SEZARYEN VEYA NORMAL DOĞUMDAN SONRA KORSE KULLANMAK

Normal doğum veya sezeryan ameliyatından sonra göbek sarkması, karında yağlanma, göbek kalması gibi endişeler sıktır. Bu nedenle birçok anne egzersiz veya korse kullanmayı planlamaktadır. Tartışmasız her insanda olduğu gibi doğum sonrasında da karın-göbek şeklini formda tutmak için en faydalı yöntem egzersizdir. Doğumdan sonra yapılması gereken karın egzersizleri hakkında ayrıntılı bilgiye buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz.

Korse kullanmanın normal doğumdan veya sezaryenden sonra karnın düzelmesinde, göbeğin erimesinde faydası olması beklenmez. Çünkü problem gebelik sırasında alınan kilolara bağlı karın bölgesinde göbekte yağ birikmesi ve karın kaslarının kuvvetini kaybetmesidir. Bu iki problemin çözümü doğru karın kası egzersizleri yapmaktır, bu sayede eskisinden daha iyi bir karın şekline sahip olunabilir. Korse kullanmanın gebelikte alınan kiloları ve karın bölgesinde biriken yağları eritmesi imkansızdır, buna zayıflatıcı korse adıyla satılanlar dahildir. Hamilelik süresünce aşırı esneyen ve kuvvetini kaybeden karın kaslarını korse kullanımı güçlendiremez. Korse kullanırken karın ve göbek şeklinde farkedilen değişiklik doğumdan sonra verilen kilolardan kaynaklanmaktadır, korsenin kendisinden değil. Karın bölgesinde kalıcı düzelme isteyen annenin düzenli egzersiz ve doğru beslenme uygulaması en sağlıklı çözümdür, bunlar yapılmadığı sürece uygulanan diğer yöntemler kalıcı fayda sağlamaz.

Korselerin çok sıkı ve uzun süreli kullanılmasının bel sağlığı açısından zararlı olabileceği bildirilmektedir. Bel etrafındaki kaslarda güçsüzleşme ve kas tutulmalarına, bel ağrılarına neden olabilir. Bu nedenle asla doktora danışılmadan kullanılmamalıdır ve kullanılacaksa bile gündüz bir kaç saati geçmemelidir, gece çıkarılmalıdır. Çok sıkı olmamalıdır ve pamuklu olanlar tercih edilmelidir. Herhangi bir bel fıtığı, omurga vb. problemi olanlar kesinlikle ortopedi veya beyin cerrahisi uzmanına danışmadan korse kullanmamalıdır.

Hamilelikte (gebelikte) korse kullanılır mı?
Gebelik dönemi boyunca korse kesinlikle kullanılmamalıdır. Hiçbir faydası olmayacağı gibi karın içerisine doğru basıınç oluşturarak zararlı olabiliir.

İlgili Konular:
Sezaryen Sonrası Karın (Göbek Eritme) Egzersizleri
Doğumdan Sonra Kilo Vermek ve Egzersiz
- Sezaryen Sonrası Öneriler ve Yapılması Gerekenler
Tamamını >>

SEZARYEN KAÇINCI HAFTADA YAPILIR?

SEZARYEN NE ZAMAN YAPILIR?
İsteğe bağlı önceen planlı olarak yapılan sezaryen genellikle 39. haftada yapılır. Bilimsel derneklerin görüşleri 39. hafta dolmadan yapılmamasıdır. Hamilelik son adet tarihine ve ultrason güncellemelerine göre 39 hafta 0 gün olduğunda ve sonrasında yapılabilir. Daha önce yapılması bebek ile ilgili bazı riskleri arttırabilir, anne ile ilgili bir risk taşımaz.

Acil sezaryen:
Önceden planlanmayan acil sezaryen ameliyatları anne veya bebek hayatı ile ilgili acil durumlardan dolayı yapıldığı için hamileliğin her haftasında yapılabilmektedir. Genellikle 34. gebelik haftasından sonra yapılan sezaryen ameliyatlarında bebek ile ilgili bir problem yaşanmazken 34. haftadan önce yapılan ameliyatlarda bebeğin akciğer gelişiminin tam olmaması nedeniyle solunum sıkıntısı ve diğer problemler yaşanabilmektedir.

24. gebelik haftasından önce karın katmanları ve rahimin aynı sezaryende olduğu gibi kesilerek bebeğin çıkarılmasına histerotomi (hysterotomy) denir. Bu ameliyata sezaryen denilmemesinin nedeni  bebeğe dair hiçbir yaşam beklentisi olmamasıdır. Histerotomi gebeliğin sonlandırılması için (küretaj gibi) yapılan bir cerrahi girişimdir. Histero-tomi kelime manası rahmin (uterus) organının kesilmesidir.

Sezaryen  ne kadar (kaç saat) sürer?
Sezaryen ameliyatı süresi genellikle 30-60 dakika arasında değişir. Daha önce çok kere sezaryen ameliyatı geçirenlerde diğerlerine nazaran daha uzun sürer genellikle.

