ANORMAL SMEAR SONUÇLARI

SMEAR TAHLİLİ SONUÇLARI
Smear testi (Pap test) rahim ağzı kanser tarama testi olarak bilinir. Kadınlarda rahim ağzı yani serviks kanserini oluşmadan önce saptamak amacıyla yapılır. Rahim ağzı kanseri (servikal kanser) çoğu kanserde olmayan bir özelliğe sahiptir: Rahim ağzındaki hücreler kansere dönüşmeden önce daha hafif bazı değişiklikler geçirirler. Rahim ağzı kanser tarama testindeki amaç bu değişiklikleri saptamakdır, bu sayede kanser daha oluşmadan önlem alınma imkanı vardır.

Smear testi yapılan kadınlar çoğunlukla normal bir sonuçla karşılaşırlar ancak nadiren anormal smear sonuçları rapor edilir. Bu anormal sonuçlar çeşitli şekilde sınıflandırılırlar. Smear sonuç kağıdında kısaca ASC-US, ASC-H, LSIL, HSIL, AGC gibi belirtilen durumlar olabilmektedir, bu anormal sonuçların ne anlama geldiği aşağıda detaylı olarak açıklanmıştır.

NORMAL SMEAR SONUCU
Tüm smear testlerinin yaklaşık %95 kadarı normal sonuç olarak rapor edilir. Sonuç tamamen normal olan smear testleri genellikle  herhangi bir ekstra müdaheleyi gerektirmez ve hastanın normal aralıklarla smear tahlili yaptırmaya devam etmesi önerilir. Ancak her smear raporu, sonuç normal yazılmış olsa bile mutlaka bir hekime gösterilmelidir.

Normal smear tahlili sonuç kağıdında genellikle şu ifadelerle yazılır:
- İntraepitelyal lezyon ya da malignite yönünden negatif
- İntraepitelyal lezyon yada malignite yönünden negatif inflamasyonona sekonder reaktif hücresel değişiklikler
- Malignite veya intraepitelyal lezyon yönünden negatif servikovajinal smear inflamasyon bulguları
- Bazı raporlarda infeksiyon veya inflamasyon bulguları izlenmiştir, tedavi sonrası tekrar smear alınması önerilir şeklinde belirtilir.

"Malignite" terimi kanser anlamına gelir. Üstteki ifadelerde malignite izlenmediği (negatif) yani kanser benzeri bir bulguya rastlanmadığı ifade edilmektedir.

ASC-US 
(Atypical Squamous Cells Of Undetermined Significance = Önemi Belirlenemeyen Atipik Squamöz Hücreler )
Tüm smear testlerin in yaklaşık yüzde 3-5 kadarında sonuç ASC-US olarak değerlendirilir. Serviksi kaplayan yassı epitel hücrelerinde klinik önemi belirsiz değişiklikler gözlenir. Smear sonucunda ASCUS saptanması durumunda imkan varsa HPV DNA testi de yapılarak birlikte değerlendirilir veya bu test zaten smear ile birlikte yapılmıştır. HPV DNA testinde high risk yani yüksek riskli HPV pozitifliği saptanmışsa bu durumda genellikle kolposkopi yapılarak rahim ağzı ayrıntılı değerlendirilir. HPV saptanmamışsa çoğunlukla kolposkopiye gerek görülmez. ASCCP güncel önerisi bu şekildedir. Kolposkopi veya başka bir yöntemle değerlendirmeye hekimin muayene ve diğer bulguları ile birlikte karar verilir.
HPV DNA testi yapma imkanı yoksa 1 yıl sonra tekrar smear testi yapılarak hastanın değerlendirilmesi önerilir (ASCCP).
Smear sonucu ASC-US olan bir hastanın kolposkopi ve biyopsi ile ileri değerlendirmesi sonucunda CIN2, CIN 3 veya daha ileri bir lezyon saptanma ihtimali aşağıdaki diğer smear sonuçlarına göre daha düşük ihtimaldir. ASC-US herhangi bir kanser çeşidi veya kanser ismi değildir, hastada kanser olduğu anlamına gelmez. Sadece daha ileri değerlendirmelerle kanser oluşmadan önlenmesi gereken lezyonlar olabileceği anlamına gelir. O yüzden hastaya smear sonucu tamamen normalmiş gibi davranılmaz, daha yakın takip önerilir. Smear sonucunda ASC-US saptanan hastaların büyük çoğunluğunda rahim ağzında kanser veya kansere benzer erken lezyonların hiçbirisi saptanmaz.

ASC-H 
(Atypical Squamous Cells Cannot Exclude High-Grade Squamous Intraepithelial Lesion = Yüksek Dereceli Squamöz İntraapitelyal Lezyonlardan Ayırt Edilemeyen Atipik Squamöz Hücreler)
Tüm smear sonuçlarının  %1'den az bir kısmında bu sonuç ile karşılaşılır. Smear sonucunun ASC-H gelmesi yüksek dereceli lezyona benzeyen ancak tam ayırt edilemeyen hücreler izlendiği anlamına gelir ve kolposkopi ile rahim ağzının ayrıntılı değerlendirilmesini gerektirir (ASCCP).
Smear sonucunda ASC-H saptanan hastanın kolposkopi ve biyopsi ile ileri değerlendirmesi neticesinde CIN2, CIN3 veya daha ileri dereceli bir lezyon saptanma ihtimali ASC-US sonucuna göre daha yüksektir. Bu sonuç hastada rahim ağzı kanseri olduğu anlamına gelmez, sadece düşük bir risk olabileceğini gösterir ve ileri değerlendirme yapılması gerektiğini bildirir. ASC-H terimi bir kanser türünün ismi veya kanser çeşidi değildir.

LSIL (LGSIL) 
(Low Grade Squamous Intraepithelial Lesion = Düşük Dereceli Squamöz İntraepitelyal Lezyon)
Bütün smear sonuçlarının yaklaşık %1 kadarında LSIL sonucu ile karşılaşılır. Serviksi kaplayan hücre tabakasında hafif derecede değişiklikler vardır. Bu durum saptandığında kolposkopi yapılır ve gerekirse biyopsi alınabilir.  Smear sonucunun LSIL olması sonrasında yapılan kolposkopi ve biyopsi neticesinin CIN2, CIN3 gelme riski HSIL smear soncuna göre daha düşüktür. Hastaların büyük kısmında ileri değerlendirme sonucunda rahim ağzında hiçbir hastalık olmadığı görülür ancak az sayıdaki hastada kanser öncüsü lezyonlar saptanır, bu nedenle ileri değerlendirme yapılması gerekir. LSIL terimi bir kanser türünün ismi veya kanser çeşidi değildir.

HSIL (HGSIL) 
(High grade Squamous Intraepithelial Lesion = Yüksek Dereceli Squamöz İntraepitelyal Lezyon)
 Smear sonuçlarında en nadir raslanan tanılardan birisidir, %1'den az oranda görülür. Bu durum saptandığında kolposkopi (endoservikal küretaj yani ECC dahil) ve konizasyon, LEEP gibi yöntemlerle rahim ağzından parça alınarak patolojik inceleme yapılmalıdır. Kansere ilerleme riski diğer lezyonlara göre daha fazladır.Biyopsi sonucunda CIN2 ve/veya CIN 3 gelme riski yaklaşık yüzde 60-70'dir. HSIL terimi bir kanser türünün ismi veya kanser çeşidi değildir.

