MENOPOZDA HORMON TEDAVİSİ

MENOPOZDA HORMON REPLASMAN TEDAVİSİ (HRT)

Hormon replaman tedavisi siklik ya da devamlı, ağızdan ya da transdemal (cilt yoluyla) ya da transvajinal yollarla uygulanabilen östrojen ve progesteron ya da sadece östrojen şeklinde uygulanabilen bir tedavidir. Bütün bu uygulanış şekillerinden hangisinin seçileceği hastaya göre planlanır.

Hormon tedavisi planlandığında tam bir jinekolojik muayene ve papsmear testi, çeşitli kan ve idrar testleri, karaciğer böbrek ve kolesterol ile ilgili kan testleri, mamografi ve meme ultrasonografisi mutlaka yapılmalıdır.

Günümüzde hormon replasman tedavisi (HRT) önerilen durumlar:
Menopoz yıllarına yaklaşmış ve seyrek adet gören hastalara eğer düzenli adet görmek istiyorlarsa hormon replasman tedavisi başlanabilir.
Ameliyatla genç yaşlarda yumurtalıkları alındığı için menopoza giren hastalarda da hormon tedavisi önerilir. (Rahim de alınmışsa sadece östrojen içeren tedavi önerilir.)
Menopoza tam olarak girmiş ve artık adet görmeyen hastalarda ise ancak orta ya da şiddetli derecede sıcak basması (vazomotor semptomlar) varsa HRT önerilmektedir. Vajinal kuruluk ve atrofi gibi semptomlar varsa vajinal krem ya da tablet şeklinde lokal hormon tedavisi önerilir. Bunun dışında kalp hastalıklarından korumak, osteoporozdan (kemik erimesi) korumak vb. hastalıklardan korumak amacıyla hormon tedavisi artık günümüzde önerilmemektedir.

Hormon tedavisinin faydaları:
Estrojen tedavisi etkisini en hızlı şekilde sıcak basmalarında gösterir. Menopoz sıcak basma şikayeti olan hastaların %75inde düzelme sağlar. HRT uyku bozukluklarını düzeltir. Menopoz döneminde ortaya çıkan anksiyete (sıkıntı), depresyon (içe dönüklük) ve hafıza bozuklukları gibi sorunlarda da etkilidir.Alt ürogenital sistemdeki olumsuz değişiklikleri önlemek amacıyla bu dönemde kullanılan lokal veya sistemik estrojen; vaginal kuruluk, ilişkide ağrı hissi gibi atrofik vaginadan kaynaklanan problemleri ortadan kaldırır. Alt idrar yollarında menopoz sonucu gelişen sık idrara çıkma (pollaküri), zor idrara çıkma (disüri) ve idrar kaçırma gibi şikayetlerde düzelme sağlar

Hormon kullanımına engel oluşturan durumlar:
- Yeni geçirilmiş kalp krizi
- Geçici iskemik atak
- Geçirilmiş inme (serebrovasküler olay)
- Beyin damar tıkanıklıkları
- Karaciğer fonksiyonlarının bozuk olması
- Östrojen ile ilerleyen tümör varlığı (Meme veya endometrium kanseri)
- Tromboemboli (damar tıkanıklığı) geçirmiş olmak
- Nedeni henüz bulunamamış vajinal kanama olması

Hormon tedavisinin dikkatli verilmesi gereken durumlar:
- Yüksek tansiyon
- Safra kesesi hastalıkları ve safra taşı
- Diabetes Mellitus (Şeker Hastalığı)
- Trigiliserid yüksekliği
- Migren
- Epilepsi
- Miyom
- Endometriozis

Menopozda hormon replasman tedavisi alanlarda özellikle de ilk 3 ayda düzensiz vajinal kanamalar olabilir ve bu tamamı ile normaldir. Fakat daha sonraki dönemde olan vajinal kanamalar çok önemlidir ve kesinlikle doktora başvurmayı gerektirir. Hormon tedavisi dışında başka sebepleri olabillir bu kanamaların. (Menopoz sonrası dönemde kanama konusuna bakınız.)

HRT ile oluşabilecek yan etkileri içeriğindeki östrojenin ve progesteronun oluşturduğu yan etkiler şekilde iki grupta anlatılabilir:

Östrojene bağlı yan etkiler:
- Bulantı
- Kusma
- Şişkinlik
- Kilo alma
- Su tutulumu
- Tansiyon yükselmesi
- Kramplar
- Meme uçlarında hassasiyet
- Safra taşı oluşumu

Progesterona bağlı yan etkiler:
- Yorgunluk
- Depresyon
- Akne
- Yağlı cilt
- İştah artması
- Kilo alma
- Libido (cinsel istek) azalması
- Memelerde hassasiyet

Hormon tedavisi kaç yıl sürdürülmeli?
Menopozla ilgili şikayetler yani sıcak basmaları geçtikten sonra hormon replasman tedavisi kesilmelidir. Genellikle bu şikayetler en fazla 2-3 yıl sürer. Bu tür şikayetler kesildikten sonra başka amaçla hormon tedavisi kullanılması günümüzde önerilmemektedir. 5 yıldan fazla HRT kullanılması çok zorunlu olmadıkça tercih edilmemelidir.

HRT ve meme kanseri ilişkisi
Günümüze kadar yapılan çalışmalar ile aydınlatılabildiği kadar bu konudaki bilim adamlarının son görüşleri şu şekildedir:
- Meme kanseri riski muhtemelen 5 yıldan uzun süreli HRT kullanımı ile artar.
- HRT ile izlenen risk artışı tedaviye 5 yıl ara verdikten sonra ortadan kalkar.
- Meme kanseri öyküsü olan hastalarda HRT verilmemelidir.
- WHI çalışmasında östrojen + progesteron kombine alan grupta meme kanseri riski artmıştır, sadece östrojen alan grupta artmamıştır.

HRT ve kalp hastalığı ilişkisi
- Koroner kalp hastalığından koruma amacıyla günümüzde HRT kullanılması kesinlikle önerilmemektedir. Koruma sağlamadığı gösterilmiştir.
- WHI çalışmasında östrojen + progesteron kombine alan grupta koroner kalp hastalığı (MI) riski artmıştır, sadece östrojen alan grupta değişmemiştir.
- HERS çalışmasında  hormon replasman tedavisinin kardiyovasküler hastalıkları önlediği gösterilememiştir.

Myomu olanlarda HRT kullanılabilir mi?
Kullanılabilir, bir engel yoktur. Ancak myom moyutlarında zamanla az da olsa artma olabilir bu açıdan takip edilmelir.

Kolorektal kanser
WHI çalışmasında östrojen + progesteron kombine alan grupta kolon kanseri (kalın barsak kanseri) riski azalmıştır, sadece östrojen alan grupta risk değişmemiştir. (Kombine oral kontraseptifler de kolon kanseri riskini azaltır.)

Serebrovasküler olay ve tromboemboli
WHI çalışmasında kombine östrojen + progesteron hormon replasman tedavisi alan ve sadece östrojen alan her iki grupta da CVO ve tromboembolik olay artışı görülmüştür.

Demans
WHI çalışmasında östrojen + progesteron kombine tedavi alan grupta demans riskinin arttığı izlenmiştir.



