HİDROPS FETALİS

Hidrops fetalis gebelik sırasında fetusun çeşitli dokularında sıvı birikmesine bağlı olarak ödemli bir hal almasıdır. Fetusta cilt ödemi, asit, plevral efüzyon, perikardiyal sıvı birikmesi görülebilir. Plasenta ödemli, hidropik görüntüdedir. Sıklıkla polihidramnios eşlik eder.

Fetustaki bu yaygın ödem ve sıvı birikmesi immünolojik bir nedenden kaynaklanıyorsa immün hidrops fetalis adını alır, immünolojik olmayan nedenlerden kaynaklanıyorsa non-immün hidrops fetalis adını alır.

İMMÜN HİDROPS FETALİS (ERİTROBLASTOZİS FETALİS)
Hidrops fetalislerin yaklaşık %10'u immün nedenlerle meydana gelir, eritroblastozis fetalis adı da verilir. İmmün hidrops fetaliste kan grubu antijenleri, rh antijenleri gibi nedenlerden dolayı anne ve fetus arasında etkileşim neticesinde annede antikorlar oluşur, oluşan antikorlar plasentayı geçerek fetusta eritrositlerin parçalanmasına ve anemiye neden olur. Oluşan anemi çeşitli mekanizmalarla fetusta hidropsa (sıvı birikmesi) neden olur. Aneminin hidropsa neden olmasındaki başlıca mekanizma kalp yetmezliğine neden olasıdır. Bunun dışında anemiyi kompanse etmek için ekstramedüller hematopoez (karaciğerde hematopoez) oluşması, buna bağlı karaciğer harabiyeti ve portal hipertansiyon gelişmesi de hidropsa katkıda bulunan mekanizmalardır. İmmün-hidrops fetalisin en bilinen sebebi Rh uygunsuzluğudur ve halk arasında kan uyuşmazlığı olarak adlandırılır. Rh uygunsuzlu hakkında ayrıntılı bilgiye buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz.

NON-İMMÜN HİDROPS FETALİS
Hidrops fetalisin immünolojik mekanizma dışında diğer nedenlerle oluşmasına non-immün hidrops fetalis adı verilir. Hidrops fetalislerin yüzde 90'a yakın kısmı non-immün hidrops fetalisler oluşturur.

hidrops fetalis
Resmi büyütmek için üzerine tıklayın

Non-İmmün hidrops fetalis nedenleri:
- Fetusta kardiyovaküler anomaliler en sık nedendir
- Kardiyak aritmiler
- Sakrokoksigeal teratom
- Kistik higroma
- Alfa-talasemi
- Perinatal enfeksiyonlar (En sık enfeksiyöz sebep Parvovirüs-B19)
- TORCH
- Konjenital diafragma hernisi
- Kistik adenomatoid malformasyon
- TTTS
- Üriner sistem anomalileri
- Koryoanjioma

Mirror sendromu ( Ballantyne sendromu) fetusta hidrops varlığında annede ödem ve preeklampsi gelişmesidir. İlk defa 1892 yılında John William Ballantyne tarafından tanımlanmıştır (kaynak).

İlgili Konular:
- Kan Uyuşmmazlığı (Rh Uygusuzluğu)
Tamamını >>

KORDON SARKMASI (UMBLİKAL KORD PROLAPSUSU)

Kordon sarkması bebeğin göbek kordonunun doğum sırasında vajen içerisine sarkmasıdır, kordon bazen dışarı kadar çıkabilir. Bebeğin önde gelen kısmı baş ise kordon başın önüne geçecek kadar sarkar, aynı durum makat ile gelen bebeklerde de görülebilir. Kordonun doğum yolu üzerine sarkması için membranların (zarların) açılması gerekir. Zarlar açılmadan önce kordon bebeğin önünde palpe edilirse buna kordon prezentasyonu denir. Kordon sarkması nadir bir durumdur ve gebeliklerin %1'inden azında görülür.

Kordon sarkması için risk faktörleri:
- Malprezentasyon (Kordon sarkması en sık transvers gelişte daha sonra makat gelişte görülür)
- Polihidramnios
- Kordonun normalden uzun olması
- Preterm doğum
- Düşük doğum ağırlığı
- İkiz, üçüz gebelikler
- EMR, PPROM
- Fetal anomaliler
- Grand multiparite (5'ten fazla doğum yapmış olmak)
- İntrauterin basınç katateri yerleştirilmesi
- Amniyoinfüzyon

Kordon sarkması genellikle zarlar açıldığında aniden meydana gelir, bazen daha sonraki saatlerde sarkma oluşabilir. Zarlar açılmadan önce kordonun sarkacağının anlaşılması çoğunlukla mümkün olmaz bazen ultrasonografide göbek kordonunun ön tarafta görülmesi şüphe yaratabilir. Bazen şüphe yaratan ilk bulgu NST'te fetusun kalp atımlarında bozulma olabilir.

Tedavi:
Kordon sarkması durumunda sarkan kordonu tekrar uterus içerisine itmek mümkün değildir. Kordon prolapsusu riskli bir durumdur çünkü önde gelen kordon kısmı sıkışarak fetusun ciddi distrese girmesine neden olabilir. Bu nedenle eğer hemen doğabilecek kadar açıklık varsa hemen normal yolla doğurtmak aksi halde sezaryen ile doğumu gerçekleştirmek gerekir sıklıkla.


İlgili Konular:
- Bebeğin Boynuna Kordon Dolanması
Tamamını >>

PRESİPİTE DOĞUM EYLEMİ (HIZLI DOĞUM)

NORMAL DOĞUMUN HIZLI GERÇEKLEŞMESİ
Hızlı doğum yani presipite doğum doğumun 3 saatten daha kısa sürede gerçekleşmesidir. Tüm doğumların yaklaşık %2'sinde görülür. Hızlı doğum eyleminde doğumun aktif fazının başlangıcından bebeğin doğumuna kadar geçen süre 3 saaten kısa sürmektedir.

Hızlı doğumlarda artan riskler:
- Omuz distozisi
- Erb-Duchene paralizisi
- Uterin atoni
- Dekolman plasenta
- Perine, vajen, serviks laserasyonu
- Amniyon sıvısı embolisi

İlgili Konular:
- Normal Doğum Ne Kadar Sürer?
Tamamını >>

GEBELİKTE SİFİLİZ ENFEKSİYONU

HAMİLELİKTE SFİLİZ ENFEKSİYONU
Sfiliz (eski adı frengi) Treponema Pallidum isimli bir bakterinin etken olduğu hastalıktır. Sfiliz en yaygın olarak cinsel temasla bulaşır. Sfiliz gebelik sırasında da görülebilir ve en sık fetal ölüme neden olan enfeksiyondur. Gebelik esnasında geçirilen sfiliz enfeksiyonu anneden bebeğe plasenta aracılığı ile geçebilmektedir. Sfilizin her döneminde geçiş mümkündür ancak en kolay geçiş sekonder evrede olur. Sfiliz enfeksiyonunda plasenta soluk ve büyük bir hal alır.

Perinatal enfeksiyonun tanısı içim amniyon sıvısında PCR ile DNA saptanması kullanılabilir ancak bazı vakalarda fetus enfekte olduğu halde DNA saptanamamaktadır.
Lezyonlarda karanlık alan mikroskopisi ile T.Pallidum görülebilir. T. Pallidum normal mikroskopta boyasız olarak görülemez. Hareketli bir spirokettir. T. Pallidum besiyerinde ve doku kültüründe üretilemez.
Tanıda en yaygın olarak serolojik testler kullanılır (treponemal antikorlar ve non-treponomal antikorlar).

