GESTASYONEL DİYABET (HAMİLELİK ŞEKERİ) VE İNSÜLİN TEDAVİSİ
Gestasyonel diyabet (GDM) yani halk arasında gebelik şekeri (hamileliğe bağlı şeker hastalığı) diye isimlendirilen hastalık hakkında bilgiye buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz. Gestasyonel diyabet saptanan anne adayının tedavisinde genellikle öncelikle diyet uygulanır. Uygulanan diyete rağmen kan şekeri (açlık ve tokluk glukoz) değerleri hedeflenen seviyeye indirilemezse sıklıkla tedaviye insülin (insülin iğnesi, insülin ilacı) eklenir. Normal diyabet hastalarının kullandıkları oral antidiyabetik ilaçlar (ağızdan alınan haplar) gebelik için onaylanmamıştır ve kullanılmamaktadır.
GDM (gebeliğe bağlı şeker hastalığı) saptanan hastaların yaklaşık %15'inde insulin tedavisine ihtiyaç duyulmaktadır, kalan kısım diyet ile normal kan şekeri değerlerini sağlayabilmektedir.
Hamilelikte insülin tedavisi:
İnsülin tedavisinde uygulanan doz hastadan hastaya ve ülkeler, ırklar arasında bir miktar değişiklik gösterebilmektedir. Obezite seviyesi, etnik ve genetik karakterler bu değişiklikte rol almaktadır. Hastanın kilosuna göre hesaplanan günlük insülin dozu belli aralıklarla paylaştırılarak uygulanır. İkiz gebeliklerde genellikle 2 kat fazla ünsülin dozu kullanılması gerekir.
İnsülin nasıl kullanılır?
- Açlık glukoz seviyesi yüksek olduğu için insülin tedavisine gerek duyuluyorsa genellikle yatmadan önce ve kahvaltı öncesi NPH insülin (orta etkili insülin) uygulanır.
Açlık kan şekeri yüksekliği GDM hastalarının yaklaşık %15'inde yüksek saptanır sadece.
- Tokluk kan şekerleri seviyesinde de yükseklik varsa kısa etkisi insülinler yemekten hemen önce uygulanır.
Bu uygulamalar standart değildir, klinikler arasında farklı uygulamalar olabilmektedir. Günümüzde uzun etkili insülinler gebelikte genellikle kullanılmamaktadır.
İnsülin cilt altına enjekte edilerek kullanılır. Hastalar doktorlarının tariflerine uygun şekil ve dozda kendi kendilerine uygulayabilirler. Genellikle karın bölgesi ve bacak ön kısmından siltaltına uygulanır.
Gebelikte insülin kullanmak zararlı mı?
İnsülin gebelikte B kategorisinde bir ilaç olarak güvenle kullanılan ilaçlar arasındadır. İnsülinin bebek üzerine zararlı etkileri yoktur, tersine gerektiği hallerde insülin kullanmamak hiperglisemiye (yüksek glikoz seviyeleri) neden olarak bebekte konjenital anomali ve makrozomi gibi riskleri arttırmaktadır.
İnsülin tedavisi ne zaman başlanır:
Genellikle diyet uygulanmasına rağmen
- Açlık kan şekeri 90 mg/dl'den büyük olduğunda
- Yemekten 1 saat sonraki (postprandial) kan şekeri 130-140 mg/dl'den büyük olduğunda
- Yemekten 2 saat sonra (postprandial) kan şekeri 120 mg/dl'den büyük olduğunda
insülin tedavisine geçme kararı verilir (ACOG Practice Bulletin, 2001)
İnsülin tedavisi ile açlık kan şekeri 95'in altında ve yemekten 1 saat sonraki kan şekeri seviyeleri 120'nin altında tutulmaya çalışılır genellikle. Bu değerlerin amaçlanmasının sebebi makrozomi, omuz distozisi, bebekte obezite, metabolik sendrom gibi komplikasyonların önlenmesidir.
Yukarıda belirtilen değerler standart değildir ve bazı kliniklerde değişiklik gösterebilmektedir.
Kan şekeri (glukoz seviyesi) takibi:
Hasta kan şekerini hergün yaklaşık 3-4 kere stik (strip) denilen kan şekeri ölçüm cihazı ile kendi kendine evinde ölçer. Kan şekerinin ciddi bozulduğu ve regülasyon gereken durumlarda hastaneye yatırılarak hastanede ölçümler yapılır. Hastanın ölçtüğü kan şekeri değerlerine göre insülin dozlarında ayarlamalar yapılır.
