HAMİLELİKTE HBA1C DEĞERİ

Gebelik, Diyabet Ve Hemoglobin A1c 
Hemoglobin A1c (HbA1c, A1C, Hb1c, HbA1c) glikozile hemoglobin diye de adlandırılır. Glikozillenmiş hemoglobin yani glikoz ile bağlanmış hemoglobin anlamındadır. Kanda alyuvarlada bulunan hemoglobin kan şekeri yani glukoz ile reaksiyona girer buna glikozillenme denir. Hemoglobin kanda alyuvarlarda (kırmızı kan hücrelerinde) bulunan ve görevi oksijen taşımak olan moleküldür. Kandaki hemoglobinin yüzde kaçının glikozile halde olduğu değerlendirilerek kişinin son aylardaki kan şekeri yüksekliği ortalama olarak değerlendirilebilir. Bu açıdan diyabet tanısı ve tedavisinde çok faydalı bir testtir.

Kan şeker seviyesi yüksek seyrettiğinde glikozile olmuş hemoglobin oranı artar. Kan şekeri normal seyrediyorsa HbA1c oranı da normal aralıkta seyreder. Diyabet hastalarında HbA1c değerinin yüksek seyretmesi kan şekerinin iyi kontrol edilmediği anlamına gelir ve nefropati, retinopati, kardiyovasküler hastalık gibi komplikasyonların yüksek oranda görülebileceği anlamına gelir.

Hb A1c testi nedir? Normal değer kaç olmalı?
HbA1c testi ile elde edilen değer kişinin son 2-3 ay içerisindeki ortalama kan şekeri seviyesi hakkında bilgi verir. HbA1c değeri normalse (genelde %6'nın altı normal kabul edilir) son aylarda hastanın kan şekeri genelde iyi seyretmiştir, yüksek değerler sık yaşanmamıştır. Kan şekeri regülasyonunun iyi olduğunu gösterir.
- HbA1c günün herhangi bir saatinde ölçülebilir, sabah-akşam veya aç-tok farketmez. Diğer kan tahlilleri gibi laboratuvar tüpüne kan alınarak yapılır.
- HbA1c ölçümü hemogobinopatiler, talasemiler, hemaolitik anemiler, sferositozis ve malarya gibi alyuvar turnoverını etkileyen hastalıklardan, ciddi karaciğer ve böbrek hastalıklarından etkilenebilir, bu durumlarda hatalı sonuç verebilir.
- HbA1c bazı etnik kökenlerde farklı değerler verebilir. Normal aralığı her etkin popülasyon için aynı değildir.

Diyabet tanısı ve takibinde HbA1c değerinin önemi:
- HbA1c değeri %6.5'in üzerinde ise diyabet tanısını destekler. Yetişkinlerde HbA1c diyabet tanısı koymada kullanılabilse de gebelerde ve çocuklarda diyabet tanısında önerilmemektedir (kaynak).
- Prediyabet tanısı için önerilen bir HbA1c (glikozile hemogobin) değeri henüz yoktur. Bu konuda daha fazla araştırmaya ihtiyaç vardır (kaynak).
- HbA1c değerinin %6.5'den küçük olması kaç şekeri değerlerine dayanılarak diyabet tanısı almış bir hastada tanıyı ekarte ettirmez.
- HbA1c değeri hastanın son 8-12 hafta arasında kan şekeri değerlerinin nasıl seyrettiği konusunda fikir verir. HbA1c değeri yüksek olan hastanın kan şekeri değerleri son 2-3 ay boyunca çoğunlukla normale indirilememiştir.
- Kan şekeri iyi kontrol edilen diyabet hastalarında 6 ayda bir, iyi kontrol edilemeyen hastalarda 3 ayda bir HbA1c ölçümü yapılmalıdır.
- Kan şekeri ölçümü günden günde farklılık gösterebilir, bugün normal ölçüldüğü halde yarın hastanın kan şekeri yüksek ölçülebilir. Ancak HbA1c bu tür günden güne değişiklik göstermez, bu açıdan daha stabil bir değer ile son aylardaki kan şekeri seyri hakkında güvenilir bir bilgi verir.
- HbA1c son 2-3 ay içerisinde hem açlık hem tokluk kan şekerinin seyrettiği değerlerden etkilenir.

Fruktozamin testi:
Fruktozamin testi HbA1c testi kadar yaygın kullanılan bir test olmasa da benzer mantıkla çalışan bir testtir. Fruktozamin testi hastanın son 2-3 hafta içerisindeki kan şekeri seviyesi hakkında fikir verir. Bu sayede daha kısa süreli değişiklikleri gözlemlemek açısından avantajlıdır. Burada kanda bulunan albumin molekülüne bağlanan şeker oranı değerlendirilir, albuminin kandaki yarı ömrü 20 gün kadardır. Fruktozamin testi albumin veya protein üretiminin bozulduğu veya nefrotik sendrom gibi atılımın arttığı hastalarda yanlış sonuç verebilir. Bazı tür anemilerde HbA1c testi yanlış sonuç verebileceği için fruktozamin testi uygulanabilir anemisi olan diyabet hastalarında. Hamilelikte de ani kan şekeri regülasyon bozuklukları gibi durumları değerlendirmekte kullanılabilir ancak yaygın değildir.

