GEBELİKTE GRUP B STREPTOKOK TARAMASI VE YENİDOĞAN ENFEKSİYONUNUN ÖNLENMESİ

B GRUBU STREPTOKOK BAKTERİLER (GBS) VE HAMİLELİKTE TARAMA YAPILMASI
B grubu streptokok bakteriler (Streptococcus agalactiae) hamile olan veya olmayan kadınların vücutlarında yüksek oranda bulunan bakterilerdir. Bu bakteriler kadınlarda gastrointestinal sistem (mide barsak sistemi, rektum), genitoüriner sistem (vajina, serviks üretra, idrar yolları), boğaz, deri gibi organlarda hiçbir hastalık oluşturmadan normal florada bulunan  bakterilerdir. Hamile olan ve olmayan kadınlarda yapılan araştırmalarda bu organlarda Grup B streptokok bakterilerinin saptanma oranları %3-40 arasında (ortalama %10) değişmektedir.

Gebelik, doğum ve bebek konusunda grup B streptokokların önemi nedir?
Grup B streptokok bakterileri bulunduran hamilelerin yaklaşık yarısının doğum sırasında bu bakteriyi bebeğine geçirdiği belirlenmiştir. Bu bakteriler bebekte pnömoni (zatürre), menenjit, sepsis (vücutta yaygın enfeksiyon) şeklinde ciddi neonatal enfeksiyonlara yol açabilir, ölüme neden olabilir. Yaşamaya devam edebilen bebeklerde yüksek oranda felç, körlük, sağırlık gibi problemler meydana gelebilmektedir. Grup B streptokoklar bebeğe hamilelik sırasında geçmez, doğum sırasında bebek vajinada ilerlerken temas ile geçer bu nedenle önlemek için doğum sırasında (intrapartum) antibiyotik kullanılır. Grup B streptokoklar yenidoğanda sepsis ve menenjitin en sık nedeni olmakla beraber doğum sırasında bakteriyi alan her bebekte hastalık meydana gelmez.
Grup B streptokoklar ayrıca annede idrar yolu enfeksiyonu, endometrit (rahim enfeksiyonu) gibi durumlara neden olabilirler.

GBS kolonizasyonu hangi riskleri artrırır?
- Preterm eylem
- PPROM
- Koryoamniyonit
- Yara yeri enfeksiyonu
- Üriner enfeksiyonu

Tanı ve Tarama:
Amerika Obstetrisyenler ve Jinekologlar Koleji (ACOG) ile Hastalık kontrol ve önlem merkezi (CDC) yukarıda anlatılan risklerin önlenmesi amacıyla bütün gebelerde 35-37 haftalar arasında grup B streptokok varlığının taranmasını önermektedir. Tarama amacıyla vajen, serviks ve rektum kültürleri (rektovajinal kültür) yapılır. Bu bakteriler kendilerine özel kültür ortamında kolaylıkla tespit edilerek tanınırlar.

Tedavi ve Önlem:
Grup B streptokok bakterileri tespit edilen hamilelere antibiyotik proflaksisi verilmesi önerilmektedir. Bu sayede bakterinin anneden bebeğe geçişi önlenebilir.
Ayrıca daha önceki gebeliklerinden sonra bebekte Grup B streptokok enfeksiyonu saptananlara, doğum sırasında ateşi yüksek olan annelere ve uzamış membran rüptürü olan annelere (doğumdan önce suların gelmesine rağmen 18 saatte doğumun gerçekleşmemesi) aynı şekilde antibiyotik (Penisilin G, Ampisilin) proflaksisi önerilir. Grup B streptokok taşıyan annelerin bebeklerini emzirmelerinde bir sakınca yoktur.

Grup B Streptokok neonatal enfeksiyon risk faktörleri:
- Prematürite
- Uzamış erken membran rüptürü
- Annede intrapartum ateş (muhtemelen koryoamniyonit)
- Daha önce GBS enfekte bebekte doğurmak
- GBS bakteriürisi


EK BİLGİLER:
- Grup B streptokok bakteriürisi olan hastalara mutlaka doğumdan önce ve intrapartum tedavi verilmesi önerilmektedir, bu nedenle rektovajinal kültür ile tarama yapılmasına gerek yoktur.
- Daha önceki doğumda bebekte GBS enfeksiyonu gelişmişse şu anki gebelikte doğumda mutlaka GBS proflaksisi önerilmektedir, bu nedenle tarama yapılmasına gerek yoktur.
- Preterm doğan bebekler yüksek risk altında olduğu için bunlara mutlaka GBS proflaksisi önerilmektedir. Son 4 hafta içinde negatif tarama sonucu varsa yapılmayabilir.
- 37 hafta üzeri doğumlarda (preterm olmayan) sadece uzamış EMR ve intrapartum ateş varsa proflaktif antibiyotik önerilir.
- Grup B Streptokok rektovajinal kültür taraması pozitif olan gebelere doğumdan önce antibiyotik verilmez, doğum zamanı intrapartum tedavi uygulanır. Sadece GBS bakteriürisi saptanan gebelere doğumdan önce teşhis anında tedavi verilir.
- Doğumdan önce taşıyıcı annelere tedavi verilmemesinin nedeni rekürrensin çok fazla olmasıdır.
- Yenidoğan bebekte enfeksiyon varsa GBS tedavisi verilir, annesine antibiyotik profllaksisi uygulanan bebeklere de rutin antibiyotik proflaksisi uygulanmaz.
- Grup B streptokok: St. Agalactiae
- Grup A Streptokok: St. Pyogenes


İlgili Konular:
- Gebelikte Yapılan Testler ve Tahliller
Tamamını >>

GEBELİĞİN (HAMİLELİĞİN) SON AYI

Gebeliğin son ayında (36-40 hafta arası, dokuzuncu ay ve sonrası) anne adayında özellikle ilk hamileliği ise doğumun yaklaşmasından dolayı merak ve heyecan artar. Anne ve yakınları doğum şekli, doğu yeri gibi konuşarda planlar yapmaya başlarlar. Bu konularda anne adayı mümkün olduğu kadar etraftaki kulaktan dolma bilgilere fazla itibar etmeden ve etkilenmeden konu hakkında doktorundan objektif bilgiler almaya çalışmalıdır. Hangi doğum şekli ve neden? Hangi anestezi şekli ne neden? Hepsinin avantajları ve dezavantajarı hakkında objektif bilgiler edindikten sonra kararını ona göre doktoru ile birlikte vermelidir. Normal doğım genellikele gebeliğin 38-40 haftaları arasında gerçekleşir. Sezaryen planlanmışsa genellikle 39 hafta civarında gerçekleştirilir.

Şikayetler:
Hamileliğin son aylarında annenin şikayetlerinde bazı değişiklikle olur. Karnın artık fazlasıyla büyümesi yürümede ve hareket etmekte zorlanma, nefes almakta zorlanma, rahat uyuyamama gibi şikayetlere neden olabilir. Genellikle 36 hafta civarında bebeğin doğum kanalına girmesi nedeniyle annenin karnın biraz aşağıya iner ve bu da nefes darlığı, reflü (ağıza su gelmesi), mide rahatsızlıkları gibi şikayetlerde azalma sağlar. Bel ağrısı karnın ağırlaşmasına bağlı artabilir. Karın ve kasık ağrısı artabilir, ara sıra karında kasılmalar, sertlik olabilir. Bu ağrılar ve sertleşmeler gerçek veya yalancı doğum sancıları ile ilgili olabilir, bu konuda ayrıntılı bilgiye buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz.