Sezaryen olan hasta kaç günde iyileşir?
Hasta genellikle bir haftada günlük işlerini yapabilecek ve rahat oturup, kalkacak, dolaşabilecek derecede iyileşir. Dikiş yerinin iyileşmesi ve tamamen kapanması da genellikle bir hafta kadar sürer.




İlgili Konular:
- Sezaryen
- Doğum Tarihi Zamanı Hesaplama
Tamamını >>

SEZARYEN AMELİYATININ TARİHÇESİ

SEZARYENİN TARİHÇESİ
Sezaryen ismi nereden gelir?
Kesin olarak bilinmemekle birlikte bir inanışa göre antik roman imparatoru Sezar'ın (Jül Sezar) isminden gelmektedir. Sezar'ın doğumunun tarihte ilk defa bu yöntemle geliştiği söylenir. Ancak bu Sezar'ın doğruğu milattan önceki yıllarda olanaksızdır. Sezar'ın  annesinin Sezar yetişkin yaşa gelene kadar yaşadığı bilinir, o yıllarda sezaryen gibi bir yöntem uygulansa bile bebek canlı kalabilirdi ancak annenin ameliyattan sonra kanama ve enfeksiyon nedeniyle ölmesi kaçınılmazdır. Sezaryen olan bir kadının ölmemesi bundan yüzyıllar sonra mümkün olmuştur.
Diğer ve daha mantıklı bir inanışa göre ise sezar kelimesi latince kesmek anlamına gelen “caedare" kelimesinden gelmektedir.
Halk arasında yanlış olarak sezeryan veya sezeryen olarak adlandırılsa da doğru yazılışı sezeryan şeklindedir.

Sezaryen ameliyatı çok eski yıllarda antik çağlarda bile ilkel olarak uygulanmaktaydı. O yıllarda henüz ameliyat ve anestezi teknikleri ve gerekli ilaçlar geliştirilmediği için sezaryen ameliyatı ameliyattan sonra annenin öleceğine kesin gözüyle bakarak sadece bebeği kurtarmak amacıyla yapılan bir ameliyattı. Aslında bir ameliyattı demek yerine bir kesiydi demek daha doğru çünkü ameliyatın gereği olan hiçbir kural o yıllarda henüz gelişmemişti. Kanamayı durdurmak, enfeksiyonları engellemek, annenin ağrı hissetmesini engellemek için hiçbir yöntem yoktu. Uzun saatler ve günler geçmesine rağmen normal yolla doğamayan bebeği annenin ölümünü göze alarak sezaryen kesisi ile doğurturlardı, tabi bu çok nadiren uygulanan bir yöntemdi çoğunlukla sezaryen yapılmadığı için bu tür durumlarda anne de bebek de kaybedilirdi.


- Sezaryen sırasında annenin ölmediği ilk ameliyat 1500'lü yıllarda gerçekleşmiştir.
- 1800'lü yılların sonlarına doğru bile sezaryen sırasında anne ölümü %85 kadar yüksek orandaydı. Ölümler çoğunlukla ameliyat sırasında kanamanın durdurulamaması nedeniyle olurdu.
- Amerikada ilk başarılı sezaryen ameliyatı West Virginia eyaletinde Dr. Jesse Bennett tarafından 1794 yılında gerçekleşmiştir. Eşi Elizabeth'i ameliyat etmiştir.
- İngiltere'de ilk başarılı sezaryen ameliyatı 1815-1821 yılları arasında bir tarihte James Miranda Stuart Barr isminde bir kadın tarafından gerçekleştirilmiştir.
- 1876 yılında italyan profesör  Eduardo Porro sezaryen ameliyatı yapılan kadınların ameliyat sırasında rahimlerinin de alınmasını önermiştir ve uygulamıştır. Bunu savunmasındaki amaç kanamayı durdurabilmek ve enfeksiyonları önlemektir.
- Bu yıllarda henüz günümüzdeki kendiliğinden emilerek kaybolan sütür (dikiş) mataryelleri olmadığı için cerrahlar rahimdeki kesiklere ve karın içerisine dikiş atmaktan kaçınırlardı çünkü bu dikişler alınmadığı için ameliyat sonrasında enfeksiyonlara neden oluyordu.
- 1928 yılında penisilin  Alexander Fleming tarafından bulundu ve 1940 yılında ilaç olarak kullanılmaya başlandı. Bu tarihten sonra sezaryen ve diğer ameliyatlarda enfeksiyonlar oldukça azalmıştır.
- 1900'lü yılların başlarında Prof. John Martin Munro Kerr'in tarif etmesi sayesinde sezaryende uterus (rahim) alt segment transvers şekilde (Şekil 1, C) kesilmeye başlandı ve bu sayede enfeksiyon ve uterus rüptürü (yırtılması) gibi komplikasyonar azaldı. Böylelikle sezaryen ameliyatı hekimler tarafından daha az korkulur, daha çok tercih edilir bir ameliyat haline geldi. Daha önceleri uterus dikine (Şekil 1, A - B) kesilirdi.
Şekil 1
- Günümüzde antibiyotiklerin, sütur (dikiş) materyallerinin, sterilizasyon yöntemlerinin, cerrahi tekniklerin, cerrahi tecrübenin ve anestezi biliminin gelişmesi ile sezaryen eski yıllara göre çok daha güvenli bir ameliyat haline gelmiştir.