Gebelikte sifiliz enfeksiyonunun fetus üzerine etkileri:
- Preterm doğum
- Perinatal ölüm
- Düşük doğum ağırlığı
- IUGR
- Ölü doğum
- Hidrops
- Asit

Doğumdan sonra bebekte görülebilecek bulgular:
- Döküntü
- Keratit
- Hutchinson dişleri
- Semer burun
- İskelet sistemi anomalileri
- Nörülojik tutulum
- Sağırlık
- Hepatosplenomegali
- Trombositopeni
- Anemi
- Sarılık
- Myokardit

Sifiliz tedavisi ile ortaya çıkan ateş, döküntü, hipotansiyon, baş ağrısı, miyalji ablosuna Jarisch-Herxheimer reaksiyonu denir. Bu tablo uterin kontraksiyonlara neden olabilir ve preterm doğumu tetikleyebilir.

Gebelikte sfiliz tedavisinde öncelikle kullanılan antibiyotik penisilindir.

İlgili Konular:
- Gebelikte Enfeksiyon Hastalıkları
Tamamını >>

SEZARYEN SONRASI YARA YERİ ENFEKSİYONU

SEZARYEN KESİ YERİNDE ENFEKSİYON
Sezaryen sonrası dikiş yerinde enfeksiyon yaklaşık %5 oranında görülen bir durumdur. Ameliyat kesi yerinde yara yeri enfeksiyonuna akıntı, ateş, kötü koku, kızarıklık, yanma gibi bulgular eşlik edebilir. Yara yerinde enfeksiyon genellikle ameliyattan sonraki ilk hafta içerisinde oluşur, daha sonraki dönemde çok nadirdir. Dikişler alındığı anda yara temizse ve enfeksiyon olmaksızın iyileşmişse sonradan enfeksiyon oluşma ihtimali çok azdır.
Aynı durum sadece sezaryen ameliyatında değil bütün ameliyat kesi yerlerinde ve normal doğum kesisi (epizyotomi) alanında da meydana gelebilir. Sezaryen veya normal doğum sonrası ateş nedenlerinden biri yara yeri enfeksiyonudur. Doğum sonrası yara yerleri tam iyileşme ve enfekte olma açısından dikkatli takip edilmelidir. Yara yerindeki enfeksiyon dikişin tamamen açılmasına ve bazen tekrar dikiş atılmasına neden olabilir.

Risk faktörleri:
- Uzamış eylem
- Uzamış EMR
- Koryomniyonit
- Obezite
- İnsülin bağımlı diyabet
- İmmün yetmezlik
- Kortikosteroid tedavisi ve immunsüpressif tedavi alanlar
- Düşük sosyoekonomik düzey

Sezaryen sonrası kesi yerinde enfeksiyon bakteriel kaynaklıdır ve staf. aureus ve streptokoklar, gram negatif basiller sık rastlanan enfeksiyon ajanlarıdır. Tedavide antibiyotikler, yara yeri temizliği (pansuman) ve depridman yapılır.

Sezaryen sonrası yara yeri enfeksiyonunu önlemek için ameliyattan önce proflaktik antibiyotik uygulanması rutin olarak yapılır.


İlgili Konular:
- Sezaryen Dikişleri
- Ameliyat Sonrası Dikiş İzleri
Tamamını >>

POSTPARTUM ENDOMETRİT

DOĞUM SONRASI RAHİM ENFEKSİYONU
Endometrit rahmin iç tabakasının (endometrium tabakasının) enfeksiyomudur. Gebelik sırasında rahmin en iç tabakası değişikliğe uğrar ve desidua adını alır, gebelik sonrasında  çeşitli nedenlerle bu tabakanın enfeksiyonu gelişebilir, buna postpartum endometrit denir. Endometritte enfeksiyon myometriuma kadar ilerlemişse endomiyometrit adı verilir, parametriuma kadar ilerlemişse parametrit adı verilir.

Doğum sonrası endoemetrit polimikrobiyal bir enfeksiyondur. Grup B streptokoklar, anaerob gram pozitif bakteriler, anaerob gram negatif bakteriler (bakteriodes, prevotella), aerob gram negatif bakteriler (E. coli, K. Pnömonia, Proteus), K. Trochamatis, Mycoplasma gibi çeşitli bakteriler rol alabilir. Erken dönem endometritte en sık etken Grup B streptokoklardır. Geç dönem endometritte en sık Klamidya'ya rastlanır.

Risk faktörleri:
(Koryoamnionit ile benzer risk faktörleri)
- Genç yaş
- İlk doğum
- Uzamış doğum eylemi
- PPROM, EMR
- Sezaryen
- Düşük sosyoekonomik düzey
- Çok sayıda vajinal muayene yapılması
- Aşırı mekonyumlu amnion sıvısı
- GBS kolonizasyonu
- Bakteriel vajinozis
- Plasentanın manuel çıkarılması

Belirtiler ve tanı:
Doğum sonrası (postpartum) dönemde ateş yüksekliğinin önemli nedenlerinden birisi endometrittir. Ateş dışında uterin hassasiyet, alt karın ağrısı, kötü kokulu akıntı gibi bulgular olabilir.
Kanda lökosit yüksekliği vardır ancak doğum sonrası hastada fizyolojik olarak da normalde lökosit yüksekliği görülebilmektedir.

Ayırıcı tanı açısından yara yeri enfeksiyonu, epizyotomi alanında enfeksiyon veya hematom, abse gelişimi, mastit, meme absesi, piyelonefrit gibi doğum sonrası ateş yüksekliği ile seyreden durumlar akla gelmelidir.

Tedavide antibiyotikler kullanılır.

İlgili Konular:
- Koryoamniyonit
- Doğum Sonrası Ateş Yüksekliği
Tamamını >>

KORYOAMNİYONİT

Koryoamnionit fetusun içinde bulunduğu amnion sıvısını çevreleyen zarların enfeksiyonudur. Bu zarların dışta olanı koryon zarı iç tarafta olanı amnion zarıdır, amnion zarı amnion sıvısı ile temas halindedir. Enfeksiyon etkeni olan bakteriler sıklıkla assendan yolla servikovajinal kanaldan gelir.

Risk faktörleri postpartum endometrit ile benzerdir:
- Genç yaş
- Düşük parite, ilk gebelik
- Uzamış eylem
- Uzamış EMR
- Çok sayıda vajinal muayene
- İnternal fetal monitör
- Bakteriel vajinozis, gonore gibi enfeksiyonlar
- Düşük sosyoekonomik düzey
- Mekonyum boyalı amnion sıvısı

Genellikle polimikrobiyal bir enfeksiyondur. Anaerob bakteriler, bakteriodes, Grup B streptokoklar, E. Coli, enterokoklar, fusobakterium, mikopazma, üroplazma gibi ajanlara sık rastlanır. Bu nedenle tedavide geniş spektrumlu antibiyotikler kullanılır.

Gram negatif aerobik: E.coli, Klebsiella, Proteus
Gram negatif anaerobik: Bakteriodes, Prevotella
Gram pozitif anaerobik: Peptokok, peptostreptokok

Bulgular:
Ateş, uterin hassasiyet, maternal ve fetal taşikardi, maternal lökositoz, kötü kokulu vajinal akıntı en sık görülen bulgulardır. Koryoamniotik zarın histopatolojik incelemesi kesin tanıya götürür.

Koryoamnionit olgularında postpartum atoni ve endometrit gelişme riski vardır.