GEBELİKTE HbA1c DEĞERİNİN ÖNEMİ
- Diyabet tanısı olmayan normal sağlıklı gebeliklerde HbA1c değerinin gebe olmayan sağlıklı kadınlara göre daha düşük olduğu saptanmıştır (kaynak). Araştırmada ilk trimesterde referans aralığın gebe olmayanlara göre düşük olduğu ve son trimesterde daha fazla düşük olduğu saptanmıştır.
- Bazı araştırmalarda gebelikten önce diyabet tanısı olan  ve gebeliğin ilk trimesterinde HbA1c değeri yüksek olan gebelerin HbA1c değeri normal olan gebeliklere göre düşük, erken doğum, neonatal ölüm, fetal anomali gibi kötü sonuçlar açısından yüksek riskli oldukları tespit edilmiştir (kaynak 1, 2 ). Bu nedenle gebeliğin oluşma aşamasında ve ilk trimesterde kan şekerinin normal düzeyde olması risklerden kaçınmak için çok önemlidir. HbA1c değeri ne kadar fazla ise belirtilen riskler de orantılı olarak artmaktadır.
- Hamilelikte HbA1c'nin en faydalı olduğu nokta gebelik planlayan ve gebelikten önce diyabet tanısı (pregestasyonel diyabet) olan anne adayının kan şekerinin gebe kalmadan önce ve gebeliğin ilk aylarında normal seyrettiğinin tespitidir. HbA1c değeri normal saptanan anne adayının gebe kalmasına izin verilirse ve gebeliğin ilk aylarında da HbA1c ve kan şekeri değerleri normal seyrederse gebelik ile ilgili düşük, anomali gibi risklerden önemli ölçüde kaçınılmış olunur. HbA1c değeri yüksek saptanan anne adayında değer normale inene kadar gebe kalmasına izin vermemek  gerekir.
- Normal sağlıklı bir hamilelikte OGTT (50 gram veya 100 gram glukoz testi) yerine HbA1c testi yapılması önerilmemektedir (kaynak).
- Gestasyonel diyabetes mellitus (GDM) hastalarında HbA1c değeri ölçülmesi tartışmalı bir konudur ve günümüzde rutin uygulanmamaktadır. Bu konuda daha fazla araştırmalar yapıldıkça belki ilerleyen yıllarda GDM hastalarında HbA1c belli amaçlarla kullanılabilecektir. Örneğin 2013 yılında yapılan bir araştırmada GDM hastalarında HbA1c değerinin yüksek olması ile kötü gebelik sonuçları arasında korelasyon görülmüştür (kaynak). Türkiye'de yapılan diğer bir araştırmada GDM hastalarında HbA1C'nin %5.4'den büyük olmasının gebelikte insülin tedavisine başlanması için prediktif değer olabileceği belirlenmiştir (kaynak).


İlgili Konular:
- Gestasyonel Diyabet (Gebeliğe Bağlı Şeker Hastalığı)
- Glukoz (Şekerli Su) Testleri
- Gebelikte İnsülin Kullanımı
- Hamilelik Şekerinde Diyet Ve Beslenme
Tamamını >>

HAMİLELİKTE İYOT EKSİKLİĞİ

GEBELİKTE İYOT EKSİKLİĞİ

İyot (iodin, iodine) vücutta birinci görevi tiroid hormonları yapımında görev almak olan önemli bir elementtir. İyot alımı yetersiz olduğunda tiroid hormonlarının yapımı bozulur ve guatr denilen hastalık meydana gelir. Guatr boynun ön tarafında bulunan troid bezinin fazla büyümesidir. Dünya nüfusunun yaklaşık %40'ı iyot eksikliği riski altındadır (kaynak).
Hamilelik anabolik bir durum olduğu için hamilelikte tiroid hormonları yapımı artar ve dolaylı olarak iyot ihtiyacı artar.

Hangi yiyeceklerde iyot bol bulunur?
- Peynir
- Yoğurt
- İnek sütü
- Dondurma
- Yumurta
- Balık (Tuzlu su balıkları)
- Kabuklu deniz hayvanları
- İyotlu sofra tuzu

İyot toprakta ve deniz suyunda bol miktarda bulunur. Besinlerin yetiştiği bölgedeki toprağın içerdiği iyod miktarına bağlı olarak aynı besin farklı yerlerde yetişmesinden dolayı çok faklı miktarda iyot içerebilir. Bu nedenle her besinin ne kadar iyod içerdiğini belirlemek ve satılan ürün paketlerine bunu yazmak her zaman kolay değildir.

İyot eksikliği tanısı:
İyot eksikliği tanısı genellikle kişiye özel değil belli toplumlar için konular bir tanıdır. Ülkemizde ve dünyada belli bölgelerde iyot eksikliği yaygındır. İyot eksikliği bu şekilde belli bölgelere özel olabilen bir durumdur çünkü o bölgenin besinleri buna neden olmaktadır. İyot vücuttan idrarla atılan bir element olduğu için iyot eksikliği teşhisi idrarla atılan iyot miktarına bakılarak konulur.

İyot eksikliğinde görülen belirtiler ve hastalıklar:
- Guatr: İyot eksikliğinde tiroid bezi yeteri miktarda iyot tutabilmek için normalden fazla büyümek zorunda kalır ve boyun ön tarafında şişlikle karakterize guatr hastalığı meydana gelir.
- Hipotiroidizm: Hipotiroidizm tiroid hormonlarının yeterince üretilememesidir ve dünyada en sık nedeni iyot eksikliğidir.
Guatr ve hipotiroidizm hem kadınlarda hem erkeklerde görülebilen hastalıklar olmasına rağmen iyot eksikliğinin gebelikte görülmesi durumunda gebeliğe ve doğacak olan bebeğe spesifik yan etkileri olabilir.