Kaynak:  Cesarean Section - A Brief History


Sezaryen tarihine geçen ilginç haberler:
- 1996'da Manisa'da bebeğini çıkarmak için karnını kesen anne tıkla
- 2000'de Meksika'da  bebeğini çıkarmak için karnını kesen anne tıkla


İlgili Konular:
- Sezaryen
- Perimortem Sezaryen
Tamamını >>

TÜRKİYE'DE VE DÜNYADA SEZARYEN ORANLARI

Dünyada sağlık örgütünü (WHO) önerdiği sezaryen oranı %15'tir, buna göre bir ülkedeki bütün doğumların yüzde onbeşi en fazla sezaryen ile gerçekleşmelidir. Belirlenen %15 oranının çok üzerine çıkılması da çok altına inilmesi de anne ve bebek morbiditesi açısından sakıncalı olarak belirlenmiştir.

Türkiye'de sezaryen oranları:
- Sezaryen oranı en yüksek bölge batı ve güney bölgelerimizdir. En az sezaryen oranı güneydoğu anadolu bölgesindedir.
- Kentsel bölgelerde sezaryen oranı daha yüksektir.
- Annenin veya babanın eğitim düzeyi arttıkça sezaryen oranlarında artış izlenmektedir.
- Ülkemizde 1998 yılında sezaryen oranı %14 civarlarında iken, günümüzde %50'ye yakın oranlara gelerek dünyada en yüksek oran olmuştur. Türkiye'de 2007 yılında hastane doğumlarında sezaryen oranı %42, 2010 yılında %49.7'dir.

Ülkemizde 2013 yılı ortasına kadar sezaryen oranının %35'e indirilmesi hedeflenmiştir. Bu amaçla çeşitli kampanyalar, eğitimler yapılması planlanmıştır.

Dünyada sezaryen oranları:
- Dünya ortalaması %15 civarındadır.
- En düşük oran Afrika'da %3-4 civarındadır.
- Amerikada 1950'li yıllarda %3-5 civarında olan sezaryen oranı, 1970'lerde %15, 1990'larda %22 civarına kadar yükselmiştir. Günümüzde Amerika'da sezeryan oranı %29 civarındadır.
- Hollanda, Belçika, Norveç, Finlandiya sezaryen oranı en düşük ülkelerden bazılarıdır. Bu ülkeler sezaryen oranını 2000 yılından günümüze kadar %13-16 civarında korumaktadır.
- Fransa'da sezaryen oranı son on yılda %17'den %20'ye çıkmıştır ancak halen Dünya sağlık örgütünün önerdiği orana yakın iyi bir orandadır.
- Almanya'da sezaryen oranı son on yılda %20'den %30'a çıkmıştır.
- Çoğu ülkede sezaryen son 20 yılda artış göstermiştir ancak Türkiye'deki artış çok fazla olarak rekor düzeye ulaşmıştır.

İlgili Konular:
- Sezaryen Oranı Neden Artıyor?
- Sezaryen
Tamamını >>

SEZARYEN ORANI NEDEN ARTIYOR?