İlgili Konular:
- Menopozda Hormon Tedavisinin Alternatifleri
- Menopozda Bitkisel İlaçlarla Tedavi










KONU İLE İLGİLİ SORULAR

Hormon tedavisi almak kendi hormonlarımı düzeltir mi?
Hormon tedavisi için kullanılan ilaçlar hormaon içerdiği için kullanırken hormonlarınız düzelmiş gibi rahatlama sağlar veya adet görmenizi sağlar. Ancak ilaçlar sizin kendi hormonlarınızı düzeltemez bu nedenle ilacı bıraktıktan sonra tekrar adet göremez duruma gelirsiniz. Menopoza girince azalan hormonlar ilaçla veya başka bir yöntemle tekrar düzelmez.
Tamamını >>

VAJİNAL KURULUK (İLİŞKİDE KURULUK)

CİNSEL İLİŞKİDE KURULUK OLMASI
Sağlıklı bir cinsel ilişki için vagina kayganlaşmış olmalıdır. Vagina girişinde ve rahim ağzındaki özel salgı bezleri kaygan bir sıvı salgılayarak vajen kayganlığını sağlamaktadırlar. Bu salgı ilişki öncesi dönemde kadının cinsel olarak uyarılması ile artar, buna halk arasında "vajina ıslanmıyor veya sulanmıyor" denir. Bazı durumlarda vagina kayganlığı yeterli olmaz ve vajinal kuruluk (ilişkide kuruluk, ıslanmama, sulanmama) yakınması oluşur. Böyle bir durumda cinsel ilişki beklenen düzeyde değildir ve kadın açısından ağrılı olabilir.
Vaginal kuruluk yakınması genellikle menopoz sonrası yıllarda kadınlık hormonu eksikliğine bağlı olarak oluşur ve hormonal ilaçlar ya da kayganlaştırıcı ilaçlar ile giderilir.

Vaginal kuruluk neden olur?
- Adetin bazı dönemleri
- Menopoz dönemi
- Emzirme dönemi
- Gebelik: Vajinal kuruluk gebelşğin ilk haftalarında hemen başlayan bir belirti değildir bu nedenle hamilelik belirtisi olarak değerlendirilmemelidir.
- Yeterli cinsel uyarının olmaması
- Cinsel isteksizlik
- Stres
- Vajinal duş yapma
- Vajinal tampon kullanımı
- Bazı ilaçlar
- Vajinal enfeksiyonlar ve mantar enfeksiyonu: Kuruluğa kaşıntı ve yanma da eşlik eder genellikle.
- Hormonal dengesizlikler

Bazı durumlarda ise cinsel ilişkiye başlama yani ön sevişme döneminde vajinada kayganlaşma (ıslanma) olmasına rağmen ilişki sırasında tekrar kuruma ve ağrı başlar, ilişki sırasında yanma şeklinde şikayet devam eder. Bunun nedeni genellikle enfeksiyonlardır veya psikolojik ilişkiden kaçınma olabilir. Erkeğin vajina içerisine girmesinden önce vajina ıslanıp kayganlaşsa da enfeksiyon nedeniyle ilişki başladıktan sonra olan sürtünmeler nedeniyle vajina içerisinde tahriş ve kuruluk tekrar başlar.

Tedavi:
Vaginal kuruluk nedeni saptandıktan sonra tedavi ona göre planlanır. Günümüzde bu amaçla vajen kayganlığını arttırıcı jeller kullanılmaktadır. Jel cinsel ilişki öncesi vajene uygulanarak vajen kayganlığı sağlanmaktadır ve ilişkide kuruluk giderilmektedir. Menopoz sonrası dönemde ise ya kayganlaştırıcı ilaçlar yada vajen içerisine uygulanan hormonal (östrojen içeren) krem yada tabletler kullanılabilmektedir.
Bitkisel tedaviler yani bitkisel ilaçlar, otlar, kürler, çaylar, yiyecekler, içecekler vajinal kuruluk açısından fayda sağlamaz, kadının veya erkeğin ilişkide kuruluk hissini gidermez. Sadece bitkisel tabanlı olan ve eczanelerde satılan özellikle cinsel ilişkide kayganlaştırıcı madde olarak üretilmiş ürünler kullanılabilir.

Hamilelikte ve adet öncesi vajinal kuruluk:
Hamilelik döneminde ve adet öncesi dönemde artan progesteron hormonu nedeniyle vajinada kuruluk ve ilişkide ıslanamama şikayetleri ile hastalar başvurabilir. Bu her kadında rahatsız edici düzeyde olmaz. Gebelik sırasında kullanılabilen kayganlaştırıcı jelleri hamileler kullanabilir. Adet öncesi olan kuruluk adet kanamasının bitmesi ile östrojen hormonu sayesinde geçer ve vajina kaygan hale gelir.
Ancak vajinal kuruluk hamilelik belirtisi olarak düşünülmemelidir çünkü hamileliğin ilk günlerinde veya ilk haftalarında hemen başlamaz genellikle. Adet gecikmesi varsa belirtilere güvenmeden gebelik testi için doktora başvurmak en garanti yöntemdir.

Doğumdan sonra vajinada kuruluk olması:
Normal doğum veya sezaryen farketmeksizin her doğumdan sonra emzirme nedeniyle prolaktin (PRL) hormonu seviyesi artar, östrojenin de azalması ile vajinada kuruluk gelişir. Bu durum doğumdan sonra bir kaç ay sürebilir. Emziren annelerde aha uzun sürebilir.

Vajinal kuruluk vajinismusa neden olur mu?
Vajinal kuruluk nedeniyle ilişkiden kaçınmak ile vajinismus nedeniyle ilişkiye girememek tamamen farklı şeylerdir. Vajinismus olan kadın kayganlaştırıcı veya kuruluğu giderecek ilaçlar kullansa da ailişkiye giremez, vajinismus tedavisi gerekir. Ancak kuruluk nedeniyle ilişkiye giremeyen kadında ilişki korkusu yoktur sadece kuruluk nedeniyle ilişki sırasında ağrı ve yanma olmasından korktuğu için ilişkiden çekinir, bu nedenle ilişkiden zevk alamaz.

Polikistik over ve hormon bozukluğu kuruluğa neden olur mu?
Polikistik over ve tüylenmeye neden olan hormon bozuklukları östrojen hormonu eksikliği ile direkt ilgili olmadığından kuruluk normalde beklenmez ve sık görülmez. Eğer ilişkide kuruluk şikayeti varsa polikistik over hastalarında enfeksiyon gibi eşlik eder başka bir patoloji mevcur olabilir.


İlgili Konular:
- Ağrılı Cinsel İlişki (Disparoni)
- Menopoz Belirtileri
Tamamını >>

DÜŞÜK HAPI - KÜRTAJ HAPI - MİFEPRİSTON - RU486

MİFEPRİSTON (RU-486) (DÜŞÜK HAPI)
Amerika' da kısa bir süre önce kullanımı onaylanan RU-486 (mifepriston, halk arasında düşük hapı veya kürtaj hapı diye adlandırılır), ülkemizde henüz Sağlık Bakanlığı onayı almamıştır. İleride ülkemizde de onaylanırsa kürtaj yerine her zaman olmasa da bazen uygulanabilecek bir yöntem olacaktır.

DÜŞÜK İĞNESİ DİYE BİR İLAÇ VAR MI?
Şu an ülkemizde oluşmuş bir gebeliğin düşmesi yada yok olması amacıyla kullanılabilecek bir ilaç (tablet yada iğne şeklinde) bulunmamaktadır. Düşük iğnesi diye bir ilaç yoktur.

