HAMİLELİKTE (GEBELİKTE) VÜCUTTA ŞEKİL VE DURUŞ DEĞİŞİKLİĞİ

Hamileliğin başından itibaren anne adayının vücudunda gözle görülebilen ve görülemeyen önemli değişiklikler başlar. Gözle görülebilen değişiklikler başlıca omurga şeklinde, karın şeklinde ve büyüklüğünde, ciltte izlenir. Bacaklar ve kollar ödem ve kilo almaktan dolayı kalınlaşabilir. Anne adayının ayakta duruş ve yürüyüş şekli değişir.

Omurgadaki değişiklikler:
Hamile olmayan bir kadında omurga (vertebra) öne ve arkadaya doğru bazı çıkıntılar yaparak boyundan kalça kemiğine kadar uzanır. Boyun bölgesinde öne doğru çıkıntı vardır (konkav), göğüs bölgesinde arkaya doğru çıkıntı vardır (konveks), karın bölgesinde öne doğru çıkıntı vardır ve son olarak sakral bölgede yani kalça kemiğinin üzerindeki böölgede yine arkaya doğru çıkıntı vardır. Omurgada normalde de bulunan bu girinti ve çıkıntılar hamilelikte bazı değişikliklere uğrar. Bu da hamile kadın vücudundaki duruş (postür) değişikliklerinin ana sebebidir. Bu şekilde değişikliği ve karında bebeğin yaptığı ağırlıktan dolayı vücudun ağırlık merkezi değişir.
Hamilelerde bel arkasındaki çukurluk artmış, göbek öne doğru ilerlemiş olarak izlenir (Lomber lordoz artması).

Progesteron ve relaksin hormonu:
Hamilelikte bağ dokusu ve kaslarda meydana gelen gevşelliği sağlayan başlıca hormonlardır. Bundaki amaç vücudun daha esnek, eklemlerin daha gevşek olmasını sağlayarak doğuma hazırlık sağlanmasıdır.

Karın kaslarında ayrılma gerçekleşir:
Hamile olmayan bir bayanda ve erkeklerde karnın solunda ve sağında bulunan rektus kasları tam ortada göbek hizasında bitiş şekilde dururlar. Hamileliğin ikinci trimester döneminde (4-5-6. aylar) bu kaslar gevşemeye ve birbirinden uzaklaşmaya başlar, son aylarda ise bu ayrılma maksimum seviyeye ulaşır, doğumdan sonra da bir müddet ayrı kalır. Bu kaslardaki ayrılmanın amacı karın içerisinde büyüten rahime daha fazla yer açabilmek ve karın ön duvarına esneklik kazandırmaktır. Bu ayrınmaya diastasiz rekti denir.

Vücudun ağırlık merkezinin değişmesi:
Göbek ve bel bölgesinin öne doğru çıkıntı yapması ve karın içerisindeki ağırlık nedeniyle vücudun ağırlık merkezi öne doğru kayar. Hamile bayan bunu dengelemek için vücudun üst kısmını kalça hizasından geride tutacak gibi durur, ayaklarını normalden daha açık yere basar.  Hamileliğin ilerleyen aylarında paytak bir yürüyüş değişikliği izlenmesinin nedeni budur. Bu duruş değişikliği hamilelerde en sık rastlanan şikayetlerden birisi olan bel ve sırt ağrısına neden olur. Gebeliğin son aylarında uterusun (rahmin) fazla büyümesi ve göğüse doğru, diaframa doğru baskı oluşturması nedeniyle bazı anne dayları nefes almakta güçlük hissederler, kısa kısa nefes alıp verirler.


 İlgili Konular:
- Hamilelikte Vücuttaki Fizyolojik Değişiklikler
- Gebelikte Karın Ne Zaman Büyür?
Tamamını >>

HAMİLELİKTE (GEBELİKTE) KARBONHİDRAT, PROTEİN YAĞ TÜKETİMİ

GEBELİKTE KARBONHİDRAT, PROTEİN VE YAĞ İÇEREN BESİNLERİN ALIMI

Hamilelikte karbonhidrat içeren yiyeceklerin tüketimi:
Karbonhidratlar vücutta başlıca enerji kaynağı olarak kullanılırlar. Yeterli alınmaları proteinlerin enerji kaynağı olarak kullanılmalarını önler, yetersiz alınmaları vücutta protein yıkımına neden olabilir. Fazla karbonhidrat alınması durumunda ise vücutta aşırı yağ depolanması meydana gelir. Hamilelikte ideal karbonhidrat tüketim miktarı günlük alınan besinlerin %40'ını oluşturacak kadar olmalıdır. Çoğu besin karbonhidrat içerir ancak en çok ekmek, pirinç, un, tatlılar, çikolata, şeker, meyce, sebze, hamur işleri gibi besinlerde bulunur. Bu nedenle bu besinler ideal miktarda tüketilmelidir, aşırı tüketimden kaçınılmalıdır. Özellikle meyveler bazı hamile bayanlar tarafından bebeğe bol vitamin sağlayacağı düşüncesiyle aşırı miktarda tüketilmektedir, bu yanlıştır. Çünkü meyveler vitamin ve mineral içermekle beraber bol karbonhidrat yani şeker içerirler bu nedenle aşırı tüketilmeleri gereğinden fazla kilo alımı ve yağ depolanması ile sonuçlanır. İdeal olanı günde en fazla küçük bir tabak meyve tüketmektir. Hamilelikte günlük karbonhidrat alımı yaklaşık 175 gram kadar önerilmektedir, bu miktar hamile olmayanlarda 130 gram kadardır, görüldüğü üzere arada kat kat farklar yoktur, bu gözününde tutularak besinler tüketilmelidir.

Hamilelikte protein içeren yiyeceklerin tüketimi:
Hamile olmayan bir bayan için günlük yaklaşık 60 gram (0.8 gr/kg/gün) kadar olan protein önerisi, hamile bayanlar için yaklaşık 80 gram (1.1 gr/kg/gün) olmaktadır. Bu miktar adolesan gebeliklerde (18 yaşın altındaki gebelikler) ve ikiz, üçüz gebeliklerde biraz daha fazla olmalıdır.

Hamilelikte yağ içeren yiyeceklerin tüketimi:
Hamilelikte yağ içeren besin ihtiyacı hamile olmayanlara göre değişmez. Günlük alınan toplam kalorinin yaklaşık %30'u yağlardan gelecek şekilde beslenilmelidir bu da günlük ortalama 60 gram yağ anlamına gelir. Gebe olmayan insanlarda olduğu gibi margarin, ayçiçek yapı gibi satüre yağlardan uzak durulmalıdır. Zeytinyağı beslenme uzmanlarına göre sağlık açısından en çok öneriler yağdır.