Türkiye'de ve dünyada sezaryen oranlarında artış olmasının başlıca nedenleri:
- Eski sezaryenlerin artması: Daha önce sezaryen olan hastalar sonraki gebeliklerinde de mecburek sezaryen oldukları için sezaryen oranı artmaktadır.
- Sezaryen endikasyonlarının genişlemesi: Eski yıllarda ezaryen için gerekçe sayılmayan bazı durumlar günümüzde daha çok sezaryen endikasyonu sayılır olmuştur. Örneğin bebeğin makat (ters geliyor) olması gibi.
- Günümüzde ameliyat ve anestezi ile ilgili koşulların, tekniklerin ve teknolojinin gelişmesi nedeniyle sezaryen daha güvenilir bir ameliyat olarak düşünülmektedir ve eski yıllardaki kadar kaçınılmamaktadır.
- Hasta isteğine bağlı sezaryenlerin artması
- Hukuki kaygılarla doktorların normal doğum şansını zorlamak veya vakum, forseps gibi uygulamalar yerine sezaryeni tercih etmesi
- Sezaryenin çoğu zaman doktor ve hastane açısından daha avantajlı olması. Özellikle daha az zaman alması nedeniyle hekimlerin yoğun çalışma koşullarında sezaryen tercih nedeni olabilir.
- Ülkemizde gerçekleşen doğum sayısına göre kadın doğum uzmanı sayısının az olması.
- Gebe takibi ve doğum eyleminde ebelere yeterince etkin rol verilmemesi.
- Halka normal doğum ve sezaryenin avantajları, dezavantajları gibi konularda bilgi ve eğitim verilmemesi. İnsanların bu konularda etraflarından ve güvenilir olmayan kaynaklardan yanlış bilgiler edinmesi.
- Evlilik ve doğum yaşlarının ilerlemesi: Günümüzde kadınlar eğitim ve iş koşulları nedeniyle daha ileri yaşlarda evlenmektedir. İleri yaşlarda kadınlarda tansiyon, diyabet ve diğer sağlık problemleri nedeniyle sezeryan gereksinimi artmaktadır.
- Tüp bebek uygulamaları nedeniyle sezaryen oranlarının artması. Bunun bir nedeni tüp bebek ile zorlu uğraşlar sonucunda meydana gelen gebeliklerin sezaryen ile riske edilmeden doğurtulması düşüncesidir ki bu doğru değildir. Diğer bir neden de tüp bebek ile oluşan gebeliklerde ikiz, üçüz gebeliklerin fazla olmasıdır.
- Günümüzde obezitenin (aşırı kilo) yaygınlaşması da sezaryene yatkınlık yaratan nedenlerden birisidir. Obez kadınların normal doğum yapması zorlaşmaktadır ve obeziteye bağlı tansiyon, diyabet gibi ekstra problemler de sezaryene neden olabilmektedir.
- Ağrısız doğum (epidural anestezi) uygulanamsının yeterince yaygınlaştırılamaması, anne adaylarının doğum ağrısı korkusu sezaryen artışı nedenlerinden birisidir.
- Halkımızda sezaryen ile doğumun modernliğin ve teknolojinin bir simgesi olduğuna dair yanlış bir inanış oluşması da sezaryen tercihinde etkilidir. Halbuki dünyanın en modern ve gelişmiş ülkelerinde sezaryen oranları bizden çok düşüktür. Örneğin Norveç'te sezaryen oranı: %15 civarındadır, ülkemizde %50'ye yaklaşmıştır. Çoğu avrupa ülkesinde sezaryen oranı bizdekinin yarısı kadar, bazılarında daha da düşüktür.
- Anne adaylarının normal doğum yaparlarsa genital organlarında bozulma olabileceği korkusu onları sezaryene yönlendiren bir nedendir.
- Anne adaylarının normal doğum yaparlarsa idrar ve gaita kaçırma problemleri olabileceğini düşünmeleri: Bu konuda yapılan birçok araştırma vardır ancak isteğe bağlı serzaryen olmanın bu hastalıkları önlediğine dair net bir kanıt elde edilememiştir bu güne kadar. Günümüzde bilimsel kanıtlar idrar ve gaita kaçırma problemlerini önlemek için sezaryen yapılmasını önermemektedir.
- Araştırmalar normal doğum sırasında sürekli elektronik fetal monitorizasyon yapılmasının (sürekli nst ile bebek kalp atımı takibi) sezaryen oranını arttırdığını göstermektedir. Oysaki aynı çalışmalarda sürekli monitör takibinin perinatal bebek ölümü, serebral palsi, yenidoğan yoğun bakımı, apgar skoru gibi konularda fayda sağlamadığı gösterilmektedir. Yine birçok araştırmada normal doğum sırasında sürekli elektronik fetal monitorizasyon yapılması ile aralıklı oskültasyon (bebek kalp atımını dinlemek) yapılması arasında fark olmadığı gösterilmiştir.

Yukarıda anlatılan sebepler çerçevesinde ülkemizdeki sezaryen oranlarını dünya sağlık örgütünün önerdiği oranlara yaklaştırmak amacıyla bir takım önlemler alınmaya başlanmıştır. Dünya sağlık örgütü tüm doğumların yaklaşık %15'inin sezaryen ile gerçekleşmesini önermektedir, ülkemizde son yıllarda bu oran %50'ye yaklaşarak dünyada en yüksek oran olmuştur.