İlgili Konular:
- Kürtaj Nedir? Nasıl Yapılır?
Tamamını >>

CİNSEL YOLLA BULAŞAN HASTALIKLAR (CYBH)

Cinsel yolla bulaşan hastalıklar (zührevi hastalıklar) cinsel temas sonucu bakteri, virüs yada parazitlerin bulaşması sonucu bireyler arasında geçiş yapan hastalıklardır. Yalnız cinsel yolla bulaşan hastalıklar sadece cinsel yolla bulaşmazlar bunlardan bazıları kan yada yakın temas yollarıyla da geçebilmektedirler. Örneğin AİDS hastalığı cinsel ilişki ile bulaşabildiği gibi kan nakli ile de bulaşabilmektedır.
Genellikle genital bölgede akıntı, ağrı, ülsere yada kabarcıklı lezyonlar, yanma, şişme, kızarıklık, idrar yaparken yanma gibi şikayetler oluşur.

Korunma:
Cinsel yolla bulaşabilen hastalıkları önlemenin en doğru yolu güvenli cinsel ilişkidir. En doğrusu tek eşli yaşamdır. Eğer partner sayınız birden fazla ise veya partnerinizin geçmişinden tam olarak emin değilseniz başka bir doğum kontrol yöntemi kullanıyor olsanız bile (doğum kontrol hapı gibi) mutlaka ek olarak prezervatif kullanmanız gerekmektedir.

GENİTAL SİĞİL
Human papilloma virusunun (HPV) neden olduğu cinsel geçişli viral bir enfeksiyondur. Daha önceden enfekte olmuş partnerle korunmasız ilişki sonrasında ortaya çıkar. Genital bölgede özellikle vulvada ve anüs etrafında lokalize ağrısız pigmente lezyonlar şeklindedir. Siğiller bazen vajina içinde ve rahim ağzında da olabilir. İlaçla tedavisi çok başarılı değildir. Siğillerin cerrahi olarak çıkartılması veya elektrokoterle yakılması şeklinde tedavi edilir. Uzun dönemde tekrarlayabilir. Özellikle rahim ağzına yerleşmiş olan siğiller ileriki yıllarda rahim ağzı (serviks ) kanseri riskini arttırmaktadır. Siğiller hakkında ayrıntılı bilgiye buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz.

GENİTAL HERPES
Herpes Simpleks Virüsü (HSV Tip 2) (Uçuk virüsü) etkendir. Virüsün uçuk oluşumuna neden olan Tip 1 ve genital enfeksiyona neden olan Tip 2 olmak üzere iki ayrı tipi vardır. Cinsel organlarda su çiçeğine benzer su dolu kabarcıkların ortaya çıkması şeklindedir. Akut dönem çok ağrılı olabilir. Vulvada ağrı yanma hissi, idrar yapmada zorluk ve idrar yaparken yanma yakınmaları vardır. Kasık bölgesindeki lenf bezleri irileşir. Akut dönem geçirildikten sonra lezyonlar dönem dönem tekrar çıkabilir. Tekrarlayan enfeksiyonda yakınmalar daha hafifdir, ancak etrafa bulaştırıcılık yüksektir. Tedavisinde uçuk tedavisinde de kullanılan antiviral ajanlar kullanılabilir. Doğum anında genital herpesi olan kadınların bebekleri, yenidoğan döneminde ciddi enfeksiyonlara yakalanabilir. Bu nedenle genital herpesli kadınların sezaryenle doğum yapması önerilir.

GONORE (BEL SOĞUKLUĞU)
Kadın ve erkeğin her ikisinde de ciddi komplikasyonlara yola açabilen bakteriyel bir enfeksiyondur. Penisten meni benzeri bir akıntı veya vajinadan bol kötü kokulu akıntı ve idrar yaparken yanma şikayetlerine neden olur. Hem erkekte hem de kadında belirtisiz seyredebilir. Akut dönemde tanı koymak kolaydır. Şüpheli durumlarda akıntı kültüründe bakteriyi tanımlamak mümkündür. Tedavisi etkili antibiotikle tam olarak yapılmalıdr. Etkisiz ve eksik tedavi durumunda üreme sisteminde özellikle de tüplerde hasara neden olur ve bu hasar sonucu kısırlık problemi veya dış gebelik gibi durumların görülme riski artar.

AIDS (Edinilmiş İmmun yetmezlik sendromu)
Human Immundeficiency virus (HIV)'ın neden olduğu bir enfeksiyondur. Korunmasız cinsel ilişki, kan transfüzyonu, enfekte kişinin kullandığı traş bıçağı, enjektör gibi materyallerin kullanılması ile bulaşır. Ayrıca enfekte anneden doğan bebeklerde de bu hastalık mevcuttur. Virüsün temel hedefi bağışıklık sistemidir. Bağışıklık sistemini zayıflatarak çeşitli enfeksiyonların ve belli kanser türlerinin ortaya çıkmasına neden olur. Şüpheli ilişkiden yaklaşık 3-6 ay sonra kan testi pozitifleşir.

HEPATİT B
Cinsel temasla da bulaşabilen hepatit B virusu karaciğeri zedeleyen bir enfeksiyondur. Çoğunlukla sinsi seyreder. Olguların bazılarında bulaştan sonra sarılık ortaya çıkar. Ancak genelde sinsi seyirlidir ve sarılık oluşmaz. Uzun dönemde karaciğer harabiyetine bağlı siroz ve karaciğer kanseri ciddi komplikasyonlarındandır. Hepatit B ile enfekte kişi bunu cinsel ilişki ile partnerine bulaştırabilir. Korunma aracı olarak Hepatit B aşısı etkilidir. Aşılı olmayan kişilerin korunmasız ilişkiden sakınması ilişkide prezervatif kullanması önerilmektedir. Hepatit B ile enfekte kadın doğum anında bunu bebeğine de bulaştırır. Böyle durumlarda bebek doğduktan hemen sonra aşılama yapılarak bebek korunabilir.


İlgili Konular:
- Genital Siğil (Kondilom)
- Molluskum Kontagiosum
Tamamını >>

İLK ADET GÖRME (MENARŞ)

İlk adet (menarş) (ilk menstrüasyon) görme olayı genellikle 9-16 yaşları arasında olmaktadır. Beslenme durumu iyi hafif topluca kızlarda menarş erken olmaktadır ayrıca ekvatora yakın bol güneş alan ülkelerde daha erken görülür. İlk adet kanamsından sonra 2-3 yıl adetler düzensiz seyredebilir daha sonra kendiliğinden düzene girer.

Puberte (ergenlik) gelişim evrelerine göre ilk önce boy uzaması ve memede tomurcuklanma izlenir. Daha sonraki aşamada cinsel bölge ve koltuk altında tüylenme oluşur. Bunlardan sonra ilk adet gerçekleşir.

İlk adet 9 yaşından önce gerçekleşirse erken menarş olarak değerlendirilir. Altta yatan herhangi bir hormonal bozukluk olabilir. Bu nedenle doktor kontrolü gerekir. Erken menarşa hiçbir neden saptanamasa da boy kısalığına neden olabileceği için tedavisi gereklidir.

Primer amenore (adet görmeme): 14 yaşına kadar boy uzaması, göğüslerde gelişme ve tüylenmede artış ve adet görme dahil hiçbir ergenlik belirtisinin olmaması halidir. Doktora başvurulması gereklidir. Eğer adet görme dışındaki göğüs gelişmesi, tüylenme gibi belirtiler varsa bu durumda adet için 16 yaşına kadar beklenebilir.

İlgili Konular:
- Kızlar Adet Görmeye Kaç Yaşında Başlar?
Erken Yaşta Ergenlik Başlaması (Puberte Prekoks)
Tamamını >>

ADET GECİKMESİ VE NEDENLERİ

MENS (REGL) GECİKMESİ
Adet gecikmesi, adet rotarı  (halk arasında mens gecikmesi, aybaşı gecikmesi, regl gecikmesi) beklenen adet tarihinde adetin başlamamasıdır. Çok sık rastlanan bir durumdur.
Bu durumda öncelikle gebelik ihtimali düşünülür, gebelik saptanamazsa diğer nedenler araştırılır.