İlgili Konular:
- Gebelikte Beslenme
Tamamını >>

HAMİLELİKTE (GEBELİKTE) KİLO ALAMAMAK

HAMİLEYİM, KİLO ALAMIYORUM

Kilo alamamaktan veya aşırı kilo almaktan şikayetçi olan bir anne adayının öncelikle hamilelikte alınması gereken kilo ne kadar olmalı konusuda bilgilerinin doğru olduğundan emin olması gerekir. Kilosu normal olan, zayıf olan veya şişman olan bir hamile bayanın hamilelikte alması gerken ortalama kilo miktarı farklıdır. Bu konularda ayrıntılı bilgiye buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz.

Hamileliğin ilk üç ayında kilo alımı:
Bu dönemde bulantı, kusma en azından iştahsızlık, yiyeceklerden tiksinme gibi şikayetler çok yaygın olduğu için ilk üç ay bitene kadar anne adayının hiç kilo alamaması hatta bazen kilo kaybetmesi doğaldır, daha ileri aylarda da devam etmediği sürece bunun gebelik açısından bir sakıncası yoktur. İlk üç aydan sonra ortalama 12.-15. gebelik haftalarından sonra annenin bu tür şikayetleri geçecektir ve kilo almaya başlayacaktır.

Gebeliğin ilk üç ayı geçtikten sonra hala yeterince (yukarıda verilen linkte belirtilen sınırların altında) kilo alamayan anne adaylarının aşağıda listelenen durumları gözden geçirmesi ve buna göre önlemler alması, doktoruna başvurması gerekir.

Neden kilo alamıyorum:
- Bulantı, kusma, iştahsızlık, ağıza mideden acı su gelmesi gibi şikayetler devam ediyor mu?
- İshal  var mı?
- Gebelikten önce aşırı iştahsızlık veya yeme bozukluğu var mıydı?
- Stres, psikolojik problem vb. var mı?
- Gebelite aşırı kilo alırrım veya doğumdan sonra bunları veremem şeklinde bir endişe var mı?
- Gün içerisinde yemek öğünlerini atlıyor musunuz? Kaç öğün yiyorsunuz?
- Diyebet, hipertroidi, guatr, böbrek hastalıkları, romatizmal hastalıkları vb. kronik bir hastalığınız var mı?

Genellikle kilo alamannın nedenleri yukarıdakilerden birisidir. Bu tür durumlarda öncelikle nedeni ortadan kaldırmaya yönelik tedbirler alınmalıdır daha sonra kadın doğum uzmanı ve gerekirse diyetisyen işbirliği ile uygun diyet verilerek kalori alımı ve kilo artması sağlanmalıdır. Gebelikte normal sınırlarda kilo alınması önemlidir, bundan fazla kilo almanın faydası değil zararı beklenir.


İlgili Konular:
- Gebelikte Kilo Alımı
Tamamını >>

GEBELİKTE (HAMİLELİKTE) YETERSİZ VE DENGESİZ BESLENME

DENGELİ VE YETERLİ BESLENEMEYEN HAMİLELERİN TESPİT EDİLMESİ
Hamilelikte yeterli ve dengeli beslenme gösteremeyen anne adayları hem kendi hem bebek sağlığı açısından risk oluştururlar. Bebekte gelişme geriliği, annede kansızlık (anemi) ve bunlara bağlı çeşitli komplikasyonlar söz konusu olabilir. Her anne adayının hamile kalmadan önce başlayarak doğuma kadar (hatta doğumdan sonra da) dengeli ve yeterli beslenme kurallarına özen göstermesi gerekir, bu konuda ayrıntılı bilgiye buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz.

Aşağıdaki listede yer alan özellikleri taşıyan gebeliklerde anne ve bebek sağlığı açısından beslenme konusunda daha fazla özen gösterilmelidir çünkü bu gebeler yetersiz ve dengesiz beslenme konusunda yatkınlık ve yüksek risk taşırlar. Bu nedenle bu tür hamileler daha sıkı gözetim altında tutulmalı gerekirse diyetisyen işbirliği ile beslenmeleri sağlanmalıdır. Aşağıda belirtilen özellikleri taşıyan hamilelerin kadın hastalıkalrı ve doğum uzmanaı doktorlarına başvurarak beslenme konusunda destek almaları gerekir.

Hangi hamileliklerde yetersiz ve dengesiz beslenme riski daha yüksektir?
- Annenin önceki gebeliğinin üzerinden bir yıldan fazla süre geçmeden tekrar hamile kalması
- Gebe kalmadan önceki bir yıl içerisinde annenin emzirmesi
- Mide ile ilgili zayıflamak için kelepçe takıması vb. ameliyat geçiren anneler
- Adolesan gebelikler: Yaşı 18'den küçük olan anne adayları
- Şiddetli bulantı ve kusma yaşanan gebelikler
- Sigara kullanan anne adayları
- Alkol veya uyuşturucu madde kullanan anne adayları
- Kronik hastalığı olan anne adayları
- Ekonomik durumu çok kötü olan hamileler
- Vücut ağırlığı çok zayıf veya aşırı şişman olanlar (BMI<20 veya BMI>26)
- İstenmeyen gebelikler
- Yeme bozukluğu olan hamileler
- İkiz ve çoğul gebelikler
- Yeterince güneşe maruz kalamayan hamileler
- HIV (AIDS) pozistif olan gebeler
- Anemi (kansızlık) saptanan gebelikler


İlgili Konular:
- Gebelikte Beslenme
Gebelikte Yemek Yiyememe, Beslenememe, Yeme Bozuklukları
- Gebelikte Kilo alımı
Tamamını >>

GEBELİKTE (HAMİLELİKTE) KUDUZ AŞISI

Kuduz aşısı ilk olarak 1885 yılında Louis Pasteur tarafından uygulanmıştır.

Gebelikte kuduz aşısı uygulanabilir mi?
Kuduz aşısı canlı aşı değildir, inaktif aşı grubundandır. Araştırmalar çoğunlukla kuduz aşısının gebelik  ve bebek üzerinde olumsuz etkilerinin olmadığını göstermiştir. Kuduz virüsü ile temas şüphesinde olan hamile bir bayanın yeterli önlemler alınmaması durumunda çok kötü sonuçlarla karşı karşıya kalabilme ihtimali gerçeği nedeniyle hamilelikte bu tür gerekli durumlarda kuduz (rabies) aşısı ile proflaksi önerilir. Hatta gebeliği boyunca kuduz virüsü ile temas riski yüksek kadınlara temas öncesi de proflaktik olarak aşı önerilir.