İlgili Konular:
- Türkiye'de ve Dünyada Sezaryen Oranları
Sezaryen
Tamamını >>

SEZARYEN DOĞUMUN ZARARLARI, RİSKLERİ

Sezeryan ameliyatının dezavantajları, sakıncaları:
Sezaryen ameliyatı bir karın ameliyatı olması, genel veya spinal anestezi gerektirmesi, bazen az veya çok kanama gibi komplikasyonlar yaşanması nedeniyle her ameliyat gibi bazı riskler taşır. Bu nedenle sadece gerekli durumlarda yapılması önerilir. Sezeryan ameliyatının anne ve bebek açısından taşıdığı riskler:
- Sezaryen ameliyatında çok nadiren görülse de en sık görülen komplikasyonlar enfeksiyon, kanama ve pelvik organ yani rahime yakın bulunan mesane, barsak gibi organların yaralanmalarıdır. Aezaryen ameliyatlarının %1-2'sinde aşırı kanama nedeniyle kan transfüzyonu gerekebilir. Çok nadiren aşırı kanama nedeniyle rahmin ameliyatla alınması bile gerekebilir. (bkz: doğum sonrası aşırı kanama)
- Sezaryen ameliyatı sonrasında bacak damarlarında pıhtı oluşması (derin ven trombozu, dvt) ve akciğerlere pıhtı atma riski normal doğuma göre fazladır.
- Sezaryenin bir dezavantajı doğumdan hemen sonra anne bebek etkileşimini geciktirmesi veya engellemesidir.
- Sezaryen sonrası anne normal doğuma göre çok daha geç iyileşir. Hastaneden daha geç taburcu olur. Günlük hayatına ve işine dönmesi daha uzun süre alır.
- Sezeyan sonrası ağrı normal doğuma göre çok daha fazla olur.
- Sezaryen amelyatı geçiren annenin sonraki doğumlarında plasentanın (bebeğin eşinin) rahim ağzına yerleşmesi veya rahim duvarına yapışması gibi (previa, dekolman, akreata) komplikasyonlar daha sık görülür.
- Sezaryen ameliyatı geçiren anne sonraki bebeklerini normal doğum ile doğurma şansını büyük oranda kaybeder.
- Sezaryen sonrasında bebekte solunum sıkıntısı olma riski daha fazladır. Normal doğumda bebek doğum kanalından geçerken uğradığı basınç sayesinde akciğerlerindeki su dışarı atılır ancak sezaryende bu gerçekleşmediği için solunum sıkıntısı meydana gelebilir. Elektif sezaryende bebekte yenidoğan geçici takipinesi (TTN) ve RDS gelişme riski 7 kat fazla bulunmuştur.
- Nadiren genel anesteziye veya spinal, epidural anesteziye bağlı komplikasyonlar oluşabilir.
- Sezaryen olan annenin doğumdan sonra herhangi bir komplikasyon nedeniyle tekrar hastaneye yatma riski normal doğum yapanlara göre daha fazladır.
- Sezaryen ile doğan bebeklerde meme emme başarısı daha düşüktür.
- Bazı araştırmalar sezeryan ile doğan çocuklarda astım hastalığına daha sık rastlandığını göstermiştir.
- Sezaryen olan annelerin karınlarında ameliyata bağlı oluşabilecek yapışıklıklar nedeniyle ileride infertilite (kısırlık) problemi yaşama riskleri daha yüksektir.





İlgili Konular:
- Çok Kere Sezaryen Olmanın Riskleri Nelerdir?
- Sezaryen
- Sezaryenin Faydaları ve Avantajları
Normal Doğum Mu? Sezaryen Mi?
Tamamını >>

SEZARYEN DOĞUMUN FAYDALARI (AVANTAJLARI)

Sezeryanın yararları:
Doğumun normal yolla (vajinal doğum ile) gerçekleşmesi doğanın anneye ve bebeğe göre en mükemmel şekilde dizayn ettiği bir yöntem olduğu için hiçbir ameliyat veya başka yöntem toplamda bundan daha avantajlı olamaz. Ancak normal doğumun mümkün olmadığı hallerde mecburen yapılacak sezaryen ameliyatı anne ve bebeği bazı risklerden korumak açısından yarar getirecektir.

Sezeryan doğum ameliyatı normal doğumun mümkün olmadığı hallerde veya normal doğum sırasında anne-bebek açısından riskli bazı durumlar ortaya çıktığında bu risklerden kaçınmak için başvurulan bir ameliyattır. Ortada herhangi bir risk belirtisi yokken ve normal doğum mümkünken sadece isteğe bağlı olarak yapılan bir sezaryen ameliyatı herhangi bir avantaj sağlamaz. Anneyi ve bebeği normal doğumun birçok faydasından mahrum eder. Ayrıca sezaryen ameliyatının kısa ve uzun vadeli bazı dezavantajları da vardır. Planlı ve istemli sezeryan ameliyatı olmak isteyen bir anne bu fayda-zarar şartlarını iyi bilerek kararını vermelidir.




İlgili Konular:
- Sezaryen
Sezaryenin Zararları, Riskleri
Normal Doğumun Faydaları
Normal Doğum Mu? Sezaryen Mi?
Tamamını >>

SEZARYEN DOĞUM (AMELİYATI) VİDEOLARI, GÖRÜNTÜLERİ İZLEMEK...

SEZERYAN VE DİĞER AMELİYATLARA AİT GÖRÜNTÜLERİ VİDEOLARI İZLEMEK ZARARLI MI? FAYDALI MI?

Sezaryan ameliyatı (sezaryen doğum) görüntüleri izlemek günümüzde internette youtube benzeri sitelerin yaygınlaşmasıyla mümkün hale gelmiştir. Ancak bu tür görüntülerin hastaya ve eşine, yakınlarına fayda mı zarar mı getireceği tartışmalı bir konudur. Aynı durum sadece sezaryen için değil bütün ameliyatlar için geçerlidir.