Yukarda sıralanan sebepleri araştırmak için hormon tahlili, ultrason vb. tetkikler yapılır. Çoğu durumda adet gecikmesine neden olan bariz bir sebep bulunamaz. Böyle durumlarda kadının adet görmesini sağlayacak ilaçların kullanılması önerilmektedir.
Daha detaylı bilgi için adet görememe (amenore) konusunu okuyunuz.

Adet gecikmesi kaç gün olur? Kaç gün olması normaldir?
Birkaç gün veya en fazla bir hafta - 10 gün kadar adet gecikmesi stres, günlük yaşam değişiklikleri vb. nedenlerle olabilir. Bunun senede bir kaç kere olması normaldir.
Bir haftadan uzun süren adet gecikmeleri olabilir, bazen bir kaç ay gecikmeler olabilir, bu durumlarda mutlaka değerlendirme gerekir. Özellikle doğumdan sonra emziren annelerde, bazı hormonal bozukluklarda aylarca adet görememe olabilir.

Adet gecikmesi neden olur?
Adet gecikmesi adet görülmeye başlanan ilk yıllarda genç kızlarda, orta yaşlarda, menopoza yaklaşılan ileri yıllarda, evli bekar her kadında çok sık görülen bir durumdur. Evli kadınlarda adet gecikmesi durumunda akla gelecek ilk ihtimal genellikle gebelik olur. Ancak her adet gecikmesi gebelik olduğu anlamına gelmez, gebelik dışında birçok sebep olabilir:

Adet gecikmesinin sebepleri:
- Stres regl gecikmesinin en yaygın nedenlerinden birisidir.
- Hamile kalmak
- Hastalık geçirmek
- Yaşam tarzı ve iş koşullarında, çalışma saatlerinde önemli değişiklikler. Örneğin gündüz vardiyasındaki bir kadının gece vardiyasında çalışmaya başlaması gibi..
- Kullanılan bazı hormonal ilaçlar, doğum kontrol hapları, doğum kontrol iğneleri, progesteron hapları vb. Antibiyotikler adet düzenini etkilemezler.
- Kilo alma ve kilo verme
- Troid (guatr) hastalıkları
- Prolaktin (süt hormonu) yüksekliği
- Depresyon
- Polikistik over hastalığı
- Emzirme
- Ciddi beslenme bozuklukları (anoreksia, bulumia)
- Aşırı egzersiz ve spor yapmak
- Yumurtlama düzensizliği ve yumurtlama tedavileri

Adet gecikmesi özellikle sürekli tekrarlıyorsa ve uzun süre (bir haftadan fazla) gecikmeler yaşanıyorsa mutlaka doktor tarafından değerlendirilmesi ve sebebinin araştırılması gereken bir durumdur.

Tedavisi ve çözümleri:
Adet gecikmesinin tedavisi sebebe yönelik olarak planlanır. Örneğin adet gecikmesinin sebebi gebelik ise bu durumda gebeliğin takibine yönelik planlar yapılır ama adet gecikmesinin sebebi kullanılan bir ilaç ise onunla ilgili yeniden düzenleme veya ilaç değişikliği yapılır.
Adet gecikmesine en sık neden olan durumlardan birisi stres, aşırı kilo ve bunlara bağlı yumurtlama düzensizliğidir; bu durumda bazen yaşam tarzı düzenlemesi tedavi için yeterli olabilir. Örneğin yürüyüş gibi hafif sporlar hem fazla kilolardan kurtulmayı sağlar hem de stresi ortadan kaldırır; sağlıklı beslenme programları ile birlikte yumurtlama normale dönebilir bu sayede adet gecikmesi problemine iyi gelir.
Adet gecikmesine dair hiçbir sebep bulunamamışsa ve gebelik de tespit edilmemişse bu durumda bazen adet söktürücü ilaçlar reçete edilir (progesteron veya doğum kontrol hapı). Bu ilaçlar hormonal ilaçlar olduğu için asla doktor tavsiyesi olmadan kullanılmamalıdır. Adet gecikmesine çözüm olarak kendi başına uygulanan bitkisel ilaçlar, bitkisel kürler, soğan kürü, bitki çayları, soğan suyu, kekik, ada çayı, meyveler gibi doğal yöntemler fayda sağlamayacağı gibi aşırı kullanılmaları durumunda bazı yan etkiler de oluşturabilirler. Çeşitli yiyecekler, içecekler, şifalı bitkiler adet söktürücü olarak pazarlansa da bunların gerçekliği yoktur; adet gecikmesinin çözümü için doktora başvurmak gerekir.
Nadiren adet gecikmesine sebep olarak prolaktin hormonu (süt hormonu) yüksekliği veya guatr gibi hastalıklar, tiroid hormon bozukluğu gibi bir durum varsa buna yönelik ilaç tedavisi başlanır.

Yumurtalık (over) kisti adet gecikmesi yapar mı?
Yumurtalık ve rahimde bulunan urlar veya kistler adet gecikmesi yapar mı şeklinde sorular hastalardan çok sık gelmektedir. Hepsi olmasa da bazı yumurtalık kistleri hormonal düzeyi etkileyerek adet gecikmesine neden olabilir. Rahimde kist şeklinde bir hastalık olmaz, kistler yumurtalıkta olabilir; rahimde miyom olur ancak miyomlar adet gecikmesine neden olmaz. Yumurtalık kistleri bazen 3-5 gün gibi kısa süreli adet gecikmesine sebep olurken bazen bir kaç hafta hatta ay kadar adet gecikmesine sebep olabilirler. Tedavi için bazen takip bazen de ameliyatla kistin çıkarılması uygulanır. Çikolata kistleri, dermoid kist, basit kist, hemorajik kist gibi çeşitli ksitler olabilmektedir.

Adet kaç gün geçtiğinde hamile olabilirim?
Adet gecikmesi ne kadar olursa olsun her zaman gebelik açısından şüphe yaratmalıdır. 1 gün dahi adet gecikmesi gebelik belirtisi olabilir. Bu nedenle doktora başvurmak ve gebelik testi yaptırmak gerekebilir. Adet gecikmesi olanlar gebelik testini ne zaman ve nasıl yapması gerekir gibi konularda ayrıntılı bilgiye buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz. Kanda gebelik testi idrara göre daha doğru sonuç verir ve çoğunlukla 1-2 gün adet gecikmesi bile olsa kan testinde gebelik belli olur; ancak gebelik çıkmadığı taktirde doktor önerisi ile testi bir kaç gün sonra tekrar etmek gerekebilir. Örneğin adetin bir hafta veya 10 gün - 15 gün gecikmesine rağmen hale gebelik testinde gebelik çıkmıyorsa bu durumda gebelik olmadığı çok yüksek ihtimaldir ve diğer sebepler de araştırılmalıdır.

Adet gecikmesinden kaç gün sonra kanda gebelik testi yapılır?
Kanda gebelik testi (beta-hcg testi) adet gecikmesinden hemen sonra yapılabilir. 1-2 gün adet gecikmesi olduğunda bile kanda hamilelik belli olur genellikle. İdrar testinde belli olması birkaç gün daha sonra olabilir. Eğer testlerde gebelik çıkmazsa 1 hafta sonra tekrar etmek gerekebilir.


