JİNEKOLOJİK KANSERLERDE KEMOTERAPİ (İLAÇ TEDAVİSİ)

Jinekolojik kanserlerde yani kadın üreme organları ile ilgili olan rahim, rahim ağzı, yumurtalık, tüp, vajen, vulva kanserlerinde kullanılan tedavi yöntemlerinden birisi de kemoterapidir. Jinekolojik kanserlerde en yaygın kullanılan ve genellikle ilk uygulanan tedavi yöntemi ameliyattır ancak kemoterapi de ameliyattan sonra veya önce zaman zaman uygulanan bir yöntemdir. Genellikle ameliyat (cerrahi tedavi) jinekolojik onkoloji uzmanı tarafından uygulanır, kemoterapi ise tıbbi onkoloji (medikal onkoloji) uzmanı tarafından uygulanır.

Uygulama şekline  göre kemoterapi (KT):
- Primer kemoterapi: Ameliyat uygulanmadan tedavi amaçlı direkt kemoterapi verilmesidir.
- Neoadjuvan kemoterapi: Ameliyat öncesi tümörü küçültmek amacıyla kemoterapi verilmesidir. Ameliyatın zor olabileceği düşünülen durumlarda öncelikle kemoterapi ile tümör boyutu ve yaygınlığı azaltılır daha sonra ameliyat uygulanır, bu sayede ameliyat daha kolay ve daha az cerrahi riskle uygulanabilir.
- Adjuvan kemoterapi: Ameliyat sonrası uygulanan kemoterapidir. Hastaya ilk olarak cerrahi tedavi uygulanır, ameliyat sonrası kemoterapi başlar. Jinekolojide kemoterapinin en yaygın uygulanma yöntemi budur.
- Palyatif kemoterapi: Hastanın belirti ve semptomlarını rahatlatmak amacıyla verilen kemoterapidir.

Kemoterapinin yan etkileri:
Her kemoterapi ilacı aynı yan etkilere neden olmaz, ilaca göre farklı yan etkiler görülmektedir. Her hastada aynı yan etkiler görülmez. Jinekolojik kanserlerde en sık kullanılan ilaçlara ait yan etkiler şu şekildedir:
- Karboplatin, Sisplatin: Sitopeni (kan değerlerinde azalma), bulantı, kusma, yorgunluk, stomatit, böbrek toksisitesi, hemorajik sistit, işitme problemleri, yumurtalık fonksiyonlarında azalma; ellerde, ayaklarda  uyuşma, karıncalanma, diğer bazı nadir yan etkiler...
- Paklitaksel: Sitopeni (kan hücrelerinde azalma); ellerde, ayaklarda  uyuşma, karıncalanma; kan ve eklem ağrıları; saç dökülmesi (saçlar tedaviden sonra tekrar uzar), ishal, ağızda acı tat ve yaralar, yumurtalık fonksiyonlarında azalma, diğer bazı nadir yan etkiler...
- BEP (bleomisin, etoposid, sisplatin): Sitopeni (kan hücrelerinde azalma) ve buna bağlı enfeksiyon riski, anemi, halsizlik, yorgunluk, saç dökülmesi (saçlar tedaviden sonra tekrar uzar), ağızda tat bozukluğu ve yaralar, tırnaklarda kırılganlaşma, ishal... Bleomisin akciğer toksisitesine neden olabilir, buna bağlı öksürük, ateş görülebilir. İçeriğindeki sisplatine bağlı yan etkiler (işitme bozukluğu, böbrek fonksiyonlarında bozulma...)


YUMURTALIK (OVER) KANSERİNDE KEMOTERAPİ
Yumurtalık kanserlerinde en yaygın uygulanan tedavi yöntemi ameliyattır. Genellikle öncelikle ameliyat yani cerrahi tedavi uygulanır ve sonrasında patoloji raporuna göre hastalığın evresi, yaygınlığı belirlenir. Yumurtalık kanserlerinin çok türleri vardır. Kanserin hangi türü olduğuna göre ve patoloji raporu ile ameliyattaki görüntüye göre belirlenen yaygınlığa göre hastanın ameliyat sonrası kemoterapi alıp almayacağına karar verilir. Hasta kemoterapi alacaksa ameliyattan bir kaç hafta sonrası genellikle tıbbi onkoloji uzmanları tarafından kemoterapi verilir, buna adjuvan kemoterapi denir. Kemoterapi genellikle 6 kür kadar sürer, bazen bu süre değişebilir.
Ameliyatta amaç karın içerisinde gözle görülebilen bütün tümör dokusunu (kanserin yayıldığı her yeri) temizlemektir, buna sitoredüksiyon veya debulking cerrahi denir.  Kanserin görüldüğü her yer tamamen temizlense bile yine de kemoterapi verilebilir çünkü kemoterapi sayesinde ilerde oluşabilecek nüks (rekürrens) yani tekrarlama riski azalır. Kanser sadece yumurtalık içerisinde ise ve karın içerisine hiç yayılmamışsa bu durumda sadece ameliyat tedavisi yeterli olabilir ve sonrasında kemoterapi verilmeyebilir.

