KALITSAL TROMBOFİLİLER (PIHTILAŞMA BOZUKLUKLARI) VE GEBELİK

HAMİLELİKTE TROMBOFİLİ (PIHTILAŞMA BOZUKLUKLARI)
Kalıtsal trombofililer (kalıtımsal trombofililer) yani pıhtılaşma bozuklukları genel olarak basit tanımlamayla kanın pıhtılaşmaya eğilim gösterdiği bazı hastalıklardır. Bu hastalıklarda kanın pıhtılaşmasına bağlı damar tıkanıkları (tromboemboli), kalp, akciğer ve beyin gibi organlarda pıhtı oluşması, gebeliklerin düşük veya ölü doğum veya rahim içi gelişme geriliği ile sonuçlanması gibi problemler yaşanmaktadır. Burada daha çok kalıtsal trombofililerin gebelikle ilgili sebep olduğu sorunlar anlatılacaktır. Kalıtsal trombofili hastalarında gebelik kayıplarında artış izlenmektedir fakat trombofili "taşıyıcılığı" olan kişilerde gebelik kayıplarında artış izlenmemektedir.

Kalıtsal trombofililer genetik bozukluklara bağlı olarak ırsi yani kuşaktan kuşağa geçebilen ve doğuştan edinilmiş hastalıklardır. Trombofililerin ırsi olmayan yani doğuştan olmayan sonradan kazanılmış türleri de vardır (antifosfolipid antikor sendromu gibi).

Bu hastalarda damarlarda pıhtı oluşumuna bağlı tıkanıklık gelişme riski travma, hareketsiz kalma, cerrahi, doğum kontrol hapı kullanma, gebelik, kanser gibi durumlarda artar. Trombofilisi olan hastaların doğum kontrol hapı kullanması kesinlikle sakıncalıdır.

Kalıtsal trombofililer:
- Antitrombin III eksikliği
- Protein C eksikliği
- Protein S eksikliği
- Aktive protein C rezistansı (Genellikle Faktör V Leiden mutasyonuna bağlıdır)
- MTHFR gen mutasyonu (Metilen tetrahidrofolat redüktaz)
- Trombomodulin mutasyonu
- Faktör 12 eksikliği

Antitrombin III eksikliği kalıtsal trombofilik hastalıkların en trombojenik olanıdır ve hastalar hayat boyu %50’den fazla oranda tromboembolik olay (damar tıkanıklığı) geçirme riski altındadır.
Protrombin gen mutasyonu veya trombomodulin gen mutasyonunun kötü gebelik sonuçlarından sorumlu olduğuna dair net bilgiler yoktur.

Tanı:
Erken yaşta damar tıkanıklığı geçirenlerde , ailesinde damar tıkanıklığı olanlarda, tekrarlayan düşükleri veya ölü doğumları olanlarda, gebelikler erken aylarda başlayan preeklampsi veya gelişme geriliği olanlarda trombofilik hastalık olması süphesiyle bazı testler yapılır.

Bu testler: Antitrombin III, Protein C, Protein S , Aktive protein C rezistansı (pozitif ise Faktör V Leiden mutasyonu araştırması), Lupus antikoaglan, Antikardiolipin antikorlardır.

Gebelik sırasında total protein S seviyesi değişmezken serbest protein S seviyesi düşmektedir. Gebelikte Aktive protein C direncinin (yanlış olarak faktör V Leiden mutasyonunu düşündürür) arttığı unutulmamalıdır. Bu testlerin gebelik olmayan dönemde yapılması gerekir. Fonksiyonel ve antijenik protein C seviyelerinde gebelikte değişme olmaz.

Tedavi:
Antitrombin III eksikliği olanlarda tromboemboli gelişme riski en yüksek olduğundan her halukarda gebelikleri boyunca tam doz heparin (pıhtılaşmayı engelleyici ilaç) ile tedavi edilirler. Diğer kalıtsal trombofili hastalarına gebelik öncesi tromboembolik olay hikayesi varsa veya düşük gibi kötü gebelik hikayesi varsa gebelik süresince profilaktik (önleme amaçlı) heparin tedavisi verilebilir. Heparin tedavisine aspirin tedavisi de genellikle eklenir. Tedavi doğum sonrası ağızdan 6 hafta devam ettirilir.