Su gelmesi ve kanama:
Gebeliğin son ayında az milktarda vajinal akıntı normaldir ancak bunu su gelmesi ile karıştırmamak gerekir. Akıntı koyu ve yapışkan iken, su gelemesi akıcı ve bardaktan dökülür (veya idrar kaçırır) şekilde bol olur genellikle. Bu konuda karar veremediğiniz durumlarda mutlaka doktorunuza muayene olmalısınız çünkü su gelmesi ihmal edilmemesi gereken bir durumdur. Eğer gerçekten su gelmesi varsa sıklıkla doğum 1-2 gün içerisinde gerçekleşir.
Gebeliğin son ayında lekelenme veya az miktarda bile olsa kanama mutlaka acilen doktora başvurmayı gerektirir. Kanama nişan gelmesi veya başka sebeplerden dolayı olabilir.

Cinsel İlişki:
Gebelliğin her ayında olduğu gibi son ayında da cinsel ilşişki serbesttir. Kanama veya doktorunuzun belirttiği özel bir sakıncalı durum yoksa cinsellik konusunda sakınca yoktur.

Beslenme:
Hamileliğin son aylarında beslenme konusunda bir değişiklik gerekmez. Gebeliğin diğer aylarında olduğu gibi sık sık ve azar azar yemeye özen göstermek gerekir. Sağlıklı ve dengeli beslenmek birinci kuraldır. Gebelikte beslenme konusunda ayrıntılı bilgiye buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz. Doğuma gideceğiniz gün veya önceki gün aşırı yemek ve yağlı yiyeceklerden kaçınmalısınız. Şayet sezaryen kararı verilmişse ameliyattan önceki 8 saat hiçbir yiyecek ve içecek, az miktarda su dahi almamanız gerekir.

Bebek:
Hamileliğin son ayında bebekte yağlanma artar. Son 1 ayda bebek ortalama 500 - 100 gram civarında kilo alır. (bkz: Haftalara göre bebeğin boyu ve kilosu) Bu ayda bebek hareketleri çok önemlidir. Bebek hareketlerinde azalma hissettiğinizde doktorunuza başvurmalısınız. 2 saat içerisinde bebek 10 kere hareket etmelidir. Bebeğin durumu konusunda önemli bir nokta da prezentasyonudur, yani başının veya makatının önde olması. Bu doğum şeklini belirleyecek önemli kriterlerden biridir. Gebeliğin son ayından önce bebeğin pozisyonu kolaylıkla değişse de son ayda pozisyon değişmesi bebek büyüdüğünden dolayı zorlaşır. Bu ayda bebek ters (makat önde) pozisyonda ise ve doğuma kadar dönme gerçekleşmezse sezaryen gerekebilir. (bkz: Bebeğin ters durması)

Hamileliğin son ayında su gelmesi, sancı, kanama, akıntı, lekelenme gibi çeşitli nedenlerle vajinal muayene (alttan muayene) yapılması gerekebilir, bunun bir sakıncası yoktur, doğumun başlaması konusunda fikir verebilecek tek yöntemdir. rahim ağzındaki açılma ve incelme (silinme) ancak elle muayene ile anlaşılır, ultrason veya diğer yöntemlerle anlamak mümkün değildir. Bu nedenle anne adaylarının elle veya spekulumla vajinal muayene yapılmasından kaçınmaları gerekmez.


İlgili Konular:
- Hafta Hafta Hamilelik
- Gebeliğin 9. Ayı
- Gebeliğin 10. Ayı
Tamamını >>

GEBELİĞİN (HAMİLELİĞİN) KAÇINCI HAFTASINDA DOĞUM OLUR?

Normal doğum kaçıncı haftada gerçekleşir?
Hamileliğin kaç haftalık, kaç günlük (kaç aylık) olduğunu hesaplarken son görülen adetin ilk günündeki tarihten itibaren hesaplanır. Son adete göre yapılan hesplamaya göre hamilelik ortalama 40 hafta yani 280 gün (9 ay 10 gün) sürer. Hamilelik haftanızı son adetinize göre otomatik hesaplamak için buraya tıklayın. Ancak her gebelik tam kırkıncı haftada doğumla sonuçlanmaz. Bazı gebeliklerde 1 veya en fazla 2 hafta kadar gecikme yaşanabilir, bu durumda doğum 41. - 42. haftaları bulabilir. Buna günü geçmek, geç doğum, günaşımı gibi isimler verilir. Bazı hanileliklerde ise ise 40 haftadan önce doğum başlayabilir. Normal doğumların büyük bir kısmı 37-40 hafta arasında gerçekleşir. Bu zaman aralığında gerçekleşmesi normaldir, tam 40 hafta olması gerekmez. Ancak 37 haftadan önce doğum gerçekleşmesine erken doğum (preterm) adı verilir.


gebelik süresi, gün aşımı, preterm
Resmi büyütmek için üzerine tıklayın

Sezaryen gebeliğin kaçıncı haftasında yapılır?
Eğer gebelik planlı sezaryeni gerektiren bir gebelikse, örneğin hastanın daha önceden sezaryen geçirmiş veya rahim ameliyatı geçirmiş olması, bebeğin ters durması, bebeğin eşinin doğum kanalını kapatması gibi durumlarda... Bu durumlarda genellikle 39. hafta civarında planlı şekilde sezaryen yapılır. Bazen acilen sezaryen  gerektiren durumlar olabilir (aşırı kanama gibi) bu durumlarda hamilelik haftası ne olursa olsun acilen sezaryen yapılır.

gebelik süresi
Resmi büyütmek için üzerine tıklayın





İlgili Konular:
- Normal Doğum
- Erken Doğum
- Geç Doğum (Gün Aşımı)
Tamamını >>

GEBELİĞİN (HAMİLELİĞİN) İLK BELİRTİLERİ

GEBELİĞİN İLK HAFTASI, İLK AYI OLUŞAN EN ERKEN BELİRTİLER
Gebelik belirtileri en erken 1-2 hafta adet gecikmesi yaşandıktan sonra başlar daha önce başlamaz, bu günlerde gebelik 5-6 haftalık yaklaşık bir - bir buçuk aylık şeklinde adlandırılır. Gebeliğin farkedildiği bu ilk günlerde ne gibi belirtiler ilk olarak meydana gelir?

Ayrıca şunu belirtmek gerekir ki adet gecikmesi yaşanmadan önceki günlerde gebelikle ilgili herhangi bir belirti veya şikayet beklenmez çünkü bu dönemde gebelik henüz oluşma aşamasındadır ve gebeliğin rahime yerleşmesi sonrasında kanda gebelik hormonlarının artması ancak adet gecikmesinden sonra gerçekleşir. Belirtilerin çoğu da bu hormonlara bağlı olarak gerçekleşir.

Hamileliğin ilk günlerinde en erken oluşan belirtiler:
- Adet gecikmesi. Bir kadını hamile olduğundan şüphelendiren ilk belirti genellikle adet gecikmesidir. Ancak her adet gecikmesi gebelik anlamına gelmez, adet gecikmesinin diğer sebepleri hakkında bilgiye buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz.
- Yorgunluk
- Bazı yiyeceklere karşı hassasiyet, tiksinme ve bazı yiyeceklere karşı aşırı istek (aşerme)
- Kokulara karşı duyarlılık
- Bulantı, kusma. Özellikle sabah bulantıları..
- Göğüslerde (memelerde) büyüme ve hassasiyet, meme uçlarında koyulaşma
- Sık idrara çıkma
- Baş dönmesi, bayılma hissi (nadir)
- İmplantasyon kanaması (Üstüne adet görme): Gebeliğin rahme yerleşmesine bağlı lekelenme. Bu konuda detaylı bilgiye buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz.