Yumurtalık kanserinde neoadjuvan kemoterapi:
Bazı durumlarda ameliyattan önce ilk tedavi olarak kemoterapi verilir, buna neoadjuvan kemoterapi (NACT) denir. Bu uygulamada amaç öncelikle kemoterapi ile tümör hacmini ve yaygınlığını azaltmak ve bu sayede ameliyatın daha rahat olmasını sağlamaktır. Bu sayede ameliyat ile karın içerisindeki tümör maksimum seviyede temizlenmeye çalışılır.
Neoadjuvan kemoterapinin tercih edildiği hastalar ilk tedavi olarak cerrahi uygulanmasının riskli olacağı düşünülen hastalardır. Çok yaşlı olan ve ciddi hastalıkları bulunan büyük ameliyatın riskli olacağı hastalarda da öncelikle kemoterapi verilebilir.
Neoadjuvan kemoterapi sonrası mümkün ise ameliyat uygulanır ve kalan tümör dokusu temizlenir, buna interval debulking ameliyatı denir. Ameliyattan sonra tekrar kemoterapi verilir. Neoadjuvan kemoterapi ve ameliyat sonrası kemoterapi genellikle üçer kür uygulanır.

Epitelyal over (yumurtalık) kanserinde en yaygın kullanılan kemoterapi ilaçları karboplatin, sisplatin, paklitaksel. Germ hücreli over seks kord stromal tümörlerde ise genellikle BEP (bleomisin, etoposid, sisplatin) en sık kullanılan ilaçlardır.

Rekürren over kanseri (nüks) yani tedaviden sonra tekrarlama olan durumlarda da ameliyat ve kemoterapi birlikte veya ikisinden birisi uygulanır.


ENDOMETRİUM (RAHİM) KANSERİNDE KEMOTERAPİ
Endometrium yani rahim iç zarı kanserinde de yumurtalık kanseri gibi öncelikle yani ilk olarak ameliyat tedavisi uygulanır genellikle. Bu sayede hem tümör rahim ile birlikte alınır hem de çıkarılan dokular patolojik olarak incelenerek kanserin yaygınlığı, evresi belirlenir. Bu sayede ameliyat sonrası patoloji raporuna bakılarak ek tedavi verilip verilmeyeceğine karar verilir. Ek tedavi kemoterapi ve/veya radyoterapi olabilir. Kanserin türü ve yaygınlığı, rahim duvarındaki derinliği, derecesi, evresi radyoterapi veya kemoterapi gerekme kararını etkiler. Çok erken evrede, düşük derece (grade) olan bazı tümörlerde hiçbir ek tedavi verilmeden sadece ameliyat tedavisi yeterli olabilir.
Nadiren bazı durumlarda ameliyat tedavisi uygulanmadan öncelikle ve tek tedavi olarak kemoterapi ve radyoterapi uygulanması gerekebilir.


SERVİKS (RAHİM AĞZI) KANSERİNDE KEMOTERAPİ
Serviks kanserinde bazı durumlarda ilk baştan ameliyat uygulanırken, bazı durumlarda öncelikle kemoterapi ve radyoterapi uygulanır. İlk tedavi olarak ameliyat uygulanan rahim ağzı kanseri hastalarına ameliyat sonrası bazen radyoterapi ve kemoterapi verilir; bunu belirleyen kanserin yaygınlık derecesi ve patoloji sonucudur.
Tedaviden sonraki yıllarda tekrarlama (nüks, rekürrens) olursa ameliyat veya radyoterapi, kemoterapi uygulanabilmektedir.