Adet gecikmesi ateş ve karın ağrısı yapar mı?
Bu soru da hastalar tarafından sık sorular sorulardan birisidir. Adet gecikmesi ateşe neden olmaz ancak adeti geciken kadınlar kasıklarında ağrı ve rahatsızlık tarif ederler sıklıkla. Bu ağrı karında yaygın bir ağrı değil, kasıklarında hafif orta şiddette bir rahatsızlık hissi şeklindedir. Adeti geciken bir kadında ateş, mide bulantısı, kusma, akıntı varsa bunlara yönelik başka nedenler araştırmak gerekir.

Hangi ilaçlar adet gecikmesine neden olabilir?
Progesteron, östrojen veya bunları kombine halde içeren hormonal ilaçlar adet gecikmesine neden olabilir. Doğum kontrol hapı kullananlarda bazen adet gecikmesi olabilir. Tiroid ilacı  kullanan guatr hastalarında eğer ilaç dozları tam uygun değilse tiroid hormonları regüle olmadığı için adet gecikmesi olabilir. Doğum kontrol iğneleri, hormonlu spiral (ilaçlı spiral) adet gecikmesine neden olabilir. Yumurtlama tedavisi amacıyla verilen haplar ve iğneler de adet gecikmesi yapabilir. Antibiyotikler ve ağrı kesiciler genellikle adet düzenini etkilemez.


adet gecikmesi, mens gecikmesi, mens görememe
Resmi büyütmek için üzerine tıklayın

İlgili Konular:
- Adet Düzensizliği
- Normalde Adet Süresi ve Miktarı Ne Olmalıdır?
 - Adet Söktürücü İlaçlar
Tamamını >>

AÇIKLANAMAYAN İNFERTİLİTE (NEDENİ BİLİNMEYEN KISIRLIK)

(SEBEPSİZ KISIRLIK, İNFERTİLİTE)
İnfertilite nedeniyle başvuran çiftlerde bazen kadında, bazen erkekte, bazen de her ikisinde birden sorun saptanabilir fakat bu çiftlerin yaklaşık %15'inde her ikisinde de kısırlığa neden olan hiçbir etken bulunamaz bu duruma açıklanamayan infertilite (sebebi bilinmeyen kısırlık) yada izah edilemeyen infertilite denir.

Bu çiftlerde hem kadına hem erkeğe yapılan bütün tahliller, hormon tahlilleri, sperm tahlili,  ultrason, histerosalpingografi (rahim filmi), laparoskopi(?) normal sonuç vermiştir. Açıklanamayan infertiliteye aslında muhtemelen hücresel bazı bozukluklar sebep olmaktadır ancak bugünkü teknoloji bu sorunları saptayamamaktadır. Bütün tahlilleri normal hastalarda açıklanamayan infertilite teşhisinin konulması için laparoskopi yapılması ve bunun da normal bulunması her zaman şart değildir, laparoskopi gerekli hastalarda eklenebilir.

Tedavi:
Açıklanamayan infertilitede tedavi algoritması ve sırası hakkında farklı öneriler olsa da kullanılan tedavi yöntemleri şunlardır:
- Bir süre çiftlerin kendi kendilerine gebelik denemeleri için düzenli zamanlanmış cinsel ilişkide bulunmaları. Bu zaman içerisinde sigara, alkol, fazla kilo gibi doğurganlık kapasitesini azaltıcı etkenlerin düzenlenmesi, yaşam tarzı değişiklikleri. Bu şekilde açıklanamayan infertilitesi olan çiftlerin %10-20'sinde 1 yıl içerisinde kendiliğinden hamilelik oluştuğu gösterilmiştir araştırmalarda.
- Endometriozis şüphesi varsa laparoskopi yapılabilir.
- Yumurtlama tedavileri (ovulasyon indüksiyonu) ve aşılama (IUI) . Ovulasyon indüksiyonu ve aşılama yapılan ile her 1 ay için gebelik elde edilme şansı ortalama %10 bulunmuştur. (Klomifen + Aşılama: %7 , Gonadotropin + aşılama: %9-12)
- Tüp bebek (IVF, ICSI) : Açıklanamayan infertilite tedavisinde en başarılı ve en pahalı yöntemdir.

Tedavi sırası genellikle şu şekilde önerilmektedir:
- Kadının yaşı genç ise ve over rezervi iyi ise, infertilite süresi 2 yıldan az ise: Bir yıl kendi kendilerine gebelik deneyebilirler ve sonrasında 3 ay ovulasyon indüksiyonu (yumurtlama tedavisi) + aşılama tedavisi. 3 ayda gebelik elde edilemezse daha sonra tüp bebek uygulaması.
(Ovulasyon indüksiyonunda gonadotropin tercih edilmekle birlikte klomifen de olabilir.)
- Kadının yaşı 35'den büyükse veya infertilite süresi 2 yıldan fazla ise veya over rezervi düşük ise: Beklemeden 3 ay ovulasyon indüksiyonu (yumurtlama tedavisi) + aşılama. 3 ayda gebelik elde edilmezse tüp bebek uygulaması.
(Ovulasyon indüksiyonunda gonadotropin tercih edilmekle birlikte klomifen de olabilir.)


İlgili Konular:
- Kısırlık (İnfertilite)
Tamamını >>

VARİKOSEL (TESTİSTE DAMAR GENİŞLEMESİ)

TESTİSTE DAMARLARIN BÜYÜMESİ (ŞİŞMESİ)

Varikosel testislere ait toplar damarlarda (venler) varis oluşumudur. Bütün erkeklerin %10-15 'inde bulunur. Bu erkeklerin bir kısmında şikayet yaratır, bir kısmında ise hiçbir şikayet yoktur.
Varikosel erkeğe bağlı infertilitenin (çocuk sahibi olamama) en sık görülen nedeni olmakla birlikte en etkin tedavi edilebilenidir. İnfertil erkeklerin yüzde 30-40'ında varikosel saptanır.

Normalde testisler vücuttan 2 derece daha soğuk bir ortam olan skrotum (torbaların) içinde muhafaza edilirler. Varikosel durumunda atardamarla gelen 37 derecedeki kan genişlemiş toplardamarlarda birikerek testilerde ısı artışına neden olabilir. Bu da erkeklerin önemli bir kısmında sperm üretimi ve kalitesinde azalmaya veya ağrıya neden olabilir.

Tanı:
Varikosel, üroloji muayenesi sırasında genişlemiş damarların testis etrafında ele gelmesi ile ilk olarak saptanabileceği gibi kimi zaman erkekler yumurta çevresinde şişlik veya ağrı yakınmalarıyla başvurabilir. Bazen varikosel çok hafif derecede veya şüpheli olduğunda ultrasonografi yöntemi ile tanı konabilir.Eğer varikosel saptanırsa meni tahlili (spermiogram) ile sperm üretiminde bozulma olup olmadığı araştırılır. Varikosel nedeniyle sperm üretimi zarar görmüş ise bu tahlilde sperm sayısında azalma, hareket ve yapısında bozulma görülebilir.

Tedavi:
Hasta evli çocuk sahibi ve bir şikâyeti yoksa takip edilir. Eğer sperm üretiminde bozulma saptanırsa genellikle ameliyat önerilir. Bu ameliyat anestezi ile yapılır. Sol veya sağ alt karın düzeyinde yapılan bir kesi ile genişlemiş toplar damarlar (venler) bulunarak testisin atar damarı (arter) ve sperm kanalından ayrılır. Bu genişlemiş damarlar bağlanarak kesilir. Ameliyat sonrasında hasta aynı gün evine gidebilir ya da bir gece yatabilir. Normal sosyal aktivitelerine bir hafta içerisinde geri dönebilir. Yeni sperm üretiminin meni tahlili sonuçlarına yansıması en az 3 aylık bir zaman gerektirir. Bu nedenle ameliyat sonrası spermiogram kontrolü genellikle altıncı aydan önce yapılmaz.