İyot eksikliğine bağlı konjenital hipotiroidizm dünyada önlenebilir zeka geriliğinin en sık nedenidir.

İyot eksikliğinin tedavisi:
Bir insanın vücudunda iyot miktarının eksik olup olmadığını anlayacak bir test yoktur ancak idrarla atılan iyot miktarına bakılarak alınan miktarın düzeyi tahmin edilebilir. Ancak bu rutinde yapılan bir tetkik değildir. Eğer bir hastada iyot eksikliğine bağlı guatr veya benzeri hastalıklar varsa tiroid hormon ilaçları ile bu hastalık direk tedavi edilir, iyot verilmez dışarıdan genellikle. Bunun yerine iyot eksikliği tespit edilen toplumlarda tuz, ekmek, içme suyu gibi besinlere iyot eklenmesi sağlanarak iyot eksikliği önlenir.

İyot eksikliğinin önlenmesi:
Dünya sağlık örgütü son 50 yılda Dünya'da iyot eksikliğinin önlenmesi için çok fazla çalışma yapmıştır. Bu çalışmaların en önemlisi iyotlu tuz satılmasının yaygınlaştırılması ve mecburi hale getirilmesidir.
İyot ışıktan etkilenerek bozunabilir. Bu nedenle tuzun şeffaf olmayan tuzluklarda ve karanlık ortamda saklanması gereklidir.
Ülkemizde 2011 yılında uygulanmaya başlanan "aşırı tuz tüketimini azaltma eylem planı" ile tuzla alınan iyot miktarının gerekenin altına düşmeyeceği yani tuz ile yeterince iyot alımının devam edebileceği bildirilmiştir.

İyotlu tuz - İyotsuz tuz:
Ülkemizde 80'li yıllara kadar iyotlu tuz üretimi ve satılması yoktu. Seksenli yıllarda iyotlu tuz teşvik edilmeye başlandı ve yaygınlaştı. 9 Temmuz 1998 tarih ve 23397 sayılı Resmi Gazete ile Türk Gıda Kodeksi Yemeklik Tuz Tebliği'ne göre sofra tuzlarının iyotlanması zorunlu olmuştur. 2002 yılından itibaren de ülkemizde iyotsuz tuz üretimi yasaklanmıştır. Tuzun iyotlanmasının basit olması ve tat, koku, renk değişikliğine neden olmaması avantajdır bu nedenle iyot eklenen besinler içerisinde en çok tercih edilen tuzdur.
Bazı tür guatr ve bazi hipertitoidi hastalarında iyotlu tuz kullanımı sakıncalı olabilir.. T.C. Sağlık Bakanlığı ile T.C. Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı tarafından yayımlanan tuz tebliğlerine göre Türkiye'de üretilen tüm sofralık tuzların iyotlu olarak üretilmesi zorunludur. 15.08.2000 Tarih ve 24141 Sayılı Resmi Gazete'de yayınlanan "Türk Gıda Kodeksi Yemekli Tuz Tebliğinde Değişiklik Yapılması Hakkında Tebliğ" bazı hastaların kullanımı için 250 g'lık ambalajlarda iyotsuz sofra tuzu üretilmesine izin verilmiştir (kaynak).

Fazla miktarda iyot alınması:
Fazla miktarda iyot takviyesi alınması özellikle tiroid hastalıkları (nodül, hipertiroidizm) olan kişilerde problemlere neden olabilir, tiroid fonksiyonları bozulabilir. Normal populasyonda genellikle iyot fazlalığı bir probleme veya zehirlenmeye neden olmaz.

HAMİLELİKTE İYOT EKSİKLİĞİNİN ZARARLARI
- Gebelikte iyot eksikliği ve hipotiroidi (tiroid hormonlarının normalden az olması) bebeğin beyin gelişimini etkileyebilir. Hamileliğin özellikle ilk yarısında bebeğin nörolojik gelişimi açısından annenin tiroid hormonları çok önemlidir çünkü bebek kendisi tiroid hormonu üretmeye 16-18 hafta civarında başlar, bu zamana kadar annenin tiroid hormonları bebeğin gelişiminden sorumludur (kaynak).
 Gebelikte hipotiroidi ve zararları konusunda ayrıntılı bilgiye buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz.
- Anne adayındaki iyot eksikliği hipotiroidiye yani tiroid hormonlarının normalden az olmasına neden olmuşsa bu durumda düşük gelişme riski artar.
- Hamilelik sırasında iyot eksikliği hipotiroidiye neden olmuşsa bebekte bazı anomaliler ve doğumdan sonra zeka geriliği, öğrenme güçlüğü gibi problemler meydana gelebilir.
- Öğrenme ve davranışsal nörolojik problemler ciddi iyot eksikliğinde görülebilmekle beraber hafif iyot eksikliğinde görülebileceğine dair şüpheler araştırmaların çoğunda kanıtlanmamıştır (kaynak). Ancak bazı araştırmalar hamilelikte görülen hafif ve orta derecede iyot eksikliğinde de doğumdan sonra çocukta öğrenme güçlüğü ve benzeri nörolojik problemler izlenebileceğini göstermiştir (kaynak).
- 2013 yılında yayınlanan bir araştırmada hafif derecede iyot eksikliği saptanan gebeliklerde doğumdan sonra çocuk yeterli miktarda iyot alsa bile öğrenme yeteneğinin az olabileceği vurgulanmıştır. Bu araştırmada doğumdan sonra çocukların iyottan zengin beslenmelerine rağmen 9 yaşında öğrenme/anlama yeteneklerinin daha düşük olduğu saptanmıştır (kaynak).