AGC 
(Atipical Glanduler Cells = Atipik Glanduler Hücreler)
Smear sonuçlarında nadiren rastlanan bir tanıdır.  İleri değerlendirme için kolposkopi ve ECC (endoservikal küretaj) yapılır. 35 yaş üzerinde ve veya endometrium ca açısından risk taşıyan hastalarda endometrial biyopsi de eklenir ECC'ye. Bunların sonucuna göre tedavinin devamına karar verilir. AGC terimi bir kanser türünün ismi veya kanser çeşidi değildir.

Smear testi sonucu kaç günde çıkar?
Smear testinin yapıldığı hastaneye göre çok değişkenlik gösterebilir, birkaç gün ile birkaç hafta arasında sürede rapor edilebilir sonuç. Hastanenin patoloji veya sitoloji bölümündeki yoğunluk bunda temel belirleyeci faktördür.

Smear testi soncunun pozitif veya negatif olması?
Smear testi diğer bazı testlerde olduğunun aksine test sonucu sadece pozitif veya negatif şeklinde ifade edilerek tek kelime ile rapor edilmez. Normal veya anormal şeklinde, anormal ise hangi anormalliklerin izlendiği şeklinde ayrıntılı rapor edilir. Malignite açısından negatif denmişse kanser görülmediği anlamına gelir, bu olumlu bir sonuçtur. Bazen birkaç patoloji birden izlenebilir smear testinde, bu durumda hepsi ayrı ayrı belirtilir.
Bazen yetersiz materyal, tekrar örnek alınması önerilir şeklinde rapor edilebilir, alınan sürüntüde yeterli bilgi verecek kadar hücre görülmemiştir veya kan, mukus gibi karışıklığa neden olabilecek durumlar vardır. Bu durumda tekrar smear alınır.
Endoservikal transformasyon zonu komponenti görülmedi  veya transformasuyon zonuna ait hücreler izlenmedi gibi sonuçlar da testte yeterince hücre görülmediği anlamına gelir, yeniden smear alınmasını gerektirir, test şu haliyle olumlu veya olumsuz bir sonuç anlamına gelmez.
Yeterli endoservikal transformasyon zon komponenti mevcuttur veya izlenmiştir denmişse raporda bu alınan sürüntü örneğinin inceleme için yeterli olduğu anlamına gelir. Çünkü normalde transformasyon zonu hücrelerinin görülmesi gerekir smear testinde.
Bazı smear sonuçlarında akut veya yoğun enfeksiyon veya enflamasyon bulguları izlendiği belirtilir. Bu durumda ek bir patoloji yoksa genelikle enfeksiyona yönelik (gardnerella vajinalis, trikomonas vajinalis, kandida) tedavi verilir ve sonrasında smear testi tekrar edilir. İnflamasyon ile ilişkili veya inflamasyona sekonder reaktif hücresel değişiklikler izlenmiştir ifadesi de aynı anlama gelir.
Bazen hastanın gördüğü radyoterapi gibi tedavilerin etkisi smear testinde izlenebilir, bunlar patolog tarafından radyoterapiye bağlı hücresel değişiklikler şeklinde belirtilir.
Özellikle menopozdaki hastalarda atrofi, atrofik değişiklikler gibi ifadeler olabilir.
Aktinomiçes enfeksiyonu izlenebilir özellikle RİA (Spiral) kullanan hastaların smear tahlilinde.
Matür squamöz metaplazi veya immatür squmöz metaplazi izlendiği belirtilebilir, bu hastada kanser olduğu anlamına gelen bir terim değildir. Transformasyon bölgesindeki değişime bağlı normal servikste sık görülen hücrelerdir.
Kronik servisit izlenmesi kronik bir enfeksiyon anlamına gelir, kanser veya kanser öncülü bir lezyon değildir.
Displastik epitel izlendiği belirtilebilir. Displazi hücrelerde nükleus-sitoplazma oranının değişmesi, nükleer atipi izlenmesi anlamına gelir, prekanseröz lezyonlara işaret edebilir ancak günümüzde pek kullanılmayan eski bir terminolojidir.


İlgili Konular:
- Smear Testi (Pap Test)
- Kolposkopi
- HPV Virüsü ve HPV Enfeksiyonu
HPV Testi (HPV DNA Testi)
- HPV Aşısı (Rahim Ağzı Kanser Aşısı)
- Rahim Ağzı (Serviks) Kanseri
Tamamını >>

JİNEKOLOJİK ONKOLOJİ - JİNEKOLOJİK ONKOLOG

Jinekolojik onkoloji (cerrahisi) nedir?
Jinekolojik onkoloji kadın hastalıkları ve doğum branşının bir yan branşı olarak rahim (uterus), rahim ağzı (serviks), yumurtalık (over), tüp (tuba uterina), vajen ve vulva kanserleri ve bu kanserlerin öncü lezyonları ile ilgilenen branştır. Jinekolojik onkoloji cerrahisi olarak da adlandırılır.
Jineonkoloji (jine-onkoloji) gibi kısaltılmış isimlendirmeler de kullanılmaktadır.

İngilizce: gynecologic oncology, gynaecological oncology

Jinekolojik onkolog:
Jinekolojik onkoloji cerrahisi adı ile ülkemizde 2011 yılından itibaren yandal eğitimi verilmeye başlanmıştır. Tıpta Yan Dal Uzmanlık Eğitimi Giriş Sınavını (YDUS)  kazanan kadın hastalıkları ve doğum uzmanı (jinekolog) hekimler jinekolojik onkoloji cerrrahisi konusunda 3 yıl eğitim alarak jinekolojik onkoloji cerrahisi uzmanı ünvanını alırlar. Jinekolojik onkolog, jinekolog onkolog, jinekolojik onkoloji uzmanı gibi isimlendirmeler de yapılır. 

İngilizce: gynecologic oncologist, gynaecological oncologist, gynecologic oncology specialist

Jinekolojik onkoloji hangi hastalıklar ile ilgilenir?
- Rahim ağzı kanserini önlemek için tarama (smear testi, HPV testi, HPV aşısı)
- Tarama programlarında saptanan lezyonların takibi ve tedavisi (ASC-US, ASC-H, LSIL, HSIL, AGC, AIS)
- Tuba kanseri
- Vajen kanseri
- Vulva kanseri
- Prekanseröz lezyonlar (kanser öncüsü lezyonlar): CIN, VIN, VaIN
- Genital Siğil (Kondilom)
- Gestasyonel trofoblastik hastalıklar (GTN)
- Malignite potansiyeli bulunan pelvik kitlelerin açık, kapalı (laparoskopik) ve robotik cerrahi yöntemlerle ameliyatı
- Diğer organlardan rahim, yumurtalık gibi organlara metastaz yapan kanserlerle ilgili cerrahi müdahaleler

Bazı ülkelerde meme kanseri ile ilgili ameliyatları da jinekolojik onkologlar gerçekleştirmektedir, ancak ülkemizde bu ameliyatlar genel cerrahi uzmanları (meme cerrahları) tarafından gerçekleştirilmektedir. Türkiye'de jinekologlar veya jinekolojik onkologlar meme hastalıkları ve meme kanseri ile ilgili ameliyatları gerçekleştirmezler.