İgili Konular:
- Erken Membran Rüptürü (EMR, PPROM)
- Postpartum Endometrit
Tamamını >>

AMNİYON SIVI EMBOLİSİ

Amnion sıvı emboli sendromu (AFE) gebelik ile ilgili en ölümcül komplikasyonlardan birisidir. Çok nadir görülen bir komplikasyondur,
İnsidansı yaklaşık 100.000'de 1 olarak bildirilmiştir. Plasenta bölgesinden veya uterin venlerden anne dolaşımına amnion sıvı geçmesi neticesinde emboli oluşur. Bu durumda annenin pulmoner venlerinde fetusa ait epitel hücreleri, lanugo tüyleri görülebilir. Hipotansiyon, hipoksi, dispne, siyanoz gelişir. Yüksek oranda maternal mortalite ile sonuçlanır (%80 civarında).
Gebelik sırasında ve doğumdan kısa süre sonra meydana gelebilir.

Risk faktörleri:
- İleri anne yaşı
- Multiparite
- Preeklampsi, eklampsi
- Sezaryen
- Forceps ve vakum uygulanması
- Hızlı doğum (presipite eylem)
- Plasenta previa
- Dekolman plasenta
- Ölü bebek
- Uterin rüptür
- Servikal laserasyon
- Anne karnına travma
- Doğum indüksiyonu (tartışmalı araştırmalar mevcut)
- Polihidramnios

Yoğun bakım tedavisi gerektiren bir durumdur. Amniotik sıvı anne dolaşımına geçtiğinde emboli neticesinde sıklıkla kardiyojenik şok, hipotansiyon, solunum arresti, hipoksemi ve DIC tablosuna yol açar. Tonik klonik nöbetler eşlik edebilir.

İlgili Konular:
- Gebelikte Tromboemboli
- Anne Ölümü
Tamamını >>

MEKONYUM ASPİRASYONU

BEBEĞİN ANNE KARNINDA KAKASINI YUTMASI
Bebek anne karnında iken barsaklarında koyu kıvamda yeşilimsi bir dışkı birikir. Bebek anne karnında birşey yememesine rağmen barsaklarında dışkı olmaktadır çünkü bebeğin mide ve barsak sistemindeki salgılar, safra salgısı, lanugo denen tüyler, verniks kaseosa, mukus ve amnios sıvısı mekonyum denilen dışkının oluşmasına katkıda bulunur.  Bu dışkıyı bebek normalde doğumdan sonraki günlerde yapacaktır. Bebeğin ilk kakası olan bu dışkıya "mekonyum" adı verilir. Eğer anne karnındaki bebek bu dışkıyı doğum zamanında yutarak akciğerlerine alırsa bu duruma "mekonyum aspirasyon sendromu (MAS)" denir, halk arasında bebeğin kakasını yutması veya bebeğin kakasını yemesi olarak adlandırılır. Burada kastedilen aslında bebeğin kakasını yemesi veya yutması değildir, soluk borusuna ve akciğerlerine kaçmasıdır. Akciğerlerde mekonyum (dışkı) bulunması doğumdan sonra bebekte solunum sıkıntısına neden olacaktır. Eğer amnion sıvısı miktarında azalma (oligohidramnios) varsa  içerisindeki memonyum daha koyu bir kıvam alacağı için fetus açısından daha tehlikeli olacaktır.

Normalde anne karnındaki bebeğin amnion sıvısı berraktır, hafıf sarı-beyaz renkte olabilir. Bebek doğumdan önce amniyon sıvısı içerisine barsak içeriğini (mekonyum) boşaltmışsa amnion sıvısı sarı-yeliş-kahverengi bir renk alır. Su kesesi açıldığında bu renk değişikliği gözle kolayca anlaşılır. Su kesesi açılmadan önce bu durumun anlaşılması her zaman mümkün olmamaktadır, bazı durumlarda ultrason ile tanı konulabilmektedir.

Belirtiler:
Aşırı koyu mekonyumlu amnion sıvısı içerisinden doğan bebeğin cildi tamamen kahverengi boyanmış halde izlenebilir. Bebekte solunum zorluğu, kalp ritmi bozulması, tonus yokluğu gibi bulgular olabilir. Bebek gerekirse entübe edilerek solunum yollarındaki mekonyum parçaları temizlenir ve yoğum bakım tedavileri uygulanır. Bebeğin akviğer grafisinde infiltrasyon alanları ve atelektazi izlenebilir.

Amnion sıvısında mekonyum hangi durumlarda olur?
- Günaşımı (günü geçen gebeliklerde barsak sisteminin olgunlaşmasına bağlı)
- Fetusta hipoksi, asidoz, kalp ritminde bozulma olması
- Kordon sıkışması
- Fetusun başına bası olması
- Zor ve uzun süren doğumlar
- IUGR

Mekonyum mevcut olan doğumlarda fetal distres nedeniyle sezaryen riski artmaktadır.Amnion sıvısında mekonyum bulunması durumunda postpartum endometrit ve amnion sıvısı embolisi riskinde de artış izlenir.

Mekonyum (dışkı, kaka) bulaşmış amnion sıvısı içerisinden doğan her bebekte mekonyum aspirasyon sendromu izlenmez. Mekonyum ile boyalı halde doğan bebeklerin yaklaşık yarısında hiçbir problem gelişmemektedir.
Tamamını >>

UTERİN ATONİ

UTERİN ATONİYE BAĞLI DOĞUM SONRASI KANAMA
Atoni kelime anlamı olarak tonusun olmaması yani kasılma olmaması (a-toni) anlamına gelir. Normalde hem normal doğum hem sezaryen sonrası uterus hemen kasılır ve sertleşir, bu sayede doğumdan sonra (postpartum) aşırı kanama olması engellenir. Eğer uterus kasılamazsa yani tonus sağlanamazsa doğumdan sonra fazla kanama olmaya başlar, bu duruma uterin atoniye bağlı kanama denir. Doğumdan sonra rahmin kasılmaması, sertleşmemesi olarak da adlandırılır. Bazen kanama kısa sürede durur ve uterin tonus geri döner, bazı durumlarda çok uzun süren ve aşırı derecede kanamalara neden olabilir. Doğum sonrası oluşan aşırı kanamaların en sık sebebi uterin atonidir.

Uterin atoni risk faktörleri:
- Polihidramnios gibi uterusun aşırı gerildği durumlar
- İkiz, üçüz gebelik
- Makrozomi
- Grand multiparite (5 veya daha fazla doğum yapmak)
- Hızlı doğum (presipite eylem)
- Uzamış doğum eylemi
- Anneye genel anestezi verilmesi
- Uterusu gevşeten ilaçların kullanılması, magnezyum sülfat
- Oksitosin ile doğumun indüklenmesi
- Annenin önceki doğumlarında atoni hikayesi olması
- Koryoamniyonit
- Uterusta bulunan büyük myomlar
- Plasentanın elle çıkarılması
- Annenin obez olması

Tanı:
Doğumdan sonra herhangi bir dönemde normalden fazla kanama olması ile şüphe edilir ve uterusun elle muayenesinde kasılmadığı, yumuşak olduğu belirlenirse tanı kesinleşir. Ultrason veya diğer tanı yöntemleri diğer kanama sebeplerini ekarte etmede yardımcı olabilir, atoni tanısında ultrasonografinin direk olarak faydası yoktur.

Tedavi:
Elle masaj uygulanması ve uterusun kasılmasını sağlayan ilaçlar (oksitosin, metilergonovin, prostaglandinler) çoğu vakada tedavi için yeterli olur.
Daha şiddetli ve yukarıdaki yöntemlerle durdurulamayan kanamalarda uterin arter embolizasyonu veya ligasyonu, hipogastrik arter ligasyonu, B-lynch sütürü gibi cerrahi yöntemler uygulanır. Bunlara cevap alınamayan durumlarda histerektomi ameliyatı ile rahmin tamamen alınması gerekebilir.


