JİNEKOLOJİDE TOMOGRAFİ VE MR (EMAR) KULLANIMI

Kadın hastalıkları ve doğum (jinekoloji) alanında en sık kullanılan görüntüleme yöntemi ultrasondur ancak tomografi (BT, CT) ve MR (emar) da özellikle son yıllarda çok sık kullanılmaktadır. Tomografi ve MR'ın gebelik ile ilgili veya jinekolojik hastalıklarla ilgili hangi durumlarda kullanıldığı aşağıda sıralanmıştır.

BT: Bilgisayarlı tomografi (İngilizce: Computed tomography, CT)
MR veya MRG: Magnetik rezonans görüntüleme (İngilizce: Magnetic Resonance Imaging, MRI)

Tomografi veya MR'a girecek olan hastanın ilgili personele ve doktoruna mutlaka gebe olup olmadığı konusunda bilgi vermesi gerekir.

Hamilelikte tomografi ve MR kullanımı:
Tomografi röntgen ışınları içerdiği için gebelik sürecinde kullanılmaz. MR röntgen ışınları içermediği için gebelik süresinde gerektiğinde kullanılabilmektedir.  Hamilelikte tomografi ve MR kullanımı ile ayrıntılı bilgiye buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz.
Hamileler için MR hangi durumlarda kullanılabilir:
- Bebek ile ilgili bir anomalinin değerlendirilmesinde (ultrason yetersiz kalmışsa)
- Annenin karnında veya başka bir vücut bölgesinde bulunan kitlenin değerlendirilmesinde
- Annede kafa içi patolojiler veya bel fıtığı gibi acil değerlendirilmesi gereken patolojiler

Kadın hastalıklarında MR (emar) ve tomografi kullanımı:
MR ve tomografi kadın hastalıkları ile ilgili bir çok patolojide ultrasona eş değer veya zaman zaman daha değerli bilgiler verebilmektedir. Örneğin:
- Over torsiyonu veya kist rüptürü gibi acil jinekolojik durumların değerlendirilmesinde
- Akut batın durumunda, batın içi patolojilerin ayırıcı tanısında
- Pelvik kitlelerin boyutu ve niteliği hakkında bilgi edinmek amacıyla
- Rahim ve yumurtalık kanserlerinin teşhisi ve yaygınlığını değerlendirmek amacıyla
- Rahim ve yumurtalık kanserlerinin tedavi sonrası değerlendirilmesi ve takibinde. Nüks yani tekrarlamaları saptamak amacıyla.
- Myom torsiyonu ve dejenerasyonu

Rahim ve yumurtalık kitleleri için MR (emar) çekilmesi:
Elle muayene veya ultrason değerlendirmesinde rahimde bir kitle (myom, dejenere myom, sarkom) şüphesinde bazen MR ile daha ayrıntılı değerlendirme gereksinimi duyulabilir. Bu amaçla kontrastlı MR (ilaçlı emar) da kullanılabilmektedir. İlaçlı MR çekilmesi için hastaya damardan kontrast madde verilerek rahim ve etraf organların daha iyi ayırt edilmesi sağlanır, nadiren ağız yoluyla (içilerek) de madde verilebilir.. Damardan verilen madde kan damarlarının ve bazı organların daha parlak hale gelmesini sağlar, bu şekilde hastalıklı bölge etraf dokulardan daha iyi ayırt edilir ve daha net izlenir. Pelvik MR (alt batın MR) sadece rahim, yumurtalık ve idrar torbası, rektum gibi karın alt kısmında bulunan organları gösterirken üst batın MR karnın üst kısmındaki karaciğer, dalak, pankreas, safra kesesi, mide gibi organları gösterir,  tüm batın MR bütün karın içi organları gösterir.
Yumurtalık kistlerinin türü, boyutu, diğer organlarla ilişkisinin araştırılması veya kanser şüphesi gibi durumlarınm netleştirilmesi için yine pelvik MR veya tüm batın MR (ilaçlı veya ilaçsız) zaman zaman kullanılmaktadır.
Rahim ve yumurtalıklar ile ilgili MR veya tomografi çekimi için hasta cihaz içerisine girer ve işlem genellikle yarım saat- 1 saat civarında sürer. Makine içerisine girmeden önce hasta, üzerindeki bütün metal eşyaları, takıları çıkarmalıdır.