Kuduz koruma ve kontrol yönergesinde belirtildiği üzere "çocuk, erişkin ve gebelerde kuduz bağışıklaması aynı şema ve dozlarla uygulanır."

Kuduz hangi hayvanlardan bulaşabilir?
Çakal, kurt, tilki, kokarca, sırtlan, ayı, yarasa gibi doğadaki tüm vahşi memeliler ve eğer aşılanmamışlarsa köpek, kedi, inek, eşek gibi evcil memeli hayvanların kuduz hastalığını bulaştırdığı rapor edilmiştir. En çok köpek ısırmaları sonrası ortaya çıkar. Sanıldığının aksine sincap, sıçan, fare, hamster gibi kemirgen hayvanlar ve tavşanlar taşıyıcı değildir ve bu hayvanlar tarafından ısırılma bir risk oluşturmaz. Yarasa hariç bütün hayvanlar enfeksiyon sonucu ölürler. (Alıntı: http://asicalismagrubu.org)
İnsanlara kuduz virüsü genellikle kuduz olan hayvanın ısırması yoluyla bulaşır. Çok nadir olmakla birlikte kuduz mikrobu insanlara, hasta hayvanın tükürüğünün insanların gözüne, burun veya ağzına veya yaraya bulaşması yoluyla da geçebilir. (Alıntı: http://www.asidanisma.com)

Kuduz bir insandan diğerine bulaşır mı?
Şu ana kadar dökümante edilmiş, 15 adet insandan insana bulaş vakası bulunmaktadır. Bunların 8’inde kornea transplantasyonu, 7’sinde solid organ transplantasyonu ile bulaş gerçekleşmiştir. Kornea ve organ transplantasyonu ile bulaş yanında ısırma yoluyla da insandan insana bulaşmanın gerçekleşmesi “teorik olarak” mümkündür ancak şimdiye kadar böyle bir vaka bildirilmemiştir. Kuduz enfeksiyonu olan bir kişiye dokunmak, bu kişinin idrarı, kanı ve dışkısı gibi enfektif olmayan sıvıları ile temas kuduz virüsü ile karşılaşma olarak kabul edilmez ve kuduza karşı profilaktik tedavi gerektirmez. Ek olarak, kuduz aşısı uygulanan bir kişi ile temas etmek kuduz virüsü ile karşılaşma olarak kabul edilmez ve karşılaşma sonrası profilaksi gerektirmez. (Alıntı: http://www.asidanisma.com)

Kaynak: ACIP

İlgili Konular:
Gebelikte Aşılar
Tamamını >>

GEBELİKTE (HAMİLELİKTE) HEPATİT B AŞISI

Hamilelikte Hepatit B aşısı yapılır mı?
Hepatit B aşısı canlı virüs içeren bir aşı değildir, virüse ait canlı olmayan bazı antijenleri içeren bir aşıdır. Bu nedenle hamilelerde uygulanmasının anne veya bebek açısından bir sakıncası yoktur. Hepatit B aşısı "HBsAg antijeni" içerir, bu antijen non-enfeksiyöz özelliktedir yani anne ve bebekte hepatit hastalığı oluşumuna neden olamaz.

Hangi gebelere Hepatit B aşısı yapılmalıdır?
- Eşinde hepatit b olanlar. Bu kadınların eşlerinden hastalığı alma riskleri yüksek olduğu için aşı ile korunma planlanmalıdır.
- Yakın zamanda uyuşturucu kullanmı olan anne adayalrında da hepatit b alma ihtimali yüksek olduğu için aşılama planlanmalıdır.
- Gebelikten önceki 6 ay içerisinde birden fazla cinsel partneri olan kadınlar.

Özellikle yukarıdaki durumlarla ilgili hamilelere Hepatti B aşısı uygulnmalıdır. Hepatit B aşısı her hamileye rutin uygulanan bir aşı değildir. Daha önce aşı olmamış ve hepatit B virüsü ile karşılaşmamış, bağışıklanmamış her kadının hamileliği sırasında bu virüsle karşılaşma olasılığı terorik olarak vardır, bu aşıdan dikkatli olmalıdır. Karşılaşma olasılığı yüksek olan veya korunma amaçlı aşılama isteyen anne adaylarına aşılama uygulanabilir. Hamilelik sırasında Hepatit B virüsü alan bir anne adayı bu virüsü doğum sırasında bebeğine geçirebilir, bu konu hakkında ayrıntılı bilgiye buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz.

Kaynak: ACIP

İlgili Konular:
- Gebelikte Aşılar
- Gebelikte Hepatit (Sarılık)
Tamamını >>

HAMİLELİKTE (GEBELİKTE) TİROİD HORMON DÜŞÜKLÜĞÜ

HAMİLELİKTE HİPOTİROİDİ

Hipotiroidi tiroid hormonlarının (sT4, sT3) normaldem düşük olması nedeniyle tiroid bezinin görevini yeterince yapamaması durumudur. Gebelikte yaklaşık %1-2 oranında izlenir. Bu durumda unutkanlık, halsizlik, deride kuruma, saçlarda dökülme, yorgunluk, uykuya eğilim, kilo alma gibi şikayetler ortaya çıkabilir.  Hamilelik döneminde bebeğin de ihtiyaçlarından dolayı annenin tiroid hormon üretimi artar. Hipotiroidinin dünyada en önemli nedeni iyot eksikliğidir, iyot eksikliği neticesinde tiroid bezinde aşırı büyüme yani guatr meydana gelebilir, boynun önünde tiroid bezi büyükçe görülebilir hale gelebilir. Hipotiroidi saptanan her hastada veya hamilede tiroid bezi büyük izlenmek zorunda değildir. Gebelikte ve emzirme döneminde anne vücudunun iyot ihtiyacı artar.

Gebelikte tiroid hormon düzeyleri:
Gebelikte östrojen hormonunun artmasından dolayı TBG (tiroid bağlayıcı globulin) artar ve bu nedenle bağlı T4 düzeyi artar. Bu nedenle gebeliğin bütün aylarında total T4 düzeyinin artması normaldir. Ancak serbest T4 (sT4, fT4) düzeyinin artması normal kabul edilemez. Aynı durumlar total T3 ve serbest T3 (sT3, fT3) için de geçerlidir.
TSH düzeyi de gebelikte normal sınrılar içerisinde olmalıdır ancak ilk üç ayda yüksek B-HCG hormonu TSH benzeri etki gösterdiği için TSH hormonunun azalmasına ve normalin altında ölçülmesine neden olabilir. Daha sonrasında normal seviyede olması gerekir.