Glikolize hemoglobin (HbA1C) değerleri de kan şekeri regülasyonu hakkında bilgi verir, ayda bir HbA1C değeri kontrol edilebilir.
Hipoglisemi (Kan şekerinin fazla düşmesi):
İnsülin tedavisi gören hastalar kan şekerinin normalden aşağı düşmesi yani hipoglisemi açısından dikkatli olmalıdır. Hipoglisemi ataklarının oluşmasını önlemek için doktor tarafından önerilen beslenme zamanlarına ve öğün sayılarına dikkalice uyulmalıdır, öğün atlanmamalıdır. Aşırı yorgunluk ve aşırı egzersizden kaçınılmalıdır, uygulanan insülin dozlarına dikkat edilmelidir. İnsülin kullanan hamileler aşırı yürüme, egzersiz ve aşırı yorucu işlerden kaçınmalıdır.
Hipoglisemi belirtileri:
- Başağrısı
- Görme bulanıklığı
- Ağız etrafında karıncalanma
- Güçsüzlük, yorgunluk
- Baş dönmesi, sersemlik
- Sinirlilik
- Terlemek
- Çarpıntı
Buradakilere benzer kan glukozunun yani kan şekerinin aşırı düşmesinden şüphelendirecek belirtiler varsa hemen kan şekeri ölçülmelidir ve küp şeker, bal, meyve suyu gibi kan şekerini hızlı yükseltebilecek şekerli yiyeceklerden az milktarda alınmalıdır, hemen doktora danışılmalıdır. Uzun bir yürüyüş veya yolculuk sırasında bu tür durumlara karşı hasta yanında mutlaka şeker bulundurmalıdır.
Hipoglisemi durumunda 10-20 mg karbonhidrat (şekerli yiyecek) alarak acilen kan şekerinin yükseltilmesi gerekir. Ayrıca hipoglisemi gelişen saatten önceki yemeğe ait insülin dozu azaltılabilir. Bütün bu doz ayarlamalarının doktor tarafından yapılması gerekir, hastalar asla kendi kendilerine yapmamalıdır, çok sakıncalı sonuçları olabilir.
İnsülin iğneleri:
İnsülin insan vücudunda panksreastan salınan ve kan şekerini düşürmeye yarayan bir hormondur, diyabet hastalarında da insülin ilacı (insülin iğnesi) olarak aynı amaçla kullanılır. Hastalar insülin iğnelerini kendi kendilerine uygulayabilirler. Genellikle karın bölgesinden veya bacağın ön yüzünden uygulanır.
Doğumdan sonra şeker (glukoz) seviyesi:
GDM hastalarının kan glukoz seviyeleri doğumdan sonra takip edilmelidir. GDM hastalarının %90'ının doğumdan sonra kan şekeri seviyeleri kendiliğinden ilaç kullanmaksızın normal seviyede seyreder. Ancak bu hastaların ileriki gebeliklerinde tekrar gebeliğe bağlı şeker hastalığı gelişme riski veya ileri yaşlarda bozulmuş glukoz toleransı, aşikar diyabet gelişme riski normalden fazladır. GDM hastasının doğumdan sonra takip edilen kan şekeri seviyeleri normal seyrederse insülin ve diyet tedavileri kesilir.
Doğum sonrası GDM hastalarının takibi:
- Doğumdan 6-12 hafta sonra "2 saatlik 75 gram oral glukoz tolerans testi" (75 gr OGTT) yapılmalıdır ve açlık kan şekeri bakılmalıdır. ADA (American Diabetes Association) 75 gr OGTT sonucu normal gelen hastalara doğumdan sonra en azından 3 yılda bir 75 gr OGTT tekrarlanmasını önermektedir. Hiperglisemi ile ilgili belirtiler varlığında tarama daha sık yapılmalıdır. (ACOG Committee Opinion, 2009) Bu test sonucu normal veya bozulmuş glukoz toleransı, bozulmuş açlık glukoz seviyesi, aşikar diyabet şeklinde gelebilir.
- İleride tekrar gebelik planlayanların taramasına daha fazla özen gösterilmelidir çünkü gebelikten önce anormal glukoz metabolizmasının saptanması ve prekonsepsiyonel glukoz seviyesinin normal tutulması bir dahaki gebelikte gelişebilecek komplikasyonları önlemek açısından çok önemlidir.
- Bir daha gebelik planladığında gebelikten önce kan şekeri değerlendirmesi yapılmalıdır.
- Doğum sonrası emzirmeleri önemle vurgulanmalıdır.