İlgili Konular:
- Doğum Sonrası Aşırı Kanama (Postpartum Kanama)
Tamamını >>

OVARYAN GEBELİK

GEBELİĞİN YUMURTALIK ÜZERİNE YERLEŞMESİ


Ektopik gebelikler en sık tubada görülür ancak tuba dışından en sık görüldüğü yer overlerdir, overde yerleşmesine ovarian gebelik denir. Ovaryan gebelikler tubal ektopik gebeliklerin aksine tubada (tüplerde) meydana gelen hasarlarla ilişkili değildir. Rahim içi araç (RİA) kullananlarda risk artışı söz konusudur.
Tüm gebeliklerde 1000'de 1'den daha az sıklıkla, tüm ektopik gebeliklerin yaklaşık %1-3'ünü oluşturacak kadar görülmektedir. Nadiren miada kadar yaşayabilir ve canlı doğumla sonuçlanabilir.

Tanı için Spiegelberg kriterleri kullanılır:
- Over lokalizasyonunda gestasyonel kese bulunması
- Kese uterusa ovaryan ligamen ile tuutnmuş olmalı
- Gestasyonel kese duvarında ovaryan doku histolojik olarak gösterilmeli
Çok nadiren bilateral ovaryan gebelik vakaları bildirilmiştir (kaynak).

Tedavi:
Metotreksat tedavisi veya ovaryan wedge rezeksiyon, ooforektomi uygulanabilmektedir.

İlgili Konular:
- Ektopik Gebelik (Dış Gebelik)
- Servikal Gebelik
- Abdominal Gebelik
Tamamını >>

LEOPOLD MANEVRALARI

Leopold menevraları ile karın üzerinden yapılan muayene sırasında bebeğin pozisyonu, prezentasyonu, angajman ve seviyesi belirlenir.
- 1. Leopold manevrası: Uterin fundus palpe edilerek burada fetusun bulunan kısmı belirlenir (baş veya makat).
- 2. Leopold manevrası: Sağ ve sol yanlar palpe edilerek fetal sırtın pozisyonu belirlenir.
- 3. Leopold manevrası: Önde gelen kısmın angaje olup olmadığı belirlenir.
- 4. Leopold manevrası: Önde gelen kısmın seviyesi belirlenir.

Leopold mavevraları Alman jinekolog Christian Gerhard Leopold tarafından tanımlanmıştır. Günümüzde bu manevrada belirlenen bulguların doğrulanması için ultrasonografiden faydalanılmaktadır. Özellikle obez ve polihidramnios olan gebeliklerde Leopold manevralarının başarıyla uygulanması zor olabilmektedir. Muayeneye başlamadan önce hastanın idrarını yaparak mesanesini boşaltması fayda sağlar.

Bazı kaynaklarda 5. Leopold manevrası şeklinde adlandırılan "Zangemeister manevrası" Alman jinekolog Wilhelm Zangemeister tarafından tanımlanmıştır (kaynak). Doğum başladıktan sonra uygulanır, amaç baş-pelvis uygunsuzluğunun olup olmadığını belirlemektir.


İlgili Konular:
- Gebelikte Çatı Muyenesi Nedir? Nasıl Yapılır?
- Gebelikte Muayene veya Vajinal Ultrason Yapılması Zararlı Mı?
Tamamını >>

ANORMAL UTERİN KANAMALAR

Adet düzeninin normalin dışında olması veya adetleri düzenli olan bir kadında kanama miktarının fazla olması veya adet kanamaları dışında ekstra kanamalar olması anormal uterin kanama olarak adlandırılır. Kısacası anormal uterin kanama normal süre ve miktarın dışındaki her tür uterin (uterus kaynaklı, rahim kaynaklı) kanamadır. Normal adet kanama düzeni ve miktarı nasıl olmalıdır hakkında bilgiye  buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz.

Üreme çağında anormal uterin kanamanın en sık nedeni anovulasyondur. Prepubertal kız çocuklarında anormal uterin kanamanın en sık nedeni vulvovajinitlerdir. Postmenopozal kadınlarda en sık neden endometrial atrofidir.

Anormal uterin kanamalar iki grup altında incelenir:
1- Organik nedenlere bağlı anormal uterin kanamalar: Anormal uterin kanamaların yaklaşık yüzde 30'u bu gruptandır. Kanama sebebi olarak altta yatan bir organik sebep vardır. Bunlar:
- Miyom
- Endometrial polip
- Maliginite
- Adenomyozis
- Endometrit
- Servisit
- Endometrial atrofi
- Non-jinekolojik nedenler: Hipotiroidi, hipertiroidi, hiperprolaktinemi, kanama diyatezi, diabetes mellitus

2-Disfonksiyonel uterin kanamalar (DUK): Anormal uterin kanamaların çoğu, yaklaşık %70'i bu gruptadır. Burada alltta yatan bir organik neden yoktur. Çoğu anovulasyon nedenlidir.

DİSFONKSİYONEL UTERİN KANAMALAR
Bu grup kanamalar kanamaya neden olan hormonal değişim mekanizmasına göre 4 grupta incelenir.

Östrojen çekilme kanaması:
Burada yüksek östrojen düzeyinin aniden düşmesi nedeniyle kanama meydana gelir. Örnekler:
- Ovulasyon zamanında görülen intermenstrüel kanama östrojen piki sonrasında östrojen düzeyinin düşmesi ile meydana gelir
- Yenidoğan bebeklerde nadiren vajinal kanama olabilir. Burada sebep anneden geçen östrojenin doğum nedeniyle aniden kesilmesidir.
- Ooforektomi ameliyatı ile ovaryan östrojen kaynağının aniden kesilmesi
- Dışarıdan verilen östrojen ilaçlarının kesilmesi

Östrojen kırılma kanaması:
Burada uzun süre yüksek miktarda östrojen etkisiyle endometriumun aşırı kalınlaşması nedeniyle kanama meydana gelir. Örnek:
- Anovulatuar sikluslarda ovulasyon olmadığı için progesteron sentezi artmaz ve endometrium uzun süren östrojen etkisi altında kalır.
- Polikistik over sendromu (PCOS)

Progesteron çekilme kanaması:
 Östrojen ve progesteron etkisi altında prolifere olmuş endometriumda progesteronun aniden kesilmesi ile kanama başlamasıdır. Normal adet kanaması da bu mekanizma ile meydana gelir. Bu tür disfonksiyonel uterin kanamalara örnekler:
- Korpus luteum yetmezliği
- Dışarıdan verilen progesteron ilacının aniden kesilmesi
- Progesteron challenge testi

Progesteron kırılma kanaması:
Endometrium uzun süre ve fazla miktarda progesteron hormonuna maruz kalırsa atrofiye uğrar ve kanamaya başlar, buna progesteron kırılma kanaması denir.
- Progesteron içeren ilaçların uzun süre aralıksız kullanılması
- Korpus luteum persistansı (Halban sendromu)

Tanı:
Anormal uterin kanamanın nedenini araştırmak için anamnez ve fizik muayene dışında ultrasonografi, CT, MR, salin infüsyon sonografi (SİS), HSG, histeroskopi, endometrial biyopsi, kanama profili, hormon profili gibi yöntemler kullanılabilir.

