GEBELİK ZEHİRLENMESİ NASIL ANLAŞILIR? (TEŞHİS)

HAMİLELİK ZEHİRLENMESİNDE TANI, TEŞHİS
Gebelik zehirlenmesi (esas adı ile preeklampsi) hamilelikte %5-10 civarında yaygın görülen bir durum olduğu için anne adayları çevresinde sık gördüğü bu hastalık karşısında acaba bende de varmı? olursa nasıl anlaşılır? gibi sorularla kaygıya kapılabilmektedirler. Bu konuya açıklık getirmek için gebelik zehirlenmesi belirtileri ve tanı (teşhis) yöntemleri aşağıda anlatılacaktır.

Gebelik zehirlenmesi belirtileri hakkında ayrıntılı bilgiye buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz.

Gebelik zehirlenmesinde teşhis:
Gebelik zehirlenmesi genel olarak teşhisi zor bir hastalık değildir. Daha önceden tansiyon yüksekliği olmayan bir kadında hamilelik sırasında tansiyon yükselmesi (140/90 mmHg'dan fazla) saptanması teşhise götüren ilk adımdır. Tansiyon yüksekliğine ek olarak tanıya götüren en önemli bulgu idrarda fazla miktarda protein atılmasıdır (proteinüri). Bu iki bulgu teşhiste olmazsa olmazdır. Bunlara eşlik eden en sık bulgu şişlik ve ödemdir ancak bu her zaman olması şart bir bugu değildir. İdrarda protein atılımı basit bir strip testi ile (idrara batırılan küçük kağıt) ölçülebilir, gerektiği durumlarda hastanın 24 saat boyunca bir kaba idrarı toplanarak atılan protein miktarı ölçülebilir.
Bunların dışında kan tahlilleri (karaciğer ve böbrek fonksiyon testleri) gebelik zehirlenmesinin şiddetinin belirlenmesi için yapılır. Bun agöre hafif veya şiddetli preklampsi teşhisi konur. Karaciğer enzimlerinde yükselme ve kan platelet (trombosit) sayısında düşme şiddetli preeklampsi göstergesidir.

İlgili Konular:
- Gebelik Zehirlenmesi (Preeklampsi)
- Gebelik Zehirlenmesi Belirtileri
Tamamını >>

MİYOMLARDA TANI - TEŞHİS YÖNTEMLERİ

Miyom (myoma uteri, halk arasında rahimde ur) kadın hastalıkları arasında en sık görülenlerden birisidir. Genel olarak teşhisi kolay hastalıklar arasında yer alır. Myomlar belirli bir büyüklüğe ulaştığında elle vajinal muayenede anlaşılabilir ancak günümüzde küçük dahi olsalar gelişmiş ultrasonografi cihazları sayesinde kolayca tanı konulabilmektedir. Myomların teşhis ve ayırıcı tanısında kullanılan yöntemler tek tek aşağıda anlatılmıştır. En yaygın kullanılan yöntem ultrasonografidir.

Ultrason:
Karından yapılan (abdominal) veya transvajinal yolla yapılan ultrasonografi ile myomlar kolaylıkla izlenebilmektedir. Transvajinal ultrasonografi myomun boyutu ve yerleşiminin tam olarak belirlenmesi ve diğer patolojilerden ayırt edilmesi açısından daha hassastır. Ultrason ile myomun boyu, çapı, tipi (subreröz, intramural, submüköz) belirlenebilir. Belli aralıklarla yapılan ultrason ölçünleri ile myomların büyümesi takip edilir. Ultrason ile 1 cm'den küçük myomlar bile görülebilmektedir. Muayene ve ultrason sayesinde myomların çok büyük kısmında tanı konulabilmektedir, aşağıdaki diğer yöntemler nadiren gereken yöntemlerdir.

