GEBELİKTE (HAMİLELİKTE) GÖBEK DELİĞİNDE AĞRI VE DÜZLEŞME

HAMİLELİKTE GÖBEKTE DÜZLEŞME, ÇIKINTI VE AĞRI
Gebelik ayları ilerledikçe rahim büyür ve karın içerisindeki basınç artar. Buna bağlı olarak göbek deliğinde ağrı bazı anne adaylarında oluşabilir ve bazılarında göbek deliğinde kaybolma, düzleşme hatta dışarıya doğru çıkma oluşabilir. Doğumdan sonra karın içerisindeki basınç azalacağı için bu şikayetler düzelir. Eğer göbek deliğinizde aşırı bir şişme ve dışarı çıkıntı varsa bu bir göbek fıtığı belirtisi de olabilir bu durumda bir genel cerrahi uzmanına görünmelisiniz.

Karında olan çatlaklar ve kaşıntılar göbek deliği civarında da kaşıntı ve ağrı ile beraber olabilir. Bol sıvı almak ve nemlendirici kremler kullanmak ağrı için faydalı olabilir.


İlgili Konular:
- Karın Çatlakları
- Gebelikte Karın Ne Zaman Büyür?
- Hamilelikte Karın Ağrısı ve Kasık Ağrısı
Tamamını >>

HAMİLELİKTE ADET GÖRÜLÜR MÜ?

GEBELİKTE ADET KANAMASI OLUR MU?
Bazen hastalar hamile kaldıktan sonra bir veya birkaç kere adet gördüklerini ifade ederler. Gebeyken adet görülmez ancak gebeyken kanama olabilir. Adet görmek yani menstruasyon hamile olmayan kadınlarda hormonal değişikliklere bağlı oluşan vajinal kanamadır. Her vajinal kanamaya adet görme denilmez. Hamileyken görülen vajinal kanamalar da adet değildir. Gebeliğin başlangıcında oluşan implantasyon kanaması şeklinde lekelenmeleri anne adayı adet sanabilir, bu kanama embriyonun rahime yerleşmesine bağlıdır. Bunun dışında hamileliğin ilerleyen haftalarında düşük ile ilgili kanamalar olabilir, bunlar da adet değildir. Hamilelikte olan herhangi bir kanama durumunda hemen doktora başvurulması gerekir.

Özetle her kanama adet görme demek değildir. Gebelikte de çeşitli nedenlerle kanamalar olabilir ancak bunlar adet değildir. Hatta gebe olmayan kişilerde de olan her kanama adet kanaması değildir. Örneğin hamile veya hamile olmayan bir kadında rahim ağzındaki bir hastalığa bağlı kanama olabilir ancak bu adet kanaması değildir.


hamileyken adet görmek
Resmi büyütmek için üzerine tıklayın

İlgili Konular:
- Gebelikte Kanama
- Üstüne Adet Görme Nedir?
Tamamını >>

TEK YUMURTALIKLA VEYA TEK TÜPLE GEBELİK

BİR YUMURTALIKLA VEYA BİR TÜPLE HAMİLELİK OLABİLİR Mİ?
Nadiren bazı nedenlerden dolayı sağ veya sol yumurtalıktan (veya tüplerden) birisinin ameliyatla alınması gerekebilmektedir. Tek taraflı yumurtalık veya tüp alınmışsa daha sonra diğer taraftan gebelik oluşma şansı vardır. Tek taraftaki yumurtalık ve tüp birlikte alınsa da (salpingoooferektomi) diğer taraftan gebelik oluşabilir. Önemli olan bir taraftaki yumurtalık ve tüpün kalmasıdır.
Tek yumurtalığı alınan kadının özellikle yaşı ileri değilse gebe kalma şansı vardır ancak tek yumurtalık alınması hormonal rezervi azaltabilir ve bu kadınların hamile kalması bu nedenle bazen zor olabilir. Tek yumurtalık alınması sonucu hormonal rezerv çok azalırsa menopoz bile gelişebilir. Ancak genellikle genç yaşlarda tek yumurtalığın alınması menopoza neden olmaz ve hormon rezervi çok azalmadığı için hamilelik de oluşabilmektedir.