İlaç yani kontrast maddenin yan etkisi olabilir mi?
İlaçlı (kontrastlı) çekimin amacı kan damarlarının daha belirgin hale getirilmesi ve bu sayede organların daha net izlenmesidir. Kontrastlı yani ilaçlı MR ve tomografi çekimleri için hastaya damardan verilecek olan ilacın (kontrast madde) alerji veya başka yan etkileri olabilir. Bu yan etkiler hakkında hastaya bilgi verilir ve hastanın onayı alınır. Böbrek yetmezliği gibi bazı hastalıkları olan hastalarda veya alerjik bünyelerde bu kontrast maddeler kullanılamayabilir ve çekim ilaçsız yapılmak zorunda kalabilir.
Bazen çekimin başlangıcında ilaçsız (kontrastsız) çekim yapılır ve bu şekilde net görüntü elde edilirse ilaç vermeye gerek kalmaz, işlem sonlandırılır.

Görüntüler radyoloji uzmanı tarafından değerlendirilir ve raporlanır:
İlaçlı veya ilaçsız bütün radyolojik görüntüleme yöntemlerini esas yorumlayacak ve rapor yazacak kişi radyoloji uzmanıdır. Hastanın hekimi (jinekolog veya başka branş hekimi) tomografi ve MR görüntülerine bakabilir ve yorum yapabilir ancak kesin neticeyi rapor edecek ve en net şekilde yorumlayacak kişi radyoloji uzmanıdır, bu nedenle genellikle bir müdahalede bulunmadan önce radyoloji uzmanının raporu beklenir, jinekoloji uzmanı görüntüler hakkında rapor yazamaz.


İlgili Konular:
- PET-CT (PET-BT)
Tamamını >>

RAHİM VE YUMURTALIKLARI ALINANLARDA İLERİDE KANSER OLUŞABİLİR Mİ?

Rahim ve yumurtalıkların alınması dünyada en sık uygulanan ameliyatlardandır çünkü miyom, kist, aşırı adet kanaması gibi bir çok sebep ile bu ameliyatlar gerekebilmektedir. Bu organların ameliyatla alınması sonrasında kadın genital organlarına ait kanser riski sıfır mı olur? Artık hiçbir şekilde rahim (endometrium, sarkom), rahim ağzı (serviks), yumurtalık (over) kanseri oluşamaz mı? İleride rahim veya yumurtalık kanseri olabilir mi? Bu yazıda bu soruların cevabı açıklanacaktır.

Rahim alındıktan sonra hala kanser riski var mıdır?
- Rahim iyi huylu bir hastalık nedeniyle alınmışsa (örneğim miyom veya aşırı kanama), ameliyattan sonra ileriki yıllarda artık o hastada rahim kanseri oluşamaz. Rahim, çoğu zaman rahim ağzı (serviks) ile birlikte alınır (rahim ağzında hiçbir hastalık olmasa bile). Eğer rahim ve rahim ağzı birlikte çıkarılmışsa (total histerektomi yapılmışsa) artık o hastada rahim ve rahim ağzı kanseri gelişme riski sıfırdır. Rahim alma ameliyatı sırasında rahim ağzı alınmamışsa bu ameliyat subtotal histerektomi olarak adlandırılır ve bu hastada ileriki yıllarda rahim ağzından kanser veya başka bir hastalık gelişme riski vardır. Rahim ağzı kanseri çok nadir görülen bir kanserdir o yüzden bahsedilen risk düşük bir risktir ancak yine de her yıl jinekolojik muayene ve smear testi, HPV testi gibi testlerle her kadın gibi rahim ağzı kanserinden korunma programlarına devam etmelidir.
- Rahim veya rahim ağzı alınan bir kadında yumurtalıklar (overler) alınmamışsa yumurtalık kanseri ile ilgili risk her kadında olduğu kadar vardır. Bu nedenle her yıl jinekolojik muayeneye her kadın gibi devam etmelidir.
- Rahim alınmasının nedeni rahim kanseri ise (endometrium kanseri veya sarkom) bu durumda ileriki yıllarda kanserin rahim bölgesinde veya vücudun başka bölgesinde tekrarlama yani nüks etme riski vardır. Rahimin tamamen alınması kanserin artık hiçbir zaman tekrar etmeyeceğini garanti etmez.