Bir hasta olacağı ameliyat ile ilgili genel bilgileri ve ameliyatın aşamalarını, vücudunun hangi bölgesinin kesilerek yapılacağını, kaç santimetre kesi olacağını, iz kalıp kalmayacağını, ameliyatın ne kadar süreceğini ve benzeri birçok konuyu doktorundan sorarak rahatlıkla öğrenebilir. Bunun dışında ameliyatın aşamalarını izlemek, nasıl yapıldığını görmek, o esnadaki kanamaları ve kesme, dikiş atma işlemlerini görmek hastaya birşey kazandırmaz hatta belki kaygı ve endişe yaratır. Çünkü ameliyat bir doktorun bile defalarca izleyerek alıştığı bir olaydır, bu konuda profesyonel olmayan bir insanın bir veya bir kaç defa izlemesi ile şaşırmaması, etkilenmemesi (kötü anlamda) mümkün değildir. Ameliyat esnasında aslında sıradan ve olağan olan bir olay hastaya çok olağanüstü ve korkunç gibi görünebilir. Bu nedenlerle bir hastanın geçireceği ameliyatı sadece doktorundan dinlemesi  yeterlidir, izlemesine gerek yoktur, bundan fayda yerine zarar görme ihtimali vardır. Ameliyatının özelliklerini doktorunun tarifiyle dinleyen ve anlayan bir hasta ameliyata en huzurlu, en sakin şekilde girecektir. Oysa bu tür videoları, görüntüleri merak eden izleyen hasta ister istemez kafasında son derece gereksiz bir sürü soru işaretiyle ameliyat gününü bekleyecektir. Bu soru işaretlerinin bir çoğu hastanın sandığı gibi önemli konular değildir ancak hasta konu hakkındaki yetersiz bilgisinden dolayı bunları çok önemli sanabilir ve gereksiz endişe, kaygı, korku hislerine kapılabilir. Bunun tam tersi ise maalesef doğru değildir. Yani hiçbir zaman bir hasta ameliyat görüntülerini izleyerek "ameliyat hakkında artık daha detaylı bilgim oldu, böylece kafamdaki soru işaretleri gitti, şimdi daha rahat ve huzurlu ameliyata girebilirim" diyemez. Bunları ancak doktorunun tariflerini dinleyen bir hasta söyleyebilir, böylelikle gerekli bilgileri öğrenmenin verdiği rahatlıkla ve  doktoruna güven hissiyle ameliyat (sezaryen ile doğum) gününü huzurlu, kaygısız bekler ameliyata da aynı şekilde girer.

Doktorunuz sizin ameliyat hakkında ne kadar ve ne tür bilgiler edinmeniz gerektiğini bilir ve size ona göre anlatım yapar. Sizin bilmeniz gerekmeyen ve hatta bilirseniz kafanızı karıştırabilecek, size zarar verebilecek gereksiz bilgileri size aktarmaz. Hastayı ameliyat hakkında bilgilendirme konuşmasındaki asıl amaç ameliyatın hasta üzerindeki iyi ve kötü olası bütün etkilerini hastaya öğretmektir, bunları bilmek her hastanın hakkıdır. Bunun dışında ameliyatın yapılış şekli ile ilgili genel özellikleri de doktor hastasına anlatır. Örneğin ameliyat laparoskopik mi açık mı yapılacak, vücudun hangi bölgesi kesilerek yapılacak, kaç cm ne büyüklükte bir kesi olacak, ameliyattan sonra vücutta dıştan ne gibi görüntü değişikliği ve iz olacak, ameliyat kaç dakika sürecek, ameliyattan sora hastanede kaç gün yatılacak, hastanın tamamen iyileşmesi ve normal hayatına, işine dönmesi kaç gün sürecek, ameliyattan önce veya sonra ek ilaç tedavisi gerekecek mi, hastalığın tekrarlaması nedeniyle tekrar ameliyat gerekebilir mi, ameliyat yerine başka tedavi alternatifi mümkün mü gibi....

Etiketler: Sezeryan doğum videosu, Sezaryan doğum videosu, sezeyan doğum görüntüsü, videoaları, görüntüleri, izle, seyret, canlı, youtube, ameliyat videoları izle, sezeryan görüntüleri izle

İlgili Konular:
- Sezaryen
- Normal Doğum Videoları, Görüntüleri İzle
Tamamını >>

SEZARYEN DOĞUM AMELİYATI

SEZARYEN İLE DOĞUM
Sezaryen vajinal yoldan yani normal doğumla doğması mümkün olmayan bebeklerin, karın ön duvarı ve rahmin kesilerek doğurtulmasını sağlayan bir ameliyattır.
Abdominal doğum, Cesarean section gibi isimler de verilir. Doğru yazılışı "sezaryen" şeklindedir, ve tıbbi adı budur. Sezeryan, sezeryen gibi yazılışlar yanlıştır.

Kesi kasığın hemen üzerindeki karın bölgesinden yapılır. Uterus (rahim) açılır ve amnion sıvısı boşaltılarak bebek doğurtulur. Bebeğin ağzı ve burnu sıvılardan temizlenir ve göbek kordonu klempe edilerek kesilir.