İki yumurtalık veya tüp alınırsa gebelik olabilir mi?
Çok nadiren bazı hastalıklar nedeniyle iki taraftaki yumurtalıların veya tüplerin alınması gerekebilmektedir. İki taraftaki yumurtalık (over) alınırsa kişinin normal yoldan gebe kalma şansı yoktur, tüp bebek ile de gebelik olamaz. Ancak yumurta bağısı ile mümkün olabilir bu da ülkemizde yasaktır. Yumurta bağışı hakkında detaylı bilgiye buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz.
İki taraftaki tüpü alınan kişi tüp bebek yöntemi ile gebe kalma şansına sahiptir, tabi tüp bebek için engel olabilecek başka bir durum yoksa.

Rahim alınırsa gebelik olabilir mi?
Rahim alınması ameliyatına histerektomi denir. Rahimi alınan bir kadının normal yollardan gebe kalması mümkün değildir, tüp bebek de yapılamaz. Bu durumda bir kadının çocuk sahibi olmasının tek yolu taşıyıcı annelik ile yumurtasının başka kadının rahmine yerleştirilmesidir. Taşıyısı annelik konusunda detaylı bilgiye buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz.

Yumurtalık ve tüp alınması ameliyatları ile ilgili terimler:
Over: Yumurtalık demektir.         Tuba veya salpenks: Tüp demektir.
Bilateral: İki taraflı.        Unilateral: Tek taraflı  demektir.
Ooforektomi: Yumurtalığın alınması
Unilateral ooforektomi: Tek taraftaki yumurtalığın alınması.
Bilateral ooforektomi: İki taraftaki yumurtalığın birden alınması
Unilateral salpenjektomi: Tek taraftaki tüpün alınması
Bilateral salpenjektomi: İki taraftaki tüpün birden alınması
Unilateral salpingoooforektomi (USO): Tek taraftaki yumurtalık ve tüpün birlikte alınması
Bilateral salpingoooforektomi: Her iki taraftaki yumurtalıkların ve tüplerin hepsinin alınması
Histerektomi: Rahmin alınması

İlgili Konular:
- Tüplerin Tıkalı (Kapalı) Olması
- Yumurtalık ve Tüp Alınması Ameliyatı
- Rahim Alınması (Histerektomi) Ameliyatı
Tamamını >>

ANNE SESİ GEBELİK SIRASINDA BEBEĞİN DİL ÖĞRENMESİNİ UYARIYOR

Montreal Üniversitesi ve Sainte Justine hastanesinde yapılan cerebral cortex dergisinde yeni yayınlanan bu araştırmaya göre annenin sesi gebelik sırasında bebeğin beyninde dil öğrenme bölgesinin uyarılmasını sağlıyor. Doğumdan sonraki ilk 24 saat gibi kısa sürede bebeklerin kafasına takılan elektrotlar ile yapılan elektrofizyolojik ölçümlerde bebeklerin anne sesi duyduğunda beynin sol yarısındaki dil öğrenme bölümünün uyarıldığı, hemşirenin sesini duyduğunda ise beynin sağ yarısındaki ses algılama bölümünün uyarıldığı tespit edilmiştir. Bu da gösteriyorki önceden bilindiği gibi bebek henüz anne karnında iken anne seslerini duyuyor ve bu sesler bebeğin beyninde dil öğrenme bölümünün uyarılmasını, gelişmesini sağlıyor.
Tamamını >>