Histeroskopi:
Hsteroskopi hakkında detaylı bilgiye buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz. Histeroskopi kısaca vajinal yolla kamera yöntemi ile rahim içerisine bakılmasıdır. Myomların tanısında nadiren gerekebilen bir yöntemdir. Özellikle rahim içerisine yakın yerleşimli (submüköz) myomlar endometrial polipler ile karşabilir, bunların ayrımında salin infüzyon sonografi (rahim içerisine su verilerek ultrason yapılması) veya histeroskopi kullanılır. Histeroskopi ile aynı zamanda submüköz myomların tedavisi de yapılabilmektedir. Çok büyük olmayan submüköz myomlar histeroskopi sırasında elektrokoter aracılığıyla kesilerek alınabilmektedir.

Salin İnfüzyon Sonografi (Rahim içerisine su verilerek ultrason yapılması):
Halk arasında sulu ultrason (SİS) diye adlandırılan salin infüzyon sonografi (sis) vajina yoluyla rahim içerisine ufak bir kanül (ince boru) yardımıyla rahim içerisine serum verilmesi sırasında ultrason yapılmasıdır. Bu işlemin faydası rahim içerisine verilen suyun rahim içerisini doldurup genişletmesi ve bu sayede rahim içerisindeki myom, polip gibi patolojilerin daha rahat görülebilmesidir.

Laparoskopi:
Laparoskopi hakkında detaylı bilgiye buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz. Laparoskopi kısaca karın içerisine göbek altından açılan ufak bir delikten kamera yöntemi ile bakılmasıdır. Laparoskopi nadiren myomların over (yumurtalık) kisti gibi bazı pelvik parolojilerden ayırt edilmesi ve kesin teşhis konulması için uygulanmaktadır. Laparoskopik olarak myomların alınması (myomektomi) bazı myomlarda mümkündür.

Histerosalpingografi (HSG - Rahim filmi veya rahim röntgeni):
Hissterosalpingografi daha çok infertilite (kısırlık) tedavisinde rahim içerisini ve tüplerin açıklığını değerlendirmek için kullanılan bir yöntemdir. HSG hakkında detaylı bilgiye buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz. HSG'de rahim içerisine doğru büyümüş olan myomlar görülebilir. Rahim iç duvarında (intramural) veya dışarı doğru büyümüş (subseröz) myomlar HSG'de görülemezler.

Tomografi ve MR
Bilgisyarlı tomografi (BT, CT) veya magnetik rezonans (MR) gibi yöntemler nadiren myomların karın içerisindeki, yumurtalıklardaki diğer patolojilerden ayırt edilmesi için kullanılabilmektedir. Özellikle MR myomların yerleşiminin belirlenmesinde ve adenomyozis gibi diğer patolojilerin saptanmasında çok başarılıdır.

Miyom teşhisinde kan tahlili kullanılır mı?
Bu hastalar tarafından merak edilen bir konudur ancak myomların tanı ve takiplerinde kullanılan bir kan tahlili yöntemi yoktur. Yumurtalık (over) kistleri ile ilgili kanda bazı belirteçler tahlil ile görülebilmesine rağmen myomlar ile ilgili bu tür belirteçler yoktur. Kan tahlili ancak şüphelenilen nadir bazı durumlarda myomların bazı patolojilerden ayırt edilmesi için gerekebilir, normalde kan tahlili yapılmaz.

Smear testi myomlar hakkında bilgi verir mi?
Hayır, smear testi sadece rahim ağzı ile ilgili patolojiler hakkında bilgi verir. Myom veya polip gibi rahim içerisinde bulunan patolojiler hakkında bilgi vermez. Smear testi hakkında ayrıntılı bilgiye buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz.