Sezaryen ameliyatı ne kadar sürer?
Sezaryen ameliyatı ortalama yarım saat (20-40 dakika) civarında süren bir ameliyattır. Annenin ameliyathanede hazırlanması, anestezi işlemleri gibi nedenlerle ameliyathaneye giriş çıkış süresi daha uzun sürebilir ancak ameliyatın kendisi ortalama yarım saat kadar sürer. Ameliyat kadın hastalıkları ve doğum uzmanı (jinekolog) tarafından gerçekleştirilir; ameliyat sırasında anestezi uzmanı, anestezi teknisyeni, ameliyat hemşiresinden oluşan bir ekip vardır.

Sezaryende ne tür anestezi verilebilir?
Sezaryen ameliyatlarında anestezi verilmesi şarttır. Verilen anestezi genel anestezi olabileceği gibi, anne adayının sadece belden aşağısını uyuşturan spinal veya epidural anestezi de olabilir. Spinal veya epidural anestezi verilen anne adayları; ameliyat süresince ağrı duymazlar, fakat bebeği karnından çıkar çıkmaz görebilirler, ağlamasını işitebilirler. Ayrıca ameliyat sonrasında bebekleriyle daha kısa sürede ilgilenebilirler.

Sezaryen ameliyatı nasıl yapılır?
Ameliyata başlamadan önce hasta ameliyat odasına alınır ve ilk olarak anestezi doktoru ile görüşme gerçekleşir. Anestezi uzmanı hastaya uygulanacak olan anestezi yöntemi hakkında bilgi verir ve genel veya lokal anestezi uygulanır. Hastanın cilt bölgesi temizlenir ve örtülür. Karın ameliyatlarının çoğunda olduğu gibi sezaryen ameliyatında da genellikle idrar sondası takılır, bu sonda ameliyattan bir kaç saat sonra çıkartılır. Ameliyatta cilt, cilt altı, fasya, rahim katları tek tek kesilerek rahim içerisine ulaşılır, bu esnada görülen bebeğin su kesesi (amnion zarı) kesilerek su boşalırken bebek rahim dışına çıkarılır. Rahim, periton, fasya, cilt altı dokusu ve en son cilt katları tek tek dikilerek tekrar kapatılır. Cilt kısmı genellikle kendiliğinden eriyen dikişlerle dikilir, ancak farklı kapatma yöntemleri de mevcuttur. Sezaryen ameliyatının nasıl yapıldığı konusunda daha fazla açıklamaya hemen alttaki videodan ulaşabilirsiniz.





Hangi durumlarda sezaryen yapılır? Ne zaman tercih edilir?
- Bebeğin başı ile doğum kanalı arasında uyuşmazlık varsa; baş doğum kanalından geçemeyecek kadar büyük veya doğum kanalı normalden dar ise normal doğum mümkün değildir.
 - Hasta daha önce sezaryen veya rahimden ur alma (myomektomi) ameliyatları geçirmişse, normal doğum sırasında eski ameliyat yerinden uterus yırtılabilir, bu durumlarda yine sezaryen doğum tercih edilir genellikle.
- Normalde baş ile gelen bebeğin, herhangi bir nedenle kol, omuz veya yüzü ile gelmesi halinde normal doğum imkansızdır.
- Makat önde olacak şekilde doğum kanalında ilerleyen bebeklerde genellikle sezaryen doğum tercih edilir.
- Plasentanın doğum kanalını kapatacak şekilde uterusun (rahmin) alt kısmına yerleşmesi yani önde gelmesi halinde mutlaka sezaryen gerekir. Plasentanın yerleşme yeri ultrasanografi ile belirlenir.
- Plasentanın bebeğin doğumundan önce yerinden ayrılmasına dekolman plasenta denir, bu durumda ciddi kanama olabilir ve acilen sezaryen gerekir.
- Bebeğin doğum ağrıları sırasında sıkıntıya girmesi kalp atışlarının bozulması halinde veya NST'sinin kötü olması durumunda sezaryen gerekebilir.
- İkiz ve üçüz gibi çoğul gebeliklerde sezaryen ile doğum sık uygulanır.
- Doğum eyleminin aşırı uzaması, çok yavaş ilerlemesi
- Annede aktif HSV (herpes), HPV (siğil, kondilom), HIV (Aids) enfeksiyonları

Erken doğumlarda ve günü geçen gebeliklerde sezaryen mi tercih edilir?
Erken doğum tehlikesi olan gebeliklerde veya herhangi bir sebeple erken doğuma karar verilen gebeliklerde herzaman sezaryen gerekeceği şeklinde bir kural yoktur, bu tür gebelikler bazen normal doğumla da sonlandırılabilirler.
Günü geçen gebeliklerde (gün aşımı) bazen suni sancı ile doğum başlatılır ve normal doğum mümkün olabilir, bazen sezaryen ile gebeliği sonlandırmak gerekebilir; her zaman sezaryen şart değildir.