Gebelikte tiroid bezi fonksiyonlarını değerlendirmek için en önemli hormonal parametre sT4 ve TSH 'dır. Her gebelikte ilk muayenede bu hormonlar değerlendirilmelidir. (Sadece TSH tarama için yeterlidir.) Mümkünse gebelikten önce hamileliğe hazırlık döneminde değerlendirilmesi en doğrusudur.

Hipotiroidide laboratuvar sonuçları:
Hipotiroidi durumunda kanda sT4 ve sT3 düzeyleri düşük, TSH düzeyi yüksek ölçülür.
Serbest tiroid hormonlarının normal olmasına rağmen TSH hormonunun yüksek ölçülmesi durumuna subklinik hipotiroidi denir.

Hipotiroidinin hamilelik üzerine etkileri:
- Düşüklere neden olabilir.
- Preeklampsi
- Ablasyon plasenta (Dekolman plasenta)
- Doğumdan sonra bebekte zeka geriliği
gibi anne ve bebek sağlığını etkileyecek risklerde artış izlenebilir. Tedavi ile bu riskler minimuma iner.

Bebek kendi tiroid hormonunu ancak hamileliğin 16-18 haftasından sonra üretebilir. Bu zamana kadar fetusun büyüme ve gelişmesi annenin tiroid hormonlarınca (t3 ve t4) sağlanır. Bu nedenle annenin tiroid hormonlarının normal olması son derece önemlidir. Tiroid hormonları bebeğin gelişim ve vücut fonksiyonlarını, özellikle beyin gelişimini en çok etkileyen hormonlardır.

Tedavi:
Hipotiroidi tedavisinde tiroid hormonu ilaç şeklinde verilerek yerine konur. Bunun için T4 hormonu (levotiroksin) ilacı verilir anneye. T3 hormonu ilaç olarak verilmez sadece T4 hormonu verilmesi yeterlidir çünkü vücutta asıl etkiyi gösteren hormon budur. Subklinik hipotiroidi de aynı şekilde ancak daha düşük doz ilaç tedavisini gerektirir. Bu tedaviler endokrinoloji uzmanı eşliğinde planlanmalıdır. Gebelik boyunda ve doğumdan sonra 1-2 ay ara ile TSH ve sT4 hormonları kontrol edilmelidir.

T4 (levoriroksin) ilaçları demir kalsiyum, vitamin gibi ilaçlarlar birlikte alınmamalıdır, barsaklardan emilimi etkilenir.


İlgili Konular:
- Hamilelikte Tiroid Hormon Yüksekliği (Hipertiroidi)
Gebelikte Tiroid Hastalıkları ve Guatr
TSH Hormonu
Hamilelikte İyot Eksikliği
Tamamını >>

HAMİLELİKTE (GEBELİKTE) TİROİD HORMON YÜKSEKLİĞİ

HAMİLELİKTE HİPERTİROİDİ (TİROTOKSİKOZ)

Hipertiroidi tiroid hormonlarının (sT4, sT3) normaldem fazla ürtilmesi ve vücutta etkilerinin fazla görülmesi ile karakterize durumudur. Gebelikte yaklaşık %0.2 oranında izlenir. Bu durumda zayıflama, kilo alamama, kalbin hızlı atması (çarpıntı), sıcağa tahammülsüzlük, sıcak basmaları, ellerde titreme, ishal gibi şikayetler görülür. Hamilelik döneminde bebeğin de ihtiyaçlarından dolayı annenin tiroid hormon üretimi artar. Hipertiroidi durumunda tiroid bezinde nodül(ler) tespit edilebileceği gibi en sık nodülssüz, toksik diffüz guatr yani graves hastalığı şeklinde görülür.

Gebelikte tiroid hormon düzeyleri:
Gebelikte östrojen hormonunun artmasından dolayı TBG (tiroid bağlayıcı globulin) artar ve bu nedenle bağlı T4 düzeyi artar. Bu nedenle gebeliğin bütün aylarında total T4 düzeyinin artması normaldir. Ancak serbest T4 (sT4, fT4) düzeyinin artması normal kabul edilemez. Aynı durumlar total T3 ve serbest T3 (sT3, fT3) için de geçerldir.
TSH düzeyi de gebelikte normal sınrılar içerisinde olmalıdır ancak ilk üç ayda yüksek B-HCG hormonu TSH benzeri etki gösterdiği için TSH hormonunun azalmasına ve normalin altında ölçülmesine neden olabilir. Daha sonrasında normal seviyede olması gerekir.

Gebelikte tiroid bezi fonmksiyonlarını değerlendirmek için en önemli hormonal parametre sT4 ve TSH 'dır. Her gebelikte ilk muayenede bu hormonlar değerlendirilmelidir. (Sadece TSH tarama için yeterlidir.) Mümkünse gebelikten önce hamileliğe hazırlık döneminde değerlendirilmesi en doğrusudur.

Hipertiroidi (tirotoksikoz)'da labaratuvar sonuçları:
Hipertiroidi durumunda kanda sT4 ve sT3 düzeyleri yüksek ölçülür, TSH düzeyi düşük ölçülür.
Serbest tiroid hormonlarının normal olmasına rağmen TSH hormonunun düşük ölçülmesi durumuna subklinik hipertiroidi denir.

Hipertiroidinin hamilelik üzerine etkileri:
- Erken doğum
- Preeklamspsi
- Annede kalp yetmezliği

Hipertiroidi durumunda anneden bebeğe geçen tiroid hormonları bebekte de yüksek tiroid hormon etkisi gösterir ve bu bebeğin TSH hormonunun baskılanmasına neden olur. Bu durumda bebekteki düşük TSH hormonu nedeniyle doğumdan sonra bebekte neonatal hipotirodi meydana gelir.

Tedavi:
- Hamile olmayan hastalarda hipertiroidide uygulanan radyoaktif iyot tedavisi gibi yöntemler hamilelerde güvenli olmadığı için uygulanamaz. Çok zorunlu durumlarda cerrahi tedavi uygulanabilir. Hamilelerde en sık uygulanan tedavi yöntemi ilaç propiltiyourasil ile yapılan ilaç tedavisidir. Hipertiroidi ilaçlarından hamilelikte bebek açısından en güvenli olarak saptanan ilaç budur.
Propiltiyourasil tedavisinde T4 düzeyleri aşırı bastırılmayacak derecede, normal aralığın üst sınırında kalacak şekilde doz ayarlanmalıdır. İlaç dozu T4'e göre ayarlanmaldır, TSH doz ayarı için uygun seçenek değildir çünkü TSH'ı fazla yükseltmeye çalışmak fazla yüksek doz tedaviye sebep olabilir bu da bebekte hipotiroidiye sebep olabilir. Tedaviler endokrinoloji uzmanı eşliğinde planlanmalıdır.