GEBELİKTE (HAMİLELİKTE) KİLO ALIMI

Gebeliğin başından doğuma kadar normalde alınması gereken kilo 9-12 kilo kadardır. Hamileliğin başında zayıf olan anneler biraz daha fazla 15-17 kilo kadar alabilirler. Hamileliğin başında aşırı kilolu olan annelere de fazla kilo almaları önerilmez ve genellikle 7-8 kilo almaları yeterli kabul edilir. Bu yaklaşık açıklamalara rağmen almanız gereken kilo sağlık durumunuz, kilonuz ve bebeğin durumu gibi faktörlere göre değişiklikler gösterebilir, bu nedenle doktorunuza danışmalısınız. Örneğin ikiz gebeliklerde daha fazla kilo alınır. Önemli olan gebelikte uygun miktarda ve düzenli şekilde kilo alarak doğuma normal bir kiloda girmek ve doğumdan sonra da yavaş yavaş doğru şekilde bu kiloları vererek eski formuna kavuşmaktır. Bunun için ise birinci şart gebeliğe normal bir kiloda başlamaktır, bu nedenle aşırı kilosu olan anne adaylarına diyetisyene başvurarak ve egzersiz yaparak normal kilolarına inmelerini ve bundan sonra gebe kalmalarını öneririz. Çünkü fazla kilolara gebelikte sıklıkla daha fazlaları eklenecektir ve bu da gebelikle ve doğumla ilgili çeşitli kötü etkiler oluşturabilecektir. Fazla kilonun gebelik üzerindeki etkileri hakkında detaylı bilgilere buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz. Fazla kilolar gebelikten önce verilmelidir, gebelik sırasında fazla kilolu olanlara zayıflama önerilmez. Hamilelikten önce aşırı zayıf olan anne adaylarının da yine dengeli beslenmeyle normal kiloya döndükten sonra gebe kalmalarında fayda vardır.

Kilonuz normal mi nasıl anlayacaksınız? Kilonun fazla veya az olması vücut kitle endeksine (VKİ, BMI) göre hesaplanır. Vücut kitle indeksini hesaplamak basittir. VKİ hesaplamak için kilonuzu boyunuzun karesine bölmeniz gerekir. VKİ=kg/m2. Örneğin boyu 160 cm kilosu 55 kg olan bir kişinin vücut kitle indeksi 1.6x1.6= 2.56   ve  55/2.56=21.4 şeklinde hesaplanır. Buraya tıklayarak gelen sayfada sağda "VKİ Hesabı" bölümüne boyunuzu ve kilonuzu yazarak  da hesaplayabilirsiniz. VKİ yaklaşık 19-25 arasında olanlar normal kiloludur.

Vücut Kitle İndeksi
18.5           'in altında olanlarZayıf
18.5-24.9   arasında olanlarNormal kilolu
25-29.9      arasında olanlarFazla kilolu
30-39.9      arasında olanlarObez (şişman)
40              'ın üzerinde olanlarİleri derecede obez


Birinci kuralı yerine getirenler yani hamileliği uygun kiloda başlayanlar için sıradaki kural hamilelikte doğru, sağlıklı beslenme ve egzersiz ile normal miktarda kilo alarak doğuma ulaşmaktır. Gebelikte alınan kiloların hepsi annenin depoladığı yağlar değildir. Bu kiloların yaklaşık 3-4 kilosu bebek, 1 kg plasenta yani bebeğin eşi, yaklaşık 1 kg bebeğin suyu, 1 kg rahimin büyümesine bağlı, 1.5 kg annenin artan kan miktarı, 1 kg büyüyen göğüsler, 1-2 kg annede su depolanmasından  kaynaklanır. Geriye kalanı da annenin aldığı kilolardır yani yağ depolarıdır.

Bazen anne adayları gebeliğin ilk aylarından itibaren kilo alamamaktan dolayı endişelenirler. Gebeliğin ilk aylarında bulantı, kusma, iştahsızlık, tiksinme gibi şikayetler çok olduğu için kilo alınmayabilir, bu problem yaratmaz, 4-5 aydan sonra daha fazla kilo alınır. Kişiye göre değişebilir ancak ortalama olarak gebeliğin ilk aylarında ayda yarım kilo (bazen hiç) alınması, daha sonraki aylarda ayda bir buçuk, iki kilo alınması normaldir. Hamile bir bayanın bu şekilde kilo alması için normal bir insana göre ortalama günde 300 kilokalori fazla alması yeterlidir, bu normalden biraz fazla beslenme manasına gelir. Halk arasındaki tabiriyle "2 can taşıyorum, 2 kişilik yemeliyim" mantığı doğru değildir, aşırı kilo alınmasına sebep olabilir bu da zararlıdır. Bu konuda gebelikte beslenme yazısında detaylı açıklama mevcuttur, buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz. Burada açıklananlar ortalama değerlerdir bu nedenle kilo alma miktarınıza ve hızınıza doktorunuz ile birlikte karar vermelisiniz ve takip etmelisiniz, tek başınıza değil.