Yumurtalıkları alınan kadınlarda kanser riski devam eder mi?
- Tek yumurtalığı alınan hastalarda içeride kalan diğer yumurtalıktan iyi huylu veya kötü huylu her türlü hastalık veya kanser gelişme riski devam etmektedir.
- Kanser şüphesi ile veya herhangi bir kist benzeri hastalık nedeniyle iki yumurtalığı birden alınan hastalarda ileride yumurtalık kanseri gelişebilir mi? Bu hastalarda yumurtalıklar tamamen alındığı için yumurtalık kanseri gelişemez ancak tüpler ve karın zarından kanser gelişebilir. Yumurtalık, tüp ve karın zarı kanserleri aynı karakterde ve aynı kanser türü gibi kabul edilirler, tedavileri de aynıdır. (over kanseri, primer peritoneal kanser). Yumurtalığı alınan kadınlarda tüpler de hemen her zaman alınır, bu nedenle yumurtalık ve tüp kanseri gelişme riski bu hastalarda artık yok denilecek kadar azdır ancak karın zarı bu ameliyatlarda alınamaz ve bütün karını kaplayan bu zardan her zaman kanser gelişme riski çok az da olsa vardır. Bu risk yumurtalıkları duran bir kadındaki yumurtalık (over) kanseri gelişme riskine göre çok çok azdır ancak risk tamamen sıfırlanmıştır denilemez.
- Yumurtalıkları kanser deneniyle alınmış bir kadında ileride yumurtalık bölgesinde veya vücudun başka bir bölgesinde tekrar kanserin oluşma yani tekrarlama (nüks, rekürrens) riskli vardır. Rahim, rahim ağzı,yumurtalık hatta lenf nodları ve karın zarı tamamen alınsa bile tekrarlama riski az da olsa vardır. Vücutta gözle görülemeyen kanser hücrelerinin yok edilmesi için ameliyat sonrası kemoterapi gibi ek tedaviler verilse de ileride tekrarlama riski az da olsa vardır.


İlgili Konular:
- Rahim Kanseri (Endometrium Kanseri)
- Yumurtalık (Over) Kanseri
- Rahim Ağzı (Serviks) Kanseri
Tamamını >>

KÜRTAJ VAJİNAYA, RAHİME, YUMURTALIKLARA ZARAR VERİR Mİ?

Kürtaj çok sık uygulanan bir operasyondur. Kürtaj işlemi genellikle iki amaçla uygulanır:
1- Rahim içerisindeki gebeliğin çeşitli gerekçelerle alınması (isteğe bağlı veya bozulmuş gebelik, düşük sonrası kalan parça gibi...)
2- Hamile olmayan kadınlarda rahim içerisinden parça alma işlemine de kürtaj denir.
Bu iki işlem aynı aletlerle ve aynı şekilde yapılır, bu nedenle ikisine de kürtaj (küretaj) adı verilir, yani ikisi de aynı işlemdir ama rahim içerisinden alınan parça farklıdır.
Kürtaj işleminin nasıl yapıldığı hakkında ayrıntılı bilgiye buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz; kürtajın nasıl yapıldığını hangi aletlerin nasıl kullanıldığını anladıktan sonra aşağıda yazanları anlamak daha kolay olacaktır.

Kürtaj vajinaya zarar verir mi?
Kürtaj işleminde kullanılan aletler vajina içerisine yerleştirilen "spekulum" aleti içerisinden geçirilerek rahim ağzından rahim içerisine ilerletilir. Bu esnada vajina ile temas eden alet sadece spekulumdur. Spekulum her jinekolojik muayenede kullanılan metal veya plastikten üretilmiş alettir, vajina içerisini açarak görmeye yarar. Bu esnada aletler vajinaya temas etmez ve vajinada yırtılma, kanama veya başka bir zarar meydana gelemez. Kürtaj işlemi sonrasında hasta tamamen iyileştiğinde cinsel ilişkiye eskisi gibi girebilir. Vajinada genişleme veya daralma gibi cinsel ilişkiyi etkileyecek herhangi bir değişiklik olmaz.