İlgili Konular:
- Gebelik Testi
- Gebelik Belirtileri
- Gebelikte Görülen Şikayetler
Tamamını >>

HAMİLELİKTE (GEBELİKTE) FAYDALI VE ZARARLI BİTKİLER NELERDİR?

HAMİLELER VE BİTKİSEL MADDELER, ÇAYLAR
Bitkisel ilaçların, yiyeceklerin, içeceklerin, bitkisel çayların vb. günümüzde yaygınlaşması nedeniyle hamilelik dönemindeki etkileri de hamile bayanlar tarafından merak edilmektedir. Bu tür yiyecek, içecek ve çayların çeşitli yerlerde fazlaca reklamları tanıtımları yapılmaktadır. Hamilelik döneminde anne ve bebek için faydalı bitkiler var mıdır? Bebeğimin sağlığı için tüketmem gereken bitkisel çaylar vb. var mı? Bunlar faydalı mı? Zararlı mı? gibi çeşitli sorular olabilmektedir.

Hamilelik döneminde anne veya bebek sağlığı için hiçbir bitkisel ilaç, çay, yiyecek, içecek önerilmez. Hamilelik döneminde sadece doktorunuzun önerdiği şekilde dengeli ve düzenli beslenmek, gerekli vitamin vb. ilaçları kullanmak yeterlidir. Hamilelik anne ve bebek açısından hassas bir dönemdir bu nedenle bu dönemde herşeyin doğal olması önemlidir. Gebelik sırasında annenin bazı vitamin veya mineralleri eksik alması kadar fazla alması da zararlı olabilir. Bitkisel besinlerin veya çayların içeriğinde çok çeşitli maddeler (bazıları yüksek miktarda) bulunabilmektedir, hatta bazı bitkisel içecekler hormonal etkiler bile gösterebilmektedir. Bu nedenle bitkisel yiyecek, içeceklerin gebelikte anne ve bebek açısından ne tür etkiler veya zararlar gösterebileceğini her zaman önceden kestirmek mümkün değildir. Sonuç olarak gebelikte bu tür bitkisel maddelerden kaçınmak gerekir. Ihlamur, nane, limon, elma, portkal gibi basit bitki çayları az miktarda tüketilebilir, ancak şart değildir, bunlardan da bir fayda beklenmemelidir. 


İlgili Konular:
- Gebelikte Bitkisel Çaylar ve Bitkisel İlaçlar
Gebelikte Bitki Çayları İçilebilir Mi?
Gebelikte Faydalı ve Zararlı Besinler, Yiyecekler, İçecekler
- Gebelikte Beslenme
Tamamını >>

HAMİLELİKTE (GEBELİKTE) NASIL BESLENİLMELİ?

HAMİLELİK DÖNEMİNDE NE ŞEKİLDE BESLENMELİ?
Hamilelik döneminde beslenmenin doğru ve bilinçli olması hem anne hem bebek sağlığı açısından önemlidir. Doğru beslenme ile uygun miktarda kilo almak hem gebelik döneminin ve doğumun daha rahat geçmesini sağlayacaktır hem de doğumundan sonra kiloların verilemesinin, vücudun eski haline dönmesinin daha kolay olmasını sağlayacaktır.

Öncelikle hamilelikte nasıl beslenmeli konusunda öncelikle halk arasındaki söyleniş şekli ile "hamileler iki can taşır bu nedenle iki kat yemelidir" kuralının yanlış olduğu bilinmelidir. Hamilelerin bu kadar çok yemesi faydadan çok zarar getirir. Bir hamilenin hamile olmayan bir insandan yaklaşık olarak günde 300 kilokalori fazla yemesi yeterlidir, bu da çok büyük bir fark değildir. Bu şekilde gebelikte ortalama 9-12 kilo alınması normaldir. Gebelikte kilo alınması konusunda ayrıntılı bilgiye buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz.


hamilelikte nasıl beslenilmeli
Resmi büyütmek için üzerine tıklayın

Hamileler nasıl beslenmeli?
Hamilelikte bol su tüketmek gerekir. Her gün 1-2 bardak süt içilmesi faydalıdır. Aşırı kilo almamak için fazla yağlı yiyeceklerden, hamur işlerinden çok tüketmemek gerekir.  Haftada 1-2 gün balık ve hergün az miktarda ceviz tüketmek omega 3 kaynağı olduğu için bebek açısından da faydalıdır. Sebze yemekleri ve meyve tüketimi hem sağlıklıdır hem de hamilelikte en sık görülen kabızlık şikayetini önleyecektir. Ancak aşırı meyve tüketiminden kaçınmak gerekir. Meyveler şeker kaynağı oldukları için aşırı kilo almaya sbeep olabilirler. Günde bir kaç meyveden fazla tüketilmemesi gerekir. Haftada bir kaç kere kızmızı et, tavuk yenilebilir. Vejeteryanların et tüketmemesi problem yaratmaz, baklagiller ve sebzelerden de gerekli besin maddelerini alabilirler. Tatlandırıcı, diyet, light içecek ve yiyecekler tüketilmemelidir. Çay, kahve aşırı miktarda tüketilmemelidir. Bunların dışında doktorunuz tarafından folik asit, vitamin ve demir ilaçları takviyeleri önerilmişse bunları da aksatmadan almanız gerekir. Gebelikte kullanılması gereken ilaçlar ve vitaminler konusunda ayrıntılı bilgiye buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz. Hamilelikte beslenme konusunda daha ayrıntılı bilgilere aşağıdaki linklerden ulaşabilrisiniz.


İlgili Konular:
- Gebelikte Beslenme
- Gebelikte Faydalı ve Zararlı Besinler, Yiyecekler, İçecekler
Hamilelikte Diyet Yapılır Mı?
Tamamını >>

GEBELİKTE (HAMİLELİKTE) MADEN SUYU, SODA İÇİLMESİ

Hamilelikte maden suyu içilir mi? Zararlı mı? Gebelikte Soda tüketiminin bir sakıncası var mı? şeklinde sorular hamile bayanların sık merak ettikleri sorulardandır. Hamilelik döneminde doğal ve katkısız olmak kaydıyla maden suyu yani soda tüketiminin hiçbir sakıncası yoktur. Doğal maden suları çok çeşitli mineraller içerirler. Maden suyu tüketiminin gebelikte doğal, katkısız, tatlandırıcı içermeyen, sade (meyvesiz) olması daha iyi olacaktır. Günde bir veya bir kaç adet içilebilir.

Bu konudan çıkarılacak sonuç hamilelikte bebeğin sağlığı için mutlaka hergün maden suyu içilmelidir şeklinde olmamalıdır. Hamilelikte maden suyu içilmesi şart değildir hatta bunun faydalarını gösteren bilimsel bilgiler de yoktur ancak zarar beklenmeyen doğal bir içecek olduğu için isteyen hamile bayanlar içebilir. Bazen hastalar maden suyunun şişkinlik, hazımsızlık, bacaklarda kramp gibi şikayetlerini hafiflettiğini ifade ederler. Madem suyunu sevmeyen veya içtiğinde rahatsızlık duyan hamilelerin içmemesinde bir sakınca yoktur. Gebeliğin her döneminde bol su içmek faydalıdır, bunu maden suyu dışında normal su, taze meyve suları gibi çeşitli içeceklerden karşılamak mümkündür.