İlgili Konular:
- Hamilelikte Kaç Kilo Alınmalı?
- Hamilelikte Kilo Alamamak
- Gebelikte Beslenme
- Gebelikte Aşırı Kilonun Etkileri
- Hamilelikte Diyet Yapılır Mı?
- Doğumdan Sonra Kilo Vermek ve Egzersiz









KONU İLE İLGİLİ SORULAR

Fazla kiloluyum hamileliğimde nasıl diyet yapmalıyım?
Hamilelikte asla zayıflama diyeti önerilmez. Ancak daha fazla kilo almanızı engellemek için düzenli ve dengeli besleme önerilir. İdeal olan hamile kalmadan önce normal kiloya inmek ve daha sonra hamile kalmaktır.

Fazla kilolu olmak normal doğumu engeller mi?
Fazla kilolu olan hamilelerin bebeklerinin iri olma riski daha fazladır. Bu nedenle aşırı kilolu ve obezlerde normal doğumun olamaması nedeniyle sezaryen gerekmesi daha sıktır.

Aşırı kiloluyum, sezaryen ameliyatında sakınca yaratır mı?
Aşrı kilolu (obez) insanlarda sadece sezaryen değil bütün ameliyatlar daha zor olmaktadır. Ayrıca ameliyat sonrasında dikiş yeri enfeksiyonu, yra yerinde akıntı gibi komplikasyonlar daha sık görülür.

Zayıf bir hamileyim , bu durum normal doğumda veya sezaryen ameliyatında sakınca yaratır mı?
Hayır. Zayıf insanlarda beslenme ve genel durumu normalse, kansızlığı yoksa, ek bir hastalık yoksa normal doğumda veya sezaryende normal kilolulardan farklı ek bir risk beklenmez.
Tamamını >>

DOĞUMDAN SONRA KİLO VERMEK VE EGZERSİZ

DOĞUM SONRASI ZAYIFLAMAK VE EGZERSİZ
Gebelik boyunca her anne adayı muhakkak az veya çok kilo alır. Alınan bu kiloların annenin gebelikten önceki kilosuna ve vücut yapısına bağlı olarak düzenli ve orantılı bir şekilde alınması önemlidir. Bu nedenle anne adayları gebelik boyunca dengeli beslenme kurallarına dikkat etmelidirler, doktorlarının tavsiye ettiği şekilde beslenmeye ve uygun miktarda kilo almaya özen göstermeliler. Bu konular hakkında deyalı bilgilere gebelikte beslenme ve gebelikte fazla kilo almanın zararları konularına bakarak ulaşabilirsiniz. Gebelik sırasında aşırı kilo alan annenin doğumdan sonra kilo vermesi de zor ve uzun sürecektir. Normali gebelik sırasında 9-12 kilo arasında almaktır ancak annenin kilosu zayıfsa daha fazla alabilir. Lohusa anne doğumdan sornaki ilk hafta en az 5 kilo kaybeder, bu bebeğin ve suyunun ağırlığıdır ve bir miktar da annenin verdiği kilodur.

Doğumdan sonra kilo vermenin birinci püf noktası gebelik sırasında uygun miktarda kilo almak ve gebelik sırasında dengeli beslenmektir. Gebelikte ne kadar düzenli ve sağlıklı beslenilirse, aşırı kilo almamaya özen gösterilirse gebelikten sonra kilo vermek de o kadar kolay olacaktır. Gebelik sırasında yapılan egzersizler de hem gebelik sırasında uygun kilo alınmasını sağlar hem de doğumdan sonra daha rahat kilo verilmesine yadımcı olur, annenin vücut şeklini korur.