Kürtaj rahime zarar verir mi?
Kürtaj ile rahim içerisinden gebeliğin alınması veya parça alınması normalde rahim duvarına veya rahim içerisine bir zarar vermez ancak çok çok nadiren rahim duvarları arasında yapışıklık meydana gelebilir (asherman sendromu) veya kürtaj işlemi sırasında rahim delinebilir. Rahimde oluşan küçük delik genellikle aşırı kanamaya sebep olmadan kendiliğinden iyileşir ve kapanır, nadiren karın içerisine kanama olması sebebiyle acil ameliyat gerekebilir.

Kürtaj yumurtalıklara zarar verir mi?
Kürtaj işlemi sırasında yumurtalıklara hiçbir şekilde temas edilmez. Kullanılan aletler yumurtalıklara temas etmez hatta yakınında bile bulunmaz çünkü yumurtalıklar rahimden yaklaşk 3-5 cm uzakta karın içerisinde yanlarda bulunur. Yumurtalıklarda kanama, hormonların azalması gibi herhangi bir tehlike kürtaj işleminde yoktur.


İlgili Konular:
- Kürtaj Nedir? Nasıl Yapılır?
- Kürtajın Riskleri Nelerdir?
- Kürtaj Hakkında Sorular ve Bilgiler
Tamamını >>

KADINDA RAHİM, YUMURTALIK, TÜPLER (SORU CEVAP YORUMLAR)

Rahim organı nerededir? Görevi nedir?
Kadında rahim yani diğer adıyla dölyatağı denilen organın tıbbi adı uterus'tur. Leğen kemiği yani pelvis içerisinde ortada bulunur. Çift rahim olması çok nadiren olan bir doğumsal anomalidir, normalde tek bir tane bulunur. Büyüklüğü 5-6 cm kadar yani küçük bir armut kadardır, şekil olarak da armuta benzer kenarları. Gebelikte büyüyerek bütün karını dolduracak kadar irileşir, menopozdan sonra da biraz daha küçülerek 3-4 cm boylara iner. Miyom rahim içerisinde bulunan iyi huylu urlara denir, miyom içeren rahim organı normalden daha büyük olur, çok sayıda miyom varsa 15-20 cm kadar büyüklüğe erişebilir.
Rahim organının alt tarafında rahim ağzı (tıbbi adı serviks) bulunur, bununda altında vajina bulunur. Alttaki resimde bu organlar görülebilmektedir.
Resmi büyütmek için üzerine tıklayın
Rahim ve vajinanın farkı?
Halk arasında bazen rahim ve vajina karıştırılmaktadır. Üstteki resimde görüldüğü gibi rahim vajinanın üst tarafındaki iç organdır ve gebelikte bebek rahim içerisinde büyür. Vajina ile rahim arasındaki mesafe yaklaşık 3-4 cm kadardır ve bu kısma rahim ağzı denir. Vajina resimde görüldüğü gibi dışarıya açılır ve ilişki sırasında penisin girdiği kısım sadece burasıdır. Penis vajinadan daha ileriye yani rahim ağzına ve rahime girmez, sadece vajina içerisinde kalır, sperm boşalması da vajina içerisine olur. Vajina içerisine boşalan spermler hareket ederek rahim içerisine hatta tüplere kadar ilerler, orada yumurta hücresi ile buluşarak gebelik oluşmasını sağlar. Vajinanın uzunluğu yaklaşık 8-10 cm kadardır, genişliği 3-4 cm kadardır; ancak esneyerek daha fazla uzayabilir ve genişleyebilir. Rahim ağzının uzunluğu 3-4 cm, rahmin uzunluğu 5-6 cm kadardır.

Muayene sırasında doktor tarafından vajinadan içeriye enjektörle sıvı verildiğinde bu sıvı rahim ağzını da geçerek rahmin en üstüne kadar ilerleyebilir, çünkü bu organların içerisindeki boşluk birbiriyle devam eder. Daha sonra sıvı rahim içerisinden kenarlara doğru tüplere doğru da devam eder, tüplerden sonra karın içerisine geçer. Yani kadında karın içerisindeki boşluk dış ortama yani vajina girişine anatomik olarak direk açıktır.