Gebelikte, Antitrombin III (AT III) eksikliği olan kadınların %70'inin tromboz geçireceği düşünülürse bu kadınların gebelikleri boyunca heparin ile tedavi edilmeleri mantıklı görünmektedir. Antitrombin eksikliğiyle karşılaştırıldığında protein C ve Protein S eksikliği, Faktör V Leiden ve Protrombin gen mutasyonu olan kadınlarda daha önce tromboembolik olay veya kötü gebelik hikayesi yoksa gebelikleri boyunca heparin ile proflaktik tedavi verilmesi tartışmalıdır ve konu ile ilgili net sonuçlar yoktur. Kalıtsal trombofilisi olan kadınlarda  tekrarlayan düşük hikayesi varsa gebeliklerinde heparin ve aspirin ile ampirik tedavi uygulanması önerilmektedir ancak bu durumun netleşmesi için daha fazla çalışmalar yapılması gerektiği bildirilmektedir çünkü kalıtsal trombofililer ile tekrarlayan düşükler arasındaki ilişki  bu güne kadar yapılan çalışmalarla çok net ispatlanmış değildir. Bu nedenle verilen tedaviler kanıta dayalı değildir, ampiriktir.

Trombofilili hastaları gebelik dönemi dışında herhangi bir dönemde damar tıkanıklığı gibi bir durum gelişmesi durumunda heparin ile tedavi edilirler. Gebelik, ameliyat veya hareketsizlik gibi damar tıkanıklığı gelişme riskinin artacağı durumlarda proflaktif heparin tedavisi önceden başlanır.


İlgili Konular:
- Tekrarlayan Düşükler
- Antifosfolipid Antikor Sendromu,
- Hamilelikte Kan Pıhtılaşması
Hamilelikte Damar Tıkanıklığı
Tamamını >>

TEKRARLAYAN DÜŞÜKLER (HABİTÜEL ABORTUS)

Tekrarlayan düşük (Tekrarlayan Gebelik Kayıpları)
(Habitüel, Rekkürren Abortus) (Mükerrer düşükler)

Gebeliğin 20. haftasından önce üç veya daha fazla kendiliğinden düşük (abortus) olmasıdır. Çiftlerin yaklaşık %1-2 'sinde bu sorun vardır.
Sebep olarak rahimle ilgili anormallikler yada pıhtılaşma bozuklukları bulunabileceği gibi %50 sinde sebep bulunamaz.

Nedenleri:
Genellikle genetik bozukluklar ve embriyo oluşumundaki problemlerlerden kaynaklanır. Ayrıca hipotiroidizm, hormonal bozukluklar, sistemik lupus eritematozis, böbrek hastalığı, uterus anomalileri, servikal yetmezlik, bazı enfeksiyonlar gibi kronik sistemik hastalıklarla da ilişkili olabilir.

Sadece 1 düşük birçok kadında görülen bir olay olduğu için düşük nedenini araştırmak için 3 düşük yapan kişiler değerlendirilir.

Kadında daha önce geçirilmiş düşük sayısı arttıkça tekrar düşük yapma riski artmaktadır:
1 düşük sonrası tekrar düşük yapma riski % 15
2 düşük sonrası tekrar düşük yapma riski % 24
3 düşük sonrası tekrar düşük yapma riski % 30
4 düşük sonrası tekrar düşük yapma riski % 40-50

Anne yaşı arttıkça düşük yapma riski artar:
30 yaş altında ortalama düşük riski % 7-15
30-34 yaş arası ortalama düşük riski % 8-21
35-39 yaş arası ortalama düşük riski % 17-28
40 yaş üzerinde ortalama düşük riski % 34-52

Tekrarlayan düşüklerde nedenler:
1. İmmunolojik (bağışıklık) faktörler
2. Trombofilik (pıhtılaşma) faktörleri ile ilgili bozukluklar
3. Endokrin (hormonal) faktörler
4. Anatomik faktörler (rahim anomalileri vb.)
5. Genetik Faktörler
6. Enfeksiyöz Faktörler
7. Çevresel Faktörler ve Beslenme
8. Anneye ait hastalıklar
9. Sperm ile ilgili faktörler

Yukarıdaki nedenlerden en sık immünolojik faktörler ile ilgili nedenlere rastlanır. Fakat tekrarlayan düşükleri olan kadınların %50 'sinde bütün araştırmalar yapılmasına rağmen hiçbir neden bulunamaz.