İlgili Konular:
Hamilelikte Tiroid Hormon Düşüklüğü (Hipotiroidi)
- Gebelikte Tiroid Hastalıkları ve Guatr
TSH Hormonu
Hamilelikte İyot Eksikliği
Tamamını >>

HAMİLELİKTE EMNİYET KEMERİNİN KAZALARDAKİ ÖNEMİ - VİDEO İZLE

GEBELİKTE EMNİYET KEMERİ KULLANMANIN ÖNEMİ
Alttaki videoda emniyet kemeri kullanan bir hamile sürücünün kaza sırasındaki görünütüsü izlenmektedir. Sürücü emniyet kemerini doğru şekilde göbeğin altından geçirerek takmıştır, bu nedenle kaza sırasında kemer karnına baskı yapmamıştır. Emniyet kemeri ve hava yastığı sayesinde karın (rahim) bölgesine olası bir travma önlenmektedir.



Bu videoda ise hamile sürücü emniyet kemerini takmadığı için kaza anında koltuktan kayarak karnını direksiyona çarpmaktadır. Bu nedenle rahim bölgesine olan basınçtan dolayı gebelikle ilgili önemli komplikasyonlar gelişebilmektedir. Plasenta dekolmanı, şiddetli kanama ve bebek ölümü hatta anne hayatını tehlikeye sokabilecek komplikasyonlar gelişebilir.



Bu nedenle otobomilde hava yastığı olsa da olmasa da emniyet kemeri mutlaka hamilelikte kullanılmalıdır.

İlgili Konular:
- Hamilelikte Emniyet Kemeri Takılmalı Mı?
Tamamını >>

HAMİLELİKTE (GEBELİKTE) BEL EGZERSİZLERİ - VİDEO İZLE

Hamilelikte en sık görülen şikayetlerden birisi bel - sırt ağrılarıdır. Ağırlaşan karın bölgesini taşımak için bel kaslarına ve eklemlere aşırı yük binmektedir. Bu nedenle gebelikte bel kaslarını güçlendirmek önemlidir. Bel egzerizleri ile bel ve sırt ağrıları önlenebilir. Hamilelikte egzersiz hakkında ayrıntılı bilgiye buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz.

Videoda anne duvara yaslanmış halde belini duvara yaslayarak düz bir pozisyona getirmektedir, daha sonra tekrar normal pozisyonuna  getirerek duvarla bel arasında boşluk oluşmaktadır. Bu şekilde belini duvara doğru yaslama-çekme hareketi yaparak bel kaslarını çalıştırarak güçlendirmektedir.




İlgili Konular:
- Hamileliket Bel ve Sırt Ağrısı
Tamamını >>

HAFT HAFTA ANNE KARNININ (GÖBEK) BÜYÜMESİ - VİDEO İZLE

Hamilelik boyunca annenin karnında hafta büyüme aşamaları:
Aşağıdaki videoda hamilelik (gebelik) boyunca hafta hafta anne karnında büyüme izlenmektedir. Videoda da görüldüğü gibi 18-20 hafta civarında göbek dışarıdan belli olacak kadar belirginleşmiştir. Hatta 15 haftadan itibaren karın çıplakken hafif gebelik belli olmaktadır.

Anne karnında büyüme konusunda ayrıntılı yazıya buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz.

Tamamını >>

HAMİLELİKTE NASIL YATILIR? (YATIŞ POZİSYONU)

Hamilelikte (gebelikte) nasıl ve hangi yana yatmalı?
Hamilelikte özellikle sol yana yatış pozisyonu önerilir. Neden sağ tarafa değil de sol tarafa? Çünkü vücudun ortasından hafif sağ tarafta en büyük toplar damar (vena kava inferior) geçer. Sağ tarafa doğru yatılırsa bu toplar damara rahim bası yaapr ve kalbe dönen kan miktarı azalır, bu da bebeğe giden kan miktarının azalmasına neden olur. Sağ tarafa yatıldığında kalbe dönen kan azalacağı için vücuttaki şişlikler artabilir. Sol yana yatıldığında tersine plasentaya (bebeğin eşine) giden kan artar, böylece bebeğe daha fazla oksijen ve besin maddesi ulaşır. Sol tarafa yatmak kan dolaşımındaki sirkülasyonu arttırarak vücuttaki şişlikleri (ödem) azaltır. Hamileler için en rahat uyku pozisyonu sol yana yatarak bacakların karna doğru çekildiği pozisyondur. Sol yana yatarken sırtınızın arkasına büyükçe bir yastık koyarak hem daha rahat edersiniz hem de uykudayken sağa dönmeyi engelleyebilirsiniz.

İlk 3 ay, yatış pozisyonu:
Hamileliğin ilk 3 ayında yatış pozisyonu önemli değildir, yüzüstü hariç her pozisyonda yatılabilir çünkü bu aylarda rahim küçük ve hafif olduğu için damarları bası yapmaz.

Hamilelikte sırtüstü yatmak:
Gebeliğin özellikle son aylarında sırt üstü yatmaktan kaçınmak gerekir. Bu pozisyonda rahim bütün ağırlığıyla büyük kan damarlarına, omurgaya, sırt kaslarına ve barsaklara baskı yapar. Bu da bel ağrılarına ve hemoroide (basur) neden olabilir. Sırt üstü yatmak kan basıncında düşmeye neden olabilir, bazen anne adayları bu şekilde baş dönmesi, halsizlik gibi şikayetler hissederler. 

Hamilelikte yüz üstü yatmak:
Hamilelikte yüzüstü yatmamak gerekir. Tahmin edilebileceği gibi bu pozisyonda rahim ve bebek baskıya uğrayabilir.

İlgili Konular:
- Hamilelikte Uykusuzluk ve Uyku Problemleri
Tamamını >>

HAMİLELİKTE (GEBELİKTE) SÜT İÇMEK

Hamilelikte süt içmenin faydaları:
Hamilelik döneminde annenin kalsiyum ihtiyacı artar. Süt en bol kalsiyum kaynağı olan besinlerden birisidir. Hamilelik döneminde günde yaklaşık 3 bardak süt içen bir annede hem kendisi hem bebeği için gerekli bütün kalsiyum karşılanmış olur. İnek sütünün içeriğinde kalsiyum dışında protein, çeşitli vitaminler (D, A, C, K vitaminleri), fosfor, flor, demir, iyot gibi mineraller ve yağ bulunur.