İlgili Konular:
- Gebelikte Bol Su İçmenin Önemi
- Gebelikte Beslenme
- Gebelikte Tatlandırıcı ve Diet Ürünlerin Tüketimi
Tamamını >>

HAMİLELİKTE (GEBELİKTE) LEKELENME

HAMİLELİKTE DAMLA DAMLA KANAMA, LEKELENME OLMASI
Gebeliğin başlangıcından sonuna kadar hiçbir zaman kanama normal kabul edilen bir durum değildir. Kanama çok az bile olsa bir kaç pembe damla veya lekelenme şeklinde bile olsa önemlidir, asla normal bir durum olarak kabul edilmez, acilen doktora başvurmayı gerektiren bir durumdur. Kanamanın sebebinin araştırılması için muayene, ultrasonografi ve bazen başka tetkikler gerekir. Gebelik sırasında eğer gerekirse vajinal muayene yapılmasının hiçbir sakıncası yoktur, kanamanın artmasına veya düşük benzeri risklere yok açmaz.

Lekelenmenin nedenleri:
Lekelenme eğer gebeliğin ilk aylarında meydana gelirse düşük tehlikesi olduğunu gösterir. Eğer bu lekelenme artmazsa sıklıkla kendiliğinden bir kaç günde kesilir ve düşük gerçekleşmez. Lekelenmenin artıp adet kanaması şeklinde aşırı miktarda kanamaya döndüğü durumlarda genellikle düşük (abortus) meydana gelir. Gebeliğin son aylarında olan lekelenmeler bebeğin eşinden (plasenta) kaynaklanan patolojiler nedeniyle olabilir. Doğuma yakın lekelenme veya az miktarda kanama olması doğumun başlayacağının (nişan kanaması) belirtisi olabilir ancak başka bir sebebi de olabileceği için mutlaka doktora başvurmayı gerektirir. Bunların dışında da lekelenmeye sebep olan çeşitli durumlar olabilir.


İlgili Konular:
- Gebelikte Kanama
- Gebelikte Kanama Nedenleri
Tamamını >>

GEBELİKTE (HAMİLELİKTE) FOLİK ASİT KULLANIMI

Folik asit (folbiol, folic plus vb. ilaçlar) her hamile bayan için rutin olarak önerilen bir vitamindir. Folik asit B grubu vitaminlerden birisidir. Vitamin B9, vitamin Bc, folic acid, folacin, folasin folik asitin diğer isimleridir. Folik asit yeşil sebzelerde, mercimekte, ıspanakta, cevizde, fındıkta, fıstıkta, karaciğerde, yumurta sarısında, kuru fasülyede, baklagillerde ,ayçekirdeğinde bol bulunur. Ancak sadece bu besinlerin alınması hamilelik döneminde bebekteki anomali riskini azaltmak için yeterli olmaz, mutlaka ilaç şeklinde alınması gerekir.

Hamilelikte folik asitin önemi:
Her hamilelikte önerilmesinin nedeni bu vitamini kullanmayanlarda kullananlara göre bebekte bazı anomalilerin daha fazla görülmesidir. Bu anomaliler nöral tüp defekti denilen (halk arasında bebeğin sırtında açıklık şeklinde ifade edilir) spina bifida, anensefali gibi anomalilerdir.

Folik asit kullanmaya ne zaman başlamalı?
Folik asitten maksimum fayda sağlamak için gebe kalındığında değil gebelikten 3 ay önce başlanması gerekir. Ne zaman hamile kalınacağı kesin bilinemeyeceği için hamilelik planlayan herkesin o andan itibaren folik asit kullanmaya başlaması gerekir. 3 ayda hamilelik oluşmasa bile daha uzun süre kullanılmasında bir sakınca olmaz.

Folik asit ne zamana kadar kullanılmalı? Ne zaman bırakılmalı?
Folik asit kullanımı hamileliğin 3. ayı (12. haftası) bitene kadar sürmelidir. Arada bazı günlerde nadiren unutulmasI bir probleme sebep olmaz ancak unutmadan her gün doktorunuzun tavsiye ettiği dozda kullanmakta fayda vardır.

Folik asit ne kadar (günde kaç miligram ve kaç kere) kullanılmalı?
Her gün 0.4 mg (miligram) yani 400 mcg (mikrogram) folik asit alınması önerilir.
Daha önce nöral tüp defekti anomalisi olan bebek doğuran ve risk grubunda olan kişiler için (epilepsi ilacı kullananlar, insülin kullanan diabetikler) bu doz on katı yani günde 4 mg (4000 mcg) olmalıdır.
İlacın günde kaç kere alınacağı markasına, ticari formuna göre değişebilir, bunu doktorunuz size tarif edecektir. bazı folik asit ilaçları günde bir kere, bazıları günde 3 kere veya daha farklı alınabilir. Önemli olan ilacın günlük alınan toplam dozudur.


EK BİLGİLER:
- MTHFR (Medtilen tetra hidro folat redüktaz) enzimi aracılığıyla homosisteinden metionin sentezlenirken folik asit kullanılır.

İlgili Konular:
- Gebelikte Kullanılan İlaçlar ve Vitaminler
- Nöral Tüp Defektleri
Tamamını >>

HAMİLELİKTE (GEBELİKTE) AĞRI KESİCİ İLAÇ KULLANIMI

Hamilelik döneminde zorunlu olmadıkça hamilelik için gerekli vitamin ve benzeri ilaçlar dışında hiç bir ilaç kullanımı önerilmez ancak hamilelik sırasında baş ağrısı, migren, diş ağrısı, bel ağrısı, bel fıtığı, travma, ameliyat gibi nedenlerle bazen ağrıs kesici ilaçların kullanılması gerekebilir. Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki ağrı kesici ilaçlar "basit" ilaçlar değildir ve aynen diğer ilaçlar gibi anne ve bebek organları üzerinde çeşitli etkiler oluşturabilecek maddeler içerirler. Bu nedenle halk arasında bazen söylenen ve ağrı kesicileri basit, zararsız ilaçlar gibi gösteren sözler doğru değildir. Gebeliğin özellkle ilk 3 ayında ağrı kesici ve ateş düşürücü ilaçların (aspirin, parasetamol vb.) kullanımından kaçınmak gerekir, çok gerekli ise mutlaka doktor denetiminde uygun ilaçları kullanmak gerekir. Gebeliğin son aylarında (34. haftadan sonra) kulllanılan non-steroid antienflamatuar ağrı kesici ilaçlar bebeğin suyunda azalma, duktus arteriozus denilen damarda kapanma gibi yan etkiler yapabilir.

Gebelikte en zararsız ağrı kesiciler parasetamol veya asetominofen türevi ilaçlardır (parol, tamol, minoset, vermidon) ancak bunlarında doktor denetimi dışında kullanılmaması gerekir. Aspirin düşük dozlarda zaten gebelikte bazı durumlarda (tekrarlayan düşükler gibi) günde 80 mg kullanılan bir ilaçtır ancak yüksek dozlarda zararlı olabilir. Aspirin de asla doktor denetimi dışında kullanılmamalıdır. Ayrıca aspirin trombosit agregasyonunu bozarak kanamaya meyil yarattığı için doğuma yakın haftalarda kulanılması doğumda aşırı kanamaya neden olabilir.