Hamilelikte iyot kullanımı:
Ülkemizde hamilelikte sık kullanılan multivitamin ilaçlarında iyot takviyesi bulunmamaktadır. Ancak iyotlu tuz tüketiminin uygulanması ve her hamileliğin başlangıcında tiroid hormonunun (TSH) kontrol edilmesi ile hipotiroidi ve iyot eksikliğine bağlı komplikasyonlar minimale indirilmektedir. Ülkemizde özellikle karadeniz bölgesinde iyot eksikliği ve guatr yaygındır ancak son yıllardaki iyotlu tuz uygulanmasıyla azalmıştır. İyot eksikliği veya hipotiroidi gibi nedenlerle ilaç kullanımı gerekiyor mu doktorunuza danışmalısınız, doktor önerisi olmadan asla iyot veya guatr ilacı kullanılmamalıdır.


İlgili Konular:
- Gebelikte Tiroid Hastalıkları ve Guatr
- Hamilelikte Tiroid Hormon Yüksekliği (Hipertiroidi)
- Hamilelikte Tiroid Hormon Düşüklüğü (Hipotiroidi)
- TSH Hormonu 
Tamamını >>

HAMİLELİKTE İNSÜLİN DİRENCİ (REZİSTANSI)

GEBELİKTE İNSÜLİN DİRENCİ (REZİSTANSI)

İnsülinin hormonunun vücutta çeşitli etkileri olmakla beraber başlıca etkisi kan şekerinin düzenlenmesidir, insülin vücutta karbonhidrat, yağ ve protein metabolizmasında rol alır. İnsülin direnci yani insülin rezistansı insülin hormonunun dokularda etki göstermesine karşı olan direnci ifade eder yani insülinin dokularda etki gösterme yeteneği azalır. İnsülin kas ve diğer bazı dokularda kandaki glikozun (şekerin) doku hücreleri içerisine girmesini sağlayacak şekilde etki gösterir. İnsülin direncinin artması (insülin duyarlılığının azalması) halinde insülin hormonu bu etkisini yeterince gösteremez ve doku içerisine geçemeyen şeker kanda birikir, kan şekeri normalden fazla yükselir. Diyabet (şeker hastalığı) olanlarda kan şekeri yükselmesi kabaca bu şekilde açıklanabilir.
İnsülin direnci olan kişilerde insülin seviyesi genellikle yüksek saptanır çünkü var olan direnci yenerek görevini yerine getirebilmek için insülin hormonu artış gösterir ancak buna rağmen dirençten dolayı kan şekerini düşürmeyi başaramaz.

Hangi durumlar insülin direncinin artmasına (yüksek olmasına) neden olur:
- Diyabet (Tip 2 diabet)
- Obezite (aşırı kilo, bel çevresi kalınlığı insülin direnci ile  ilgilidir.)
- Gebelik
- Genetik nedenler
- İmmünolojik nedenler

Gebelikte insülin direncinin artması:
Gebelik sırasında başlıca hormonal nedenlerle insülin direncinde artış izlenir. (İnsülin sensitivitesi azalır.) Hamileliğin 24-28 haftaları arasında insülin direnci en yüksek seviyededir, bu nedenle 50 gram glikoz yükleme testi bu haftalarda yapılır.
Anne adayının kilolu olması ve obezite insülin direncinin artmasına katkıda bulunur. Aşırı kilolu hamilelerde insülin rezistansı ve GDM (gebeliğe bağlı şeker hastalığı) daha sık görülür. Bazı araştırmalar sağlıklı beslenme ve egzersiz ile aşırı kilo alımının önlenmesi durumunda hamilelikte insülin direncinin azaldığını göstermiştir (kaynak). Son yıllarda GDM sıklığının 2 katına çıkması da gebeliklerin daha kilolu geçmesi ile ilgilidir.

Gebelik matabolik sistem mekanizmalarında çok değişikliklere yol açan bir durumdur. Bu değişiklikler neticesinde yağ dokusunda artış olur, insülin direncinde artış olur.  Gebelikte değişiklik gösteren bazı plasental hormonal düzeyler anne matabolizmasını bebeğin beslenmesi lehine değiştirmeye çalışırlar.

Human Plasental Laktojen (hPL)
Gebelikte insülin direncinde artış ile ilgisi en iyi bilinen hormondur. Gebelikte hPL düzeyi yaklaşık 30 kat artar. Hamilelik süresince pankreastan insülin salınımında artışa neden olur ve periferal insülin direncinde artışa neden olur (kaynak).

Human Placental Growth Hormone (hPGH)
Hipofizden salınan growth hormona (büyüme hormonu) benzer. Gebelikte düzeyi yaklaşık 8 kat artar ve hPL gibi insülin direncinde artışa neden olur (kaynak).