İmmünolojik nedenler: Vücuttaki bağışıklık sistemine bağlı patolojilerden kaynaklanan nedenlerdir. Antifosfolipid sendrom bu gruptandır. Bu nedenleri araştırmak için antikardiyolipin antikor, lupus antikoagulan ve ANA, anti-troglobulin antikor gibi araştırmalar yapılır. Bu tür patolojiler saptanan hastalarda genellikle tedavide aspirin, heparin gibi ilaçlar, nadiren immunsüpressif tedavi gibi seçenekler kullanılır.

Trombofili (pıhtılaşma) ile ilgili nedenler: Bu hastalarda pıhtılaşmaya eğilim vardır. Bu hastalarda damar tıkanıklığı ve ölü doğum öyküsü olabilir. Birçok genetik mutasyon kalıtımsal olarak pıhtılaşmaya eğilimi arttırır. Bu konu ile ilgili detaylı bilgiye buradan ulaşabilrisiniz. Bu pıhtılaşma bozukluklarından en sık görülenler:
- Faktör V Leiden Mutasyonu (Aktive Protein C rezistansı)
- Protrombin G20210A Mutasyonu
- Metilen Tetrahidrofolat Redüktaz Enzimi Gen Mutasyonu (hiperhomosisteinemi)
- Antitrombin 3, Protein C, Protein S eksikliği
Tedavide genellikle düşük doz Aspirin ve heparin (kan sulandırıcı iğne) kullanılır.

Endokrin (hormonal) nedenler: Luteal faz defekti, Polikistik Over Sendromu, Diabetes Mellitus, Tiroid Hastalıkları, Hiperprolaktinemi gibi nedenlerdir.

Gebeliğin ilk trimesterinde (ilk 3 ayda) kan şekeri kontrolu kötü olan, HbA1c seviyesi yüksek olan gebelerde hem abortus hem de fetal anomali sıklığı artmıştır. Bu yüzden gebelikten önce şeker hastalığı olanlar kan şekeri kontrolleri açısından çok sıkı izlenmmelidirler. Kan şekeri kontrolü iyi yapılırsa düşük riskinin artmadığı görülmüştür.

Anatomik faktörler: Myom, uterin septum (rahim içerisinde perde), rahimde doğumsal anomaliler, intrauterin sineşi (rahim içi yapışıklıklar) olabilir. Bu nedenlerin ameliyatla düzeltilmesi gerekebilir.

Servikal (rahim ağzında) yetmezlik: Genellikle ağrı ve kanama olmaksızın ani ortaya çıkan servikal kanalda (rahim ağzında) genişleme ve gebelik materyalinin vajene atılmasıyla devam eden, tekrarlayan gebelik kayıplarına neden olan bir problemdir. Bu hastalara 13-14 gebelik haftalarında rahim ağzına dikiş konur (mcdonald serklaj). Detaylı bilgi >>

Genetik faktörler: Habitüel abortuslarda %3.5-5 oranında saptanmaktadır. Abortus sıklıkla ilk trimesterde görülmektedir. En sık dengeli translokasyonlar görülmektedir. Habitüel abortus sebebinin araştırılmasında özellikle ölü doğum ve anomalili doğum öyküsü olan çiftlerde karyotip analizi yapılabilir.

Çevresel faktörler ve beslenme:
Tekrarlayan abortuslarda %5-10 oranında saptanmaktadır.
Tekrarlayan abortuslarla ilişkileri tartışmalı olsa da muhtemel faktörler:
- Sigara
- Alkol
- Aşırı kahve tüketimi
- Organik çözücüler
- Ağır metaller (Hg, Pb)
- Anestetik gazlar
- İlaç kullanımı

Anneye ait hastalıklar:
Anneye ait bazı hastalıklar da tekrarlayan düşüklerde neden olarak dikkati çekmiştir:
- Diabetes mellitus (Şeker hastalığı)
- Kronik hipertansiyon
- Böbrek hastalıkları
- Sistemik lupus eritematozis (SLE)
- Antifosfolipid antikor sendromu
- Çölyak hastalığı
- Tiroid hastalıkları

Nedeni açıklanamayan tekrarlayan düşükler:
Tekrarlayan düşüklerin %50’sinde hiçbir neden bulunamamaktadır.Bunlarda %70-75 başarılı gebelik oluşma şansı vardır. Bu gruptan bazı hastalara ampirik olarak aspirin tedavisi verilmektedir. Sıkı takip, duygusal destek, stresin azaltılması, iyimser olmanın faydası olabilir.