Uzun dönem riskler:
- Gebeliğe bağlı şeker hastalığı (GDM) hastalarının yaklaşık üçte biri veya yarısında sonraki gebeliklerinde de GDM gelişir. İleri yaşta olan ve doğumdan sonra fazla kilo alan gebelerde tekrarlama riski daha yüksektir.
- GDM hastalarıının ileride bozuluş glukoz tolerası veya Tip 2 diyabet, insülin bağımlı diyabet riski normalden fazladır. Hastaların yaklaşık %30'unda 15 yıl içerisinde tip 2 diyabet gelişir. Fazla kilolu olan hastalarda bu risk daha fazladır. Bu yüzden GDM hastaları doğum sonrası fazla kilolu olmadan ve düzenli egzersiz içeren, hareketli yaşam tarzı açısından özendirilmelidir.
- Özellikle adacık hücre antikoru (ICA) ve GADA pozitif olan hastalarda ve GDM için insülin tedavisi gören hastalarda ileride insülin bağımlı (Tip 1) diyabet gelişme riski daha fazladır. (kaynak 1, 2)
Diyabet açısından emzirmenin önemi:
Hamilelik sırasında şeker hastalığı (diyabet) gelişen annelerin doğum sonrası düzenli ve uzun süreli emzirme için teşvik edilmeleri çok önemlidir. Çünkü doğum sonrası bebeğini emziren annelerde ileriki yıllarda tip 2 diyabet gelişme riski azalmaktadır ve gecikmektedir. Bebekte de obezite, metabolik sendrom, diyabet gibi hastalıklar daha az görülmektedir. (kaynak 1, 2, 3)
Ayrıca emzirme doğum sonrasında annenin daha kolay kilo kaybetmesine neden olduğu için de dolaylı olarak diyabet tekrarlama riskini azaltır. Çünkü kilolu anneler gestasyonel diyabet veya tip 2 diyabet gelişmesi açısından daha fazla risk altındadır.
Bunların dışında emzirmenin over kanseri ve meme kanserini azalttığını gösteren çalışmalar mevcuttur. (bkz: emzirmenin anneye faydaları)
İlgili Konular:
- Hamilelik Şekerinde Diyet Ve Beslenme
- Gestasyonel Diyabet (Gebeliğe Bağlı Şeker Hastalığı)
- Gebelik Şekeri Nedir?
- Hamilelikte Glukoz (Şeker) Yükleme Testi
- Hamilelikte İnsülin Direnci
- Hamilelikte HbA1c Değeri
Tamamını >>
Gestasyonel diyabet (GDM) yani halk arasında gebelik şekeri (hamileliğe bağlı şeker hastalığı) diye isimlendirilen hastalık hakkında bilgiye buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz. Gestasyonel diyabet saptanan anne adayının tedavisinde genellikle öncelikle diyet uygulanır. Uygulanan diyete rağmen kan şekeri (açlık ve tokluk glukoz) değerleri hedeflenen seviyeye indirilemezse sıklıkla tedaviye insülin (insülin iğnesi, insülin ilacı) eklenir. Normal diyabet hastalarının kullandıkları oral antidiyabetik ilaçlar (ağızdan alınan haplar) gebelik için onaylanmamıştır ve kullanılmamaktadır.
GDM (gebeliğe bağlı şeker hastalığı) saptanan hastaların yaklaşık %15'inde insulin tedavisine ihtiyaç duyulmaktadır, kalan kısım diyet ile normal kan şekeri değerlerini sağlayabilmektedir.
Hamilelikte insülin tedavisi:
İnsülin tedavisinde uygulanan doz hastadan hastaya ve ülkeler, ırklar arasında bir miktar değişiklik gösterebilmektedir. Obezite seviyesi, etnik ve genetik karakterler bu değişiklikte rol almaktadır. Hastanın kilosuna göre hesaplanan günlük insülin dozu belli aralıklarla paylaştırılarak uygulanır. İkiz gebeliklerde genellikle 2 kat fazla ünsülin dozu kullanılması gerekir.
İnsülin nasıl kullanılır?
- Açlık glukoz seviyesi yüksek olduğu için insülin tedavisine gerek duyuluyorsa genellikle yatmadan önce ve kahvaltı öncesi NPH insülin (orta etkili insülin) uygulanır.
Açlık kan şekeri yüksekliği GDM hastalarının yaklaşık %15'inde yüksek saptanır sadece.
- Tokluk kan şekerleri seviyesinde de yükseklik varsa kısa etkisi insülinler yemekten hemen önce uygulanır.
Bu uygulamalar standart değildir, klinikler arasında farklı uygulamalar olabilmektedir. Günümüzde uzun etkili insülinler gebelikte genellikle kullanılmamaktadır.