Doğumdan sonra annenin düzenli ve doğru emzirmesinin faydalarından birisi de kilo vermesine yardımcı olmasıdır. Düzenli ve sık emziren anne günde bebeğe en az 500 cc süt verir ve bu sayede de yaklaşık 500 kilokalori enerji kaybeder. Bebeği emziriyorum sütüm çok olsun maksatıysa aşırı beslenme yerine uygun miktarda doğru beslenme tercih edilmelidir. Belli bir miktardan fazla beslenmenin ve belli bir miktarda fazla su veya sıvı almanın süt miktarına bir etkisi olmadığı bilinmektedir bu nedenle gereğinden fazla beslenmek sadece annenin aşırı kilo almasına sebep olacaktır.

Doğumdan sonra her insanın yapması gerektiği gibi dengeli ve sağlıklı beslenerek aldığınız kiloları yavaş yavaş verirsiniz ve yaklaşık 6-8 ay sonra tam formunuza kavuşursunuz. Doğrusu bu şekilde yavaş yavaş vermektir, hiçbir zaman birden hızlı şekilde aşırı kilo vermek önerilmez.

Doğum sonrası dengeli beslenmek için dikkat edilmesi gerekenler:
- Tatlı ve hamurişi türü yiyecekleri mümkün olduğunca azaltın
- Kuruyemiş çok az tüketin
- Gün içerisinde uzun süre aç kalarak sonra birden fazla miktarda yemek asla yemeyin!
- Bunun yerine sık aralıklarla az miktarda yemek yemeye özen gösterin
- Ekmeği az miktarda tüketin
- Yağlı yiyeceklerden uzak durun
- Hamburger gibi fastfood yiyeceklerden uzak durun
- Sebze yemeklerini ağırlık verin, bol sebze tüketin
- Aşırı meyve tüketiminden kaçının
- Bol su tüketin


Doğumdan sonra egzersiz:
Doğumdan sonra kilo vermek için sadece dengeli beslenmek de yeterli olabilir ancak egzersiz hem kilo vermenize yardımcı olacaktır hem de gebelik sırasında bozulan vücut şeklinizin düzelmesini sağlayacaktır, daha sıkı ve güçlü vücudunuz olmasını sağlayacaktır, bu nedenle şarttır.
Normal doğumdan sonra bazen fazla dikiş olduğunda ağrılar olabilir, ağrılar geçtikten sonra ortalama doğumdan 1 hafta sonra egzersize başlayabilirsiniz, kendinizi iyi hissediyorsanız daha erken başlayabilirsiniz. Sezaryenden sonra doktor kontrolleriniz normalse, kendinizi iyi hissettiğinizde ortalama ameliyattan 1 ay sonra egzersize başlayabilirsiniz.
Egzersiz yemekten hemen sonra yapılmamalı, yemeğin üzerinden 1-2 saat geçmesi beklenmelidir.
Egzersiz olarak gebelikte olduğu gibi en çok önerilen ve en kolay egzersiz yürüyüştür. Günde yarım saat orta tempoda yürüyüş yeterlidir. Bunun yanı sıra karın kaslarının güçlenmesi için günde 1 kere yapabildiğiniz kadar mekik çekmek karın bölgesinin sıkılaşmasına çok faydalı olacaktır. Kol bacak ve sırt bölgelerini çalıştıran diğer egzersiz hareketlerini de yapabilirsiniz. Doğumdan sonra vücudun normal formuna dönmesi açısından en önemli bölgeler karın, bel bölgeleridir. Hergün veya iki günde bir hafif tempoda koşu da vücudun ve karın bölgesinin forma girmesinde çok faydalıdır, koşuyu dışarıda veya koşu bandında yapabilirsiniz. Doğum sonrası en uygun ve faydalı sporlardan birisi de yüzmedir.

Korse kullanmanın karnınızın forma girmesinde bir faydası yoktur ancak zararı da yoktur, ancak uzun süre kullanmaktan kaçınmalısınız, günde 2-3 saatten fazla kullanmamalısınız.