Ağrı kesici etkisi olduğu söylenen bitkiler:
Hamilelerin ağrı kesici veya başka etkileri olduğu söylenen bitkisel çayları, yiyecekleri kullanması önerilmez. Çünkü bu tür bitkilerin içerdiği maddelerin gebelik üzerinde kötü etkileri olabilir.

Lokal anestezik  ilaçlar:
Hamileler için özellikle diş tedavisi gibi durumlarda sıklıkla kullanımı gerekmektedir. Lidokain, prilokain, edidokain gibi lokal anestetik maddelerin gebeler için güvenli olduğu bilinmektedir. Diş hastalıkları tedavisi için veya vücudun başka bölgelerinde lokal anestezi (uyuşturma) amacıyla uygulanabilirler.

Migren ilaçları:
Migren tedavisinde klasik ağro kesiciler dışında kullanılan bazı özel ilaçlar vardır. Bunlar genel olarak gebelik sırasında kullanımı çok güvenli olmayan ilaçlardır ancak kar-zarar oranı düşünülerek nöroloji uzmanı tarafından uygun tedavi planlanacaktır. Bu nedenle migren hastalarının hamilelik düşündüklerinde nöroloji uzmanı doktorları ile görüşerek ilaçlarını ve tedavilerini yeniden hamileliğe uygun şekilde düzenlemeleri gerekir.


İlgili Konular:
- Gebelikte Antibiyotik Kullanımı
- Gebelikte İlaç Kullanımı ve Zararlı İlaçlar
Tamamını >>

HAMİLELİKTE (GEBELİKTE) ANTİBİYOTİK KULLANIMI

Hamilelik döneminde çeşitli sebeplerle antibiyotik kullanımı gerekebilir. En sık görülen sebepler arasında idrar yolu enfeksiyonları, solunum yolu enfeksiyonları, diş tedavileri, sinüzit, abse, ishal gibi nedenler görülür. Gebelik antibiyotik kullanımına kesin olarak engel bir durum değildir. Gebelik sırasında antibiyotik kullanımı gerektirecek hastalıklar meydana geldiğinde anne ve bebek açısından zararsız veya en az zararlı antibiyotikler tercih edilerek tedavi uygulanır. Bu durumda antibiyotiği yazacak olan branş uzmanı ve hastanın takibini yapan kadın doğum uzmanı birlikte en uygun ilaca karar verirler. Bazı antibiyotiklerin hamilelik döneminde kullanımı bebek açısından çok sakıncalı iken bazılarının herhangi bir sakıncası yoktur. Bazı antibiyotikler ise belli oranda zararlı olma riskine sahiptir, ancak antibiyotiğin kullanılmaması ve hastalığın tedavi edilmemesi daha büyük riskler getirecekse bu gruptaki antibiyotikler kullanılır. Bunlar antibiyotiğin gebelik kategorisine göre değişebilir. Bu kategoriler hakkında ayrıntılı bilgiye buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz.

Hamilelik döneminde antibiyotik veya başka gruptan herhangi bir ilacı bebek açısından zararlı olmadığı üzerinde yazsa bile asla doktorunuza danışmadan kullanmamanız gerekir. Her hasta aynı değildir, her hamilelik aynı değildir. Bir hamilelikte zararlı olmayan bir ilaç başka hamilelikte zararlı olabilir. Bu nedenle asla doktorunuza danışmadan hiçbir ilaç kullanmamalısınız.


İlgili Konular:
- Gebelikte İlaç Kullanımı ve Zararlı İlaçlar
- Gebelikte Ağrı Kesici İlaç Kullanımı
Tamamını >>

LİTOTOMİ POZİSYONU (JİNEKOLOJİK MUAYENE VE DOĞUM POZİSYONU)

Litotomi pozisyonu kadınların jinekolojik muayene sırasında muayene masasında bacaklarını yanlara koyarak aldıkları pozisyondur. Pozisyonda hasta sırt üstü hafif eğik şekilde yatar ve bacaklarını yanlardaki bölümlere koyar, yandaki resimde izlendiği gibi. Pozisyon sırasında bacaklar dizlerden kırık olacak şekilde serbest bırakılır, dizlerden itibaren düz olacak şekilde uzatılmaz.  Aynı masa ve aynı pozisyon normal doğum için de en sık kullanılan pozisyondur. Bu pozisyon ayrıca bazı jinekolojik ameliyatlarda ve makattan yapılan bazı ameliyatlarda (kadında ve erkekte) kullanılır. Sezaryen ameliyatında bu pozisyon kullanılmaz, hasta ameliyat masasında düz bir şekilde yatar.

Litotomi (lithotomy) kelimesi "taş kesmek" veya "taş kırmak" anlamına gelir.(Yunancada lithos: taş , tomos: kesmek) Peki neden jinekolojik muayene veya normal doğumda kullanılan bu pozisyona bu isim verilmiştir? Çünkü bu pozisyon ilk olarak yıllar önce üroloji uzmanlarının idrar torbasındaki taşları kırma ameliyatında kullandıkları pozisyondur, daha sonra doğum ve diğer işlemlerde de kullanılmaya başlanmıştır. Hala günümüzde bu pozisyon gerçek anlamı olan taş kırma ameliyatlarında üroloji uzmanları tarafından yaygın olarak kullanılmaktadır.


İlgili Konular:
- Jinekolojik Muayene
Gebelikte Çatı Muayenesi Nedir? Nasıl Yapılır?
Tamamını >>

KAÇ HAFTALIK HAMİLEYİM (GEBEYİM) ? HESAPLAMA

Kaç haftalık, kaç günlük hamileyim? Kaç aylık hamileyim? Kaç haftalık gebeyim? Kaç aylık gebeyim? Gebeliğim kaç haftalık oldu? Hamileliğim kaç aylık oldu? Bebeğin kaç aylık? Bebeğim kaç haftalık? Ne zaman doğum yaparım? Hangi tarihte doğum yaparım? Doğum zamanın hangi aya denk geliyor? Doğumuma ne kadar zaman var? Doğumuna kaç ay var? gibi sorularınız için aşağıdaki otomatik hesaplayıcıyı kullanabilirsiniz.

Hesapladığınız sonuca göre gebeliğiniz hakkında bilgi almak için hafta HAFTA HAFTA HAMİLELİK konusuna bakabilirsiniz.

Dikkat: Doğru hesaplama için bilgisayarınızın tarih ayarının doğru olduğundan emin olun.
En son adetinizin başladığı tarihi girin (bittiği tarihi değil) :
  Gün:
  Ay:
  Yıl:
-
hafta günlük hamilesiniz
TAHMİNİ DOĞUM TARİHİNİZ:
Bu doğum tarihi yaklaşık tarihtir. Doğumların çoğunluğu bu tarih ile 15 gün öncesi arasında olur
Burada hesapladığınız gebelik ve doğum haftası adetinize göre hesaplanmaktadır bu nedenle yanıltıcı olabilir. Kesin öğrenmek için doktorunuzun ultrason ölçümü ile karşılaştırması gerekir.