Jinekolojik onkoloji cerrahisinde uygulanan ameliyatlar:
- Radikal histerektomi (Tip2 ve Tip3 histerektomi) (Açık ve laparoskopik)
- Tip 1 Histerektomi (+- Salpingoooforektomi) (Açık ve laparoskopik)
- Sitoredüktif cerrahi, kanser debulking
- Omentektomi
- Barsak anastomozu, barsak rezeksiyonu, kolostomi
- Splenektomi
- Peritonektomi
- Diafram stripping
- Pelvik egzenterasyon
- Pelvik lenf nodu diseksiyonu (Açık ve laparoskopik)
- Paraaortik lenf nodu diseksiyonu (Açık ve laparoskopik)
- Kasık lenf nodu diseksiyonu
- Radikal vulvektomi
- Vajenektomi
- Trakelektomi
- Parametrektomi
- Konizasyon ve LEEP
- Kolposkopi, servikal biyopsi
- Vulvoskopi, vulva biyopsisi

Jinekolojik onkoloji bölümü hangi hastanelerde bulunur?
Jinekolojik onkoloji cerrahisi veya jinekolojik onkoloji bölümü (kliniği, bilim dalı) adı altında ülkemizde üniversitelerin tıp fakültelerinde, eğitim ve araştırma hastanelerinde ve bazı özel üniversite hastanelerinde bölümler mevcuttur. Her üniversite hastanesinde ve her eğitim araştırma hastanesinde jinekolojik onkoloji doktorları ve bölümü mevcut değildir.

Jinekolojik onkoloji klinikleri medikal onkoloji (tıbbi onkoloji), radyasyon onkolojisi, patoloji, radyoloji, nükler tıp gibi branşlarda sıklıkla işbirliği içerisinde çalışırlar. Ameliyatlarda genel cerrahi, üroloji, kalp damar cerrahisi gibi branşlardan görüş ve yardım alındığı sıktır. Bu nedenle bu branşların bazıları yandal eğitiminde rotasyon olarak yer alır.

Jinekolojik onkoloji lle ilgili dernekler:
- Türk Jinekolojik Onkoloji Derneği: www.trsgo.org
- Servikal Patolojiler ve Kolposkopi Derneği: www.trsccp.org
- Minimal İnvaziv Jinekolojik Onkoloji Derneği: www.gynoncomis.org
- European Society of Gynaecological Oncology (ESGO): www.esgo.org
- American Society for Colposcopy and Cervical Pathology: www.asccp.org
- International Gynecologic Cancer Society (IGCS): www.igcs.org
- European Network of Young Gynaecological Oncologists (ENYGO): www.esgo.org/ENYGO/Pages/AboutENYGO.aspx


İlgili Konular:
- Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı (Jinekolog)
- Jinekolojik Muayene Nedir? Nasıl Yapılır?
- Jinekoloji (Kadın Hastalıkları)
Tamamını >>

ALIN GELİŞ (ALIN PREZENTASYONU)

ALIN GELİŞ İLE DOĞUM
Alın gelişi bir defleksiyon gelişidir. Prezentasyon (geliş) amomalilerinin en nadir görülenidir, yaklaşık 10000 doğumda bir görülür. Fetal baş alın kısmı ile yani gözlerle ön fontanel arasında kalan kısımla prezente olur.

Vajinal muayenede burun kökü, göz çevresi ve ön fontanel ele gelir (yüz gelişin aksine ağız ve çene palpe edilemez). Fetaş baş ekstansiyondadır ancak yüz gelişteki kadar ileri derecede bir ekstansiyon değildir. Ultrasonografi tanıda yardımcı olabilir.

Fetus pelvise başın en geniş çapı olan oksiputomental çap ile girer. Alın geliş eğer kendiğinden oksiput gelişe dönüşmezse normal doğum mümkün değildir. Alın geliş ısrarla devam ederse sezaryen gereklidir. Vakum veya forseps  uygulanmaz.

Risk faktörleri (yüz geliş ile aynıdır):
- Anensefali en önemli risk faktörüdür
- Prematürite
- Grand multiparite
- Fetal anomaliler
- Polihidramnios
- İri fetus, bebeğin boynunun kalın olması
- Fetusun boynunda kordon olması

Baş kısmi defleksiyona uğramışsa ve ön fontanel ile prezente olmuşsa buna sinsiput geliş (sinsiput prezentasyon) denir, sıklıkla normal vertex gelişe döner. Sinsiput gelişte baş oksiputofrontal çap ile pelvise girmiştir.

İlgili Konular:
- Yüz Geliş
- Makat Geliş
- Transvers Geliş
- Malprezentasyonlar
- Distosi
Tamamını >>

YÜZ GELİŞ (YÜZ PREZENTASYONU)

YÜZ GELİŞ İLE DOĞUM 
Yüz geliş bir defleksiyon gelişidir, en ileri defleksiyon halidir. Yaklaşık 2000 doğumda bir görülür. Yüz prezentasyonunda fetusun pozisyonu çeneye göre tanımlanır. Baş pelvise submentobregmatik çap ile girmiştir.

Yüz gelişte çene önde ise (mentum anterior) normal doğum mümkün olabilmektedir ancak çene arkada ise (mentum posterior) normal doğum mümkün değildir sezaryen gereklidir. Yüz gelişlerin yaklaşık dörtte üçü mentum anteriordur.

Risk faktörleri:
- Anensefali en önemli risk faktörüdür
- Prematürite
- Grand multiparite
- Fetal anomaliler
- Polihidramnios
- İri fetus, bebeğin boynunun kalın olması
- Fetusun boynunda kordon olması

Doğum esnasında bebeğin burun, orbita kenarları, ağız ve çenesinin elle hissedilmesi tanıyı koydurur. Ultrasonografi tanıda yardımcı olabilir.

İlgili Konular:
- Alın Geliş
- Makat Geliş
- Transvers Geliş
- Malprezentasyonlar
- Distosi
Tamamını >>

MALPREZENTASYONLAR

DOĞUMDA PREZENTASYON BOZUKLUĞU
Normalde doğum başladığında bebek doğum kanalına başı aşağıda (önde) olacak şekilde girer, buna
verteks prezentasyon (baş geliş) denir. Kafa tasının üst arka kısmında bulunan ve oksiput diye adlandırılan kısımla bebeğin doğum kanalına girmesi normaldir ve oksiput prezentasyon olarak adlandırılır. Kafanın oksiput dışındaki bölümleri (alın, yüz) ve vücudun diğer bölümleri (makat, omuz) ile bebek doğum kanalına girerse buna malprezentasyon denir; prezentasyon anomalisi, prezentasyon bozukluğu gibi isimler de verilir. Tüm doğumların yaklaşık yüzde 5'inde malprezentasyon görülür.

Malprezenyasyonlar arasında en sık görülen makat prezentasyondur, tüm doğumların yüzde 3-4'ünde görülür.

Malprezentasyonlar:
Makat prezentasyon: Bebek makat ile doğum kanalına girmiştir.
Alın prezentasyonu: Bebek alın ile doğum kanalına girmiştir. Normal doğum mümkün değildir.
Yüz prezentasyonu: Bebek doğum kanalına yüzün tamamı ile girmiştir.
Transvers situs: Bebek uterus içerisinde yan olarak durur, doğum kanalı girişine omuzu veya kolu denk gelir. Normal doğum mümkün değildir.

Malprezentasyon için risk faktörleri:
- Multiparite
- Prematürite
- Polihidramnios
- Makrozomi
- Hidrosefali
- Anensefali
- Trizomiler
- Konjenital anomaliler
- Plasenta previa
- Miyotonik distrofi
- Uterin malformasyonlar
- Çoğul gebelik
- Pelvik tümörler
- Pelvik darlık

MALPOZİSYON:
Malpozisyon terimi malprezentasyon ile karıştırılmamalıdır. Malpozisyon bebeğin başının "oksiput anterior" dışında bir pozisyonla doğum kanalında ilerlemesidir. Normalde bebeğin başı doğum kanalına girdikten sonra oksiput anterior olacak şekilde ilerler, doğumlarda en sık bu pozisyon görülür. Malpozisyon en sık oksiput posterior daha nadiren oksiput transvers şeklinde olabilir. Oksiput posterior pozisyon hakkından ayrıntılı bilgiye buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz.