VAJİNA KANSERİNDE KEMOTERAPİ
Vajen kanserinde ameliyat tedavisi ve kemoterapi, radyoterapi uygulamaları aynen üstte anlatılan serviks kanserinde olduğu gibidir.


VULVA KANSERİNDE KEMOTERAPİ
Vulva yani genital bölgenin dışını kaplayan cilt bölgesinden kaynaklanan kanserlerde öncelikli tedavi genellikle ameliyattır. Ameliyat sonrası tümörün evresi ve yaygınlığına, patoloji sonucuna göre radyoterapi, kemoterapi uygulanabilmektedir.


İlgili Konular:
- Jinekolojik Kanserlerde Radyoterapi (Işın Tedavisi)
Tamamını >>

VAJEN KANSERİ

VAJEN (VAGİNA) KANSERİ

Kadın üreme sisteminden kaynaklanan kanserlerin %1'i vajen (vagina) kanseridir. Ortalama olarak 45-65 yaş arası kadınlarda rastlanmaktadır. Tamamına yakını vajina yüzeyini döşeyen çok katlı epitelinden gelişen "squamoz tip kanser" dir. Cinsel geçişli hastalıklardan "Human Papilloma Virusu (HPV)" enfeksiyonunun bu kansere neden olduğu düşünülmektedir.

Belirti ve şikayetler:
Vagina mukozasında gelişen kanser travmaya hassastır. Bu özelliği ile özellikle ilişki sırasında ve sonrasında kanamaya neden olur. Ayrıca idrar torbasına ve kalın bağırsağa yakınlığı nedeni ile bu organlarla ilgili yakınmalar olabilir. Şikayet olarak idrar yaparken yanma, kanama ve ağrı ile dışkılama sırasında ağrı ve kanama olabilir. Vajina Kanserlerinde Tanı Jinekolojik muayene sırasında vagina duvarında kanamalı erozyone veya tümoral bir alan görülür. Bu bölgeden alınan biyopsinin incelenmesi ile tanı kesinleşir. Ayrıca öncelikle servikal kanser taraması olan smear testi vaginal kanserlerin erken tanınmasında da faydalıdır.

Patoloji:
Primer vajen kanserlerinde histopatolojik tanı %85-90 skuamöz hücreli karsinomdur. Adenokarsinom, sarkom ve melanoma da görülebilen diğer histopatolojik tiplerdir. Kanser, daha çok komşuluk yolu ve lenfatiklerle yayılır. Nadiren de olsa hematojen yol ile uzak organ metastazları görülebilir.

Tedavi:
Vajinal kanserlerin tedavisi, kanserin vajendeki yerleşim bölgesine ve kanserin büyüklüğüne bağlıdır. Cerrahi sonrası gerekirse radyoterapi (ışın tedavisi) uygulanır. Vajen kanserinde ameliyat tedavisi ve kemoterapi, radyoterapi uygulamaları serviks kanserine benzer şekilde uygulanır. Bazen ilk tedavi ameliyat, bazen radyoterapi olabilir. Kemoterapi uygun evredeki hastalara verilebilir.
Tamamını >>

VULVA KANSERİ

Vulva, kadın genital organlarının dışarıdan görünen cilt kısmıdır. Vulva ve vajina farklı kavramlardır, bu ikisi arasındaki fark hakkında ayrıntılı bilgiye buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz.

Rahim ağzı (serviks) kanseri kadar yüksek oranda olmasa da vulva kanseri de HPV virüsü ile ilişkili bir kanser türüdür. Vulva kanserlerinin yaklaşık %40 kadarında HPV saptanmaktadır (En sık tür HPV 16'dır).

Belirtiler:
Vulva kanserinde sıklıkla karşılaşılan belirtiler kaşıntı, vulvada kitle, kanama, ciltte renk değişikliğidir. Lezyon bazen siğillere (kondilom) benzer. Bazen ülser benzeri, bazen lökoplaki benzeri deriden kabarık lezyonlar olabilir. Squamöz hücreli tip en sık büyük dudaklarda ortaya çıkar.
Daha çok 60 yaş üstünde ortaya çıkar. Vulva kanseri bir iç organ kanserinden farklı olarak dışarıdan görülebilen cilt kısmında gelişmesine rağmen hastalar genellikle bir süre ihmal ederler ve geç tanı alırlar.
Risk faktörleri arasında diğer üreme organlarına ait premalign lezyonlar, sigara kullanımı, genital kondilom (HPV enfeksiyonu), vulvar intraepitelyal neoplazi sayılabilir.