Tedavi:
Altta yatan organik bir sebep olan kanamalarda nedene yönelik operatif girişimler veya ilaç tedavileri uygulanır sıklıkla. Myomektomi, polipektomi, enfeksiyon nedenli ise antibiyotik veya altta yatan endokrin bozukluk varsa ona yönelik ilaç tedavisi uygulanır.
Disfonksiyonel uterin kanamalarda operatif girişimler nadiren gerekir. Çoğunlukla ilaç tedavileri, yaşam tarzı değişiklikleri ile başarı elde edilir. Örneğin obez ve polikistik over hastası olan bir bayanda meydana gelen disfonksiyonel kanama kilo verme ve egzersiz gibi yaşam tarzı değişiklikleri ile düzelebilir. Kanama kullanılan ilaçlara bağlı ise bunların düzenlenmesi ve değiştirilmesi gerekir.


İlgili Konular:
- Adet Düzensizliği
Normalde Adet Süresi ve Miktarı Ne Olmalıdır?
- Amenore (Adet Görememe)
Tamamını >>

PROGESTERON HORMONU

Progesteron 21 karbonlu (C21) steroid yapıda hormonlardan birisidir ve temel yapı taşı kolesteroldür. Seks hormonları grubundandır. Progestagen denilen hormon grubunun en önemli üyesidir. Progesteronun temel yapı taşı diğer seks hormonları gibi kolesteroldür. Kolesterol önce
pregnanolona sonra progesterona dönüşür. Progesteron ayrıca diğer steroid hormonların çoğu için de öncül madde konumundadır. Overlerden, adrenal bezden (sürrenal bez) ve gebelikte plasentadan sentezlenir.
İlk olarak 1933 yılında ABD'de Willard Myron Allen ve George Washington Corner tarafından tanımlanmıştır ve ismi pro-gestasyonel-steroid-keton = proge-ster-one şeklinde türetilmiştir (kaynak).

Progestin ve perogestagen terimleri karıştırılmamalıdır. Progestin sentetik olarak üretilen ve progesteron hormonu benzeri etki gösteren maddelere verilen isimdir. Progestinlerden bazıları: Levonorgestrel, nörotindron, norgestrel, medroksiprogesteron asetat, norgestimate, desogestrel, gestoden, dienogest, drospirenon.

Gebelikte progesteron 8. haftaya kadar esas olarak overde korpus luteumdan sentezlenir, daha sonra luteo-plasental shift meydana gelir yani üretim plasentaya kayar..

Progesteron hormonunun kadın vücudundaki etkileri:
- Vajen epitelinde glikojen depolanmasını azaltır, bundan dolayı vajende pH artar, alkali ortam oluşur. Progesteron etkisi ile vajen epitelinde intermediate hücre hakimiyeti oluşur (gebelikte olduğu gibi).
- Servikal mukusu kalınlaştırır ve pH'sını azaltır, asitleştirir. Bu gebeliği zorlaştırıcı bir etkidir.
- Endometrium gland ve stromasında antiproliferatif etki gösterir.
- Endometriumda östrojen reseptörü oluşumunu azaltır.
- Memelerde lobüler ve alveolar doku gelişimini arttırır.
- Ovulasyon (yumurtlama) öncesinde pozitif feedback etki ile FSH salınımını arttırır. Tersine LH üzerine negatif feedback etki yapar.
- Progesteron termojenik bir hormondur ve kadınlarda ovulasyon (yumurtlama) sonrasında vücut ısısındaki artıştan sorumludur.
- Vücutta su ve tuz tutulmasına neden olur.
- Düz kaslarda gevşeme sağlar. Bu nedenle gebelikte safra stazı, reflü, kabızlık gelişir.

Progesteron ölçümü (tahlil) hangi durumlarda yapılır?
- İnfertilite (kısırlık) tedavisinde ovulasyon tespiti için: Progesteron düzeyinde düşüklük ovulasyon olmadığı anlamına gelir.
- Ektopik gebelik (dış gebelik) tanısında

Progesteron ilaçları (progestin) hangi durumlarda kullanılır?
- Gebelik sırasında düşük tedavisinde
- Habitüel abortus
- Preterm eylem (erken doğum) proflaksisi
- İnfertilite (kısırlık) tedavisi ve IVF (tüp bebek) tedavileri
- Adet düzensizliği tedavisi
- PCOS (Polikistik over sendromu)
- Endometrial hiperplazi
- Menstrüasyonu geciktirmek amacıyla
- Katameniel epilepsi
- Doğum kontrolar hapları ve 3 aylık iğneler içerisinde bulunur
- Acil kontrasepsiyon amacıyla
- Amenore tanısında progesteron challenge testinde kullanılır


İlgili Konular:
- Östrojen Hormonu
- Kadınlarda Hormon Bozukluğu
- FSH Hormonu Yüksekliği
Prolaktin (Süt Hormonu) Yüksekliği
- İnfertilite (Kısırlık)
Tamamını >>

ADENOMYOZİS

ADENOMİOZİS 
(ENDOMETRİOZİS İNTERNA)
Uterusun myometrium tabakası içerisinde endometriuma ait bez ve stromal dokuların bulunmasıdır. Östrojen bağımlı büyüyen hastalıklardan birisidir, menopoz gibi östrojenin azaldığı durumlarda adenomyozis geriler.

Kimlerde daha yaygın görülür? Risk faktörleri nelerdir?
- İleri yaş
- Fazla doğum yapanlar (multiparite)
- Sezaryen veya uterin cerrahi geçirenler
- Polimenore (sık aralıklarla adet görenler)
- Erken menarş

Belirtiler ve bulgular:
- Aşırı ve uzun süreli adet kanaması (menoraji)
- Adet kanamasının pıhtılar halinde olması
- Dismenore (Adet sancısı)

Tanı:
Muayenede uterusun yumuşak ve global olarak büyümüş olması en belirgin bulgudur. Muayene, ultrason ve MR gibi yöntemler adenomyozis lehine bulgular verebilir ancak kesin tanı histopatolojik olarak histerektomi sonrasında koyulabilir.

Ayırıcı tanı:
Myoma uteri, endometrial polip, endometrial hiperplazi, endometrium ca. gibi aşırı kanama ile presente olan hastalıkların ayırıcı tanıda değerlendirilmesi gerekir.

Adenomyozis oluşumuna dair teoriler:
- Bazı uzmanlar endometrial hücrelerin myometrium içerisine direk invazyonu neticesinde adenomyozis oluştuğunu düşünmektedir. Sezaryen gibi uterus duvarına insizyon yapılan operasyonlar bu invazyona neden olabilir.
- Başka bir teoriye göre adenomyozis embrioyonun gelişme aşamasında myometrium içerisinde kalan endometrial hücrelerden gelişebilir.
- Postpartum endometrit gibi enfeksiyonların adenomyozis gelişimine sebep olabileceğine dair teori
- Kök hücrelerin myometriuma yerleşerek adenomyozise neden olabileceğine dair teori

Tedavi:
Adet kanamasını azaltmak için bazı ilaç tedavileri nadiren faydalı olabilir. Bu amaçla NSAI ilaçlar, KOK, GnRH analogları kullanılabilir. Uterin arter embolizasyonu uygulanabilir. En kesin tedavi yöntemi histerektomidir.


İlgili Konular:
- Endometriozis
Tamamını >>

SERVİKAL BAŞLIK

Servikal başlık (cervical cap) rahim ağzı üzerine oturan küçük lastik maddedir, diaframa benzer ancak daha küçüktür. Diafram gibi spermisidle birlikte kullanılır. Çok güvenilir bir korunma yöntemi değildir. İlişki sırasında rahatsızlık nazı çiftlerde meydana gelebilir penil irritasyon yapabilir.