Malprezentasyon: Prezentasyonun bozuk olmasıdır. Prezentasyon bebeğin doğum kanalına giren kısmını ifade eder.
Malpozisyon: Pozisyonun bozuk olmasıdır. Pozisyon bebeğin annenin vücuduna göre yönünü ifade eder. Sağ, sol, ön, arka gibi.

İlgili Konular.
- Alın Geliş
- Yüz Geliş
- Makat Geliş
- Transvers Geliş
- Distosi
Tamamını >>

GEBELİKTE ROMATOİD ARTRİT

HAMİLELİK VE ROMATOİD ARTRİT
Romatoid artrit (RA) hastaları genellikle doğurganlık çağında olduklarından gebelikle birlikteliğine
sık rastlanan bir hastalıktır. Romatoid artrit hastaları gebe kaldıklarında sıklıkla (%50-70 kadarında) şikayetlerinde hafifleme izlenir yani gebelik hastalığı iyileştirici etki gösterir. Gnellikle hastalığın iyileşmesi gebeliğin ilk aylarından itibaren başlar. Doğumdan sonra ise hastaların çoğunda ilk aylardan itibaren relaps (şiddetlenme) olur. Hastaların az bir kısmında gebelikte şikayetlerde artma izlenebilir.

Romatoid artrit erişkinlerin yaklaşık %1-2'sinde görülür, kadınlarda erkeklere göre daha yaygındır.
Romatoid artrit tedavisinde kullanılan her ilaç gebelik esnasında kullanılamaz. Bu nedenle romatoid artrit hastaları gebe kalmadan önce veya gebeliği farkettikleri anda doktorlarına ilaçları açısından danışmalıdır.

İlgili Konular:
- Gebelik ve SLE (Sistemik Lupus Eritematozus)
- Gebelikte Bel ve Sırt Ağrısı
Tamamını >>

HİDROPS FETALİS

Hidrops fetalis gebelik sırasında fetusun çeşitli dokularında sıvı birikmesine bağlı olarak ödemli bir hal almasıdır. Fetusta cilt ödemi, asit, plevral efüzyon, perikardiyal sıvı birikmesi görülebilir. Plasenta ödemli, hidropik görüntüdedir. Sıklıkla polihidramnios eşlik eder.

Fetustaki bu yaygın ödem ve sıvı birikmesi immünolojik bir nedenden kaynaklanıyorsa immün hidrops fetalis adını alır, immünolojik olmayan nedenlerden kaynaklanıyorsa non-immün hidrops fetalis adını alır.

İMMÜN HİDROPS FETALİS (ERİTROBLASTOZİS FETALİS)
Hidrops fetalislerin yaklaşık %10'u immün nedenlerle meydana gelir, eritroblastozis fetalis adı da verilir. İmmün hidrops fetaliste kan grubu antijenleri, rh antijenleri gibi nedenlerden dolayı anne ve fetus arasında etkileşim neticesinde annede antikorlar oluşur, oluşan antikorlar plasentayı geçerek fetusta eritrositlerin parçalanmasına ve anemiye neden olur. Oluşan anemi çeşitli mekanizmalarla fetusta hidropsa (sıvı birikmesi) neden olur. Aneminin hidropsa neden olmasındaki başlıca mekanizma kalp yetmezliğine neden olasıdır. Bunun dışında anemiyi kompanse etmek için ekstramedüller hematopoez (karaciğerde hematopoez) oluşması, buna bağlı karaciğer harabiyeti ve portal hipertansiyon gelişmesi de hidropsa katkıda bulunan mekanizmalardır. İmmün-hidrops fetalisin en bilinen sebebi Rh uygunsuzluğudur ve halk arasında kan uyuşmazlığı olarak adlandırılır. Rh uygunsuzlu hakkında ayrıntılı bilgiye buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz.

NON-İMMÜN HİDROPS FETALİS
Hidrops fetalisin immünolojik mekanizma dışında diğer nedenlerle oluşmasına non-immün hidrops fetalis adı verilir. Hidrops fetalislerin yüzde 90'a yakın kısmı non-immün hidrops fetalisler oluşturur.

hidrops fetalis
Resmi büyütmek için üzerine tıklayın

Non-İmmün hidrops fetalis nedenleri:
- Fetusta kardiyovaküler anomaliler en sık nedendir
- Kardiyak aritmiler
- Sakrokoksigeal teratom
- Kistik higroma
- Alfa-talasemi
- Perinatal enfeksiyonlar (En sık enfeksiyöz sebep Parvovirüs-B19)
- TORCH
- Konjenital diafragma hernisi
- Kistik adenomatoid malformasyon
- TTTS
- Üriner sistem anomalileri
- Koryoanjioma

Mirror sendromu ( Ballantyne sendromu) fetusta hidrops varlığında annede ödem ve preeklampsi gelişmesidir. İlk defa 1892 yılında John William Ballantyne tarafından tanımlanmıştır (kaynak).

İlgili Konular:
- Kan Uyuşmmazlığı (Rh Uygusuzluğu)
Tamamını >>

KORDON SARKMASI (UMBLİKAL KORD PROLAPSUSU)

Kordon sarkması bebeğin göbek kordonunun doğum sırasında vajen içerisine sarkmasıdır, kordon bazen dışarı kadar çıkabilir. Bebeğin önde gelen kısmı baş ise kordon başın önüne geçecek kadar sarkar, aynı durum makat ile gelen bebeklerde de görülebilir. Kordonun doğum yolu üzerine sarkması için membranların (zarların) açılması gerekir. Zarlar açılmadan önce kordon bebeğin önünde palpe edilirse buna kordon prezentasyonu denir. Kordon sarkması nadir bir durumdur ve gebeliklerin %1'inden azında görülür.

Kordon sarkması için risk faktörleri:
- Malprezentasyon (Kordon sarkması en sık transvers gelişte daha sonra makat gelişte görülür)
- Polihidramnios
- Kordonun normalden uzun olması
- Preterm doğum
- Düşük doğum ağırlığı
- İkiz, üçüz gebelikler
- EMR, PPROM
- Fetal anomaliler
- Grand multiparite (5'ten fazla doğum yapmış olmak)
- İntrauterin basınç katateri yerleştirilmesi
- Amniyoinfüzyon

Kordon sarkması genellikle zarlar açıldığında aniden meydana gelir, bazen daha sonraki saatlerde sarkma oluşabilir. Zarlar açılmadan önce kordonun sarkacağının anlaşılması çoğunlukla mümkün olmaz bazen ultrasonografide göbek kordonunun ön tarafta görülmesi şüphe yaratabilir. Bazen şüphe yaratan ilk bulgu NST'te fetusun kalp atımlarında bozulma olabilir.

Tedavi:
Kordon sarkması durumunda sarkan kordonu tekrar uterus içerisine itmek mümkün değildir. Kordon prolapsusu riskli bir durumdur çünkü önde gelen kordon kısmı sıkışarak fetusun ciddi distrese girmesine neden olabilir. Bu nedenle eğer hemen doğabilecek kadar açıklık varsa hemen normal yolla doğurtmak aksi halde sezaryen ile doğumu gerçekleştirmek gerekir sıklıkla.