İnsülin cilt altına enjekte edilerek kullanılır. Hastalar doktorlarının tariflerine uygun şekil ve dozda kendi kendilerine uygulayabilirler. Genellikle karın bölgesi ve bacak ön kısmından siltaltına uygulanır.
Gebelikte insülin kullanmak zararlı mı?
İnsülin gebelikte B kategorisinde bir ilaç olarak güvenle kullanılan ilaçlar arasındadır. İnsülinin bebek üzerine zararlı etkileri yoktur, tersine gerektiği hallerde insülin kullanmamak hiperglisemiye (yüksek glikoz seviyeleri) neden olarak bebekte konjenital anomali ve makrozomi gibi riskleri arttırmaktadır.
İnsülin tedavisi ne zaman başlanır:
Genellikle diyet uygulanmasına rağmen
- Açlık kan şekeri 90 mg/dl'den büyük olduğunda
- Yemekten 1 saat sonraki (postprandial) kan şekeri 130-140 mg/dl'den büyük olduğunda
- Yemekten 2 saat sonra (postprandial) kan şekeri 120 mg/dl'den büyük olduğunda
insülin tedavisine geçme kararı verilir (ACOG Practice Bulletin, 2001)
İnsülin tedavisi ile açlık kan şekeri 95'in altında ve yemekten 1 saat sonraki kan şekeri seviyeleri 120'nin altında tutulmaya çalışılır genellikle. Bu değerlerin amaçlanmasının sebebi makrozomi, omuz distozisi, bebekte obezite, metabolik sendrom gibi komplikasyonların önlenmesidir.
Yukarıda belirtilen değerler standart değildir ve bazı kliniklerde değişiklik gösterebilmektedir.
Kan şekeri (glukoz seviyesi) takibi:
Hasta kan şekerini hergün yaklaşık 3-4 kere stik (strip) denilen kan şekeri ölçüm cihazı ile kendi kendine evinde ölçer. Kan şekerinin ciddi bozulduğu ve regülasyon gereken durumlarda hastaneye yatırılarak hastanede ölçümler yapılır. Hastanın ölçtüğü kan şekeri değerlerine göre insülin dozlarında ayarlamalar yapılır.
Glikolize hemoglobin (HbA1C) değerleri de kan şekeri regülasyonu hakkında bilgi verir, ayda bir HbA1C değeri kontrol edilebilir.
Hipoglisemi (Kan şekerinin fazla düşmesi):
İnsülin tedavisi gören hastalar kan şekerinin normalden aşağı düşmesi yani hipoglisemi açısından dikkatli olmalıdır. Hipoglisemi ataklarının oluşmasını önlemek için doktor tarafından önerilen beslenme zamanlarına ve öğün sayılarına dikkalice uyulmalıdır, öğün atlanmamalıdır. Aşırı yorgunluk ve aşırı egzersizden kaçınılmalıdır, uygulanan insülin dozlarına dikkat edilmelidir. İnsülin kullanan hamileler aşırı yürüme, egzersiz ve aşırı yorucu işlerden kaçınmalıdır.
Hipoglisemi belirtileri:
- Başağrısı
- Görme bulanıklığı
- Ağız etrafında karıncalanma
- Güçsüzlük, yorgunluk
- Baş dönmesi, sersemlik
- Sinirlilik
- Terlemek
- Çarpıntı
Buradakilere benzer kan glukozunun yani kan şekerinin aşırı düşmesinden şüphelendirecek belirtiler varsa hemen kan şekeri ölçülmelidir ve küp şeker, bal, meyve suyu gibi kan şekerini hızlı yükseltebilecek şekerli yiyeceklerden az milktarda alınmalıdır, hemen doktora danışılmalıdır. Uzun bir yürüyüş veya yolculuk sırasında bu tür durumlara karşı hasta yanında mutlaka şeker bulundurmalıdır.
Hipoglisemi durumunda 10-20 mg karbonhidrat (şekerli yiyecek) alarak acilen kan şekerinin yükseltilmesi gerekir. Ayrıca hipoglisemi gelişen saatten önceki yemeğe ait insülin dozu azaltılabilir. Bütün bu doz ayarlamalarının doktor tarafından yapılması gerekir, hastalar asla kendi kendilerine yapmamalıdır, çok sakıncalı sonuçları olabilir.
İnsülin iğneleri:
İnsülin insan vücudunda panksreastan salınan ve kan şekerini düşürmeye yarayan bir hormondur, diyabet hastalarında da insülin ilacı (insülin iğnesi) olarak aynı amaçla kullanılır. Hastalar insülin iğnelerini kendi kendilerine uygulayabilirler. Genellikle karın bölgesinden veya bacağın ön yüzünden uygulanır.