Buradan yazılanlar sadece doğum yapan annelerin değil her insanın uyması gereken basit sağlıklı yaşam kurallarıdır. Bu kurallara rağmen normal kilonuza dönemiyorsanız veya kilo alıyorsanız veya tansiyon, şeker gibi herhangi bir sağlık probleminiz varsa diyetisyeninize ve doktorunuza danışmalısınız, danışmadan egzersiz ve diyet yapmamalısınız.

İlgili Konular:
Doğumdan Sonra Karın Toparlama Egzersizleri - Video İzle
- Sezaryen Sonrası Karın (Göbek Eritme) Egzersizleri
Gebelikte Egzersiz
- Gebelikte Beslenme
- Gebelikte Kilo Alımı









KONU İLE İLGİLİ SORULAR

Doğumdan sonra spor yapmak dikişlerimde açılmaya neden olur mu?
Normal doğum veya sezaryen sonrası doktorunuz dikiş yerilerinizde iyileşme sağlandığını belirtmişse ve spora izin vermişse iyileşen dikişlerde artık tekrar açılma gibi bir durum olmaz.

Doğumdan sonra egzersiz yapmak sütümü azaltır mı?
Hayır azaltmaz.

Ben zaten zayıf bir hamileyim, yine de doğum sonrası egzersiz yapmalı mıyım?
Doğum sonrası egzersiz sadece kilo vermek amaçlı önerilen bir durum değildir. Zayıf annelerin de kilo kaybetmeyecek şekilde ve dikkatli beslenerek uygun egzersiz veya spor yapmaları önerilir.
Tamamını >>

GEBELİKTE ÇİKOLATA YEMEK

HAMİLELİKTE ÇİKOLATA TÜKETİMİ ZARARLI MI?
Çikolata içerdiği kafein, teobromin gibi maddeler nedeniyle insan vücudu üzerinde çeşitli etkilere sahiptir. Bu etkileri zaman zaman araştırmalara konu olmuştur. Gebelik üzerinde etkileri konusunda da bazı araştırmalar yapılmıştır. Bu konuda son yapılan araştırmalardan birisi 2008 yılında Yale Üniversitesinde yapılan araştırmadır. Bu araştırma sonucunda gebelik sırasında çikolata tüketiminin  olumlu etkileri olduğu tespit edilmiştir. 2291 hamile bayan üzerinde yapılan bu çalışmada çikolata tüketen annelerde preeklampsi (gebelikte yüksek tansiyon, gebelik zehirlenmesi) daha az görülmüştür. Bu çalışmada ayrıca bebeklerin kordon kanında teobromin düzeyine bakılmıştır ve teobromin düzeyi yüksek olan gebeliklerde preeklampsinin az görüldüğü bildirilmiştir. Teobromin çikolatada bulunan bir metilksantin türevi maddedir, özellikle bitter çikolatada daha fazla bulunur. (Kaynak)

Bunun yanı sıra çikolata, kahve, kolada bulunan kafein maddesinin aşırı tüketiminin gebelik üzerinde düşük, erken doğum gibi olumsuz etkileri olabileceği bazı araştırmalarda gösterilmiştir. Ancak az veya orta düzeyde tüketmenin bir sakıncası yoktur. Günde 1-2 bardak kahve veya kola benzeri içecekler tüketilebilir.

Özet olarak çikolatada bulunan teobrobin maddesinin gebelik üzerinde olumlu etkilerini kanıtlamak için daha fazla araştırmaya ihtiyaç olsa da aşırıya kaçmamak kaydıyla haftada 2-3 kere az miktarda çikolata tüketmenin  faydaları olabileceği bildirilmektedir. Özellikle bitter çikolata daha çok tavsiye edilmektedir. Çikolata yüksek kalorili bir yiyecektir ve aşırı tüketilmesi fazla kilo alınması nedeniyle zararlı olabilir.

Ayrıca yapılan bazı çalışmalarda gebelik sırasında çikolata tüketen annelerin bebeklerinin doğumdan sonra daha mutlu olduğu ve daha çok güldüğü tespit edilmiştir. Çikolata "mutluluk hormonu" seroronini arttırarak insan duygu durumu üzerinde olumlu etki yapar.