İlgili Konular:
- Ay Ay Hamilelik
- Hamilelikte Hafta Hafta Bebeğin Boyu ve Kilosu
- Gebelik Haftası Hesaplama
Doğum Tarihi Hesaplama - Otomatik Hesaplayıcı
Hamilelik Haftasını Belirleme Yöntemleri
Tamamını >>

KAN UYUŞMAZLIĞI İĞNESİ (ANTİ-D İMMUNGLOBULİN)

Anti D (Anti- Rh) immunglobulin yani halk arasındaki adıyla kan uyuşmazlığı iğnesi anne ve bebek arasındaki kan uyuşmazlığına bağlı etkileşimi önlemek için uygulanan immunglobin ilaçtır. Genellikle kas içerisine (kalçadan) uygulanan formları bulunduğu için kan uyuşmazlığı iğnesi denir. İntravenöz (damardan) uygulanan formları da mevcuttur. İlk olarak 1968 yılında üretilmiştir ve daha sonraki yıllarda yaygın olarak kullanılması ile  anne-bebek rh uygunsuzluğuna bağlı hastalık gelişen bebekler son derece azalmıştır.

Annenin kan grubu rh negatif (-) babanın kan grubu rh pozitif (+) olduğu durumlarda anne ve bebek arasında kan uyuşmazlığından dolayı etkileşim olma ihtimali vardır. Bu anne ve babadan meydana gelen bebeğin kan grubu rh (-) olursa kan uyuşmazlığından dolayı etkileşim olmaz, bebek kan grubu rh (+) olursa etkileşim meydana gelebilir. Hamilelik sırasında bebeğin kan grubu bilinmediği için rh (+) olma ihtimaline karşı 28. hafta civarında proflaktik (önleme) amaçlı anti-d iğnesi yapılır. İlaç uygulanmadan önce indrekt coombs testi (IDC) ile anne ve bebek arasında etkileşim var mı diye araştırılır. IDC testinde etkileşim izlenirse anti-d iğnesi uygulanmaz, etkileşim yoksa anti-d uygulanır. (Bazı merkezlerde ilk gebeliklerde 28. haftada anti-d uygulanmaz sadece doğumdan sonra gerekirse uygulanır.) Doğumdan sonra artık bebeğin kan grubunu öğrenme imkanı vardır, bebeğin kan grubuna bakılır eğer bebek kan grubu rh (+) ise anneye doğumdan sonra 72 saat içerisinde anti-d immunglobulin iğnesi yapılır. Bebek kan grubu rh (-) ise iğnenin yapılmasına gerek yoktur çünkü rh uygunsuzluğuna bağlı etkileşim sadece anne rh (-) bebek rh (+) ise gerçekleşebilir. Bebek rh (+) olduğunda anti-d immunglobulinin en iyi şekilde etki gösterebilmesi için doğumdan sonra 72 saat içerisinde yapılması gerekir ancak temin edilemeyen veya gecikme yaşanan durumlarda doğumdan sonra 2-4 haftaya kadar da yapılabileceği bildirilmektedir.

Kan uyuşmazlığı iğnesi ne zaman hangi haftalarda yapılır?
Anti-D immunglobulin gebeliğin 28. haftasında ve doğumdan sonra 72 saat içerisinde (bebek rh pozitif ise) olmak üzere iki kere anneye uygulanır. Bebeğe hiçbir zaman anti-d immunglobulin uygulanmaz. Bunun dışında amniosentez, kordosentez, anne karnına travma, plasenta previa veya dekolmana bağlı kanama gibi durumlarda anti-d immunglobulin uygulanır.  Anti-d immunglobulin yapılmadığı taktirde rh (+) bebekten anneye geçecek eritrositlere (kırmızı kan hücreleri) karşı anne antikorlar oluşturacaktır.

Anti-D immunglobulinin etki mekanizması nedir?
Anti-D immunglobulin bebekten anneye geçebilecek rh (+) kan hücrelerinin üzerine bağlanarak annenin hücrelerinin bunları görmesini ve bunlara karşı antikor oluşturmasını engeller.


İlgili Konular:
- Kan Uyuşmazlığı (Rh Uygunsuzluğu)
- Kan Uyuşmazlığı Testi (İndirekt Coombs Testi)
Tamamını >>

ADET KANI VE KÖK HÜCRE BANKASI

Kordon kanı bankacılığı ismiyle bilinen laboratuvarlar kök hücrelerin toplanıp biriktirildiği laboratuvarlardır. Kordon kanı kök hücrelerin en bol ve kolay elde edilebileceği yöntemlerden birisidir. Adet (menstruasyon, regl) kanının da benzer şekilde kök hücre içerebildiği bazı araştırmalarla gösterilmiştir. (Kaynak) Rahimin iç tabakası her adet döneminde kanama ile dökülür ve burada bulunan hücrelerin çoğalması ile yeniden oluşturulur. Kordon kanından kök hücre elde edilmesi sadece doğum sırasında bir kere mümkünken adet kanından kök hücre elde edilmesi ergenlikten menopoza girinceye kadar her ay mümkündür. Hayvan deneylerinde kordon kanında olduğu gibi adet kanından elde edilen hücrelerle tedavilerde başarılı sonuçlar elde edilmiştir. Hayvanlarda sinirsel (nörodejeneratif) bazı hastalıkların tedavilerinde adet kanından elde edilen kök hücreler kullanılmıştır.

Kordon kanı bankacılığı ve kök hücre tedavisi mümkün olan hastalıklar hakkında detaylı bilgiye buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz
Tamamını >>

KADIN HASTALIKLARI VE DOĞUM UZMANI (JİNEKOLOG DOKTOR)

Kadın hastalıkları ve doğum uzmanları gebelik, doğum, infertilite (kısırlık), menopoz, ultrasonografi ve kadın hastalıkları ile ilgili ameliyatlar konusunda ihtisas yapmış uzmanlaşmış doktorlardır. Sıklıkla halk arasında"kadın doğum uzmanı" veya "kadın doğumcu" şeklinde söylense de doğrusu 'kadın hastalıkları ve doğum uzmanı'dır. Jinekolog veya jinekolog doktor aynı anlama gelir. Eski yıllarda nisaiye uzmanı şeklinde adlandırılırdı..

Operatör doktor ifadesi ise cerrahi branşlardaki yani ameliyat yapılan branşlardaki doktorları tanımlamak için kullanılır. Kadın hastalıkları ve doğum branşı da ameliyatları olan bir branş olduğu için operatör veya operatör doktor (kısaca Op. Dr.) tanımı ismin başına eklenir. Bazen hastalarımızdan operatör müsünüz şeklinde sorular gelebilmektedir. Bütün kadın doğum uzmanları operatör doktordur. Ameliyat yapılan bütün branşlardaki doktorlar operatör doktordur (Bütün kulak burun boğaz uzmanları, bütün göz hastalıkları uzmanları gibi...) Ameliyat yapılmayan branşlardaki (dahiliye, dermatoloji, nöroloji, kardiyoloji gibi..) doktorlar için operatör doktor tanımı kullanılmaz, uzman doktor tanımı kullanılır.