İlgili Konular:
- Bebeğin Boynuna Kordon Dolanması
Tamamını >>

PRESİPİTE DOĞUM EYLEMİ (HIZLI DOĞUM)

NORMAL DOĞUMUN HIZLI GERÇEKLEŞMESİ
Hızlı doğum yani presipite doğum doğumun 3 saatten daha kısa sürede gerçekleşmesidir. Tüm doğumların yaklaşık %2'sinde görülür. Hızlı doğum eyleminde doğumun aktif fazının başlangıcından bebeğin doğumuna kadar geçen süre 3 saaten kısa sürmektedir.

Hızlı doğumlarda artan riskler:
- Omuz distozisi
- Erb-Duchene paralizisi
- Uterin atoni
- Dekolman plasenta
- Perine, vajen, serviks laserasyonu
- Amniyon sıvısı embolisi

İlgili Konular:
- Normal Doğum Ne Kadar Sürer?
Tamamını >>

GEBELİKTE SİFİLİZ ENFEKSİYONU

HAMİLELİKTE SFİLİZ ENFEKSİYONU
Sfiliz (eski adı frengi) Treponema Pallidum isimli bir bakterinin etken olduğu hastalıktır. Sfiliz en yaygın olarak cinsel temasla bulaşır. Sfiliz gebelik sırasında da görülebilir ve en sık fetal ölüme neden olan enfeksiyondur. Gebelik esnasında geçirilen sfiliz enfeksiyonu anneden bebeğe plasenta aracılığı ile geçebilmektedir. Sfilizin her döneminde geçiş mümkündür ancak en kolay geçiş sekonder evrede olur. Sfiliz enfeksiyonunda plasenta soluk ve büyük bir hal alır.

Perinatal enfeksiyonun tanısı içim amniyon sıvısında PCR ile DNA saptanması kullanılabilir ancak bazı vakalarda fetus enfekte olduğu halde DNA saptanamamaktadır.
Lezyonlarda karanlık alan mikroskopisi ile T.Pallidum görülebilir. T. Pallidum normal mikroskopta boyasız olarak görülemez. Hareketli bir spirokettir. T. Pallidum besiyerinde ve doku kültüründe üretilemez.
Tanıda en yaygın olarak serolojik testler kullanılır (treponemal antikorlar ve non-treponomal antikorlar).

Gebelikte sifiliz enfeksiyonunun fetus üzerine etkileri:
- Preterm doğum
- Perinatal ölüm
- Düşük doğum ağırlığı
- IUGR
- Ölü doğum
- Hidrops
- Asit

Doğumdan sonra bebekte görülebilecek bulgular:
- Döküntü
- Keratit
- Hutchinson dişleri
- Semer burun
- İskelet sistemi anomalileri
- Nörülojik tutulum
- Sağırlık
- Hepatosplenomegali
- Trombositopeni
- Anemi
- Sarılık
- Myokardit

Sifiliz tedavisi ile ortaya çıkan ateş, döküntü, hipotansiyon, baş ağrısı, miyalji ablosuna Jarisch-Herxheimer reaksiyonu denir. Bu tablo uterin kontraksiyonlara neden olabilir ve preterm doğumu tetikleyebilir.

Gebelikte sfiliz tedavisinde öncelikle kullanılan antibiyotik penisilindir.

İlgili Konular:
- Gebelikte Enfeksiyon Hastalıkları
Tamamını >>

SEZARYEN SONRASI YARA YERİ ENFEKSİYONU

SEZARYEN KESİ YERİNDE ENFEKSİYON
Sezaryen sonrası dikiş yerinde enfeksiyon yaklaşık %5 oranında görülen bir durumdur. Ameliyat kesi yerinde yara yeri enfeksiyonuna akıntı, ateş, kötü koku, kızarıklık, yanma gibi bulgular eşlik edebilir. Yara yerinde enfeksiyon genellikle ameliyattan sonraki ilk hafta içerisinde oluşur, daha sonraki dönemde çok nadirdir. Dikişler alındığı anda yara temizse ve enfeksiyon olmaksızın iyileşmişse sonradan enfeksiyon oluşma ihtimali çok azdır.
Aynı durum sadece sezaryen ameliyatında değil bütün ameliyat kesi yerlerinde ve normal doğum kesisi (epizyotomi) alanında da meydana gelebilir. Sezaryen veya normal doğum sonrası ateş nedenlerinden biri yara yeri enfeksiyonudur. Doğum sonrası yara yerleri tam iyileşme ve enfekte olma açısından dikkatli takip edilmelidir. Yara yerindeki enfeksiyon dikişin tamamen açılmasına ve bazen tekrar dikiş atılmasına neden olabilir.

Risk faktörleri:
- Uzamış eylem
- Uzamış EMR
- Koryomniyonit
- Obezite
- İnsülin bağımlı diyabet
- İmmün yetmezlik
- Kortikosteroid tedavisi ve immunsüpressif tedavi alanlar
- Düşük sosyoekonomik düzey

Sezaryen sonrası kesi yerinde enfeksiyon bakteriel kaynaklıdır ve staf. aureus ve streptokoklar, gram negatif basiller sık rastlanan enfeksiyon ajanlarıdır. Tedavide antibiyotikler, yara yeri temizliği (pansuman) ve depridman yapılır.

Sezaryen sonrası yara yeri enfeksiyonunu önlemek için ameliyattan önce proflaktik antibiyotik uygulanması rutin olarak yapılır.


İlgili Konular:
- Sezaryen Dikişleri
- Ameliyat Sonrası Dikiş İzleri
Tamamını >>

POSTPARTUM ENDOMETRİT

DOĞUM SONRASI RAHİM ENFEKSİYONU
Endometrit rahmin iç tabakasının (endometrium tabakasının) enfeksiyomudur. Gebelik sırasında rahmin en iç tabakası değişikliğe uğrar ve desidua adını alır, gebelik sonrasında  çeşitli nedenlerle bu tabakanın enfeksiyonu gelişebilir, buna postpartum endometrit denir. Endometritte enfeksiyon myometriuma kadar ilerlemişse endomiyometrit adı verilir, parametriuma kadar ilerlemişse parametrit adı verilir.

Doğum sonrası endoemetrit polimikrobiyal bir enfeksiyondur. Grup B streptokoklar, anaerob gram pozitif bakteriler, anaerob gram negatif bakteriler (bakteriodes, prevotella), aerob gram negatif bakteriler (E. coli, K. Pnömonia, Proteus), K. Trochamatis, Mycoplasma gibi çeşitli bakteriler rol alabilir. Erken dönem endometritte en sık etken Grup B streptokoklardır. Geç dönem endometritte en sık Klamidya'ya rastlanır.

Risk faktörleri:
(Koryoamnionit ile benzer risk faktörleri)
- Genç yaş
- İlk doğum
- Uzamış doğum eylemi
- PPROM, EMR
- Sezaryen
- Düşük sosyoekonomik düzey
- Çok sayıda vajinal muayene yapılması
- Aşırı mekonyumlu amnion sıvısı
- GBS kolonizasyonu
- Bakteriel vajinozis
- Plasentanın manuel çıkarılması

Belirtiler ve tanı:
Doğum sonrası (postpartum) dönemde ateş yüksekliğinin önemli nedenlerinden birisi endometrittir. Ateş dışında uterin hassasiyet, alt karın ağrısı, kötü kokulu akıntı gibi bulgular olabilir.
Kanda lökosit yüksekliği vardır ancak doğum sonrası hastada fizyolojik olarak da normalde lökosit yüksekliği görülebilmektedir.