Rahmin görevi nedir?
Rahmin en birinci görevi döllenmiş yumurtanın içerisine yerleşmesini sağlamak ve yumurtanın burada büyüyerek doğuma kadar bebeğin büyümesini, gelişmesini sağlamaktır.

Rahim ağzının görevi nedir?
Rahim ağzı vajina ile rahim arasında geçiş köprüsü görevi görür. Vajinadaki spermlerin rahim içerisine geçişini sağlar. Dış ortamdaki zararlı mikroorganizmaların rahim içerisine girmesini önler. Rahim ağzı da rahim gibi tek bir adet olur normalde.




Tüpler nerededir? Görevi nedir?
Üstteki resimde görüldüğü gibi tüp organı (tuba) rahmin her iki yanında yumurtalıklara doğru uzanır. Yumurtlama olduğunda yumurtayı içerisine alır ve sperm mevcutsa tüp içerisinde döllenme oluşur. Döllenen yumurta buradan rahim içerisine ilerleyerek oraya yerleşir. Yani tüplerin görevi yumurta hücresini yakalamak ve sperm ile döllenmesini sağlamaktır. Tüpler tıkalı (kapalı) ise sperm ve yumurta buluşamaz, gebelik oluşamaz.Tüpler uzunluğu 5-6 cm kadar, içerisindeki boşluk 1-2 mm kadar ince boru şeklinde organlardır.

Vajina nerededir? Görevi nedir?
Vajinanın dış kısmını kaplayan ve küçük dudaklarla büyük dudakları içeren yani dıştan bakıldığında görülen kısım vulva'dır, burası vajina değildir. Vajina dışarıdan gözle bakmakla görülmez, ancak aletle vulva aralanırsa görülebilir. Dış kısımdan içeriye rahim ağzına doğru uzanan 8-10 cm uzunluğunda 3-4 cm eninde boru şeklinde organdır. Bu uzunluk ve kalınlığı esneyerek çok fazla artabilmektedir, çünkü katlantılar içeren esnek bir organdır. Görevi cinsel ilişki sırasında spermlerin içerisine boşalmasını sağlamak, daha sonra bu spermlerin rahim içerisine iletilmesini sağlamaktır. İçerdiği salgılarla zararlı mikroorganizmaların üremesini engeller ve rahim içerisine enfeksiyon geçisini engeller.

Yumurtalıklar nerede bulunur?
Yumurtalıklar leğen kemiği (pelvis) içerisinde her iki yanda bulunur. Yaklaşık 3x5 cm boylarında yani bir ceviz büyüklüğündedir ancak küre şeklinde değil yassı şekillidir. Rahimin sağında ve solunda olmak üzere toplam iki adet yumurtalık bulunur. Yumurtalıklar içerisinde yumurtalar (folikül) bulunur, bunlar üreme çağındaki kadınlarda ultrasonla veya ameliyat sırasında gözle görülebilmektedir. Menopozdaki kadınlarda yumurtalıklar küçülür ve 2-3 cm çapında daha ince hale gelirler, içerdiği yumurtalar yani foliküller bittiği için görülemez.

Doğum sırasında rahim, rahim ağzı ve vajina:
Doğum sırasında rahim ağzının açılması ile bebek vajina içerisine doğru ilerler. Vajina çok esnek bir organ olduğu için bebek burada ilerleyerek ve dönüş hareketleri yaparak çıkıma kadar gelir ve doğar. Bu esnada kasılmalar yapan rahim organı (uterus) bebeğin ilerlemesini sağlar. Rahim ağzı ve vajina doğum esnasında kasılma yapmaz, bebeğin ilerlemesi için itiş kuvveti yapmaz.