İlgili Konular:
- Gestasyonel Diyabet (Gebeliğe Bağlı Şeker Hastalığı)
- Hamilelik Şekerinde Diyet Ve Beslenme
- Gebelikte İnsülin Kullanımı
- Hamilelikte Glikoz Yükleme Testi
Tamamını >>

HAMİLELİK ŞEKERİNDE DİYET VE BESLENME

GESTASYONEL DİYABET (GEBELİK ŞEKERİ) VE DİYET
Gestasyonel diyabet tedavisinde genellikle öncelikle diyet uygulanır ve diet ile kan lekeri (glukoz) insülin tedavisine geçmeye gerek kalmaz. Diyet tedavisi ile amaç kan glukoz seviyelerini normal sınırlarda tutacak ancak fazla kilo alımı ve yetersiz beslenmeye neden olmayacak en uygun kalori alımını sağlamaktır. Anne adayının gebelikten önceki kilosu, gebelikte diyabet tanısı aldığı andaki kilosu, fiziksel aktivite düzeyi ve alışkanlıkları dikkate alınarak en uygun beslenme şekli ve diyet listesi oluşturulur. Hamilelikte genel beslenme kuralları ve yeme-içme konusunda dikkat edilmesi gerekenler konusunda ayrıntılı bilgiye buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz.
z) değerleri normal seviyelere düşürülemediğinde ünsülin tedavisine geçilir. Diyet ile istenen normal kan şekeri değerlerine ulaşılabiliyorsa

Günlük besinlerle alınması gereken kalori miktarı:
Gestasyonel diyabetes mellitus (gebeliğe bağlı şeker hastalığı, GDM) durumunda alınması gereken günlük kalori miktarı hamilenin kilosu ile doğru orantılıdır. Alttaki tabloda yaklaşık değerler belirtilmiştir:


Karbonhidrat içeren yiyecekler:
Besin maddeleri başlıca karbonhidrat, protein ve yağlar olmak üzere üçe ayrılır. Karbonhidrat içeren yiyecek ve içecekler alındığında vücutta glukoza dönüşürler ve kan şekerinin yükselmesine neden olurlar. Kan şekeri yükseldiğinde pankreastan insülin salgısı arttırılarak düşürülmeye çalışılır. Protein ve yağ içeren besinler alındıklarında kan şekerinin yükselmesine neden olmazlar. Bu nedenle diyabet hastalarında özellikle karbonhidrat içeren besinlerde kısıtlama yapılır ancak sıfır karbonhidrat ile beslenmek imkansız olduğu için belli bir miktar karbonhidrat, yağ ve protein içeren besin kombinasyonu gün içerisine dağıtılır.

Karbonhidrat (şeker) içeren yiyecek ve içecekler.
Karbinhidrat içeren besinler her gün yaygın şekilde tüketilen besinlerdir ancak gebeliğe bağlı diyabet durumunda bunların belli miktar ve zaman aralıkları ile tüketilmesi gerekir. Karbonhidrat içeren başlıca besinler şunlardır:
- Meyveler, sebzeler (meyvelerde daha çok), meyve suları
- Ekmek, makarna, pasta, kurabiye, börek gibi un ile yapılmış bütün gıdalar
- Pirinç
- Patates
- Mısır gevreği
- Baklagiller: Nohut, kuru fasulye, mercimek...
- Tahıllar
- Çikolata, şeker, bisküvi gibi tatlı yiyeceklerin hepsi
- Süt, yoğurt daha çok protein ve yağ içerir ancak karbonhidrat da bulunur
- Pizza, hamburger vb. fast food ürünler

Diyet listesi:
Hamilelikte (gebelikte) şeker hastalığı (diyabet) durumunda uygulanabilecek diyet listesi hastanın yaşına, kilosuna, sağlık durumuna, var olan diğer hastalıklarına, fiziksel aktivite düzeyine göre değişiklik gösterebilir. Aşağıdaki liste sadece diyet listesinin genel mantığını ve düzenini anlatmak amacıyla örnek olarak verilmişir. Sadece şeker hastalarının değil diyet gereken bütün hastaların doktorlarına ve diyetisyenlerine danışmadan kendi başlarına, başka yerlerden öğrendikleri diyetleri uygulamamaları gerekir, çünkü her insanın hastalığı ve uygulaması gereken diyet programı farklı olabilir.
Örnek diyet listesi:
- Sabah saat 8'de: Şekersiz çay, az miktarda beyaz peynir, 2-3 dilim kepekli ekmek, domates, salatalık: Bu öğün görüldüğü gibi çok az karbonhidrat yani şeker içeren bir öğündür. Kahvaltıda fazla şekerli gıda alınmamalıdır çünkü bu saatler insülin direncinin en yüksek olduğu saatlerdir, kan şekeri çok fazla yükselebilir.
- Saat 10-11 arasında az miktarda meyve. Meyveler fazlaca şeker içerdikleri için fazla miktarda tüketilmemelidir. 1 porsiyon meyve demek yaklaşık olarak orta boy 1 elma veya armut vaya10 adet çilek veya ince bir dilim kavun, karpuz veya 12 adet kiraz veya 2 küçük mandalina veya orta boy 1 portakal veya yarım muz veya orta boy bir şeftali demektir.
- Öğle saat 1 civarında 1 tabak çorba, az miktarda et veya tavuk, sebze yemeği, yoğurt, kepekli ekmek ve yine 1 porsiyon meyve tüketilebilir.
- Öğleden sonra saat 4 civarında ara öğün olarak kepekli ekmek ve yoğurt, ayran veya kibrit kutusu kadar beyaz peynir alınabilir.
- Saat akşam 6 gibi akşam yemeğinde çorba, sebze yemeği, salata, et veya tavuk, yoğurt, kepekli ekmek gibi şekerli olmayan ürünler tüketilmelidir. Bunların yerine kuru fasulye, nohut, yeşil mecimek tercih edilebilir. Akşam yemeğinde de 1 porsiyon meyve alınabilir.
- Yatmadan önce saat 10 gibi yoğurt, 1 dilim kepekli ekmek veya 1 kase çorba gece uzun süre açlık oluşmaması için önerilir.