Ayırıcı tanı açısından yara yeri enfeksiyonu, epizyotomi alanında enfeksiyon veya hematom, abse gelişimi, mastit, meme absesi, piyelonefrit gibi doğum sonrası ateş yüksekliği ile seyreden durumlar akla gelmelidir.

Tedavide antibiyotikler kullanılır.

İlgili Konular:
- Koryoamniyonit
- Doğum Sonrası Ateş Yüksekliği
Tamamını >>

KORYOAMNİYONİT

Koryoamnionit fetusun içinde bulunduğu amnion sıvısını çevreleyen zarların enfeksiyonudur. Bu zarların dışta olanı koryon zarı iç tarafta olanı amnion zarıdır, amnion zarı amnion sıvısı ile temas halindedir. Enfeksiyon etkeni olan bakteriler sıklıkla assendan yolla servikovajinal kanaldan gelir.

Risk faktörleri postpartum endometrit ile benzerdir:
- Genç yaş
- Düşük parite, ilk gebelik
- Uzamış eylem
- Uzamış EMR
- Çok sayıda vajinal muayene
- İnternal fetal monitör
- Bakteriel vajinozis, gonore gibi enfeksiyonlar
- Düşük sosyoekonomik düzey
- Mekonyum boyalı amnion sıvısı

Genellikle polimikrobiyal bir enfeksiyondur. Anaerob bakteriler, bakteriodes, Grup B streptokoklar, E. Coli, enterokoklar, fusobakterium, mikopazma, üroplazma gibi ajanlara sık rastlanır. Bu nedenle tedavide geniş spektrumlu antibiyotikler kullanılır.

Gram negatif aerobik: E.coli, Klebsiella, Proteus
Gram negatif anaerobik: Bakteriodes, Prevotella
Gram pozitif anaerobik: Peptokok, peptostreptokok

Bulgular:
Ateş, uterin hassasiyet, maternal ve fetal taşikardi, maternal lökositoz, kötü kokulu vajinal akıntı en sık görülen bulgulardır. Koryoamniotik zarın histopatolojik incelemesi kesin tanıya götürür.

Koryoamnionit olgularında postpartum atoni ve endometrit gelişme riski vardır.


İgili Konular:
- Erken Membran Rüptürü (EMR, PPROM)
- Postpartum Endometrit
Tamamını >>

AMNİYON SIVI EMBOLİSİ

Amnion sıvı emboli sendromu (AFE) gebelik ile ilgili en ölümcül komplikasyonlardan birisidir. Çok nadir görülen bir komplikasyondur,
İnsidansı yaklaşık 100.000'de 1 olarak bildirilmiştir. Plasenta bölgesinden veya uterin venlerden anne dolaşımına amnion sıvı geçmesi neticesinde emboli oluşur. Bu durumda annenin pulmoner venlerinde fetusa ait epitel hücreleri, lanugo tüyleri görülebilir. Hipotansiyon, hipoksi, dispne, siyanoz gelişir. Yüksek oranda maternal mortalite ile sonuçlanır (%80 civarında).
Gebelik sırasında ve doğumdan kısa süre sonra meydana gelebilir.

Risk faktörleri:
- İleri anne yaşı
- Multiparite
- Preeklampsi, eklampsi
- Sezaryen
- Forceps ve vakum uygulanması
- Hızlı doğum (presipite eylem)
- Plasenta previa
- Dekolman plasenta
- Ölü bebek
- Uterin rüptür
- Servikal laserasyon
- Anne karnına travma
- Doğum indüksiyonu (tartışmalı araştırmalar mevcut)
- Polihidramnios

Yoğun bakım tedavisi gerektiren bir durumdur. Amniotik sıvı anne dolaşımına geçtiğinde emboli neticesinde sıklıkla kardiyojenik şok, hipotansiyon, solunum arresti, hipoksemi ve DIC tablosuna yol açar. Tonik klonik nöbetler eşlik edebilir.

İlgili Konular:
- Gebelikte Tromboemboli
- Anne Ölümü
Tamamını >>

MEKONYUM ASPİRASYONU

BEBEĞİN ANNE KARNINDA KAKASINI YUTMASI
Bebek anne karnında iken barsaklarında koyu kıvamda yeşilimsi bir dışkı birikir. Bebek anne karnında birşey yememesine rağmen barsaklarında dışkı olmaktadır çünkü bebeğin mide ve barsak sistemindeki salgılar, safra salgısı, lanugo denen tüyler, verniks kaseosa, mukus ve amnios sıvısı mekonyum denilen dışkının oluşmasına katkıda bulunur.  Bu dışkıyı bebek normalde doğumdan sonraki günlerde yapacaktır. Bebeğin ilk kakası olan bu dışkıya "mekonyum" adı verilir. Eğer anne karnındaki bebek bu dışkıyı doğum zamanında yutarak akciğerlerine alırsa bu duruma "mekonyum aspirasyon sendromu (MAS)" denir, halk arasında bebeğin kakasını yutması veya bebeğin kakasını yemesi olarak adlandırılır. Burada kastedilen aslında bebeğin kakasını yemesi veya yutması değildir, soluk borusuna ve akciğerlerine kaçmasıdır. Akciğerlerde mekonyum (dışkı) bulunması doğumdan sonra bebekte solunum sıkıntısına neden olacaktır. Eğer amnion sıvısı miktarında azalma (oligohidramnios) varsa  içerisindeki memonyum daha koyu bir kıvam alacağı için fetus açısından daha tehlikeli olacaktır.

Normalde anne karnındaki bebeğin amnion sıvısı berraktır, hafıf sarı-beyaz renkte olabilir. Bebek doğumdan önce amniyon sıvısı içerisine barsak içeriğini (mekonyum) boşaltmışsa amnion sıvısı sarı-yeliş-kahverengi bir renk alır. Su kesesi açıldığında bu renk değişikliği gözle kolayca anlaşılır. Su kesesi açılmadan önce bu durumun anlaşılması her zaman mümkün olmamaktadır, bazı durumlarda ultrason ile tanı konulabilmektedir.

Belirtiler:
Aşırı koyu mekonyumlu amnion sıvısı içerisinden doğan bebeğin cildi tamamen kahverengi boyanmış halde izlenebilir. Bebekte solunum zorluğu, kalp ritmi bozulması, tonus yokluğu gibi bulgular olabilir. Bebek gerekirse entübe edilerek solunum yollarındaki mekonyum parçaları temizlenir ve yoğum bakım tedavileri uygulanır. Bebeğin akviğer grafisinde infiltrasyon alanları ve atelektazi izlenebilir.

Amnion sıvısında mekonyum hangi durumlarda olur?
- Günaşımı (günü geçen gebeliklerde barsak sisteminin olgunlaşmasına bağlı)
- Fetusta hipoksi, asidoz, kalp ritminde bozulma olması
- Kordon sıkışması
- Fetusun başına bası olması
- Zor ve uzun süren doğumlar
- IUGR

Mekonyum mevcut olan doğumlarda fetal distres nedeniyle sezaryen riski artmaktadır.Amnion sıvısında mekonyum bulunması durumunda postpartum endometrit ve amnion sıvısı embolisi riskinde de artış izlenir.