Tedavi:
Tedavi yukarıda anlatılan nedenlerden hangisi bulunmuşsa o nedene yönelik planlanmalıdır. Pıhtılaşma bozukluğu saptanan bazı hastalarda aspirin ve/veya pıhtılaşmayı önleyici (kan sulandırıcı) iğneler kullanılır. Herhangi bir nedeni bulunamayan açıklanamayan tekrarlayan düşüklerde ampirik olarak düşük doz aspirin tedavisi genellikle kullanılmaktadır. Rahim içerisinde septum, myom, polip gibi patolojiler saptanmışsa bunların ameliyatla alınması gerekir.





İlgili Konular:
- Düşükler
- Hamilelikte Düşüğe Neden Olan Risk Faktörleri
- Kalıtsal Trombofililer (Pıhtılaşma Bozuklukları) ve Gebelik
- Antifosfolipid Antikor Sendromu
Hamilelikte Kan Pıhtılaşması
Tamamını >>

DÜŞÜK (ABORTUS)

Gebeliğin ilk 20 haftası içinde, 500 gramdan az embriyo veya fetüs ve eklerinin tamamının veya bir kısmının uterus kavitesi dışına atılması olayına düşük (abortus) denilmektedir (1977 Dünya Sağlık Örgütü tanımlaması).

Klinik olarak tanımlanmış gebeliklerin yaklaşık %15'i düşük ile sonuçlanmaktadır, bunlar gebelik tanısı konulduktan sonra gerçekleşen düşüklerdir. Düşüklerin önemli bir kısmı da gebelik oluştuğu farkedilmeden önce çok erken aşamada meydana gelmektedir, bunlar sadece biyokimyasal yöntemle farkedilebilecek kadar erken aşamada olduğu için bunlara kimyasal gebelik (sessiz düşük) adı da verilir.

Düşük tehditi (Abortus İmminens): 20 haftanın altındaki gebeliklerde, vaginal kanama olmasıdır. Anne adaylarının yaklaşık %30-40'ı gebeliklerinde düşük tehditi yaşamaktadır. Bu durumda kanama genellikle şiddetli değildir. Rahim ağzı kapalıdır.
Düşük tehditi yaşayan anne adaylarına, fiziksel aktivitelerini kısıtlamaları, yatak istirahati, cinsel ilişkinin yasaklanması önerilir. Ayrıca düşük tehditi sebebi olarak luteal faz yetmezliği düşünülen olgularda Progesteron hormonu içeren ilaçlar kullanılabilir. Tedavi metotlarının etkinliği tartışmalıdır.
Tüm önlemlere rağmen düşük tehditi, düşük ile sonlanabilir. Tüm düşük tehditlerinin %50'si düşükle sonuçlanır. Bu olayın bir sebebi de düşüklerin önemli bir kısmının genetik anomalilerden kaynaklanmasıdır. Sağlıksız bir gebeliğin devam etmemesi doğal seleksiyon mekanizmasının işlemesi olarak değerlendirilebilir.

Resmi büyütmek için üzerine tıklayın

Kaçınılmaz - Durdurulamayan Düşük (Abortus incipiens): Bu durumda genellikle kanama şiddetlidir ve rahim ağzı açıktır. Kramp şeklinde karın, kasık ağrısı olabilir. Tedavi kürtajdır.

Tam Olmayan Düşük (İnkomplet Abortus): Gebelik dokularının bir kısmının kaybıdır. Gebeliğin 6. haftasından önce genellikle embriyo ve plasenta birlikte atılır. Daha sonraki gebelik haftalarında yaşanan düşüklerde, embriyonun bazı kısımları, zarları veya plasenta dokusunun parçaları içerde kalabilir. Kürtajla rahim içinde kalan parçalar temizlenmelidir.

Tam Düşük (Komplet Abortus): Gebeliğe ait tüm dokular atılmıştır. Ancak pratikte rahim içinin bütünüyle temiz olduğundan emin olmak için kürtaj uygulanabilir.

Missed Abortus: Gebeliğin ölü ürünlerinin birkaç hafta (3 hf) uterus içerisinde kalmasıdır. Kürtaj yapılmalıdır.