Sezaryenin riskleri:
Her ameliyatın olduğu gibi sezaryenin de bir takım riskleri vardır. Bu riskler anestezi ile ilgili riskler olabileceği gibi ameliyat sırasında veya sonrasında oluşabilecek bazı komplikasyonlar da olabilir. Ameliyat sırasında çok nadiren yapışıklık veya başka nedenlerle karın içi organlarda (mesane, idrar yolları, barsak) yaralanma olabilir. Aşırı kanama meydana gelebilir. Nadiren  kanama veya başka nedenle rahmin tamamen alınması gerekebilir. Ameliyat sonrasında da kanama ve enfeksiyon gibi riskler devam etmektedir.

Resmi büyütmek için üzerine tıklayın
Annenin isteğine bağlı sezaryen yapılabilir mi?
Aslında bu sorunun pek çok etik, sosyal ve kanuni çelişkileri mevcuttur. Hasta kendi kendine sezaryen kararını verebilecek yeterli donanımda mı? Eğer hasta kendi isteğiyle sezaryen olduktan sonra, sezaryene bağlı bir sorun çıkarsa, bunun sorumlusu doktor değil midir? Bu hususta bir de operasyonun mali yükü mevcuttur elbette ki. Günümüzde devlet hastanelerinde isteğe bağlı sezaryen yapılmamaktadır. Ancak devlet hastanelerinin çoğunda sezaryen operasyonu için yeterli teknik altyapı ve personel mevcuttur. Başlıktaki sorunun hala kesin bir cevap olmadığı çok aşikardır. Ancak her iki doğum şeklinin de kendince riskleri mevcuttur. Aslında dünyaya gözlerini yeni açmak üzere olan bebek ve anne için doğum şeklini belirlerken; sezaryenin veya normal doğumun avantaj ve dezavantajları gözönünde bulundurularak doktor ve ailenin beraber karar vermeleri gerekmektedir.


Sezaryen olanlar sonraki gebeliklerde normal doğum yapabilir mi?
Sezeryanla doğum yapan annelerin yaklaşık 2/3'ü başarılı bir şekilde sonradan vajinal doğum yapabilirler. Bununla beraber az da olsa vajinal doğum girişimlerinde uterin rüptür (rahimde yırtılma) riski vardır. Bu risk anne ve bebek için çok tehlikeli olabilir. O yüzden günümüzde sezaryen geçirmiş kadınlar bir dahaki gebeliklerinde genellikle normal yoldan doğurtulmazlar. Detaylı bilgi için tıklayınız >>


Sezaryende profilaktik antibiyotik kullanımı:
ACOG practice bulletin (2011) önerileri:
- Bütün sezaryen ameliyatlarında proflaktik antibiyotik önerilir. Cilt kesisinden 60 dakika önce antibiyotiğin yapılması uygundur.
- İlk kuşak sefalosporin antibiyotikler alerji yoksa ilk tercihtir. Eğer penisilin ve sefalosporin alerji hikayesi varsa klidamisin + gentamisin uygun seçenek olabilir. Eritromsin de kullanılabilir (kaynak: SOGC).
- Laparotomi süresi 3 saati geçerse ve 1500 cc'den fazla kan kaybı meydana gelirse ilk dozdan 3 saat sonra tekrar dozu önerilmektedir (kaynak: SOGC).

Sezaryenden sonra iyileşme:
Sezaryenden sonra hastanede ortalama kalış süresi 1–3 gün arasında değişir. İyileşme normal doğuma göre daha uzun sürede gerçekleşir. Genellikle anne 1-2 hafta içerisinde her işine görebilecek kadar aktif hareketli hale gelir.

Sezaryenden sonra cinsel ilişki ne zaman başlayabilir?
Ameliyattan genellikle 6 hafta sonra doktor kontrolünde bir engel yoksa cinsel ilişkiye izin verilir. Bu dönem yani 6 hafta halk arasında "kırkının çıktığı" dönem olarak adlandırılır ve annenin vücüdunun birçok açıdan iyileştiği, normale döndüğü dönemdir.


İlgili Konular:
- Sezaryen Dikişleri
Ameliyat Sonrası Dikiş İzleri
- Normal Doğuma Engel (Sezaryen Gerektiren) Durumlar
- Sezaryenin Faydaları ve Avantajları
- Sezaryenin Zararları, Riskleri
- Çok Kere Sezaryen Olmanın Riskleri Nelerdir?
- Sezaryen Oranı Neden Artıyor?
Türkiye'de ve Dünyada Sezaryen Oranları
- Sezaryen Sonrası Ağrı
Sezaryen Öncesi Hazırlıklar Ve Yapılması Gerekenler
- Sezaryen Sonrası Öneriler ve Yapılması Gerekenler
Sezaryen Sonrası Cinsel İlişki
- Kaç Kere Sezaryen Olunur?
Çok Fazla Doğum Yapmak Zararlı Mı?
- Sezaryen Kaçıncı Haftada Yapılır?
Tamamını >>



UYARI: Sitedeki bilgiler hastalıkların tanı ve tedavisinde kullanılmamalıdır.
Yazıların her hakkı saklıdır, izinsiz kullanılamaz. devamı >>

"Gebelik ve kadın hastalıkları konusunda ayda 1 milyondan fazla ziyaretçi sayısı ile en çok tıklanan, en geniş içerikli site"