Diyabet hastalarına akşam yatmadan önce alınan ufak öğün ile sabah kahvaltısı arasında 10-12 saatten fazla aralık olmaması önerilir. Yukarıdaki örnek diyet listesinde de görüldüğü gibi karbinhidratlar gün içerisine ufak miktarda dağıtılarak alınır, tek seferde fazla miltarda şekerli gıda alınmamalıdır.

Neler yenmemeli? Dikkat edilmesi gerekenler?
Gebelikte diyabet (gebelik şekeri) tanısı konulduğunda yenmemesi gereken besinlerden bazılarını sıralamak gerekirse:
- Fazla miktarda tatlı, çikolata, şeker yenmemelidir
- Fazla miktarda meyve yenmemelidir.
- Ekmek, börek, makarna gibi un ürünlerini fazla yememek gerekir
- Pirinç ve patates fazla tüketilmemelidir
- Meyve suları fazla miktarda şeker içerdiği için dikkat edilmelidir
- Enerji içecekleri gebelikte tüketilmemelidir
- Çay çok az şekerli veya şekersiz içilmelidir
- Kahvaltıda çok fazla bal, reçel, çikolata gibi hızlı şeker yükseltici besinler almamaya dikkat edilmelidir
- Öğün aralarında abur cubur, çikolata, bisküvi, tatlı vb. yieyecekler tüketilmemelidir
- Öğünlerin saatlerine dikkat edilmelidir, öğünler atlanmamalıdır.
- Tatlandırıcı içeren diyet (light) ürünlerin tüketilmesi veya tatlandırıcı şekerler gebelikte önerilmez. Bu konu hakkında ayrıntılı bilgiye buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz.
- Süt laktoz içerir. Laktoz glikoz ve galaktozdan meydana gelen bir disakkarit karbonhidrattır, bu nedenle kan şekerinin yükselmesine neden olur. Diyabette süt az miktarda tüketilmelidir.
- Gün içerisinde yeterince su içmeye özen gösterilmelidir.

Hamilelikte şeker hastalığı varlığında asla yenmemesi gereken pek yiyecek yoktur ancak önemli olan yukarıdaki örnek diyet listesinde gösterildiği gibi belli miktar ve sayıyı geçmemektir.

Egzersiz, spor ve hareketli yaşam tarzı:
Haftada ortalama 5 gün 30 dakika hafif derecede egzersiz (yürüyüş) aşırı kilo almayı önlemek ve normal kan şekeri değerlerini korumak için faydalıdır. Gebelikte ağır sporlar yapılmamalıdır. Spor veya egzersiz sırasında kan şekerinin aşırı düşmesine karşı tedbirli olunmalıdır. Hareketsiz yaşam tarzı aşırı kilo almaya neden olur bu da insülin direncini arttırarak kan şekeri değerlerinin yüksek seyretmesine neden olur, diyetin yetersiz kalmasına ve insülin tedavisine gerek duyulmasına neden olabilir. Hamilelikte egzersiz ve spor konusunda ayrıntılı bilgiye buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz.


İlgili Konular:
- Gebelikte İnsülin Kullanımı
Gestasyonel Diyabet (Gebeliğe Bağlı Şeker Hastalığı)
- Hamilelik Şekeri Nedir?
- Hamilelikte Şeker Hastalığının Bebek Üzerine Etkileri
- Hamilelikte Glukoz (Şeker) Yükleme Testi 
Hamilelikte İnsülin Direnci
Hamilelikte HbA1c Değeri
- Hamilelikte Beslenme
Tamamını >>

GEBELİKTE İNSÜLİN KULLANIMI

GESTASYONEL DİYABET (HAMİLELİK ŞEKERİ) VE İNSÜLİN TEDAVİSİ

Gestasyonel diyabet (GDM) yani halk arasında gebelik şekeri (hamileliğe bağlı şeker hastalığı) diye isimlendirilen hastalık hakkında bilgiye buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz. Gestasyonel diyabet saptanan anne adayının tedavisinde genellikle öncelikle diyet uygulanır. Uygulanan diyete rağmen kan şekeri (açlık ve tokluk glukoz) değerleri hedeflenen seviyeye indirilemezse sıklıkla tedaviye insülin (insülin iğnesi, insülin ilacı) eklenir. Normal diyabet hastalarının kullandıkları oral antidiyabetik ilaçlar (ağızdan alınan haplar) gebelik için onaylanmamıştır ve kullanılmamaktadır.

GDM (gebeliğe bağlı şeker hastalığı) saptanan hastaların yaklaşık %15'inde insulin tedavisine ihtiyaç duyulmaktadır, kalan kısım diyet ile normal kan şekeri değerlerini sağlayabilmektedir.