Teşhis:
Teşhis için vulvada görülen lezyon veya kitleden (yaradan) biyopsi alınır. Alınan parçaya ait patoloji raporu kanser mi iyi huylu bir lezyon mu, kanserse türü hakkında ayrıntılı bilgi verir. Kanser ise bir engel bulunmadığı taktirde kitlenin tamamen çıkarılması için ameliyat planlanır.

Tedavi:
Tedavi olgudan olguya farklılık göstermekle birlikte vulva kanserinde tedavi asıl olarak cerrahi ve radyoterapidir. Özellikle erken evrelerde cerrahi tedavi tercih edilir. Vulva kanseri radyoterapiye oldukça duyarlıdır. Radyoterapi vulva kanserli olgularda cerrahi öncesi lezyonu küçültmek, lokal nüksü ve operasyon sonrası nüksleri önlemek amacıyla kullanılmaktadır. Vulva kanserinde erken evrelerde kemoterapinin yeri yoktur, ileri evrelerde kullanılmaktadır.

Prognoz:
Hastalığın prognozunu etkileyen en önemli faktör evre ve lenf nodu tutulumudur. Tümörün büyüklüğü, yayılım derinliği, lenf nodu tutulumu, çevre organlara yayılım, uzak organlara metastaz, hücresel tip, hastanın yaşı prognozu etkileyen diğer faktörlerdir.

Metastaz ve yayılım:
Vulva kanseri direkt invazyonla komşu organlara yani mesane (idrar torbası), rektum (barsak), üretra (idrar yolları), anüs gibi organlara yayılabilir. Lenf nodlarına yayılım en sık kasık bölgesine olmakla beraber, daha nadiren pelvik lenf nodlarına yayılım da olabilmektedir. Kan yoluyla karaciğer, akciğer gibi uzak organlara yayılım da nadiren izlenmektedir.

Vulva kanseri histopatolojik tipler:
- Squamöz hücreli karsinom (En sık görülen tiptir, %80-90 kadarını bu tip oluşturur.)
- Bazal hücreli karsinom: Kalkık kenarlı ülser şeklinde görülebilir (Rodent ülser).
- Melanom: En sık klitoris ve labium minuslarda görülür.
- İnvaziv Paget hastalığı: Egzema benzeri lezyon izlenir genellikle.
- Bartolin bezi karsinomları: Bartolin benzelerinden en sık adenokarsinom gelişmekle beraber, daha nadiren adenosquamöz karsinom, squamöz hücreli karsinom, transisyozel hücreli karsinom gibi tipler gelişebilmektedir.
- Verrüköz karsinom: Karnıbahar benzeri görüntüde olurlar.
- Sarkom: Vulvada en sık görülen sarkom leiomyosarkom'dur..

EVRELEME  (FIGO 2009)
Evreleme cerrahi olarak yapılır yani ameliyat sonrası çıkan parçaların patolojik değerlendirmesine göre yayıldığı kısımlar belirlenir ve ona göre evre netleştirilir.
Evre 1A: Tümör vulva ve perinede sınırlıdır, lenf nodu metastazı yoktur. Stromal invazyon ≤  1 mm. Lezyon boyutu ≤  20 mm.
Evre 1B:  Tümör vulva ve perinede sınırlıdır, lenf nodu metastazı yoktur. Stromal invazyon > 1 mm. Lezyon boyutu > 20 mm.
Evre 2: Tümör alt 1/3 üretraya veya alt 1/3 vajinaya veya anüse yayılmıştır (Herhangi bir boyutta tümör)
Evre 3: İnguinofemiral lenf nodlarına yayılım vardır.
Evre 4A: Üst üretra, üst vajina, mesane, rektum mukozası veya pelvik kemiğe ilerlemiş tümör. Fikse veya ülsere inguinofemoral lenf nodları.
Evre 4B: Uzak organ metastazı. Pelvik lenf nodu metastazı.


İlgili Konular:
- Vulva Kanseri Ameliyatı
Tamamını >>



UYARI: Sitedeki bilgiler hastalıkların tanı ve tedavisinde kullanılmamalıdır.
Yazıların her hakkı saklıdır, izinsiz kullanılamaz. devamı >>

"Gebelik ve kadın hastalıkları konusunda ayda 1 milyondan fazla ziyaretçi sayısı ile en çok tıklanan, en geniş içerikli site"