Kadın hatsalıkları ve doğum uzmanı olmak için ülkeler arasında ufak tefek farklar olmakla beraber genel olarak lise eğitiminden sonra tıp fakültesi (6-7 yıl) daha sonrasında da uzmanlık eğitimi yani ihtisas (5 yıl) gerekir. Daha önce ülkemizde 4 yıl olan kadın hastalıkları ve doğum uzmanlık eğitimi geçtiğimiz yıllarda 5 yıla uzatımıştır. Kadın hastalıkları ve doğum uzmanlık eğitimi sırasında gebelik, normal doğum, sezaryen, infertilite (kısırlık), tüp bebek, doğum kontrol yöntemleri, jinekoloji (kadın hastalıkları), onkoloji (kadın hastalıkları ile ilgili kanserler), ultrasonografi, menopoz, küretaj, ameliyatlar, laparoskopi, histeroskopi ve başka farklı konularda geniş bir eğitim alınır. Ülkemizde kadın hastalıkları ve doğum eğitimi sırasında meme hastalıkları ve ameliyatları öğretilmez, ülkemizde meme hastalıkları ve ameliyatları ile genel cerrahi uzmanları ilgilenir. Bazı ülkelerde kadın hastalıkları ve doğum uzmanları da meme hastalıkları ile ilgilenir. Kadın hastalıkları ve doğum uzmanlık  eğitimi konusunda eğitim verilen konular belli bir seviyede verilir bunun dışında bazı konularda özel eğitim alan ve uzmanlaşmış doktorlar vardır. Örneğin kadın hastalıkları ve doğum ihtisası sırasında alınan eğitim    tüp bebek veya onkoloji (kanser ameliyatları) konusunda doktorun uzman olmasını sağlamaz. Bu konularda uzmanlık eğitiminden sonra ayrıca eğitim almak gerekmektedir. Her kadın hastalıkaları ve doğum uzmanı bütün konularla ilgilenmeyebilir, bazıları kısırlık ve tüp bebek konusunda ekstra eğitimler alarak bu konuda çalışırlar, bazıları sadece kanser ameliyatları konusunda çalışırlar, bazıları sadece estetik ameliyatlar, veya vajinismus ile ilgilenirler. Bu nedenle bazı hastalıklarda konu ile özel olarak ilgilenen doktorların müdahalesi gerekebilmektedir.

Genel olarak kadın hastalıkları ve doğum uzmanlarının ilgilendikleri hastalıklar:
- Gebeliğe hazırlık ve gebelik takibi
- Normal doğum ve sezaryen
- Rahim hastalıkları (myom vb.)
- Yumurtalık hastalıkları (Over kisti vb.)
- Rahim ağzı hastalıkları (Smear testi, yara yakma, dondurma vb.)
- Küretaj
- Adet düzensizlikleri
- Vajinit (akıntı vb.)
- Gebelik ve diğer hastalıklarla ilgili ultrasonografi
- Doğum kontrol yöntemleri (Spiral takılması vb.)
- Kısırlık tedavisi (Aşılama, tüp bebek vb.)
- Dış gebelik
- Organ sarkmaları, idrar kaçırma
- Genital organların estetik ameliyatları

Kadın hastalıkları ve doğum uzmanları diğer doktorlar gibi devlet hastanelerinde, üniversite hastanelerinde, özel hastanelerde veya muayenehanelerinde hizmet verirler.

"Obstetrik ve jinekoloji" kadın hastalıkları ve doğum anlamına gelir. Obstetrik doğumla ilgili alanı tanımlar, jinekoloji ise gebelik ve doğum dışında kalan kadın hastalıklarını tanımlar.

Ülkemizde ilk bayan kadın doğum uzmanı Dr. Pakize Tarzi, ilk doğumhanenin açılmasını sağlayan  Dr. Besim Ömer Akalın hakkında yazılara buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz.


İlgili Konular:
- Jinekoloji (Kadın Hastalıkları)
- Jinekolojik Onkoloji - Jinekolojik Onkolog
- Kadın Hastalıkları Ve Doğum Tarihi
Tamamını >>

HAMİLELİKTE (GEBELİKTE ) FAYDALI VE ZARARLI BESİNLER, YİYECEKLER, İÇECEKLER

HAMİLELİKTE NELER YENMELİ? NELER YENMEMELİ?

Gebelikte ağızdan alınacak her tür yiyecek ve içecek sadece anne üzerinde değil bebek üzerinde de iyi veya kötü etkilerde bulunacağı için yiyip içilecek herşeye dikkat etmek gerekir.

Gebelikte neler yiyebiliriz? neler içebiliriz? neler yenilmemeli? neler içilmemeli? hangi bitki çayları içilir? gibi sorular sık karşılaşılan sorulardır.

Gebelikte yenmesi ve içilmesi önerilen faydalı besinler nelerdir?
- Sebze ve sebze yemekleri bol tüketilmelidir.
- Aşırı olmayacak şekilde meyve tüketilmelidir.
- Süt veya yoğurt hergün tüketilmelidir.
- Haftada 1-2 gün balık tüketilesi önerilir.
- Tavuk eti ve kırmızı et tüketilmesi faydalıdır.
- Kahve ve çay aşırı olmayacak şekilde tüketilebilir.
- Taze meyve suyu tüketimesi faydalıdır.
- Bol su içilmesi gebelik boyunca önerilir.
- Maden suyu içilebilir.
- Ihlamur, nane, kuşburnu, limon, adaçayı, papatya gibi bitki çayları da içilebilir.
- Kola, gazoz vb. az miktarda içilebilir.
- Maden suyu (soda) içilmesinde sakınca yoktur ancak şart değildir.
- Salata tüketilmesi faydalıdır.
- Dondurma tüketilebilir, süt içerdiği için tatlılar arasında en faydalılardan birisidir.
- Turşu yemek zararlı değildir. (Özellikle aşerme görülen hamileler isterler.)
- Ekmek aşırı olmayacak şekilde tüketilmelidir.

Gebelikte neleri tüketirken dikkat etmek gerekir? Neler Zararlıdır?
- Çikolata, pasta, şekerleme, şerbetli tatlılar fazla tüketilmemelidir.
- Hamur işi, fastfood türü hamburger, pizza vb. fazla tüketilmemelidir.
- Kuruyemişler aşırı kalorili oldukları için fazla tüketilmemelidir.
- Tatlandırıcı ve light, diet türü yiyecekler tüketilmemelidir.
- Sigara asla (günde 1-2 tane bile) içilmemelidir.
- Alkol az miktarda dahi olsa alınmamalıdır.
- Çiğ köfte, çiğ et ve iyi pişmemiş sucuk vb. yenilmemelidir.
- İyi pişmemiş yumurta ve mayonezli yiyecekler yenilmemelidir.
- Pastörize edilmemiş süt asla içilmemelidir.
- Cips, bisküvi gibi aşırı kalorili yiyecekler çok nadir alınmalıdır.

hamilelikte neler yemeli, faydalı zararlı besinler
Resmi büyütmek için üzerine tıklayın




İlgili Konular:
- Gebelikte Beslenme
- Gebelikte Faydalı ve Zararlı Bitkiler Nelerdir?
Tamamını >>

GEÇ YUMURTLAMA , GEÇ DÖLLENME NEDİR?