Hamilelikte insülin tedavisi:
İnsülin tedavisinde uygulanan doz hastadan hastaya ve ülkeler, ırklar arasında bir miktar değişiklik gösterebilmektedir. Obezite seviyesi, etnik ve genetik karakterler bu değişiklikte rol almaktadır. Hastanın kilosuna göre hesaplanan günlük insülin dozu belli aralıklarla paylaştırılarak uygulanır. İkiz gebeliklerde genellikle 2 kat fazla ünsülin dozu kullanılması gerekir.

İnsülin nasıl kullanılır?
- Açlık glukoz seviyesi yüksek olduğu için insülin tedavisine gerek duyuluyorsa genellikle yatmadan önce ve kahvaltı öncesi NPH insülin (orta etkili insülin) uygulanır.
Açlık kan şekeri yüksekliği GDM hastalarının yaklaşık %15'inde yüksek saptanır sadece.
- Tokluk kan şekerleri seviyesinde de yükseklik varsa kısa etkisi insülinler yemekten hemen önce uygulanır.
Bu uygulamalar standart değildir, klinikler arasında farklı uygulamalar olabilmektedir. Günümüzde uzun etkili insülinler gebelikte genellikle kullanılmamaktadır.
İnsülin cilt altına enjekte edilerek kullanılır. Hastalar doktorlarının tariflerine uygun şekil ve dozda kendi kendilerine uygulayabilirler. Genellikle karın bölgesi ve bacak ön kısmından siltaltına uygulanır.

Gebelikte insülin kullanmak zararlı mı?
İnsülin gebelikte B kategorisinde bir ilaç olarak güvenle kullanılan ilaçlar arasındadır. İnsülinin bebek üzerine zararlı etkileri yoktur, tersine gerektiği hallerde insülin kullanmamak hiperglisemiye (yüksek glikoz seviyeleri) neden olarak bebekte konjenital anomali ve makrozomi gibi riskleri arttırmaktadır.

İnsülin tedavisi ne zaman başlanır:
Genellikle diyet uygulanmasına rağmen
- Açlık kan şekeri 90 mg/dl'den büyük olduğunda
- Yemekten 1 saat sonraki (postprandial) kan şekeri 130-140 mg/dl'den büyük olduğunda
- Yemekten 2 saat sonra (postprandial) kan şekeri 120 mg/dl'den büyük olduğunda
 insülin tedavisine geçme kararı verilir  (ACOG Practice Bulletin, 2001)

İnsülin tedavisi ile açlık kan şekeri 95'in altında ve yemekten 1 saat sonraki kan şekeri seviyeleri 120'nin altında tutulmaya çalışılır genellikle. Bu değerlerin amaçlanmasının sebebi makrozomi, omuz distozisi, bebekte obezite, metabolik sendrom gibi komplikasyonların önlenmesidir.
Yukarıda belirtilen değerler standart değildir ve bazı kliniklerde değişiklik gösterebilmektedir.

Kan şekeri (glukoz seviyesi) takibi:
Hasta  kan şekerini  hergün yaklaşık 3-4 kere stik (strip) denilen kan şekeri ölçüm cihazı ile kendi kendine evinde ölçer. Kan şekerinin ciddi bozulduğu ve regülasyon gereken durumlarda hastaneye yatırılarak hastanede ölçümler yapılır. Hastanın ölçtüğü kan şekeri değerlerine göre insülin dozlarında ayarlamalar yapılır.
Glikolize hemoglobin (HbA1C) değerleri de kan şekeri regülasyonu hakkında bilgi verir, ayda bir HbA1C değeri kontrol edilebilir.

Hipoglisemi (Kan şekerinin fazla düşmesi):
İnsülin tedavisi gören hastalar kan şekerinin normalden aşağı düşmesi yani hipoglisemi açısından dikkatli olmalıdır. Hipoglisemi ataklarının oluşmasını önlemek için doktor tarafından önerilen beslenme zamanlarına ve öğün sayılarına dikkalice uyulmalıdır, öğün atlanmamalıdır. Aşırı yorgunluk ve aşırı egzersizden kaçınılmalıdır, uygulanan insülin dozlarına dikkat edilmelidir. İnsülin kullanan hamileler aşırı yürüme, egzersiz ve aşırı yorucu işlerden kaçınmalıdır.

Hipoglisemi belirtileri:
- Başağrısı
- Görme bulanıklığı
- Ağız etrafında karıncalanma
- Güçsüzlük, yorgunluk
- Baş dönmesi, sersemlik
- Sinirlilik
- Terlemek
- Çarpıntı

Buradakilere benzer kan glukozunun yani kan şekerinin aşırı düşmesinden şüphelendirecek belirtiler varsa hemen kan şekeri ölçülmelidir ve küp şeker, bal, meyve suyu gibi kan şekerini hızlı yükseltebilecek şekerli yiyeceklerden az milktarda alınmalıdır, hemen doktora danışılmalıdır. Uzun bir yürüyüş veya yolculuk sırasında bu tür durumlara karşı hasta yanında mutlaka şeker bulundurmalıdır.
Hipoglisemi durumunda 10-20 mg karbonhidrat (şekerli yiyecek) alarak acilen kan şekerinin yükseltilmesi gerekir. Ayrıca hipoglisemi gelişen saatten önceki yemeğe ait insülin dozu azaltılabilir. Bütün bu doz ayarlamalarının doktor tarafından yapılması gerekir, hastalar asla kendi kendilerine yapmamalıdır, çok sakıncalı sonuçları olabilir.

