir. Genellikle infertilite veya menoraji nedeniyle yapılan incelemeler sırasında teşhis konur. Endometrial biyopsi veya histerektomi materyalinin histopatolojik incelemesinde tanı konulabilir. Endometrial kavitedeki ossifikasyon bazen ultrasonografide ve makroskopik incelemede görülebilirken bazen sadece mikroskopik histopatolojik incelemede farkedilebilir.
Genellikle reprodüktüf çağda görülmekle beraber postmenopozal dönemde bildirilen nadir vakalar vardır (kaynak), linkte belirtilen hasta aşırı vajinal akıntı şikayetiyle başvurmuştur. Menoraji, infertilte,  pelvik ağrı en sık görülen belirtilerdir. Tamamen asemptomatik de olabilir. Abortusa neden olabilir, özellikle abortus hikayesi olan infertil hastalarda akılda bulundurulmalıdır, infertilite etyolojisinde rol alan nadir nedenlerden birisidir (kaynak 1, 2).

Ultrasonografide RİA benzeri görüntü oluşturabilir (kaynak). Endometrial tüberküloz da kavitede kalsifikasyona ve infertiliteye neden olabilmesi ile endometrial ossifikasyonla benzerlik gösterebilmektedir. Abortus sonrası uterin kavitede kalan fetusa ait bazı parçalar da benzerlik gösterebilmesi açısından anamnezde abortus sorgulanmalıdır.

Endometrial ossifikasyonun oluşum mekanizması 3 şekilde olabilir:
- Kronik endometrit
- Abort sonucu endometrial kavitede kalan materyallerin kalsifikasyonu
- Müllerian orijinli hücrelerin metaplazisi sonucu (Endometriumun osseoz metaplazisi)

Kemikleşme gösteren dokunun genetik incelemesinin anne ile karşılaştırılması sayesinde dokunun eski bir gebelikteki fetusa ait parçanın ossifikasyonuna bağlı geliştiği (kaynak) veya anneye ait hücrelerin metaplazisine bağlı geliştiği (kaynak) gösterilebilmektedir.

Histopatolojik açıdan önemi benzer şekilde ossifikasyon gösterebilen malign mixed müllerian tümör ile karıştırılmaması gerektiğidir. Endometrial ossifikasyon non-neoplastiktir.

Tedavi:
Makroskopik kemik yapılarının izlenebildiği durumlarda histeroskopik rezeksiyon çoğunlukla mümkün olabilmektedir (kaynak 1, 2). İnfertil hastalarda histeroskopik rezeksiyon sonrası gebelik izlenebilmektedir (kaynak). Bir yayında tekrarlayan histeroskopik rezeksiyonlardan dolayı oluşan endometrial hasar nedeniyle sonraki gebelikte plasenta akreata/previa meydana gelebileceği bildirilmiştir (kaynak).
Histeroskopi imkanı olmayan hallerde dilatasyon küretaj ile kavite osseöz yapılardan temizlenebilir.


İlgili Konular:
- İnfertilite (Kısırlık)
- Kadınlarda İnfertilite Nedenleri
- Menoraji
Tamamını >>

HAMİLE OLDUĞUNU BİLMEDEN YAPILANLAR

GEBE OLDUĞUNU FARK ETMEDEN YAPILANLAR

Bir kadının hamile kaldığından şüphelenmesini sağlayan ilk belirti genellikle adet gecikmesi olduğu için bu zaman sürecinde hamile olduğunu bilmeden zararlı veya zararsız bazı davranışlarda bulunan hasta sayısı çok fazladır. Sonradan hamile olduğunu anladığında bu durum "hamile kaldığımı bilmiyordum, acaba gebeliğe ve bebeğe zarar verir mi?" şeklinde kafalarda soru işaretleri oluşmasına neden olur. Hamileliğin fark edilmediği bu ilk dönemde hastalar tarafından en çok merak edilen ve sık karşılaşılan durumlar aşağıda açıklanmıştır:

Hamile olduğunu bilmeden uçağa binmek:
Hamileliğin bu erken dönemlerinde uçak ile veya araba ile yolculuğun gebelik üzerinde bir zararı olmaz. Havaalanlarında bulunan güvenlik kapıları röntgen içermediği için gebeliğe zarar vermez. Hamileliğin ilerleyen aylarında uçak ve araba yolculuğu gibi konularda ayrıntılı bilgiye buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz.

Hamile olduğunu bilmeden denize girmek:
Deniz veya havuza girmek, yüzmek hamileliğin erken döneminde bile olsa gebelik üzerinde bir zararlı etki oluşturmaz. Hatta yüzmek gebelik boyunca en çok önerilen spor aktivitelerinden birisidir.