Mekonyum (dışkı, kaka) bulaşmış amnion sıvısı içerisinden doğan her bebekte mekonyum aspirasyon sendromu izlenmez. Mekonyum ile boyalı halde doğan bebeklerin yaklaşık yarısında hiçbir problem gelişmemektedir.
Tamamını >>

UTERİN ATONİ

UTERİN ATONİYE BAĞLI DOĞUM SONRASI KANAMA
Atoni kelime anlamı olarak tonusun olmaması yani kasılma olmaması (a-toni) anlamına gelir. Normalde hem normal doğum hem sezaryen sonrası uterus hemen kasılır ve sertleşir, bu sayede doğumdan sonra (postpartum) aşırı kanama olması engellenir. Eğer uterus kasılamazsa yani tonus sağlanamazsa doğumdan sonra fazla kanama olmaya başlar, bu duruma uterin atoniye bağlı kanama denir. Doğumdan sonra rahmin kasılmaması, sertleşmemesi olarak da adlandırılır. Bazen kanama kısa sürede durur ve uterin tonus geri döner, bazı durumlarda çok uzun süren ve aşırı derecede kanamalara neden olabilir. Doğum sonrası oluşan aşırı kanamaların en sık sebebi uterin atonidir.

Uterin atoni risk faktörleri:
- Polihidramnios gibi uterusun aşırı gerildği durumlar
- İkiz, üçüz gebelik
- Makrozomi
- Grand multiparite (5 veya daha fazla doğum yapmak)
- Hızlı doğum (presipite eylem)
- Uzamış doğum eylemi
- Anneye genel anestezi verilmesi
- Uterusu gevşeten ilaçların kullanılması, magnezyum sülfat
- Oksitosin ile doğumun indüklenmesi
- Annenin önceki doğumlarında atoni hikayesi olması
- Koryoamniyonit
- Uterusta bulunan büyük myomlar
- Plasentanın elle çıkarılması
- Annenin obez olması

Tanı:
Doğumdan sonra herhangi bir dönemde normalden fazla kanama olması ile şüphe edilir ve uterusun elle muayenesinde kasılmadığı, yumuşak olduğu belirlenirse tanı kesinleşir. Ultrason veya diğer tanı yöntemleri diğer kanama sebeplerini ekarte etmede yardımcı olabilir, atoni tanısında ultrasonografinin direk olarak faydası yoktur.

Tedavi:
Elle masaj uygulanması ve uterusun kasılmasını sağlayan ilaçlar (oksitosin, metilergonovin, prostaglandinler) çoğu vakada tedavi için yeterli olur.
Daha şiddetli ve yukarıdaki yöntemlerle durdurulamayan kanamalarda uterin arter embolizasyonu veya ligasyonu, hipogastrik arter ligasyonu, B-lynch sütürü gibi cerrahi yöntemler uygulanır. Bunlara cevap alınamayan durumlarda histerektomi ameliyatı ile rahmin tamamen alınması gerekebilir.


İlgili Konular:
- Doğum Sonrası Aşırı Kanama (Postpartum Kanama)
Tamamını >>

OVARYAN GEBELİK

GEBELİĞİN YUMURTALIK ÜZERİNE YERLEŞMESİ


Ektopik gebelikler en sık tubada görülür ancak tuba dışından en sık görüldüğü yer overlerdir, overde yerleşmesine ovarian gebelik denir. Ovaryan gebelikler tubal ektopik gebeliklerin aksine tubada (tüplerde) meydana gelen hasarlarla ilişkili değildir. Rahim içi araç (RİA) kullananlarda risk artışı söz konusudur.
Tüm gebeliklerde 1000'de 1'den daha az sıklıkla, tüm ektopik gebeliklerin yaklaşık %1-3'ünü oluşturacak kadar görülmektedir. Nadiren miada kadar yaşayabilir ve canlı doğumla sonuçlanabilir.

Tanı için Spiegelberg kriterleri kullanılır:
- Over lokalizasyonunda gestasyonel kese bulunması
- Kese uterusa ovaryan ligamen ile tuutnmuş olmalı
- Gestasyonel kese duvarında ovaryan doku histolojik olarak gösterilmeli
Çok nadiren bilateral ovaryan gebelik vakaları bildirilmiştir (kaynak).

Tedavi:
Metotreksat tedavisi veya ovaryan wedge rezeksiyon, ooforektomi uygulanabilmektedir.

İlgili Konular:
- Ektopik Gebelik (Dış Gebelik)
- Servikal Gebelik
- Abdominal Gebelik
Tamamını >>

LEOPOLD MANEVRALARI

Leopold menevraları ile karın üzerinden yapılan muayene sırasında bebeğin pozisyonu, prezentasyonu, angajman ve seviyesi belirlenir.
- 1. Leopold manevrası: Uterin fundus palpe edilerek burada fetusun bulunan kısmı belirlenir (baş veya makat).
- 2. Leopold manevrası: Sağ ve sol yanlar palpe edilerek fetal sırtın pozisyonu belirlenir.
- 3. Leopold manevrası: Önde gelen kısmın angaje olup olmadığı belirlenir.
- 4. Leopold manevrası: Önde gelen kısmın seviyesi belirlenir.

Leopold mavevraları Alman jinekolog Christian Gerhard Leopold tarafından tanımlanmıştır. Günümüzde bu manevrada belirlenen bulguların doğrulanması için ultrasonografiden faydalanılmaktadır. Özellikle obez ve polihidramnios olan gebeliklerde Leopold manevralarının başarıyla uygulanması zor olabilmektedir. Muayeneye başlamadan önce hastanın idrarını yaparak mesanesini boşaltması fayda sağlar.

Bazı kaynaklarda 5. Leopold manevrası şeklinde adlandırılan "Zangemeister manevrası" Alman jinekolog Wilhelm Zangemeister tarafından tanımlanmıştır (kaynak). Doğum başladıktan sonra uygulanır, amaç baş-pelvis uygunsuzluğunun olup olmadığını belirlemektir.


İlgili Konular:
- Gebelikte Çatı Muyenesi Nedir? Nasıl Yapılır?
- Gebelikte Muayene veya Vajinal Ultrason Yapılması Zararlı Mı?
Tamamını >>

ANORMAL UTERİN KANAMALAR

Adet düzeninin normalin dışında olması veya adetleri düzenli olan bir kadında kanama miktarının fazla olması veya adet kanamaları dışında ekstra kanamalar olması anormal uterin kanama olarak adlandırılır. Kısacası anormal uterin kanama normal süre ve miktarın dışındaki her tür uterin (uterus kaynaklı, rahim kaynaklı) kanamadır. Normal adet kanama düzeni ve miktarı nasıl olmalıdır hakkında bilgiye  buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz.

Üreme çağında anormal uterin kanamanın en sık nedeni anovulasyondur. Prepubertal kız çocuklarında anormal uterin kanamanın en sık nedeni vulvovajinitlerdir. Postmenopozal kadınlarda en sık neden endometrial atrofidir.

Anormal uterin kanamalar iki grup altında incelenir:
1- Organik nedenlere bağlı anormal uterin kanamalar: Anormal uterin kanamaların yaklaşık yüzde 30'u bu gruptandır. Kanama sebebi olarak altta yatan bir organik sebep vardır. Bunlar:
- Miyom
- Endometrial polip
- Maliginite
- Adenomyozis
- Endometrit
- Servisit
- Endometrial atrofi
- Non-jinekolojik nedenler: Hipotiroidi, hipertiroidi, hiperprolaktinemi, kanama diyatezi, diabetes mellitus

2-Disfonksiyonel uterin kanamalar (DUK): Anormal uterin kanamaların çoğu, yaklaşık %70'i bu gruptadır. Burada alltta yatan bir organik neden yoktur. Çoğu anovulasyon nedenlidir.