Diafram gibi spermlerin rahim ağzından yukarıya rahim içerisine geçmesini önler. İlişkiden sonra 6 saat yerinde bırakılmalıdır, hemen çıkartılmamalıdır. 48 saate kadar yerinde kalabilir ancak daha uzun bırakılması sakıncalı olabilir. 48 saatten daha uzun süre içeride kalması durumunda toksik şok sendromuna, vajinal enfeksiyona, akıntıya neden olabilir. Nadiren servikal başlığın üretildiği maddeye karşı alerji gelişebilir.
Cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlara karşı erkek prezervatifi (kondom) kadar koruyucu değildir, bu amaçla kullanılmalıdır.

İlgili Konular:
- Doğum Kontrol Yöntemleri
- Diafram
- Prezervatif (Kondom)
Tamamını >>

ÖSTROJEN HORMONU

Östrojen hormonu kadınlarda ve erkeklerde bulunan seks hormonlarından birisidir. Erkeklerde çok
düşük düzeylerde bulunur. Kadınlarda üreme fonksiyonları ve menstrüel siklus üzerinde önemli etkileri vardır.18 karbonlu (C18) steroid yapıda hormonlardan birisidir ve temel yapı taşı kolesteroldür. Östrojenler esas olarak overlerde (yumurtalıklarda) üretilir ve periferik dokularda (yağ dokusunda) androjenlerden aromatizayonla elde edilir.

1929 yılında Adolf Friedrich Johann Butenandt ve Edward Adelbert Doisy östrojen hormonunu ilk olarak izole eden bilim adamı olmuşlardır. Adolf Friedrich Johann Butenandt seks hormonları üzerine olan çalışmalarından dolayı 1939 yılında Nobel kimya ödülüne layık görülmüştür (kaynak 1, 2).

Kadınlarda 4 çeşit östrojen hormonu bulunur:
Östron (Estron, E1): Zayıf östrojenik aktivitesi vardır.
Östrdiol (Estradiol, E2): En güçlü östrojendir. Üreme çağındaki kadınlarda en fazla üretilen östrojen östradioldür.
Östriol (Estriol, E3): En zayıf östrojenik aktivitesi olandır. E2 ve E1'in matabolik son ürünüdür. Direk olarak overden salgılanmaz.
Östetrol (Estatrol, E4): Fetus karaciğerinde sentezlenir . Gebelik dışında erişkin kadın vücudunda bulunmaz.

Androstenedionun aromatizayonu ile üretilen östrojen Östron (E1)'dur. Testosteronun aromatizasyonu ile elde edilen östrojen östradiol (E2)'dür. Bu reaksiyonlarda rol alan enzim aromataz enzimidir. Bu reaksiyonlarda overlerde E1 ve E2 oluşurken; yağ, kas gibi periferik dokularda E1sentezlenir. E1 ve E2 birbirine 17-beta-hidroksisteroid dehidrogenaz emzimi ile dönüştürülebilmektedir.

Östrojen hormonunun kadın vücudundaki etkileri:
- Vajen epitelinde proliferasyon ve glikojen depolanmasını arttırır. Bu sayede vajende pH azalır yani asidik ortam oluşur. Vajende östrojen etkisi ile süperfisial hücre hakimiyeti sağlanır.
- Servikal mukusun pH'ını arttırır yani alkali hale getirir, bu sayede spermin serviksten geçmesini ve gebeliği kolaylaştırıcı etki gösterir.
- Servikal mukusun sıvı içeriğini arttırarak elastikiyetini arttırır, vizkozitesini azaltır. Bu sayede spermlerin serviksten rahim içerisine rahat geçmesini sağlar, bu östrojenin gebeliği kolaylaştırıcı fizyolojik bir etkisidir. Servikal mukusun elastikiyetinin azalması Spinn-Barkeit testini pozitif yapar. Ovulasyon (yumurtlama) zamanına yakın günlerde artan östrojen etkisi ile bu değişiklikler izlenir.
- Östrojen etkisi ile servikal mukusta sodyum klorür miktarı artar, bu da kristalziasyonuun artmasına ve eğreti otu görüntüsüne neden olur. Eğreti otu testi (Ferning testi) foliküle fazda ve gebelikte amnion sıvısı sızıntısı (EMR) varsa pozitifleşir; luteal fazla ve gebelik döneminde negatifleşir.
- Endometrium gland ve stromasında proliferasyon yapar
- Uterus (rahim) boyutlarının artmasını sağlar
- Endometriumda progesteron reseptörü oluşumunu arttırır.
- Tüplerde motiliteyi arttırır, gebeliği kolaylaştırıcı bir etkidir.
- Memelerde östrojen etkisi ile duktus gelişimi artar. (Progesteron lobüler ve alveolar doku gelişimini arttırır.)
- Pubertede kız çocuklarında meme gelişmesinde ve boy uzamasında etkilidir.
- Ovulasyon (yumurtlama) öncesinde artan östrojen pozitif feedback etki ile LH salınmasına neden olur, LH piki de ovulasyonu sağlar. Tersine FSH üzerine negatif feedback etki yaparak azalmasını sağlar.
- Vücutta su ve tuz tutulmasına neden olur.
- Kadında sekonder seks karakterlerinin gelişmesinde önemli rol oynar. Östrojen hormonu sentezlenemeyen kız çocuklarında adet görme başlamaz (amenore) ve meme gelişimi olmaz.
- Karaciğerde bağlayıcı proteinlerin ve pıhtılaşma faktörlerinin sentezi artar.
- Safra stazı ve safra salgısında kolesterol artışına neden olur.

Östrojen hormonu içeren ilaçlar:
Östrojenler ilaç olarak da çeşitli formlarda kullanılmaktadır. Sentetik olarak üretilebilen östrojen formları mevcuttur. Oral kotraseptifler (doğum kontrol hapları), doğum kontrolü amaçlı kullanılan iğneler, menopoz şikayetleri için kullanılan bazı hormon replasman tedavisi ilaçları sentetik östrojen formlarını içerirler.

KADINLARDA ÖSTROJEN HORMONU EKSİKLİĞİ
Östrojen eksikliği (hipoöstrojenizm) küçük yaşlarda meydana gelirse kız çocuğunda adet görmenin başlamaması, meme gelişiminin ve sekonder seks karakterlerinin oluşmaması gibi belirtiler meydana gelir. Üreme çağında ve daha ileri yaşlarda bir kadında meydana gelen östrojen eksikliği infertilite (kısırlık) veya ateş basması, vajinal kuruluk, adet düzensizliği, adet görememe gibi menopoz belirtilerine neden olabilir. Östrojen eksikliği altta yatan nedene bağlı olarak geçici veya kalıcı olabilir.
Östrojen eksikliği nedenleri incelendiğinde bazılarında over dokusu hasarı veya enzim eksikliği gibi nedenlerle direkt olarak östrojen hormonunun sentezinin bozuk olduğu görülürken, bazı nedenlerin beyinde hipotalamus ve hipofizdeki over fonksiyonunu sağlayan hormonların eksik olmasına bağlı olduğu görülür. Over fonksiyonları beyindeki hipotalamus ve hipofiz bölgelerinden salgılanan hormonlar ile kontrol altında tutulur (GnRH,  FSH, LH hormonu). FSH hormonu hakkında ayrıntılı bilgiye buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz.