Hamile olduğunu bilmeden doğum kontrol hapı (OKS) kullanmak:
Korunma amaçlı doğum kontrol hapı kullanırken hamile kalanlarda gebelikte buna bağlı bir problem izlenmemiştir. Bu konu hakkında ayrıntılı bilgiye buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz. Bu tür hastalar genellikle kutu bittikten sonra adet görmediklerinde gebeliği fark ederler. Bu şekilde gebeliği ilk ay farkedene kadar doğum kontrol hapı kullananlarda bebekte anomali riskinde artış izlenmemiştir (kaynak).
Gebelik boyunca aylarca çok fazla sayıda kutu doğum kontrol hapı içmisseniz bu durumda ilaca bağlı yan etkiler meydana gelebilir. Bu tür durumlarda mutlaka doktorunuza danışmalısınız.

Hamile olduğunu bilmeden ertesi gün hapı kullanmak:
Ertesi gün hapları yüzde yüz koruma sağlamaz. Ertesi gün hapını kullandığı halde hamile kalanlarda bebekte anomali artışı izlenmemiştir (kaynak). Hamileliğin ilerleyen aylarında ertesi gün hapı içmisseniz (progesteron hapları) yan etkiler konusunda doktorunuza danışmalısınız.

Hamile olduğunu bilmeden ağrı kesici veya antibiyotik kullanmak:
Gebe kaldığını farketmeden kullanılan her tür ilaç durumunda doktora başvurulması gerekir. Ağrı kesicilerin çoğu gebelikte kullanılmaması gereken ilaç grubuna girer. Antibiyotiklerin bir kısmı gebelikte rahatlıkla kullanılabilen bebek üzerine zararı olmayan ilaçlardır ancak bir kısmı terotejenik etki yaratabilmektedir. Bu nedenle kullandığınız ilaçların ismi ve hatta kutuları ile doktorunuza net bilgi için başvurmalısınız. Hamile olduğunu bilmeden ilaç kullanmak hakkında ayrıntılı bilgiye buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz.

Hamile olduğunu bilmeden alkol almak, sigara içmek:
Alkollü içkiler ve sigara gebeliğin her döneminde zararlıdır. Hamilelik planlayan kadının gebe kalmadan önce alkol ve sigara gibi zararlı alışkanlıklardan uzak durmaya kendini alıştırması gerekir çünkü hamilelik boyunca az miktarda bile alması zararlı etkiler gösterebilecektir.

Hamile olduğunu bilmeden adet geciktirici (söktürücü) kullanmak:
Mikronize progesteron içeren ilaçlar (progestan, progynex) gebelik sırasında da düşük tehtidini önlemek gibi çeşitli nedenlerle sıkça kullanılmaktadır bu nedenle bunlar adet söktürücü olarak kullanıldığında gebelik mevcutsa bir zararı beklenmez. Diğer bazı progesteron türevi etken madde içeren ilaçlar (medroksiprogesteron, noretisteron, didrogesteron) gebelik üzerinde olumsuz etkiler gösterebilir, bu konuda mutlaka doktorunuza danışmalısınız.

Hamile olduğunu bilmeden ameliyat olmak:
Gebeliği farketmeden erken dönemde geçirilen bir ameliyatın kendisinin  gebelik üzerine bir olumsuz etkisi beklenmez (rahim veya yumurtalıklar ile ilgili bir ameliyat olmadıktan sonra). Ancak ameliyat sırasında kullanılan anestezik ilaçlar ve antibiyotikler, ağrı kesiciler, narkotik ağrı kesici maddelerin bazılarının zararı olabilir. (Bkz: Hamilelik döneminde ameliyat olmak)

Hamile olduğunu bilmeden diş çektirmek, dolgu yaptırmak:
Bu tür diş tedavilerinin gebelik üzerinde direkt olumsuz etkisi olmaz ancak işlemden önce veya sonra kullanılan antibiyotik, ağrı kesici, lokal anestezik maddelerin bazılarının zararı olabilir. Bu ilaçlarla ilgili işlemi uygulayan doktora danışılması gerekir. Diş röntgeni çok az dozda röntgen ışını içereceği için gebelik üzerinde olumsuz etkisi beklenmez, bu konuda ayrıntılı bilgiye buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz.

Hamile olduğunu bilmeden ağır yük kaldırmak:
Ağır kaldırmanın gebeliğin ilk aylarında bir zararı yoktur. Düşük vb. problemlere neden olmaz. Ev işleri yapmak veya iş yerinde çalışmanın gebelik üzerine bir zararı yoktur. Nadiren bazı problemler saptanan gebeliklerde iş yapmak, ağır kaldırmak, aşırı yorulmak yasaklanır.