İlgili Konular:
- Sperm Testi (Spermiogram)
- Sperm Sayısı
Tamamını >>

SPERMİOGRAM (SPERM TAHLİLİ, SPERM TESTİ, MENİ TESTİ)

Spermiogram (sperm analizi, sperm tahlili, meni tahlili, semen analizi) sperm sayısını, şeklini, hareketini değerlendirmeye yönelik bir testtir. Sperm sayısı, normal spermlerin anormal şekilli spermlere oranı, hareket derecesi iyi olan sperm miktarı değerlendirilir. Ayrıca verilen semen örneğinin miktarı, pH’sı, rengi, lökosit varlığı, fruktoz miktarı, likefaksiyonu gibi özellikleri değerlendirilir. Belli zaman dilimlerinde spermlerin hareketliliği incelenir. Hareket tiplerine göre sınıflama yapılır.
(Meni = Ejakulat = Semen = Döl sıvısı)

3 günlük cinsel perhizden sonra yapılır. İşlemin doğru sonuç vermesi için sperm örneği en gec 1 saat içinde laboratuara ulaştırılmalı, tercihen sperm örneği laboratuara yakın bir mekanda verilmelidir. Bu amaçla infertilite merkezlerinde sperm örneği verebileceğiniz bir alan ayrılmıştır.

Sperm değerlendirme kriterleri, birkaç farklı sınırı kullanır. Kruger kriterleri özellikle sperm şekil bozukluklarını göz önüne alan bir değerlendirme yöntemidir. Özel bir boyama sonrası sperm şekil (morfoloji) özellikleri incelenerek sperm örneğinin fertilite (doğurganlık) kapasitesi belirlenir. Sperm analizi sonucuna göre ideal olarak karar verebilmek için 1 ay ara ile yapılmış en az 2 farklı sperm örneği incelenmelidir. Sperm analizinde bir fertilite sorunu saptanırsa erkeğin fiziksel ve hormonal ileri muayenesine geçilir. Sperm üretim döngüsü 2-3 ayda bir tekrarlanır. Yani üretilen bir sperm 2-3 ay sonra semene salgılanacaktır. Aynı şekilde kişinin karşılaştığı zararlı etkenler veya tedavi için kullanılan faydalı ilaçlar da sperm üretimini 3 ay içinde etkileyebilir. Semen analizi sonuçlarını değerlendirirken bu süreç akılda tutulmalıdır.

Normal sperm analizi değerleri (WHO 2010):
- Volüm (hacim) 1.5 ml'den fazla olmalı
- Sperm konsantrasyonu 15 milyon/ml 'den fazla olmalı
- Total sperm sayısı 39 milyondan fazla olmalı
- Ph 7.2 'den büyük
- Total motilite: % 40'den fazla olmalı
- Progresif motilite: %32'den fazla olmalı
- Morfoloji  %4 'den fazla olmalı (KRUGER STRICT)
- Morfoloji % 30 normal 'dan fazla normal (WHO)
- Lökosit 1 milyon/ml' den az olmalı
- Yuvarlak hÜcre 5 milyondan az olmalı
- Viabilite %58'den fazla olmalı
- İmmünobead aglutinasyon (MAR testi): %50'den az olmalı
- Çinko > 2.4
- Fruktoz >13

Sperm tahlili verirken dikkat edilmesi gereken önemli noktalar:
- En ideali 3-4 günlük bir cinsel perhiz sonrası sperm vermektir. Perhiz süresinin daha uzun tutulması sperm sayısının aldatıcı şekilde artmasına ve hareketlerinin azalmasına neden olabilir. Perhiz süresinin 3-4 günden kısa tutulması da sperm sayısının azalmasına ve hareketli sperm oranının artmasına neden olarak aldatıcı olabilir. Bu nedenle sperm tahlili vermeden önceki 3-4 gün herhangi nedenle boşalmamış olmanız gerekir.
- Sperm örneğini vermeden önce idrarın tamamen tuvalete yapılması gerekir.
- Sperm örneği vermeden önce eller sabunlu su ile yıkanması ve bol su ile durulanmalı ve sonra kurulanmaldır.
- Sperm örneği masturbasyon yöntemi ile verilmelidir. Bu işlem sırasında hiçbir kayganlaştırıcı madde (sabun, tükrük, yağ, vazelin vb.) veya prezervatif kullanılmamalıdır.
- Sperm örneğinin verileceği kaplar sterildir. Kabın ve kapağın iç kısmına dokunulmamalıdır.
- Penisten gelen menilerin tamamının kabın içine verilmesi gerekir. Eğer yanlışlıkla dışarıya akar ise görevlilere bildirilmelidir.
- Sperm örneği en fazla yarım saat içerisinde oda ısısında veya vücut ısısında güneş ışığı görmeyecek şekilde labaratuara ulaştırılmalıdır.

Sperm tahlili ile ilgili terimler:
- NORMOZOOSPERMİ: Sayı, hareket ve şekil bakımından normal spermler.ASPERMİ: Ejakulatın (semenin) hiç gelmemesidir.
- AZOOSPERMİ: Ejakulat yani semen vardır fakat içerisinde hiç sperm yoktur. Detaylı bilgi >>
- OLİGOSPERMİ: 20 milyon/mL 'den az sperm olmasına denir.
- ŞİDDETLİ OLİGOSPERMİ: 5 milyon/ml 'den az sperm olmasıdır.
- ASTENOSPERMİ: Spermlerin motilitesi yani hareketleri zayıftır.
- TERATOZOOSPERMİ: Kruger kriterlerine göre normal şekilli sperm sayısı %4’ün altında olan spermler için kullanılır.
- POLİSPERMİ: Sperm sayısı 250 milyon'dan fazladır.
- HİPOSPERMİ: Meni haci normalden azdır.
- HİPERSPERMİ: Meni hacmi normalden fazldır.
- OLİGOASTENOZOOSPERMİ: Hem sayı hem de hareket yönünden normal değerlerin altında olan sperm örnekleri için kullanılır.
- OLİGOTERATOZOOSPERMİ: Hem sayı hem de morfolojik yapı yönünden normal değerlerin altında olan sperm örnekleri için kullanılır.
- OLİGOASTENOTERATOZOOSPERMİ: Hem hareket hem de morfolojik yapı yönünden normal değerlerin altında olan sperm örnekleri için kullanılır.
- HEMATOSPERMİ: Menide kan hücrelerinin fazla olmasıdır.
- NEKROSPERMİ: Meni örneğinde ölü hücrelerin fazla olmasıdır.


İlgili Konular:
- Sperm Sayısı
- Azoospermi (Menide Hiç Sperm Olmaması)
- İnfertilite (Kısırlık)
- Evde Kısırlık Testi
Tamamını >>

GEBELİK TESTİ (HAMİLELİK TESTİ)

GEBELİK TESTLERİ (HAMİLELİK TESTLERİ)
Gebelik erkekten gelen spermin kadının yumurtalıklarından atılan yumurta hücresini döllediği andan itibaren başlar. Bebek, bu andan 8. haftanın sonuna kadar olan dönemde embriyo, 8. haftadan sonra doğuma kadar olan dönemde ise fetus olarak adlandırılır.

Embriyo, endometrium adı verilen rahim içi tabakaya yerleştiği andan itibaren (döllenmeden 5-6 gün sonra yerleşir) HCG (human chorionic gonadotropin) adı verilen gebelik hormonu, embriyoyu çevreleyen hücrelerce salgılanmaya başlar. Gebelik testlerinde esas, bu gebelik hormonunun saptanmasıdır.