Östrojen eksikliği nedenleri:
- Ovaryan disgenezi (Turner sendromu) durumunda overler disgenetik yani afonksiyonel olduklarından dolayı overlerde östrojen hormonu sentezi gerçekleşemez. Bu nedenle kız çocuğu adet görmeye başlayamaz ve meme gelişimi olmaz.
- İleri yaşlarda erken menopoz (prematür ovaryan yetmezlik) ve menopoz nedeniyle östrojen eksikliği gelişebilir. Bu durumda kısırlık, ateş basması, vajinal kuruluk, adet düzensizliği gibi şikayetler meydana gelebilir.
- GnRH sentez bozukluğu (Kalmann Sendromu)
- Hiperprolaktinemi
- Hipotalamo-hipofizer hastalıklar,beyin tümörleri
- Anoreksia nevroza, ciddi malnütrisyon
- Primer hipotiroidizm
- Kemoterapi
- Radyoterapi
- Enzim defektleri (17-alfa- hidroksilaz eksikliği)
- FSH reseptör defekti
- Konjenital lipoid adrenal hiperplazi
- Galaktozemi
- Over ile ilgili cerrahi operasyonlar
- Aşırı egzersiz
- Sheehan sendromu
- Fraji-X sendromu
- Aromataz enzim eksikliği

Östrojen fazlalığı nedenleri:
Kadınlarda östrojen düzeyinin normalden fazla olması östrojen üreten over tümörlerinde (granüloza hücreli tümör, tekoma), perimenopozal dönemde izlenebilir.

Östrojen hormonu ölçümü (tahlil) hangi durumlarda yapılır?
- İnfertilite (kısırlık) tanısı (E2)
- Menopoz tanısı (E2)
- Adet düzensizliği (E2)
- Amenore (E2)
- Gebelerde Down sendromu taramasında östriol (E3) ölçümü kullanılır


İlgili Konular:
- Progesteron Hormonu
- Kadınlarda Hormon Bozukluğu
- FSH Hormonu Yüksekliği
- Menopoz
- Amenore (Adet Görememe)
- İnfertilite (Kısırlık)
Tamamını >>

HELLP SENDROMU

HELLP sendromu şiddetli preeklampsi durumunda gelişen hemoliz, karaciğer enzimlerinde yükselme, platelet düşüklüğü ile karakterize durumdur. İsmini bu bulguların baş harflerinden almıştır:
H: Hemolysis: Hemoliz, kırmızı kan hücrelerinin parçalanması
EL: Elevated liver Enzymes: Karaciğer enzimerinde yükselme
L: Low Platelets: Kan pıhtılaşmasını sağlayan trombositlerin (plateletlerin) azalması

Hellp sendromu vakalarının yaklaşık %70'i gebeliğin son aylarında gelişir, kalan %30'u doğum sonrası dönemde gelişir. Gebeliklerin yüzde 0.1 ila 1'inde HELLP sendromu gelişebilmektedir. Preeklampsi hastalarının yaklaşık %15'inde HELLP sendromu gelişmektedir. HELLP sendromu her ne kadar preeklampsinin bir varyantı gibi görülse de hastaların bir kısmında (%10-20) hipertansiyon ve proteinüri izlenmez.

Risk faktörleri:
Daha önceki gebeliklerinde HELLP sendromu olanlar, preeklampsi, ileri anne yaşı, multiparite HELLP sendromu gelişmesi için risk faktörleridir (Preeklampside nulliparite risk faktörü olmasına rağmen HELLP sendromu gelişenlerin çoğu multipardır.)

Belirtiler:
- Baş ağrısı
- Yorgunluk
- Bulantı, kusma
- Sağ üst karın bölgesinde ağrı
- Derin soluk alındığında omuz ağrısı (karaciğer kapsül gerilmesine bağlı)
- Görme bozukluğu, bulanık görme
- Ödem
- Tansiyon yükseliği (her zaman olmayabilir)
- Proteinüri (her zaman olmayabilir)
- Burun kanaması, diş eti kanaması gibi kolay kanama olması

HELLP'e bağlı gelişebilecek komplikasyonlar:
- DIC (Dissemine intravasküler koagülasyon)
 -ARDS (Akut respiratuar distres sendromu)
- Pulmoner ödem
- Böbrek yetmezliği
- Karaciğer hematomu ve rüptür
- Dekolman plasenta

Belirtiler şu hastalıklara benzer:
- Grip ve diğer üst solunum yolu enfeksiyonları
- Safra kesesi hastalıkları
- Hepatit
- ITP (İdiopatik trombositopenik purpura)
- TTP (Trombotik trombositopenik purpura)

Tedavi:
Gebelik sırasında HELLP sendromu izlendiğinde genellikle doğum gerekir ve doğumla birlikte hızla düzelme izlenir. Doğum sonrası gelişen HELLP sendromunda ise destek tedavisi, kan ürünleri ve platelet transfüzyonu, steroid tedavisi uygulanır genellikle. HELLP sendromundan dolayı doğumun erken gerçekleşmesi bebeği prematürite riskleri ile karşı karşıya bırakmaktadır.

Önlem:
HELLP sendromu veya preeklampsiyi önleyecek net bir tedavi geliştirilmemiştir. Ancak gebelik sırasında düzenli muayene ve kan basıncı kontrolü yapılması ve kan basıncı yüksekliği saptanan hastaların yukarıda anlatılan belirtilerden doktorlarını hızla haberdar etmeleri HELLP sendromunun erken tanınmasını ve komplikasyonların daha az yaşanmasını sağlayacaktır.

İlgili Konular:
Preeklampsi 
- Gebelikte Tansiyon Yüksekliği (Hipertansiyon)
Tamamını >>

UTERİN SEPTUM (RAHİM İÇERİSİNDE PERDE)

Uterin septum (rahimde perde, bölme) nedir?
Rahim (uterus) armut büyüklüğünde ve içerisi boş olan bir organdır. Rahim içerisindeki bu boşluğu sağ ve sol şeklinde ikiye ayıran perde şeklinde oluşuma septum denir. Uterusun en sık görülen doğumsal anomalisidir. Rahim içi perde veya rahim içi bölme, çatal rahim, uterus septus, septat uterus gibi isimler de kullanılır. Bu perde rahimin en üstünden başlayarak rahim ağzına hatta bazen daha da aşağıya vajina boyunca kadar inebilmektedir (vajinal septum, vajinada perde). Bazen rahim içerisinde septum olmadan sadece vajinayı ikiye ayıran bir septum olabilmektedir. Uterusun dış taraftan görünümü normaldir fakat iç kısımda iki endometrial kavite vardır. Bikornuat uterusta dışardan çökük vaziyette fundus ve iki endometrial kavite vardır. Arcuat uterusta ise minimal bir fundal çöküklük şeklinde görüntü vardır.

Uterin septum neden olur?
Rahim, rahim ağzı ve vajina anne karnında organların gelişim aşamasında sağ ve sol iki ayrı parça olarak gelişir ve sonradan orta hatta birleşerek tek organ halini alır (müller kanalı). Bu birleşme işleminde problem olduğunda orta hatta septum oluşmaktadır (rezorpsiyon defekti). Bu tür müllerian kanal gelişim hatalarının en sık görüleni uterin septumdur.

Belirtiler:
Uterin septum (rahim içerisinde perde, bölme) olan hastaların genellikle gebe kalmakta problem yaşamadıkları kabul edilir ancak gebeliklerinde düşük ve erken doğum daha sık görülmektedir. İnfertilite (kısırlık) problemi olan hastalarda genellikle tek neden olarak septum bulunmamaktadır, bu nedenle bu hastalarda ameliyat kararı vermekden önce diğer infertilite nedenlerinin araştırılması gerekir. Tersini iddia eden araştırmalar olsa da septum dışında infertilite için bir neden bulunamayan hastaların septum rezeksiyonu sonrası gebe kalma oranlarında artış olduğunu gösteren araştırmalar da vardır (kaynak). Uterin septum tekrarlayan düşüğe (3 kere arka arkaya düşük yapmak) neden olabilir. Diğer bir belirti dismenore (ağrılı adet görme) olabilmektedir.
Vajinal septum varlığında cinsel ilişkide zorlanma, zor doğum gibi belirtiler olabileceği gibi yıllarca fark edilmeyen vakalar da olabilmektedir. Vajinal tampon yerleştirildiği halde adet kanının dışarıya sızması da vajinal septumun bir belirtisi olabilir.