Hamile olduğunu bilmeden spor yapmak:
Gebeliği farketmeden spor veya çeşitli egzersiz aktivitelerinde bulunmanın bir sakıncası yoktur. Spor ve egzersiz, yürüyüş gebelikte önerilir, faydalıdır.

Hamile olduğunu bilmeden oruç tutmak:
Gebe olduğunu farketmeden ilk dönemlerde kısa bir süre oruç tutmanın bir sakıncası olmaz. Hamileliğin ilerleyen aylarında oruç tutulması önerilmez, orucun gebelik üzerine etkileri hakkında ayrıntılı bilgiye buraya tıklayarak ulaşabilisiniz.

Hamile olduğunu bilmeden emzirmek:
Gebeliğin ilk dönemlerinde hamile olduğunu anlamadan emzirmenin gebelik üzerine bir zararı yoktur. Gebeliğin 4.-5. aylarından sonra emzirmek rahim kasılmalarına neden olacağı için sakıncalıdır.

Hamile olduğunu bilmeden lazer epilasyon veya ağda yaptırmak:
Bu tür ağda, iğne aspirasyon veya lazer epilasyon gibi işlemlerin hamileyken yapılmasının bir zararı yoktur.

Hamile olduğunu bilmeden bilgisayarlı tomografi, MR (emar), röntgen filmi çektirmek:
MR röntgen ışını içermediği için gebelik üzerinde olumsuz etki göstermez hatta gebelikte gerekli hallerde teşhis amacıyla kullanılabilir. Bilgisayarlı tomografi (CT, BT) röntgen ışını içerdiğinden gebelikte yüksek dozda uygulandığında zararlı olabilir, bu konuda doktorunuza mutlaka danışmanız gerekir.
Göğüs filmi, karın filmi, böbrek filmi (IVP), mamografi gibi düz röntgen grafileri belli dozların üzerinde terotojenik etki meydana getirebilir, bu konuda doktorunuza danışmanız gerekir. Röntgen ışınlarının gebelik üzerindeki etkisi hakkında ayrıntılı bilgiye buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz.

Hamile olduğunu bilmeden cinsel ilişkiye girmek:
Gebe olduğunu farketmeden cinsel ilişkide bulunmanın zararı yoktur. Gebelikte doktor tarafından belirtilen kanama veya benzeri özel bir risk yoksa cinsel ilişki sayısı veya süresinde bir kısıtlama yoktur.

Hamile olduğunu bilmeden saç boyatmak:
Gebeliğin farkedilmeden ilk aylarında kuaförde saç boyatılmasının bir sakıncası yoktur, bu konuda ayrıntılı bilgiye buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz.

Hamile olduğunu bilmeden adet görmek:
Hamilelik sırasında veya hamileliğim en başında meydana gelen vajinal kanamalar acilen doktora başvurmayı gerektiren durumlardır. Bu konu hakkında ayrıntılı bilgiye buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz.

Hamile olduğunu bilmeden alttan vajinal muayene olmak:
Gebeliğin ilk haftalarında veya sonraki aylarda alttan aletle veya parmakla vajinal muayene yapılmasının, vajinal ultrason yapılmasının bir sakıncası yoktur. Düşük, erken doğum veya başka bir komplikasyona neden olmaz. Bu konu hakkında ayrıntılı bilgiye buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz.

Hamile olduğunu bilmeden bitkisel ilaç, soğan suyu kürü vb. içmek:
Bu tür bitkisel kür vb.  uygulamalar hamilelik sırasında zararlı etkiler meydana getirebilir çünkü içeriklerinde çok çeşitli maddeler olabilmektedir. Bazı maddeler hormon benzeri etki gösterebilmektedir. Bu nedenle gebelikte kesinlikle bu tür uygulamalardan uzak durulmalıdır. Bitkisel çaylardan yaygın bilinenleri içilebilir, buraya tıklayarak ayrıntılı bilgiye ulaşabilirsiniz. Hamile olduğunuzu farketmeden bu tür uygulamalarda bulunmuşsanız mutlaka bitkisel karışımın içeriği ve süresini belirterek doktorunuza başvurmalısınız.


İlgili Konular:
- Hamilelikte Neler Serbest? Neler Yasak?
- Hamile Olduğunu Bilmeden İlaç Kullanmak
- Gebelikte Nelere Dikkat Edilmeli?
Tamamını >>



UYARI: Sitedeki bilgiler hastalıkların tanı ve tedavisinde kullanılmamalıdır.
Yazıların her hakkı saklıdır, izinsiz kullanılamaz. devamı >>

"Gebelik ve kadın hastalıkları konusunda ayda 1 milyondan fazla ziyaretçi sayısı ile en çok tıklanan, en geniş içerikli site"