İnsülin iğneleri:
İnsülin insan vücudunda panksreastan salınan ve kan şekerini düşürmeye yarayan bir hormondur, diyabet hastalarında da insülin ilacı (insülin iğnesi) olarak aynı amaçla kullanılır. Hastalar insülin iğnelerini kendi kendilerine uygulayabilirler. Genellikle karın bölgesinden veya bacağın ön yüzünden uygulanır.

Doğumdan sonra şeker (glukoz) seviyesi:
GDM hastalarının kan glukoz seviyeleri doğumdan sonra takip edilmelidir. GDM hastalarının %90'ının doğumdan sonra kan şekeri seviyeleri kendiliğinden ilaç kullanmaksızın normal seviyede seyreder. Ancak bu hastaların ileriki gebeliklerinde tekrar gebeliğe bağlı şeker hastalığı gelişme riski veya ileri yaşlarda bozulmuş glukoz toleransı, aşikar diyabet gelişme riski normalden fazladır. GDM hastasının doğumdan sonra takip edilen kan şekeri seviyeleri normal seyrederse insülin ve diyet tedavileri kesilir.

Doğum sonrası GDM hastalarının takibi:
- Doğumdan 6-12 hafta sonra "2 saatlik 75 gram oral glukoz tolerans testi" (75 gr OGTT) yapılmalıdır ve açlık kan şekeri bakılmalıdır. ADA (American Diabetes Association) 75 gr OGTT sonucu normal gelen hastalara doğumdan sonra en azından 3 yılda bir 75 gr OGTT tekrarlanmasını önermektedir. Hiperglisemi ile ilgili belirtiler varlığında tarama daha sık yapılmalıdır. (ACOG Committee Opinion, 2009) Bu test sonucu normal veya bozulmuş glukoz toleransı, bozulmuş açlık glukoz seviyesi, aşikar diyabet şeklinde gelebilir.
- İleride tekrar gebelik planlayanların taramasına daha fazla özen gösterilmelidir çünkü gebelikten önce anormal glukoz metabolizmasının saptanması ve prekonsepsiyonel glukoz seviyesinin normal tutulması bir dahaki gebelikte gelişebilecek komplikasyonları önlemek açısından çok önemlidir.
- Bir daha gebelik planladığında gebelikten önce kan şekeri değerlendirmesi yapılmalıdır.
- Doğum sonrası emzirmeleri önemle vurgulanmalıdır.

Uzun dönem riskler:
- Gebeliğe bağlı şeker hastalığı (GDM) hastalarının yaklaşık üçte biri veya yarısında sonraki gebeliklerinde de GDM gelişir. İleri yaşta olan ve doğumdan sonra fazla kilo alan gebelerde tekrarlama riski daha yüksektir.
- GDM hastalarıının ileride bozuluş glukoz tolerası veya Tip 2 diyabet, insülin bağımlı diyabet riski normalden fazladır. Hastaların yaklaşık %30'unda 15 yıl içerisinde tip 2 diyabet gelişir. Fazla kilolu olan hastalarda bu risk daha fazladır. Bu yüzden GDM hastaları doğum sonrası fazla kilolu olmadan ve düzenli egzersiz içeren, hareketli yaşam tarzı açısından özendirilmelidir.
- Özellikle adacık hücre antikoru (ICA) ve GADA pozitif olan hastalarda ve GDM için insülin tedavisi gören hastalarda ileride insülin bağımlı (Tip 1) diyabet gelişme riski daha fazladır. (kaynak 1, 2)

Diyabet açısından emzirmenin önemi:
Hamilelik sırasında şeker hastalığı (diyabet) gelişen annelerin doğum sonrası düzenli ve uzun süreli emzirme için teşvik edilmeleri çok önemlidir. Çünkü doğum sonrası bebeğini emziren annelerde ileriki yıllarda tip 2 diyabet gelişme riski azalmaktadır ve gecikmektedir. Bebekte de obezite, metabolik sendrom, diyabet gibi hastalıklar daha az görülmektedir. (kaynak 1, 2, 3)
Ayrıca emzirme doğum sonrasında annenin daha kolay kilo kaybetmesine neden olduğu için de dolaylı olarak diyabet tekrarlama riskini azaltır. Çünkü kilolu anneler gestasyonel diyabet veya tip 2 diyabet gelişmesi açısından daha fazla risk altındadır.
Bunların dışında emzirmenin over kanseri ve meme kanserini azalttığını gösteren çalışmalar mevcuttur. (bkz: emzirmenin anneye faydaları)


İlgili Konular:
Hamilelik Şekerinde Diyet Ve Beslenme
- Gestasyonel Diyabet (Gebeliğe Bağlı Şeker Hastalığı)
- Gebelik Şekeri Nedir?
Hamilelikte Glukoz (Şeker) Yükleme Testi
Hamilelikte İnsülin Direnci
Hamilelikte HbA1c Değeri
Tamamını >>



UYARI: Sitedeki bilgiler hastalıkların tanı ve tedavisinde kullanılmamalıdır.
Yazıların her hakkı saklıdır, izinsiz kullanılamaz. devamı >>

"Gebelik ve kadın hastalıkları konusunda ayda 1 milyondan fazla ziyaretçi sayısı ile en çok tıklanan, en geniş içerikli site"