GEÇ YUMURTLAMA , GEÇ DÖLLENME (GEÇ GEBELİK)
Normalde bir kadının ortalama adet dönemi süresi 28 gündür, yani adetinin başlangıcından diğer adetinin başlangıcına kadar 28 gün geçer. Bu sürenin 21-35 gün arasında olması normaldir, herkeste tam 28 gün olmaz. 
Geç yumurtlama veya geç döllenme denilen durum nedir açıklamadan önce geç olmayan yani normal zamanda yumurtlama ve normal zamanda döllenme nasıl olur onu açıklamak gerekir:

Adet döneminde normalde yumurtlama ne zaman olur? 
Yumurtlama normal bir adet döneminde yaklaşık olarak adet başlamadan 14 gün önce olur. Örnekler vermek gerekirse:
Adetler dönemi  28 gün süren bir kadında yumurtlama 14. gün olur. (Adet başladıktan 14 gün sonra)
Adetler dönemi 30 gün süren bir kadında yumurtlama 16. gün olur.  (Adet başladıktan 16 gün sonra)
Adetler dönemi 35 gün süren bir kadında yumurtlama 21. gün olur. (Adet başladıktan 21 gün sonra)

Geç yumurtlama:
Adetleri 28 gün süren bir kadında geç yumurtlama olursa adeti de geç olur çünkü adet kanaması yumurtlamaya bağlıdır, yumurtlama olduktan 14 gün sonra adet kanaması başlar. Adetleri sürekli düzenli olan bir kadının adeti geç başlarsa o ay geç yumurtlama olduğu tahmin edilir.

Geç yumurtlama veya geç döllenme olması gebelik haftası tahminini yanıltabilir?
Geç yumurtlama olan kadın o ay gebe kalırsa adet olmayacaktır ve geç yumurtlama olduğunu da farketmeyecektir. Ancak adetine göre hesaplanan gebelik haftası ultrasonda görülen gebelik haftasından büyük çıkacaktır. (Ortalama 1 hafta büyük çıkar.) Çünkü gebelik haftası adetin başladığı ilk güne göre hesaplanır. Ultrason ise gebeliğin boyuna göre hesaplar. Gebeliğin boyu ise esasında son adet ile ilgili değildir yumurtlama yani döllenme olan günle ilgilidir, çünkü gebelik bu günden sonra büyümeye başlar. Normalde son adetin başlangıcı ile yumurtlama arasında ortalama 2 hafta fark olacağı kabul edildiğinden bir problem olmaz ve gebelik haftası bu gözönüne alınarak hesaplanır. Ancak geç döllenme olduğunda adetin başlangıcı ile yumurtlama arasında yaklaşık 3 hafta süre geçeceğinden adete göre hesaplanan gebelik haftası 1 hafta büyük çıkar. Bu durumda ultrasonla hesaplanan gebelik haftası dikkate alınır ve gebelik-doğum takipleri buna göre ayarlanır.

Örnekle açıklamak gerekirse: Ayda bir adet olan bir kadın zamanında normal yumurtlama ve döllenme ile hamile kaldığında son adet tarihine göre gebelik haftası 7 hafta çıkmış olsun. Aynı kadın 1 haftalık geç döllenme sonucunda hamile kalsaydı son adet tarihine göre yine 7 haftalık gebe çıkardı ancak gerçekte gebelik 6 haftalık olurdu çünkü döllenme 1 hafta geç olmuştur ve hamilelik 1 hafta geç başlamıştır. Bu hastada son adet tarihini değil ultrasonla ölçülen gebelik haftasını doğru kabul etmek gerekir. Gebelik haftaları hesaplanırken bu durumun da göze alınması gerekir.

Diğer bir örnek: Sürekli 35 günde bir adeti başlayan bir kadın gebe kaldığında gebelik haftası son adet tarihine göre değil ultrasondaki ölçüme göre hesaplanmalıdır veya son adet tarihinden başlayarak sayılan haftadan 1 hafta çıkarılmalıdır.Çünkü bu hastanın yumurtlamaları hep 1 hafta geç olmaktadır. Adetin 14. günü değil 21. günü yumurtlama olmaktadır.

Geç döllenme problem yaratır mı?
Geç döllenme veya geç yumurtlama herhangi bir probleme işaret etmez. Gebeliğin başlaması veya devamı ile ilgili bir önemi yoktur. Düşük, kanama veya diğer problemlere sebep olmaz, bunlarla ilgili değildir.
Sadece gebelik haftasının kaç haftalık olduğunu yanıltabilir bu duruma dikkat etmek gerekir.

Geç döllenme bebeğin cinsiyetini etkiler mi?
Hayır etkilemez. Geç döllenme sonucu oluşan bebeklerin kız veya erkek olması şansı değişmez.


İlgili Konular:
Yumurtlama Tarihi  Hesaplayıcısı
- Yumurtlama Olduğunu Nasıl Anlarım?
Tamamını >>

AMNİYOİNFÜZYON (GEBELİKTE AMNİON SIVISI EKLEMEK)

Bebeğin içerisinde bulunduğu sıvı amnion sıvıısıdır. Amnion sıvısına dışarıdan ekleme yapılmasına amniyoinfüzyon denir. Dışarıdan vajina yoluyla transservikal olarak veya karından transabdominal olarak ince bir kateter yardımıyla sıvı rahim içerisine verilir. Başlıca uygulandığı durum bebeğin suyunun azalması (oligohramnios) 'dır. Suyu az olan bebeklerde bile çok nadir ve belli şartlarda yapılan bir uygulamadır.

Amnioinfüzyon uygulanabilecek durumlar:
- Oligohidramnios
- Fetal distres durumunda deselerasyonları düzeltmek için (variable yani değişken deselerasyon varlığında)
- Mekonyum aspirasyonunu önlemek için
- Eksternal sefalik versiyona (ters bebeği çevirmek) yardımcı olmak için (Günümüzde uygulanmaz)

Amnioinfüzyona bağlı gelişebilecek komplikasyonlar:
- Uterin hipertonus
- Preterm eylem
- Fetus kalp atımının bozulması
- Koryoamnionit (zarların iltihabı)
- Uterin rüptür
- Dekolman plasenta

İlgili Konular:
- Bebeğin Suyunun Az Olması (Oligohidramnios)
- Bebeğin Suyunun Fazla Olması (Polihidramnios)
Tamamını >>

ANNE KARNINDA BEBEĞİN GÖRME DUYUSU

ANNE KARNINDAKİ BEBEK GÖREBİLİR Mİ?
Anne karnındaki bebeğin durumu hakkında en çok merak edilen konulardan birisi de görme, işitme gibi duyularıdır? Acaba o da duyuyor mu? Acaba görebilir mi? Acaba hisseder mi? gibi merak içeren cümleler hemen her anne adayının aklına gelir. Rahim içerisi tamamen karanlık değildir çok az da olsa ışık vardır. Dışarıdaki kuvvetli bir ışık karın duvarından ve rahimden geçerek içeriye çok az oranda geçebilir. Anne karnındaki bebeğin göz kapakları 26. haftada açılır, bu haftaya kadar sürekli kapalıdır. Görme duyusu anne karnındaki bebeğin en son gelişen duyusudur. Tabi bebeğin anne karnında görebileceği fazla birşey yoktur ve zaten ışık da azdır ama en azından aydınlığı az da olsa farkedebilmektedir. Hatta bu konuda yapılan deneylerle anne karnına kuvvetli ışık tutulduğunda fetusun bunu algıladığı belirlenmiştir. İkiz bebekler de birbirlerini bu haftalardan sonra görebilmektedirler.


İlgili Konular:
- Anne Karnındaki Bebeğe Müzik Dinletmek
Tamamını >>



UYARI: Sitedeki bilgiler hastalıkların tanı ve tedavisinde kullanılmamalıdır.
Yazıların her hakkı saklıdır, izinsiz kullanılamaz. devamı >>

"Gebelik ve kadın hastalıkları konusunda ayda 1 milyondan fazla ziyaretçi sayısı ile en çok tıklanan, en geniş içerikli site"