İlgili Konular:
- Gebelikte Beslenme
- Gebelikte Kafein Tüketimi
Gebelikte Kahve İçmek Zararlı Mı?
Gebelikte Çay İçmek Zararlı Mı?
Tamamını >>

GEBELİKTE APANDİSİT AMELİYATI

HAMİLELİKTE APANDİSİT
Gebelikle ilgili olan ameliyatlar dışında gebelik sırasında en çok yapılan ameliyat apandisit ameliyatıdır. Apandisit yaklaşık 1000-2000 gebelikte bir görülür. Gebelik sırasında akut apandisit gebe olmayanlara göre daha az görülür, ancak tanıda gecikme daha sık olur.

Tanı sıklıkla anamnez, fizik muayene bulguları ve ultrason bulguları ile konulur. Nadiren zorunlu hallerde tanı için tomografi de kullanılır. Ancak gebelikte apandist tanısı diğer hastalara göre daha zordur çünkü büyüyen rahim apendiks organını iterek yerini değiştirir. Bu nedenle gebelerde apandisit tanısı daha geç konur. Apendiks normalde karnın sağ alt kısmında bulunur, kalın basağın başladığı bölgeden (çekum) dışarıya doğru çıkan ince yaklaşık 5 cm boyunda bir organdır. Bu organın çeşitli nedenlerle iltihaplanması sonucu apandisit oluşur. Gebelikte normalde de kasık ağrısı, bulantı, kusma gibi şikayetler sık görüldüğü için apandisit tanısı ile karışabilir ve tanıyı zorlaştırabilir. Apandisitte kanda lökosit sayısı yükselir ancak gebelikte normalde de lökosit yüksek olabilmektedir, bu da tanıyı zorlaştırıcı bir durumdur. Tanıyı zorlaştıran bir diğer durum gebelikte röntgen çekilememesidir. Bütün bu nedenlerde gebelikte apandisit tanısı normal hastalara göre daha zordur ancak deneyimli bir genel cerrahi uzmanının muayenesi ve hastanın anamnezi tanıda en değerli unsurlardır. Hastada en çok görülen şikayetler karın ağrısı, bulantı, kusma, iştahsızlıktır, daha az oranda ateş, ishal, kabızlık görülebilir. Gebeliğin ilk aylarında ağrı daha çok gebe olmayanlarda olduğu gibi karnın sağ alt kadranında olur ancak ileriki aylarda rahimin büyümesine bağlı olarak ağrı daha yukarılarda olmaktadır. Apandisit tanısı koyarken gebelikte karın ağrısı yapan diğer durumlardan ayrılması önemlidir.

Tedavi ve ameliyat:
Apandisit gebelik olsun veya olmasın her zaman ameliyat ile tedavi gerektirir. Hiçbir zaman ilaç tedavisi yoktur. Hamilelerde de ameliyat genel cerrahi uzmanları tarafından yapılır ve iltihaplı apendiks organı alınır. Apendektomi ameliyatı normal kesi ile veya gebeliğin ilk aylarında laparoskopik (kapalı ameliyat) olarak yapılabilmektedir.

Gebelikte apendisit düşük, erken doğum gibi komplikasyonlara neden olabilir. Apandisit tanısı ne kadar erken konulursa pefrorasyon (apendiksin patlaması) daha az görülür ve gebelikle ilgili sıkıntılar daha az yaşanır. Pefore apendisitlerde ve ileri gebeli aylarında erken doğum gibi komplikasyon görülme ihtimali artar. Hamilelerde apendisit tanısı daha zor olduğu için perfore olma (patlama) oranı daha yüksektir. Bir araştırmada gebelikte  perforasyon oranı %57 bildirilmiştir (Tracey & Fletcher,2000). Gebe olmayanlarda perforasyon oranı %5-20 civarındadır. Bazen gebeliğin son aylarında apandisit sonrası erken doğum tehlikesi olursa sancıları durdurmak için tokoliz tedavisi verilmektedir.


İlgili Konular:
- Gebelik Döneminde Ameliyat
- Gebelikte Karın ve Kasık Ağrısı
Tamamını >>

BİTKİSEL DOĞUM KONTROL HAPLARI VAR MI?