Kadın üreme organları ultrasonla görülebilir mi?
Rahim (uterus), rahim ağzı (serviks) ve yumurtalıklar (overler) ultrason cihazı ile görülebilirler, boyutları ölçülebilir, içerisinde myom veya kist varsa görülebilir, bu organlara ait çoğu hastalık ultrason ile anlaşılabilir. Tüpler (tuba) ultrasonla genellikle görülemez çünkü ince, uzun organlardır. Ancak tüplerin içerisinde sıvı veya iltihap toplanması gibi bir hastalık varsa ve bu nedenle tüp şişmişse o zaman ultrasonla rahatlıkla görülebilir. Tüplerin kapalı olup olmadığı ultrasonla anlaşılamaz çünkü içerisindeki boşluk çok incedir ve ultrasonla görülemez. Tüplerin açık olduğunu kontrol etmek için vajinadan içeriye tüplere kadar sıvı verilerek röntgen filmi çekilir, bu işleme HSG denir veya laparoskopi ile karın içerisinden kamera ile tüplerden sıvı geçisi kontrol edilerek açık olduğu anlaşılabilir.

Vajinanın hemen üzerinde yani dudakların arasında görülen delik nedir?
Bu kısımda dıştan görülebilen delik idrar çıkışının sağlandığı üretra deliğidir. Bu delikten 4-5 cm  içerisi mesaneye yani idrar torbasına gider. Bu deliğin hemen üzerinde dıştan görülebilen 1-2 cm boyunda dışa doğru uzamış organ klitoris'tir. Klitoris aslında erkeklerdeki penis organının kadınlardaki karşılığıdır, penisin kadınlarda gelişmeyerek geri kalmış dokusudur, penis gibi erekte olma yani sertleşme özelliği vardır.
Resmi büyütmek için üzerine tıklayınİlgili Konular:

- Kadın Üreme Organları
- Jinekolojik Muayene
Tamamını >>

POLİKİSTİK OVER SENDROMU (PCOS, PKOS)

Polikistik Over Görüntüsü
Polikistik over sendromu (PCOS) (Stein-Leventhal Sendromu) genç ve orta yaş kadınlarda görülen en sık metabolik bozukluktur. İlk olarak 1935 yılında Irving Freiler Stein ve  Michael Leo Leventhal tarafından tarif edilmmiştir.
Poli: çok anlamındadır polikistik: çok sayıda kist içeren anlamına gelir. Polikistik over hastalarının çoğunda (hepsinde değil) yumurtalıklarda çok sayıda yan yana dizilmiş ufak kistler izlenir. Bunlar aslında normal anlamda yumurtalık kistleri gibi değildir, onlardan farklıdır, küçüktür.

- Oligomenore, amenore (seyrek adet görme, adet görememe)
- Anovulasyon (Yumurtlama düzensizliği)
- Androjen hormonlarında yükseklik ve/veya buna bağlı aşırı tüylenme (hirsutismus), akne vb. bulgular
- Yumurtalıklarda çok sayıda küçük yumurta kistleri
- Şişmanlık
ile karakterize bir hastalıktır.

Polikistik Over Sendromu (PKO, PKOS) olan hastaların % 80’ninde ultrasonografide yumurtalıklarda büyüme, yumurtalık kapsülünde kalınlaşma ve kapsülün hemen altında birçok (10 taneden fazla) küçük kist görülür. Ancak bu görünümün olması her zaman polikistik over sendromu olduğunu göstermez, çünkü normal kadınların % 23’ünde de ultrasonografide aynı bulgulara rastlanabilir.

Hastalık genellikle adet düzensizliği (daha çok seyrek adet görme şeklinde), sivilce, yağlı cilt, kıllanma, infertilite (kısırlık) ve kilo artışı gibi belirtilere yol açar.

Tanı için değişik kriterler kullanılmaktadır:
- Kanda erkeklik hormonlarının yükselmesi
- Muayenede kıllanma, sivilce ve ciltte yağlanma gibi erkeklik hormonlarının yükselmesi ile ortaya çıkan belirtilerin varlığı
- Seyrek adet görme veya seyrek yumurtlama
- Şişmanlık
- İnsülin direncinin artması gibi...
Tanı (teşhis) hakkında ayrıntılı bilgiye buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz.