Gebelik ilerledikçe kanda giderek artan β-HCG, belli bir eşik düzeyini aştıktan sonra idrarda da çıkmaya başlar ve idrarda gebelik testinin pozitifleşmesini sağlar. Kandan yapılan gebelik testi de kandaki B-HCG'nin miktarını saptar. Onun için kan testi, daha adet gecikmesi bile olmadan gebeliğin varlığı veya yokluğunu saptayabilir. İdrar testi hiçbir zaman kan testinin güvenilirliğine ulaşamaz. İdrar testinde gebeliğin varlığı saptandığında yanlışlık olasılığı düşüktür; ancak yokluğu saptandığında erken gebelik olasılığı göz önüne alınarak testin bir süre sonra tekrarlanması gerekir. (Çok erken gebeliklerde idrar testi gebeliği gösteremeyebilir. Bu durum kan testi için de çok çok düşük bir ihtimalle geçerli olabilir.)

Kanda bakılan BETA-HCG hormonu, idrar testinin saptayamadığı veya ultrason ile görülemeyen gebeliklerin tespitinde kullanılmasının yanında, dış gebelik , düşük , mol gebeliği (üzüm gebeliği olarak da bilinir) gibi durumların teşhisinde ve takibinde de kullanılan çok değerli bir testtir. Kanda gebelik testi ve B-HCG hormonu hakkında detaylı bilgiye buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz.

gebelik testi, hamilelik testi
Resmi büyütmek için üzerine tıklayın

İdrarda gebelik testi ilişkiden ne kadar sonra sonuç verir?
İdrarda gebelik testi ilişkiden hemen sonraki günlerde sonuç veremez. Genellikle doğru sonuç verebilmesi için adet gecikmesi olana kadar bekleyip o günlerde testi yapmak gerekir.

Bunun sebebi: İdrarda gebelik testi gebeliğe bağlı oluşan HCG hormonunun anne kanından idrara geçmesi sonucu idrarda saptanması mantığına dayanır. Gebelik yumurtlama zamanına yakın günlerde girilen ilişkiyle oluşabilir. Yumurtlama gününe yakın gerçekleşmiş bir ilişkiyle gebelik oluşsa bile bu gebeliğin rahime kadar ilerlemesi ve rahime yerleşmesi 6 - 10 gün kadar sürer. Rahime yerleştikten sonra gebelikten salgılanan HCG hormonu anne kanına geçebilir. Hatta gebelik rahime yerleştikten sonra bu hormonun anne kanına ve oradan da annenin idrarına geçmesi de bir kaç gün alabilir. Bütün bunlardan dolayı kısacası yumurtlama zamanına yakın girilen bir ilişkiden sonra gebelik oluşursa bu gebeliğe bağlı salgılanan HCG hormonunun annenin idrarına geçmesi için neredeyse 15 gün kadar zaman geçmelidir. Bu da bir sonraki adet dönemine denk gelir, yani gebelik oluşmussa buna bağlı adetin gecikeceği zamana denk gelir.

O yüzden gebelik oluşma şüphesi olan bir ilişkiye girilmişse idrarda gebelik testi adet gecikmesi olunca yapılmalıdır. Bu testte gebelik çıkmazsa güvenilirliği arttırmak açısından 1 hafta sonra test tekrarlanmalıdır. Bu şekilde ilk testte %90 olan test günenilirliği ikinci test yapılırsa %95'lere kadar çıkar.

Testin pozitif (gebelik var) göstermesi negatif (gebelik yok) göstermesine göre daha günenilirdir. Yine de her tür adet gecikmesinde test neyi gösterirse göstersin doktora başvurmalısınız çünkü test gebelik gösterse bile bu normal bir gebelik olmayabilir, dış gebelik olabilir. Test gebelik yok gösterse bile farketmeden gebe olabilirsiniz.

Gebeliğin ultrasonla tanısı:
Adet bir hafta geciktiğinde yani gebelik 5 haftalık olduğunda vaginal ultrasonla gebelik kesesi görülebilir; karından bakılan (abdominal) ultrasonla görülebilmesi için gebeliğin en az 6 haftalık olması gerekir, yani adeti 2 hafta gecikmesi gerekir.
Kanda gebelik testi (BHCG) değeri 1500'e ulaştığında transvajinal ultrason ile gebelik kesesi görülebilir. BHCG değeri 2000-3000'e ulaştığında karından yapılan ultrasonla gebelik kesesi görülebilir, daha önce görülemez.
Gebelik testinin pozitif çıkması vücutta gebelik varlığının kesin kanıtıdır ancak bu gebelik normal bir gebelik olmayabilir, rahim içinde yada dışında (dış gebelik) olabilir. Gebeliğin rahim içinde olup olmadığı sadece ultrasonla saptanabilir, bunu idrar yada kandaki gebelik testleri belirleyemez.

İlgili Konular:
- Gebelik Testi Nasıl Yapılır?
HCG Hormonu ve Kanda Gebelik Testi
- Gebelik Testinde Silik Çizgi Görülmesi Ne Anlama Gelir?
Tüp Bebekte Gebelik Testi
- Hamile Miyim?
Hamilelik Kaç Günde Belli Olur?
- Hafta Hafta Gebeliğiniz
- Gebelik Takibi
- Yumurtlama (Ovulasyon) Testi
Evde Kısırlık Testi













KONU İLE İLGİLİ SORULAR

Gebelik testleri yanılabilir mi? Sonuç yanlış olabilir mi?
Hamilelik testleri nadiren yanlış sonuç gösterebilir. Özellikle erken yapılan testlerde yanlışlıkla negatif (tek çizgi, hamilelik yok) sonuç çıkabilir. Testin pozitif (çift çizgi, gebelik var) gösterdiği durumlarda yanlış olma ihtimali çok azdır.

Bir kaç gün önce düşük yaptım ama gebelik testinde hala gebelik var görünüyor?
Düşük-küretaj gibi durumlardan hemen sonra kanda ve idrarda gebelik hormonu (BHCG) kaybolmaz. Gebelik gormonunun kanda tamamen sıfırlanması 15-20 gün kadar uzun sürebilir.

Hamilelik testinde gebelik çıktı ama ultrasonda neden görünmüyor?
Çok erken dönemde gebelik ultrasonda izlenemez. 5-6 haftalık olduğunda ancak görülebilir. Bir kaç gün veya bir  hafta sonra gebeliğin büyümesi beklenerek  ultrasonografi tekrarlanmalıdır. Nadiren dış gebelik durumunda da gebelik testinde gebelik görülür ancak ultrasonda rahim içerisinde gebelik görülemez.

B-HCG 0.01 veya 0.1 sonucu ne demektir?
Kanda gebelik testini analiz eden cihazlar genellikle gebelik yoksa sonucu tam sıfır olarak yazmazlar buradaki gibi virgüllü yazarlar. Bu değerler de sıfırı yani gebelik olmadığını gösterir.

Tüp bebek uygulamasından kaç gün sonra gebelik testi yapılmalıdır?
Tüp bebek (IVF) uygulamalarında embriyo transfer gününden 12 gün sonra kanda gebelik testi yapılır.

Gebelik testlerinin aç veya tok yapılması gerekir mi?
İdrar veya kanda gebelik testlerinin aç veya tok yapılması farketmez, her zaman yapılabilir.


Tamamını >>

ERKEN MEMBRAN RÜPTÜRÜ (EMR, PPROM) (SULARIN ERKEN GELMESİ)

SULARIN ERKEN GELMESİ (ZARLARIN ERKEN YIRTILMASI)

Halk arasında bebeğin suyu denilen amniyon sıvısı bebeğin dış travmalardan korunmasını, kolay hareket etmesini, solunum sisteminin gelişimini, sabit ısıda tutulmasını sağlar. Bu sıvının etrafındaki zarlar yani amniyotik membranlar vagina ve serviksten yukarıya geçebilecek mikroorganizmalardan bebeği korurlar.