İlgili Konular:
- Miyom Nedir?
Tamamını >>

POLİKİSTİK OVER TANISI

Polikistik over (PKO, PKOS, PCOS) tanısı (teşhisi) konulabilmesi için aşağıdaki 3 kriterden en az ikisinin olması gerekir:
(Rotterdam ESHRE, ASRM 2003)
1. Aşırı tüylenme, akne, saç dökülmesi olması veya kanda androjen (testosteron vb.) hormonlarında yükseklik saptanması
2. Seyrek adet görme (Oligo-anovulasyon, Oligomenore)
3. Overlerde (yumurtalıklarda) ultrason ile polikistik görüntü (fazla sayıda küçük kistler) izlenmesi

Yukarıdaki üç kriterden üçünün de bulunması şart değildir. Bazı polikistik over hastalrında nadiren adetler düzenli olabilir , diğer kriterler yani aşırı tüylenme ve overlerde polikistik görünüm mevcuttur. Bazılarında da aşırı tüylenme olmayabilir, diğer kriterler vardır. Bazılarında da ultrasonda overlerde kistler görünmeyebilir, overler normal görünümdedir. Şişmanlık PCOS'ta sık görülür ancak şart değildir ve zaten 3 tanı kriteri arasında yoktur.

Polikistik over sendromu tanısındaki kriterler yıllar içerisinde araştırma ve bilimsel kanıtlara bağlı olarak değişmiştir. Ancak burada hiçbir zaman değişmeyen bir kural vardır ki: "polikistik over sendromu tanısı koyduracak sabit hiçbir belirti, bulgu yoktur; hatta bazen bir kaç bulgunun varlığında bile tanıyı kesinleştirmek mümkün olmaz." Örneğin yukarıdaki 3 kriterden ikisinin var olması polikistik over sendromu tanısı koyulması için son yıllardaki  bilimsel toplantılarda kabul edilmiştir ancak bu kriterlerle tanı koymak bile bazen zor olabilir, örneğin adet göreye başlanan ilk yıllarda seyrek ve düzensiz olması normaldir, bu hastada aynı anda ultrasonda overlerde polikistik görüntü olması iki kriterin tamamlanıp tanının kesin konulduğu anlamına gelmez her zaman. Polikistik over sendromu olmayan normal kadınların da yüzde yirmisinde overlerde ultrasonda polikistik görüntü saptanmaktadır. Sonuç olarak polikistik over sendromu tanısı her zaman iki kere iki dört eder gibi net ve kolay konulamaz, buradaki bulguları ve şikayetleri gösteren her hasta kendisinde polikistik over sendromu olduğunu düşünmemelidir. (Hastalar arasında bu tür endişe ve yanılgı çok sık görülmektedir.)

PKOS'ta ultrasonda overlerin görüntüsü:
- Boyutu artmış, hiperekojenik stromalı ve multipl periferik küçük antral follikül kistleri izlenir ultrasonda.
Ancak bu görüntünün ultrasında izlenemesi tek başına PKOS tanısı koydurmaya yeterli değildir!
Normal kadınların  %20 sinden fazlasında, hipotalamik-pitutuar aks disfonksiyonlarda, hiperprolaktinomalarda da aynı  polikistik over görüntüsü izlenebilmektedir.

Eski yıllarda tanıda kullanılan LH/FSH oranının 2'den büyük olması artık günümüzde tanı kriteri olarak kullanılmamaktaudr.

Ayırıcı tanı:
Polikistik over senromu ile karışabilecek şu durumlar ayırıcı tanıda mutlaka düşünülmelidir.
- Cushing sendromu
- Androjen salgılayan tümörler
- Konjenital adrenal hiperplazi
Bu hastalıklar da aşırı androjen üretimi ve şişmanlık gibi PCOS ile benzer belirtilere neden olabilirler.


İlgili Konular:
Polikistik Over Sendromu
Tamamını >>



UYARI: Sitedeki bilgiler hastalıkların tanı ve tedavisinde kullanılmamalıdır.
Yazıların her hakkı saklıdır, izinsiz kullanılamaz. devamı >>

"Gebelik ve kadın hastalıkları konusunda ayda 1 milyondan fazla ziyaretçi sayısı ile en çok tıklanan, en geniş içerikli site"