Uterin anomaliler ve abortus:
Uterin anomaliler sıklık sırasıyla: Septum (en sık), bikornus, arkuat, unikornus, didelfis şeklindedir. Bunlar içerisinde abortus riski en yüksek olan uterin septum iken, preterm doğum riski en yüksek olan uterin didelfistir. Uterin septumdan sonra abortus riski en fazla olan anomali unikorn uterustur.

Tanıda HSG, ultrasonografi (özellikle transvajinal ultrason) ve MR faydalıdır.

Tedavi - Histeroskopik septum rezeksiyonu ameliyatı:
Uterin septum tedavisinde (perde, bölme ameliyatı) en yaygın uygulanan yöntem histeroskopik rezeksiyondur. Vajinadan rahim içerisine uzanan kamera yardımıyla septum kesilir (bkz: histeroskopi). Histeroskopik septum rezeksiyonu ameliyatında myometrium kesisi yapılmadığı için daha sonraki doğumların sezaryen ile gerçekleştirilmesini gerektirmez. Septum rezeksiyonu sonrası gebe kalma oranının arttığı, düşük oranının azaldığı, canlı bebek doğurma oranının arttığı bildirilmektedir (kaynak 1, 2). Tekrarlayan düşüğü olan hastalarda (arka arkaya 3 düşük) septum rezeksiyonu sonrası canlı doğum oranları artmaktadır.
Günümüzde septum rezeksiyonu çoğunlukla histeroskopik yöntemle yapılsa da bunun mümkün olmadığı hallerde laparotomi ile uterin fundustan yapılan kesi ve wedge ezeksiyon ile septum rezeke edilerek yeniden kavite oluşturulabilmektedir (Jones metroplasty, Tompkins metroplasty). Bu tür amelyatlardan sonra oluşacak gebeliklerde doğumun sezaryenle gerçekleştirilmesi gerekir.
Septum rezeksiyonundan iki ay sonra çekilen HSG ile kontrol edilmesi önerilir. Bu kontrolde 1 cm'den büyük rezidü septum varsa tekrar ameliyat edilmesi önerilmektedir.

Uterusla ilgili diğer anomalilere (unikornus, bikornus didelfis) üriner sistem anomalileri eşlik edebilmektedir ancak uterin septum ile üriner anomaliler ilişkili değildir.


İlgili Konular:
- Rahimin Doğumsal Anomalileri
- Rahmin Doğuştan Olmaması (RKM Sendromu)
- İnmemiş Over (Ektopik Over)
Tamamını >>

ABDOMİNAL GEBELİK

GEBELİĞİN KARIN İÇERİSİNE YERLEŞMESİ

Gebelik normalde uterus içerisinde yerleşir ve doğuma kadar büyümesine burada devam eder. Uterus dışında tüplerde , overlerde, servikste gebelik oluşmasına dış gebelik (ektopik gebelik) denir. Abdominal gebelikte ise yerleşim bütün bu yerlerin dışında karın içerisinde peritoneal kavitede gerçekleşmektedir. Abdominal gebelik dış gebeliğin bir türü olarak tanımlanabilir. Dış gebeliklerin yaklaşık %1'i abdominal gebeliktir ve mortalite oranı yaklaık %0.5 civarındadır (kaynak). İnsidansı her 10bin-30 bin gebelikte bir civarında bildirilmektedir. Histerektomize hastalarda da abdominal gebelik gelişebilmektedir (kaynak).

Ektopik gebelik türleri içerisinde morbidite ve mortalitesi en yüksek türdür. En geç tanı alan ektopik gebelik abdomial gebeliklerdir.

Abdominal gebelik karın içerisinde karaciğer, dalak, barsak, omentum, pelvik yan duvarlar, broad ligament, diafram gibi çeşitli organlara implante olabilmektedir (kaynak 1, 2, 3). Bir vaka bildiriminde karaciğere implante olan gebeliğin cerrahi tedavi uygulanmadan metotreksat tedavisi ve potasyum klorid enjeksiyonu ile tedavi edildiği bildirilmiştir (kaynak).

Abdominal gebelik sperm ve ovumun direkt karın içerisinde fertilize olmasıyla oluşursa buna primer abdominal gebelik denir, fertilizasyonun tubada meydana gelmesinden sonra tubal abort sonrası gebeliğin karın içerisinde bir bölgeye implante olmasıyla oluşursa buna sekonder abdominal gebelik denir. Studdiford kriterleri'ne uyan abdominal gebelikler perimer abdominal gebelik olarak sınıflandırılır, bu kriterler:
- Tuba ve overlerin normal yapıda olması
- Uteroplasental fistül olmaması
- Tubal abort ihtimalini ekarte etmek için erken gestasyonel haftalarda kesenin sadece peritoneal yüzeye bağlı olması

Belirtiler:
Belirtiler abdominal gebeliğin yerleşim yerine göre değişiklik gösterebilir. Bazen gebeliğin çok ileri aylarına kadar hatta terme kadar farkedilmeyebilir. Ağrı, karın içi kanama, karın içi organ rüptürleri, hemorajik şok gibi komplikasyonlar meydana gelebilir. Termde canlı doğumla sonuçlanan abdominal gebelikler mevcuttur (kaynak 1, 2). Abdomainal gebeliklerde bebeğe ait konjenital anomaliler normaldan daha sık görülmektedir. Bebekte IUGR, yüz ve ekstremite defektleri sık görülmektedir.
Çok nadiren abdominal gebelikte fetus ölür ve kalsifiye olarak "taşlaşır", yıllarca bu şekilde farkedilmeden anne karnında kalabilir (bkz: taş bebek, lithopedion).

Artan B-HCG hormonuna rağmen uterus içerisinde ve tubalarda gebelik izlenememesi başlıca şüpheyi yaratır ve ultraosonografi, MR, CT gibi yöntemler ile tanıya gidilir.

Risk faktörleri:
- PID (Pelvik enflamatuar hastalık)
- Multiparite
- IVF ve ICSI gibi yardımı üreme teknikleri

Tedavi:
Cerrahi tedavi öncelikli uygulanan yöntem olmakla beraber nadiren metotrexate tedavisi de uygulanmaktadır ancak metotreksat tedavisi tubal ektopik gebeliklerdeki kadar başarılı olmamaktadır. Ameliyat sırasında özellikle plasentanın çıkarılması esnasında çok ciddi büyük kanamalar meydana gelebilir bu nedenle laparotomi tercih edilir ancak laparoskopi ile tedavi edilen vakalar da vardır. Bazı vakalarda kanama riski nedeniyle sadece fetus çıkarılarak plasenta yerinde bırakılmıştır ve metotreksat tedavisi verilmiştir.


İlgili Konular:
- Ektopik Gebelik (Dış Gebelik)
- Servikal Gebelik
Ovaryan Gebelik
- Heterotopik Gebelik
Tamamını >>



UYARI: Sitedeki bilgiler hastalıkların tanı ve tedavisinde kullanılmamalıdır.
Yazıların her hakkı saklıdır, izinsiz kullanılamaz. devamı >>

"Gebelik ve kadın hastalıkları konusunda ayda 1 milyondan fazla ziyaretçi sayısı ile en çok tıklanan, en geniş içerikli site"