Rest Plasenta (Parça Kalması): Düşük sonrası veya küretaj sonrası uterus içinde gebeliğe ait diğer bazı parçaların kalmasına denir. Kanamayı durdurmak ve enfeksiyonu önlemek için kürtaj uygulanması ve rahim içerisinin tamamen temizlenmesi gerekir.

Tekrarlayan düşükler (Habituel Abortus) (Rekürren Abortus): Arka arkaya 3 veya daha fazla düşük olmasıdır. Sebep olarak rahimle ilgili anormallikler veya pıhtılaşma bozuklukları bulunabileceği gibi %50 sinde sebep bulunamaz. Tekrarlayan düşükler konusu için tıklayın >>

Düşük nedenleri şunlardır:
- Embrioya ait kromozom anomalisi
- Çoğul gebelikler
- Teratojenik ya da mutajenik etkiler (ilaç, radyasyon vb.)
- Genetik ( anne ya da babaya ait genetik bir bozukluk)
- Üreme sistemindeki yapısal anomaliler
- Doğumsal uterin anomaliler (septum vb)
- Myomlar
- Servikal yetmezlik
- Annede görülen akut durumlar
- Korpus luteum yetmezliği
- Aktif enfeksiyonlar (rubella, sitomegalovirus, Listeria, Toksoplazma gibi)
- Yüksek ateş
- Asherman sendromu
- Annede görülen kronik hastalıklar
- Polikistik over hastalığı
- Kontrolsüz şeker hastalığı
- Böbrek hastalığı
- Sistemik lupus (SLE)
- Tiroid hastalıkları
- Şiddetli hipertansiyon
- Antifosfolipid sendromu
Dış faktörler:
- Sigara
- Alkol
- Uyuşturucu
- Yüksek doz kafein


EK BİLGİLER:
- Bütün düşüklerin yaklaşık yüzde 50'si kromozomal olarak anormal yapıya sahiptir (Kalan yarısı kromozomal olarak normaldir). Gebeliğin ilk haftalarında olan düşüklerde kromozomal anomali oranı yüzde 70'lere çıkar. Spontan abortusların en sık nedeni kromozomal anomalilerdir.
- Spontan abortusların çoğu (yaklaşık %75'i) gebeliğin ilk trimesterinde meydana gelmektedir.
- Düşüklerde (abortus materyalinde) en çok görülen kromozomal anomali monozomi X0 (Turner sendromu)'dır. Trizomilerden en çık görüleni trizomi 16'dır, daha sonra sırasıyla trizomi 22, 21, 18, 13 gelir.
- Kromozomal anomali oranı abortuslarda (düşüklerde) yüzde 50 iken, ölü doğumlarda yüzde 5-10 oranında, canlı doğumlarda yüzde 1 oranında kromozomal anomaliye rastlanır.
- Canlı doğumlardaki kromozomal anomalilerin çoğu yapısal anomaliler iken, ölü doğum ve düşüklerdeki kromozomal anomalilerin çoğu trizomilerdir. (Ölü doğumlarda en çok trizomi 18, abortuslarda en çok trizomi 16 izlenir.)




İlgili Konular:
- Düşüğün Belirtileri
- Hamilelikte Düşüğe Neden Olan Risk Faktörleri
Düşüğe Neden Olan Yiyecekler, Bitkiler, İlaçlar, Hareketler Var Mıdır?
Düşükten Sonra Tekrar Hamile Kalmak
- Düşüğü Önlemek ve Tekrarlamasını Engellemek İçin Tedaviler
- Boş Gebelik
- Kimyasal Gebelik (Sessiz Düşük)
- Kürtaj Nedir? Nasıl Yapılır?
- Tekrarlayan Düşükler
- Bozulmuş, Sağlıksız Gebelik Kesesi (Soru Cevap Yorumlar)
- Dış Gebeli̇k ve Düşük Arasındaki̇ Fark Nedi̇r?
Tamamını >>



UYARI: Sitedeki bilgiler hastalıkların tanı ve tedavisinde kullanılmamalıdır.
Yazıların her hakkı saklıdır, izinsiz kullanılamaz. devamı >>

"Gebelik ve kadın hastalıkları konusunda ayda 1 milyondan fazla ziyaretçi sayısı ile en çok tıklanan, en geniş içerikli site"