Hamilelikte günde ne kadar süt içilmeli?
Hamile bir kadının günlük kalsiyum ihtyacı 1000 mg kadardır. 18 yaşın altındaki hamilelerde ihtiyaç daha fazladır, günlük 1300 mg'dır. Anne adayı bu ihtiyacın tamamını sütten karşılamak zorunda değildir çünkü peynir, yoğurt, sebze, meyve, baklagiller gibi bir çok besinde sütteki kadar bol olmasa da kalsiyum bulunur. Hamilelikte günde 3 bardak süt içilmesi yeterlidir. Bir su bardağı sütte yaklaşık 250 mg kalsiyum bulunur, üç bardaktaki 750 mg kalsiyum gayet yeterlidir, ihtiyacın kalan kısmı diğer besinlerle rahatlıkla tamamlanır. Sütün hamilelikte anne ve bebek açısından faydaları sadece içerdiği kalsiyuma bağlı değildir, içerdiği D vitamini ve protein de önemlidir.

Hamilelikte sütün faydaları ve önemi:
Hamilelik döneminde süt içmek annede kalsiyum eksikliğini ve buna bağlı olarak kemik erimesini önler. Bebekte başta kemik ve diş sağlığı olmak üzere bir çok faydaları vardır.
Hamileliği boyunca süt içmeyen annelerin çocuklarının doğum ağırlığının süt içen annelere göre daha fazla olduğunu ve süt içmeyen annelerin çocuklarında allerjiye daha sık rastlandığını gösteren araştırmalar vardır.
Bir araştırmadan günde bir bardaktan daha az süt içen annelerin bebeklerinin doğum ağırlığının bir bardaktan fazla süt içenlerinkine göre daha az olduğu bildirilmiştir. (kaynak)
2010 yılında yapılan bir araştırmada hamileliğinde süt tüketen annelerin çocuklarında MS (multiple sclerosis) hastalığının daha az görüldüğü bildirilmiştir. (kaynak)

Süt içemiyorum?
Hamilelikte kalsiyum dışındaki faydalarından dolayı öncelikle tercih edilecek besin süttür ancak laktoz intoleransı veya başka nedenlerle süt içemeyenler kalsiyum kaynağı olarak bol peynir, yoğurt, ayran tüketebilirler. Laktoz intoleransı olanlar için marketlerde laktozsuz sütler bulunmaktadır, bunları tüketmek de aynı faydayı sağlayacaktır. Bu besinlerin hiçbirisini tüketemiyorsanız o durumda gerekli kalsiyum takviyesi için mutlaka doktorunuzla görüşmelisiniz.

İlgili Konular:
Gebelikte Kalsiyum İlacı ve Süt, Yoğurt Tüketimi
- Gebelikte Beslenme
Tamamını >>

HAMİLELİKTE MEMEDE AĞRI VE KAŞINTI

GEBELİKTE GÖĞÜSLERDE AĞRI VE KAŞINTI
Hamilelik döneminde anne vücudunda artan östrojen, progesteron ve prolaktin hormonları göğüslerde büyüme, dolgunlaşma, ağırlaşma, gerilme, şişmeye neden olur. Meme uçları büyür ve koyulaşır, koyu kahverengi olur. Meme cildinde gerilmeye bağlı beyaz çatlaklar meydana gelebilir. Meme cildinin altında damarlar belirginleşmeye başlar. Bütün bu değişiklikler gebeliğin daha ilk aylarında başlar.

Memelerde kaşıntı ve çatlaklar:
Kaşıntının ve çatlakma olmasının sebebi memelerin büyümesine bağlı meme cildinde gerilme olmasıdır. Nemlendirici kremler kaşıntıyı ve çatlakları azaltmak için kullanılabilir. Bu çatlaklar hamilelik bittikten sonra bazılarındatamamen yok olurken bazılarında iz kalabilir.

Memelerde ağrı:
Memelerin ağırlaşması, hacim artışı, dolgunlaşması, gerginleşmesi ağrı hissedilmesine (mastalji) neden olabilir. Hafif bir ağrıdır. Gebe sütyenleri kullanmak, sıkı giysilerden kaçınmak işe yarayabilir. Bazı mağazalarda gebe sütyenleri bulunur, bunları kullanmak da faydalı olabilir.

Memede ağrı hamilelik belirtisidir?
Memelerde ağrı ve acı hissetmek genellikle hamileliğin en başında görülen ilk belirtilerden değildir. Genellikle bir kaç ay sonra başlar bu belirtileri hatta bazen son aylara kadar görülmeyebilir. Hamilelik şüphesi varsa meme ile ilgili değişikliklere güvenmemek gerekir ve mutlaka gebelşk testi için doktora başvurmak gerekir. Bunun yanında bazen gebelik dışında başka durumlar veya ilaçlar da memelerde ağrı, acı, hassasiyet gibi belirtilere neden olabilir.

Memelerde şiddetli ağrı, meme ucundan kan veya kırmızı-kahverengi sıvı gelmesi, meme cildinde içe çöküntü, meme cildinde yara, kızarıklık, meme üzerinde sıcaklık hissi gibi durumlar doktora başvurmayı gerektir.

İlgili Konular:
- Hamilelikte Memeden Süt Gelmesi
- Hamilelikte Memelerde Meydana Gelen Değişiklikler
- Hamilelikte Görülen Şikayetler
Tamamını >>

HAMİLELİKTE MEMEDEN SÜT GELMESİ

GEBELİKTE GÖĞÜSLERDEN SARI SIVI GELMESİ
Hamilelikte özellikle son aylarda memelerden süt gelmesi normal bir durumdur. Her hamilelikte olmaz ancak sık rastlanır. Gebelikte süt hormonunun (prolaktin) artması ile memeler doğacak bebeğe süt hazırlamaya başlar. Bu süt bazen bebek henüz doğmadan memelerden gelmeye başlar, bu gelen ilk süte kolostrum denir, halk arasında ağız sütü diye adlandırılır.

Hamilelikte memelerden süt gelmesini engellemek için herhangi bir tedavi gerekmez. Elbisenizi gelen sıvıdan korumak için gebe sütyeni ve meme pedleri kullanmanız gerekir.

Kolostrum (halk arasında ağız sütü):
Kolostrum yani memelerden gelen ilk süt çok özel bir sıvıdır. Bu süt yeni doğan bebeğin ilk aşısı gibidir. Anne vücudu yeni doğan bebeğin korunması için birçok antikor içeren bebeği enfeksiyonlardan koruyan bu sütü üretir. Hamilelik sırasında göğüslerinizden süt gelirse bu ilk sütün boşa aktığı anlamına gelmez, bebek doğduğunda ve anne memesini emdiğinde yine bu sütten alabilecektir. Kolostrum koyu, yoğun kıvamda, sarı bir sıvıdır. Kolostrum da normal anne sütüne göre daha fazla protein vardır, karbonhidrat ve yağ daha azdır. Yeni doğam bir bebeğin hayatın ilk günlerinde en uygun şekilde beslenebileceği ve en kolay sindirebileceği şekilde özel olarak hazırlanmış bir süttür adeta.