DİSFONKSİYONEL UTERİN KANAMALAR
Bu grup kanamalar kanamaya neden olan hormonal değişim mekanizmasına göre 4 grupta incelenir.

Östrojen çekilme kanaması:
Burada yüksek östrojen düzeyinin aniden düşmesi nedeniyle kanama meydana gelir. Örnekler:
- Ovulasyon zamanında görülen intermenstrüel kanama östrojen piki sonrasında östrojen düzeyinin düşmesi ile meydana gelir
- Yenidoğan bebeklerde nadiren vajinal kanama olabilir. Burada sebep anneden geçen östrojenin doğum nedeniyle aniden kesilmesidir.
- Ooforektomi ameliyatı ile ovaryan östrojen kaynağının aniden kesilmesi
- Dışarıdan verilen östrojen ilaçlarının kesilmesi

Östrojen kırılma kanaması:
Burada uzun süre yüksek miktarda östrojen etkisiyle endometriumun aşırı kalınlaşması nedeniyle kanama meydana gelir. Örnek:
- Anovulatuar sikluslarda ovulasyon olmadığı için progesteron sentezi artmaz ve endometrium uzun süren östrojen etkisi altında kalır.
- Polikistik over sendromu (PCOS)

Progesteron çekilme kanaması:
 Östrojen ve progesteron etkisi altında prolifere olmuş endometriumda progesteronun aniden kesilmesi ile kanama başlamasıdır. Normal adet kanaması da bu mekanizma ile meydana gelir. Bu tür disfonksiyonel uterin kanamalara örnekler:
- Korpus luteum yetmezliği
- Dışarıdan verilen progesteron ilacının aniden kesilmesi
- Progesteron challenge testi

Progesteron kırılma kanaması:
Endometrium uzun süre ve fazla miktarda progesteron hormonuna maruz kalırsa atrofiye uğrar ve kanamaya başlar, buna progesteron kırılma kanaması denir.
- Progesteron içeren ilaçların uzun süre aralıksız kullanılması
- Korpus luteum persistansı (Halban sendromu)

Tanı:
Anormal uterin kanamanın nedenini araştırmak için anamnez ve fizik muayene dışında ultrasonografi, CT, MR, salin infüsyon sonografi (SİS), HSG, histeroskopi, endometrial biyopsi, kanama profili, hormon profili gibi yöntemler kullanılabilir.

Tedavi:
Altta yatan organik bir sebep olan kanamalarda nedene yönelik operatif girişimler veya ilaç tedavileri uygulanır sıklıkla. Myomektomi, polipektomi, enfeksiyon nedenli ise antibiyotik veya altta yatan endokrin bozukluk varsa ona yönelik ilaç tedavisi uygulanır.
Disfonksiyonel uterin kanamalarda operatif girişimler nadiren gerekir. Çoğunlukla ilaç tedavileri, yaşam tarzı değişiklikleri ile başarı elde edilir. Örneğin obez ve polikistik over hastası olan bir bayanda meydana gelen disfonksiyonel kanama kilo verme ve egzersiz gibi yaşam tarzı değişiklikleri ile düzelebilir. Kanama kullanılan ilaçlara bağlı ise bunların düzenlenmesi ve değiştirilmesi gerekir.


İlgili Konular:
- Adet Düzensizliği
Normalde Adet Süresi ve Miktarı Ne Olmalıdır?
- Amenore (Adet Görememe)
Tamamını >>

PROGESTERON HORMONU

Progesteron 21 karbonlu (C21) steroid yapıda hormonlardan birisidir ve temel yapı taşı kolesteroldür. Seks hormonları grubundandır. Progestagen denilen hormon grubunun en önemli üyesidir. Progesteronun temel yapı taşı diğer seks hormonları gibi kolesteroldür. Kolesterol önce
pregnanolona sonra progesterona dönüşür. Progesteron ayrıca diğer steroid hormonların çoğu için de öncül madde konumundadır. Overlerden, adrenal bezden (sürrenal bez) ve gebelikte plasentadan sentezlenir.
İlk olarak 1933 yılında ABD'de Willard Myron Allen ve George Washington Corner tarafından tanımlanmıştır ve ismi pro-gestasyonel-steroid-keton = proge-ster-one şeklinde türetilmiştir (kaynak).

Progestin ve perogestagen terimleri karıştırılmamalıdır. Progestin sentetik olarak üretilen ve progesteron hormonu benzeri etki gösteren maddelere verilen isimdir. Progestinlerden bazıları: Levonorgestrel, nörotindron, norgestrel, medroksiprogesteron asetat, norgestimate, desogestrel, gestoden, dienogest, drospirenon.

Gebelikte progesteron 8. haftaya kadar esas olarak overde korpus luteumdan sentezlenir, daha sonra luteo-plasental shift meydana gelir yani üretim plasentaya kayar..

Progesteron hormonunun kadın vücudundaki etkileri:
- Vajen epitelinde glikojen depolanmasını azaltır, bundan dolayı vajende pH artar, alkali ortam oluşur. Progesteron etkisi ile vajen epitelinde intermediate hücre hakimiyeti oluşur (gebelikte olduğu gibi).
- Servikal mukusu kalınlaştırır ve pH'sını azaltır, asitleştirir. Bu gebeliği zorlaştırıcı bir etkidir.
- Endometrium gland ve stromasında antiproliferatif etki gösterir.
- Endometriumda östrojen reseptörü oluşumunu azaltır.
- Memelerde lobüler ve alveolar doku gelişimini arttırır.
- Ovulasyon (yumurtlama) öncesinde pozitif feedback etki ile FSH salınımını arttırır. Tersine LH üzerine negatif feedback etki yapar.
- Progesteron termojenik bir hormondur ve kadınlarda ovulasyon (yumurtlama) sonrasında vücut ısısındaki artıştan sorumludur.
- Vücutta su ve tuz tutulmasına neden olur.
- Düz kaslarda gevşeme sağlar. Bu nedenle gebelikte safra stazı, reflü, kabızlık gelişir.

Progesteron ölçümü (tahlil) hangi durumlarda yapılır?
- İnfertilite (kısırlık) tedavisinde ovulasyon tespiti için: Progesteron düzeyinde düşüklük ovulasyon olmadığı anlamına gelir.
- Ektopik gebelik (dış gebelik) tanısında

Progesteron ilaçları (progestin) hangi durumlarda kullanılır?
- Gebelik sırasında düşük tedavisinde
- Habitüel abortus
- Preterm eylem (erken doğum) proflaksisi
- İnfertilite (kısırlık) tedavisi ve IVF (tüp bebek) tedavileri
- Adet düzensizliği tedavisi
- PCOS (Polikistik over sendromu)
- Endometrial hiperplazi
- Menstrüasyonu geciktirmek amacıyla
- Katameniel epilepsi
- Doğum kontrolar hapları ve 3 aylık iğneler içerisinde bulunur
- Acil kontrasepsiyon amacıyla
- Amenore tanısında progesteron challenge testinde kullanılır


İlgili Konular:
- Östrojen Hormonu
- Kadınlarda Hormon Bozukluğu
- FSH Hormonu Yüksekliği
Prolaktin (Süt Hormonu) Yüksekliği
- İnfertilite (Kısırlık)
Tamamını >>



UYARI: Sitedeki bilgiler hastalıkların tanı ve tedavisinde kullanılmamalıdır.
Yazıların her hakkı saklıdır, izinsiz kullanılamaz. devamı >>

"Gebelik ve kadın hastalıkları konusunda ayda 1 milyondan fazla ziyaretçi sayısı ile en çok tıklanan, en geniş içerikli site"