Doğumdan sonra şeker (glukoz) seviyesi:
GDM hastalarının kan glukoz seviyeleri doğumdan sonra takip edilmelidir. GDM hastalarının %90'ının doğumdan sonra kan şekeri seviyeleri kendiliğinden ilaç kullanmaksızın normal seviyede seyreder. Ancak bu hastaların ileriki gebeliklerinde tekrar gebeliğe bağlı şeker hastalığı gelişme riski veya ileri yaşlarda bozulmuş glukoz toleransı, aşikar diyabet gelişme riski normalden fazladır. GDM hastasının doğumdan sonra takip edilen kan şekeri seviyeleri normal seyrederse insülin ve diyet tedavileri kesilir.
Doğum sonrası GDM hastalarının takibi:
- Doğumdan 6-12 hafta sonra "2 saatlik 75 gram oral glukoz tolerans testi" (75 gr OGTT) yapılmalıdır ve açlık kan şekeri bakılmalıdır. ADA (American Diabetes Association) 75 gr OGTT sonucu normal gelen hastalara doğumdan sonra en azından 3 yılda bir 75 gr OGTT tekrarlanmasını önermektedir. Hiperglisemi ile ilgili belirtiler varlığında tarama daha sık yapılmalıdır. (ACOG Committee Opinion, 2009) Bu test sonucu normal veya bozulmuş glukoz toleransı, bozulmuş açlık glukoz seviyesi, aşikar diyabet şeklinde gelebilir.
- İleride tekrar gebelik planlayanların taramasına daha fazla özen gösterilmelidir çünkü gebelikten önce anormal glukoz metabolizmasının saptanması ve prekonsepsiyonel glukoz seviyesinin normal tutulması bir dahaki gebelikte gelişebilecek komplikasyonları önlemek açısından çok önemlidir.
- Bir daha gebelik planladığında gebelikten önce kan şekeri değerlendirmesi yapılmalıdır.
- Doğum sonrası emzirmeleri önemle vurgulanmalıdır.
Uzun dönem riskler:
- Gebeliğe bağlı şeker hastalığı (GDM) hastalarının yaklaşık üçte biri veya yarısında sonraki gebeliklerinde de GDM gelişir. İleri yaşta olan ve doğumdan sonra fazla kilo alan gebelerde tekrarlama riski daha yüksektir.
- GDM hastalarıının ileride bozuluş glukoz tolerası veya Tip 2 diyabet, insülin bağımlı diyabet riski normalden fazladır. Hastaların yaklaşık %30'unda 15 yıl içerisinde tip 2 diyabet gelişir. Fazla kilolu olan hastalarda bu risk daha fazladır. Bu yüzden GDM hastaları doğum sonrası fazla kilolu olmadan ve düzenli egzersiz içeren, hareketli yaşam tarzı açısından özendirilmelidir.
- Özellikle adacık hücre antikoru (ICA) ve GADA pozitif olan hastalarda ve GDM için insülin tedavisi gören hastalarda ileride insülin bağımlı (Tip 1) diyabet gelişme riski daha fazladır. (kaynak 1, 2)
Diyabet açısından emzirmenin önemi:
Hamilelik sırasında şeker hastalığı (diyabet) gelişen annelerin doğum sonrası düzenli ve uzun süreli emzirme için teşvik edilmeleri çok önemlidir. Çünkü doğum sonrası bebeğini emziren annelerde ileriki yıllarda tip 2 diyabet gelişme riski azalmaktadır ve gecikmektedir. Bebekte de obezite, metabolik sendrom, diyabet gibi hastalıklar daha az görülmektedir. (kaynak 1, 2, 3)
Ayrıca emzirme doğum sonrasında annenin daha kolay kilo kaybetmesine neden olduğu için de dolaylı olarak diyabet tekrarlama riskini azaltır. Çünkü kilolu anneler gestasyonel diyabet veya tip 2 diyabet gelişmesi açısından daha fazla risk altındadır.
Bunların dışında emzirmenin over kanseri ve meme kanserini azalttığını gösteren çalışmalar mevcuttur. (bkz: emzirmenin anneye faydaları)
İlgili Konular:
- Hamilelik Şekerinde Diyet Ve Beslenme
- Gestasyonel Diyabet (Gebeliğe Bağlı Şeker Hastalığı)
- Gebelik Şekeri Nedir?
- Hamilelikte Glukoz (Şeker) Yükleme Testi
- Hamilelikte İnsülin Direnci
- Hamilelikte HbA1c Değeri