PCOS'ta laboratuvar bulguları:
- LH/FSH  oranı artar (3'ün üzerinde)
- E1/E2 oranı artar
- Testosteron, androstenedion, DHEA-S düzeyi artar
- SHBG azalır.
- IGF-BP azalır. IGF artar.
- Total kolesterol, trigiliserid, LDL artar; HDL azalır.
- İnsülin direnci artar.
- Ovulasyon olmadığı için progeseron düzeyi düşük saptanır.

İnsülin direncini (insülin rezistansını) değerlendirmek için kullanılan laboratuvar testleri: Açlık glukoz insülin oranı, 75 gram OGTT testi, HOMA-IR testi, açlık insülin düzeyi, QUICKI test, hiperinsülinemik öglisemik klemp testi.

Ayırıcı tanı:
- Geç başlangıçlı konjenital adrenal hiperplazi
- Hiperprolaktonemi
- Hipotiroidi
- Androjen salgılayan over tümörleri

Tedavi:
Tedavide amaçlar diyet, egzersiz ve yaşam tarzı değişiklikleri ile normal vücut ağırlığına gelmeyi sağlamak, androjen hormonlarının seviyesini düşürmek ve tüylenmeyi azaltmak, gebelik istemi varsa bunu sağlamaktır. Ayrıca bu hastalarda kronik anovulasyona (yumurtlama bozukluğu) bağlı endometrium (rahmin iç tabakası) sürekli östrojen hormonuna maruz kalır ve bu da endometrium kanseri riskini arttırır, tedavi amaçlarından birisi de bunu önlemektir.
Kilolu hastalarda diyet ve egzersizler sayesinde kilo kaybı ile yumurtlama fonksiyonları ve dolayısı ile adet düzeni normale dönebilmektedir, gebelik şansı artabilmektedir.
Çocuk istemeyen hastalarda en çok kullanılan tedavi seçeneklerinden birisi doğum kontrol hapları ve progesteron hormonlarıdır.
Bu hastalardaki aşırı tüylenmeyi azaltmak için yine doğum kontrol hapları, siproteron asetat, flutamid, finasterid gibi ilaçlar kullanılabilmektedir.
Bir diabet ilacı olan metformin androjen üretimini azaltmanın yanı sıra ovulasyon (yumurtlama) üzerine olumlu etkileri olması nedeniyle bu hastalarda kullanılabilmektedir. Bu yüzden özellikle çocuk istemi olan hastalarda tedaviye eklenebilmektedir.
Çocuk isteyen hastalarda yumurtlamayı uyaran ilaçlar kullanılır. Genel olarak klomifen sitratla başlanıp yanıt alınamazsa daha etkin ilaçlara geçilmektedir. Bütün tedavi yöntemleriyle hala gebelik elde edilemeyen hastalarda seçenek tüp bebek (IVF)'tir.
PCOD hastalarında cerrahi tedavi olarak eskiden ovarian wedge rezersiyon uygulanmaktaydı, günümüzde laparoskopik ovaryan drilling uygulanabilmektedir. Wedge rezersiyonda yumurtalığın (over) içerisinden kama şeklinde bir bölüm çıkarılarak alınır. Drilling operasyonunda ise yumurtalıklara 4-5 adet delikler açılır. Bunda da amaç yumurtlama düzenini sağlamak ve bu sayede gebelik şansını arttırmaktır.


İlgili Konular:
- Polikistik Over Neden Olur? Sebebi Nedir?
- Polikistik Over Tanısı
- Polikistik Over Sendromu Belirtileri
Polikistik Overde Adet Gecikmesi ve Adet Düzensizliği
- Polikistik Overde İlaç ve Tedavi
- Polikistik Overde Ameliyat
- Polikistik Overde Gebelik (Hamile Kalmak)
- Polikistik Over İle İlgili Hastalıklar ve Riskler
- Hormon Bozukluğu
- Aşırı Tüylenme
Yumurtlama Olmaması (Anovulasyon)
Tamamını >>



UYARI: Sitedeki bilgiler hastalıkların tanı ve tedavisinde kullanılmamalıdır.
Yazıların her hakkı saklıdır, izinsiz kullanılamaz. devamı >>

"Gebelik ve kadın hastalıkları konusunda ayda 1 milyondan fazla ziyaretçi sayısı ile en çok tıklanan, en geniş içerikli site"