BİTKİSEL DOĞUM KONTROL YÖNTEMİ VAR MI?
Bu soruları hastalarımızdan zaman zaman duymaktayız. Ülkemizde bitkisel olanın her zaman daha zararsız olduğu sanıldığı için doğum kontrol yöntemlerinde de bitkisel olan var mı, bitkisel doğum kontrol hapı var mı diye arayışa giren hastalar zaman zaman olmaktadır. Öncelikle herşeyin bitkisel olanı zararsızdır, daha faydalıdır demek yanlış olur. Bitkiler de içerdikleri bazı maddelerden dolayı bazı hastalıklarda etki gösterebilirler ama bitkilerin içerdiği maddelerin türleri ve miktarları kontrol edilemediği için faydadan çok zararlar verebilir ve istenmeyen yan etkiler görülebilir. İlaçların da başlıca özelliği budur zaten, yani içerisindeki maddelerin çeşitleri ve miktarları bellidir.

Doğum kontrol yöntemlerine gelince bitkisel doğum kontrol yöntemi yoktur. Bitkisel doğum kontrol hapı yoktur. Halk arasında bazı doğum kontrol haplarının bitkisel sanılması çok ilginçtir ama tamamen asılsızdır. Malesef bazı reklam ve tanıtımlar insanları bu şekilde yanıltıyor olabilir. Bütün doğum kontrol hapları aynı hormonları içerirler, hepsinde östrojen ve progesteron hormonu bulunur. Östrojen ve progesteron hormonlarını içermeyen bir doğum kontrol hapı yoktur. (Minipill denen haplarda sadece progesteron bulunur ancak eskiden olmasına rağmen uzun yıllardır ülkemizde yoktur bu haplar.) Östrojenin veya progesteronun türü değişebilir ancak hepsinde mutlaka bu hormonlar bulunur ve başka bir ek ilaç maddesi bulunmaz. Doğum kontrolü zaten hormonal olarak hassas bir durumdur ve bitkisel bir çözümü de olamaz. Doğum kontrol hapları aynı hormonları içerdiği için yan etkileri de hepsinde hemen hemen aynıdır. Bu konuda yanılmayınız. Doğum kontrol haplarını kullanmadan önce hepsinin yan etkileri olabileceğini, yan etkisi hiç olmayan bir doğum kontrol hapı olmadığını, başlıca yan etkilerin hepsinde aynı olduğunu biliniz ve yan etkiler hakkında deyaılı bilgi edininiz. Aşağıdaki linklerden bu konularda detaylı bilgi edinebilirsiniz.


İlgili Konular:
- Doğum Kontrol Hapları
Tamamını >>

GEBELİKTE SİGARA KULLANMAK ÇOCUĞUN ADET GÖRME YAŞINI KÜÇÜLTÜYOR

Danimarka'da yapılan bir araştırmaya göre hamilelik sırasında sigara kullanılması çocuğun erken yaşta adet görmesine neden oluyor. Annenin gebelik sırısında içtiği sigara sayısı ile orantılı olarak çocuğun adet görme yaşının küçüldüğü bildirilmiştir. Bu araştırmada gebelikten önce veya doğumdan sonra sigara kullanılmasının çocuğun adet yaşını etkilemediği bildirilmiştir.
Gebelik sırasında alkol kullanan annelerin çocuklarında da adet başlama yaşı etkilenmemiştir.

Gebelikte sigara kullanmanın ve alkol almanın bilinen çok fazla zararlı etkisi vardır. Bunlar hakkında detaylı bilgilere aşağıdaki linklerden ulaşabilirsiniz.

İlgili Konular:
Tamamını >>



UYARI: Sitedeki bilgiler hastalıkların tanı ve tedavisinde kullanılmamalıdır.
Yazıların her hakkı saklıdır, izinsiz kullanılamaz. devamı >>

"Gebelik ve kadın hastalıkları konusunda ayda 1 milyondan fazla ziyaretçi sayısı ile en çok tıklanan, en geniş içerikli site"