Hamilelik sırasında memeden gelen sıvı süte veya yukarıda tarif edildiği gibi kolostruma benzemiyorsa, pembe, kahverengi, kanlı gibi görünüyorsa mutlaka doktorunuza başvurmanız gerekir. Hamile olmayan bir kadında memeden sıvı veya süt gelmesi anormal bir durumdur buna galaktore denir, mutlaka doktora başvurmayı gerektirir.

Hamileyken memeden süt gelmesi erken doğum göstergesi midir?
Memelerden süt gelemesi genellikle gebeliğin son aylarında görülür ancak bazen ilk aylarda da olabilir, süt gelmesinin erken başlaması erken doğum olacağı anlamına gelmez. Memelerden süt gelmesinin erken veya geç başlaması gebeliğin sağlığı ile ilgili bir gösterge değildir, bu konuda annelerin endişelenmesi gerekmez.
Doğuma kadar memelerden hiç anne sütü gelmemesi de bazen görülür ve bu da gebelikle veya bebekle ilgili bir risk olduğu anlamına gelmez, annenin doğumdan sonra sütünün az olacağını da göstermez.

İlgili Konular:
- Hamilelikte Memelerde Meydana Gelen Değişiklikler
Hamilelikte Memede Ağrı ve Kaşıntı
- Hamilelikte Vücutta Oluşan Değişiklikler
- Memeden Sıvı Gelmesi (Galaktore)
Tamamını >>

HAMİLELİKTE ULTRASON ÇEŞİTLERİ

Gebelikte uygulanan ultrasonografinin farklı çeşitleri bulunur. Öncelikle karından yapılan ultrason (obstetrik ultrason, pelvik ultrason) ve alttan vajina içerisinden yapılan ultrason (transvajinal ultrason, vajinal ultrason) diye ikiye ayırabiliriz.

Vajinal ultrason (halk arasında alttan ultrason yapılması): Hamileliğin özellikle ilk aylarında bebek küçük olduğu için tercih edilir. Bebeği ve kalp atımını karından yapılan ultrasona göre çok daha net gösterir. İlerleyen gebelik aylarında ender durumlar dışında kullanılmaz. Gebeliğin her ayında uygulanmasında bir sakınca yoktur. Gebelikte vajinal muayene ve vajinal ultrason hakkında detaylı bilgiye buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz.

Obsetrik ultrason (karından yapılan normal 2 boyutlu gebelik ultrasonu): Gebeliğin her ayında en çok uygulanan ultrason çeşitidir. Gebeliğin ilk aylarında gebelik kesesini, bebeği, kalp atışını gözlemek ve ölçmek amacıyla yapılır. İleriki aylarda bebeğin amnion suyunun miktarını, bebeğin kilosunu, gelişmesini, plasentanın (bebeğin eşi) yerini, bebeğin iç organlarını incelemek için yapılır.

Ayrıntılı (detaylı) ultrason incelemesi: Hamileliğin 17-23 haftaları arasında bebekte doğumsal bir anomali (sakatlık) var mı diye araştırmak için yapılır. Obstetrik ultrason gibi karından yapılır ancak daha uzun süre alır. Ayrıntılı ultrason hakkında detaylı bilgiye buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz. Obstetrik ultrasonografi (normal gebelik ultraon incelemesi) gibi iki boyutlu ultrason cihazı kullanılarak yapılır.

3 boyutlu ultrason: Hamilelikte 3 boyutlu ultrason incelemesi yukarıdakilerden farklı olarak şart değildir. Bebekteki anomali varlığını araştırmak için en iyi ultrason incelemesi ayrıntılı (iki boyutlu) ultrason incelemesidir. 3 boyutlu ultrason bebeğin fotoğraflarını, yüzünü vb. üç boyutlu halde aileye gösterebilir. Karından yapılır.

4 boyutlu ultrason: Hemilelikte uygulanması şart değildir. 3 boyutlu ultrasondan farklı olarak burada görüntü hareketlidir. Yani 3 boyutlu ultrason bebeği fotoğraf gibi gösterir, 4 boyutlu ultrason bebeği video gibi gösterir diyebiliriz. Karından yapılır.

Doppler ultrason: Her gebelikte uygulanamz, bazı riskli durumların varlığında gerekebilir. Bazı damarlardaki kan akımlarıma dayanarak bebeğin iyilik hali hakkında fikir verir. Karından Yapılır. Ayrıntılı bilgi >>

Renkli dopler ultrason (renkli ultrason): Dopler ultrasonun bir çeşitidir, her gebelikte uygulanmaz, bazı riskli durumları netleştirmek amacıyla uygulanır. Karından yapılır. Ayruntılı bilgi >>

hamilelikte ultrason çeşitleri
Resmi büyütmek için üzerine tıklayın


İlgili Konular:
- Hamilelikte Ultrason
- Gebelikte Ultrason Bebeğe Zararlı Mı?
- Gebelikte Ultrason İle Yapılan Ölçümler
Hafta Hafta Gebelik Ultrason Görüntüleri
Ultrason Nedir? Nasıl Çalışır?
Tamamını >>

HAMİLELİK (GEBELİK) KAÇ GÜNDE BELLİ OLUR?

Hamilelik (gebelik) testi kaçıncı günde (haftada) belli olur?
İdrarda gebelik testi son görülen adetten yaklaşık 28-30 gün sonra yani bir sonraki adet zamanı geldiğinde gebeliği gösterebilir, daha önce gebelik varsa bile testte görülemez. Gebelik varsa zaten bir sonraki adet görülmeyeceğinden adet gecikmesi yaşanana kadar bekleyip, adet gecikmesi olursa idrarda gebelik testi yapılmalıdır. Kanda gebelilk testi (B-HCG) de bu günlerde veya adet zamanı gelmeden 2-3 gün önce hamilelik varlığını gösterebilir. Hamilelik belirtileri de adet gecikmesi olduktan 1-2 hafta sonra başlar genellikle.

Tüp bebekte hamilelik transferden kaç gün sonra belli olur?
Tüp bebek (IVF) uygulamalarında embriyo transferi yapıldıktan 12 gün sonra kanda gebelik testi (B-HCG) yapılarak gebelik varlığı anlaşılabilir.

Ultrasonda hamilelik kaçıncı günde (haftada) belli olur?
Ultrasonla hamileliğin belli olması son görülen adetin üzerinden 5 hafta geçtikten sonra mümkün olabilir. Tüp bebek uygulamalarında ise gebelik testinde görüldükten 1 hafta - 10 gün sonra gebelik ultrasonda belli olabilir.



İlgili Konular:
- Hamile Miyim?
- Hamilelik Testi
Tamamını >>

HAMİLELİK (GEBELİK) NASIL ANLAŞILIR?

Hamilelik nasıl belli olur? Nasıl ve ne zaman anlaşılır? gibi sorular hamilelik isteyen veya gebe kaldığından şüphe eden hastaların sık merak ettikleri sorulardır.
Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki döllenmeden sonra oluşan döllenmiş hücre rahime yerleşmeden önce kanda gebelik hormonu tespit edilemez ve kanda hormon artışları olmadığı için gebelikle ilgili belirtiler de hissedilemez. Döllenme rahim de değil tüplerde oluşur ve döllenmiş hücre daha sonra rahime doğru yol alır ve rahim duvarına yerleşir, burada büyümeye başlar. Bu süreçler gelişirken gebelik belirtilerinin başlaması ve kan veya idrar tahlillerinde gebeliğin belli olması yaklaşık olarak bir dahaki adet dönemine denk gelir. Bu nedenle adet gecikmesi yaşanmadan önce hamilelik olduğu belirtilere bakarak veya tahliller ile anlaşılamaz. Ultrason ile hamileliğin anlaşılması yaklaşık 1 hafta - 10 gün adet gecikmesi yaşandıktan sonra yani gebelik 5 haftalık olduğunda mümkün olabilir.

Bir kadında hamilelik belirtileri olması hatta gebelik testinde hamilelik görünemsi kesin olarak normal bir gebeliğe sahip olduğunu göstermez. Belirtiler ve gebelik testi pozitifleşmesi dış gebelik veya başka bazı hastalıklarda da aynı şekilde görülebilir. Bu nedenle ultrasonografi ile normal bir gebelik rahim içerisinde görülene kadar emin olmamak gerekir.

Bir kadının hamile olduğunun başkaları tarafından dışarıdan bakarak anlaşılması yaklaşık olarak gebelik 5 aylık olduğunda (20 haftalık) mümkün olur. Çıplakken 4 aylık hamilelik de dışarıdan belli olabilir.

İlgili Konular:
- Gebelik Belirtileri En Erken Ne Zaman Belli Olur?
- Hamilelik Testi
- Hamile Miyim?
Tamamını >>

HAMİLELİK (GEBELİK) NASIL OLUŞUR?

Hamilelik nasıl olur?
- Hamilelik oluşması için kadının yumurtalıklarında gelişen yumurta hücresinin salınması gerekir: Kadınlarda her ay bir yumurta hücresi yumurtalıklardan salınır. Bu yumurta hücresi tüplerin ucundan yakalanır ve tüp içerisine alınır. Eğer buraya sperm gelirse döllenme meydana gelecektir.
- Erkeklerin testislerinde üretilen sperm hücreleri cinsel ilişki sonrasında vajinaya boşalmıştır. Buradaki spermlerin bir kısmı rahim ağzından geçerek rahim içerisine doğru ilerler. Buradan da tüplere doğru ilerler.
- Kadındaki yumurtalamanın olduğu günlerde cinsel ilişki olmuşsa bu yumurta ve sperm hücreleri tüp organında (tuba) karşı karşıya gelerek birleşirler, döllenme meydana gelir. Hamileliğin oluşması için bu iki hücrenin buluşması şarttır. Bu nedenle sadece kadında yumurtlama olan günlere yakın cinsel ilişki olursa hamilelik oluşabilir, diğer günlerde oluşamaz. Her dönemde girilen ilişkide erkekten sperm hücresi gelir ancak kadından yumurtlama hücresi sadece ayda bir belli günlerde gelir.
- Eğer tüp organında döllenme meydana gelmişse, döllenen hüce çoğalarak hücre yumağı halini alır ve rahim (uterus) içerisine doğru ilerler. Rahim içerisine ulaşması yaklaşık 5 gün sürer.
- Rahim içerisine gelen döllenmiş yumurta hücresi yumağı (blastomer) rahim iç duvarına yapışır ve buraya gömülerek yerleşir.
- Rahim duvarına yerleşmiş olan embriyo çoğalarak bebeği ve bebeğin eşini (plasenta) meydana getirir. Bebeğin hafta hafta gelişim aşamaları hakkında ayrıntılı bilgiye buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz.

İlgili Konular:
- Gebeliğin Oluşumu
- Hafta Hafta Hamilelik
Tamamını >>

GEBELİKTE (HAMİLELİKTE) KOŞU BANDI, YÜRÜYÜŞ BANDI KULLANMAK

Hamilelikte koşu, yürüme bantları kullanılır mı? Zararlı mı?
Koşu bantlarının (diğer adıyla yürüyüş bantlarının) hamilelik döneminde kanama, düşük, erken doğum tehlikesi gibi doktorunuz tarafından spora engel bir durum bildirilmemişse kullanılmasında bir sakınca yoktur. Dışarıda açık havada yürümesine veya koşmasına izin verilen her gebe aynı aktiviteleri koşu bandında da yapabilir. Arada fiziksel olarak önemli bir fark yoltur. Açık havada yürümek hem temiz hava alınabilmesinden dolayı hem de hamileler tarafından daha az sıkıcı bulunmasından dolayı daha çok tercih edilir.

Koşu-yürüyüş bandı kullanırken dikkat edilmesi gerekenler:
- Hız ayarı çok yüksek tutulmamalıdır
- Dengeyi kaybetmeyecek şekilde konforlu ayakkabılarla ve uygun hızda kullanılmalıdır
- Ortalama 25-30 dakika civarında yürüyüş yeterlidir. Koşu için yavaş tempoda 15-20 dakika yeterlidir. Bu süreyi herkes kendisine göre aşırı terlemeyecek ve aşırı yorulmayacak kadar ayarlamalıdır. Hamilelikte hafif düzeyde spor önerilir.
- Koşu bandının bulunduğu odanın mümkünse penceresi spor sırasında havalanabilmesi için açık tutulmalıdır.
- Koşu veya yürüyüş sırasında aşırı susuz kalınmamalıdır, bol su tüketilmelidir.

İlgili Konular:
- Gebelikte Yürüyüş Yapmak
- Gebelikte Koşu Yapmak
Tamamını >>



UYARI: Sitedeki bilgiler hastalıkların tanı ve tedavisinde kullanılmamalıdır.
Yazıların her hakkı saklıdır, izinsiz kullanılamaz. devamı >>

"Gebelik ve kadın hastalıkları konusunda ayda 1 milyondan fazla ziyaretçi sayısı ile en çok tıklanan, en geniş içerikli site"