Erken membran rüptürü (EMR); amniyon kesesinin doğum henüz başlamadan yırtılması ve suların gelmeye başlamasıdır. 37. gebelik haftasından önce amniyotik membran yırtılmış ise prematüre EMR (PPROM) denir. Tüm gebeliklerin yaklaşık %10'unda görülür.

Anne adayları aniden vaginadan boşalan bir sıvıdan bahsederler. Ancak bu sıvı boşalması her zaman çok belirgin olmayabilir ve aralıklı olarak az miktarda gelebilir.

Erken membran rüptürü erken doğumun en önde gelen nedenlerindendir.

Su gelmesinin üzerinden 18 saatten fazla süre geçmiş ve hala doğum gerçekleşmemişse bu duruma "uzamış erken membran rüptürü (uzamış EMR)" denir. Bu durumun önemi enfeksiyon riskinin artmış olmasıdır. Zarların yurtılmasının üzerinden geçen süre uzadıkça aşağından yukarıya doğru rahim içerisine bazı enfeksiyon ajanları geçebilir ve koryoamniyonit gelişimine neden olabilir. Bu durumu engellemek için antibiyotik proflaksisi verilir.

Nedenleri:
Çoğu vakada neden bilinmemektedir (idiopatik). Etyoloji net olarak aydınlatılmış olmamakla beraber bazı enfeksiyon etkenleri (idrar yolarında ya da vajinada) rol oynuyor olabilir. Annenin beslenme bozukluğu, düşük sosyoekonomik düzey, karına gelen direk travmalar, sigara, servikal yetmezlik, rahmin aşırı gerilmesi (çoğul gebelik ya da polihidramnios), plasental anormallikler, amniosentez yapılması, rahim ağzına dikiş atılması (serklaj), rahime ait anomaliler gibi faktörler de EMR'nin muhtemel sebepleri arasındadır. Daha önceki gebeliklerde erken su gelme öyküsü olanlarda da risk artmıştır.

Anne adayları genelde zarların yırtıldığını aniden sıvı boşalması şeklinde fark ederler, bazı durumlarda zar rahimin üst kısımlarından yırtıldığında az miktarda idrar kaçırır tarzda hafif akıntılar olabilir. Bu tür şikayetler ile gelen gebelerde yapılan vajinal muayenede rahim ağzından sıvı kaçağının görülmesi ile tanı konur.

emr, pprom, hamilelikte su gelmesi
Resmi büyütmek için üzerine tıklayın

PPROM - EMR risk faktörleri:
- Düşük sosyoekonomik düzey
- Uterusun aşırı gerilmesi (çoğul gebelik, polihidramnios)
- Annenin aşırı zayıf olması (Düşük BMI)
- Kötü beslenme
- Sigara
- Konizasyon, serklaj gibi rahim ağzıa uygulanan cerrahi işlemler
- Preterm eylem tehtidi
- Daha önceki gebeliklerde preterm eyle veya EMR öyküsü
- Bakteriel vajinozis



Getirdiği riskler:
En önemli risklerden birisi EMR'nin doğumu başlatıcı ekisi olmasıdır. Her zaman olmasa da çoğu hastada sular geldikten 24 saat sonra doğum sancıları başlar. Bu yüzden suların gelmesi erken doğuma sebep olabilr. Erken doğum da bebeğe ait solunum sıkıntısı gibi diğer sorunlara sebep olacaktır.
İkinci önemli riskse artık fetusun etrafında onu koruyan zarlar yırtıldığı için fetusun ve rahim içinin enfeksiyona karşı açık hale gelmesidir. Enfeksiyon çoğu zaman gelişmez, bunun için anne yakından izlenir ve önlemek için gerekli antibiyotikler verilir. EMR sonucu ortaya çıkan enfeksiyona koryoamnionit adı verilir. Bu enfeksiyon bir yandan uterusa ve buradan anne adayının kanına geçerek annede ciddi enfeksiyonlara, öte yandan direkt yayılmayla fetusa ve fetusun kanına geçerek fetusta ciddi enfeksiyonlara yolaçabilir. Herhangi bir enfeksiyon kesinleştiğinde gebelik sonlandırılır.
Çok ani ve bol su gelmesi durumunda kordon sarkması olabilir ve kordon sıkışabilir, bu durum çok acil bir durumdur ve bebeğim ölümüne bile sebep olabilir. Su gelmesi sonrası bebeğin eşinde (plasenta) erken ayrılma (dekolman plasenta) olabilir.
Su gelmesine bağlı bebeğin suyu azalacağı için buna bağlı riskler gelişebilir. Suyu az olan bebeğin yüzünde ve kol-bacaklarında bir takın anomaliler şekil bozuklukları gelişebilir, akciğer gelişmesi geri kalabilir.

Tanı:
EMR tanısını koymak için hastanın anlattığı su gelme öyküsü dışında vajinal muayenede rahim ağzından su gelmesinin görülmesi önemlidir. Bunun dışında rahim ağzında ya da vajinada görülen sıvıdan yapılan ferning testi ve nitrazin testi gibi bazı testler bu sıvının bebeğe ait olup olmadığını anlamamızı sağlar. Vajinal sıvıda AFP ya da fetal fibronektin bakılarak yapılan testler de bu ayrıma yardımcı olabilir. Ultrasonda bebeğin suyunun azalmış olarak izlenmesi de tanıyı destekler.

Tedavi:
34 haftadan küçük gebeliklerde bebeğin akciğer olgunlaşmasını hızlandıracak tedaviler uygulanır ve gebeliğin durumu müsaitse bebeğin olgunlaşması için bir süre beklenebilir fakat 34 haftanın üzerindeki gebeliklerde bebek akciğerleri olgunlaşmış olduğu için su gelmesinin getireceği riskler genellikle göze alınmaz ve doğum amaçlanır. 24 saat içinde sancılar başlamaz ise antibiyotik tedavisine başlanır ve doğumun başlatılması maksadı ile suni sancı verilir.
Tedavide en önemli unsur antibiyotik ile enfeksiyonun önlenmesidir.


İlgili Konular:
- Gebelikte Su Gelmesi
- Preterm Eylem (Erken Doğum)
- Koryoamniyonit
Tamamını >>

GÜN AŞIMI GEBELİK (GEÇ DOĞUM) (GÜN GEÇMESİ)

HAMİLELİKTE ZAMANI GEÇMİŞ, ZAMANI DOLMUŞ, GÜNÜ DOLMUŞ, MİAD AŞIMI, GÜN AŞIMI DOĞUM, SÜRMATURASYON...

41 haftadan uzun süren gebeliklere gün aşımı, sürmatürite, postterm, miad geçmesi, postmatürite, gün geçmesi, günü dolmak gibi isimler verilir. Bu sınır bazı yerlerde 42 hafta olarak kabul edilir. Yaklaşık olarak tüm gebeliklerin %5'inde görülür.  Ortalama gebelik süresi insanoğlunda son menstrüel periodun ilk gününden itibaren 280 gün yani 40 haftadır.

Günaşımı tanısı koyulurken annenin söylediği son adet tarihi kadar eski ultrason ölçümlerinin güncellenmesi de (özellikle hamileliğin ilk 4 ayında girilen ultrasonlar) çok önemlidir.

Kimlerde daha sık rastlanır?
- Daha önceki gebeliğinde gün aşımı olanlar
- Gebenin annesinde veya kız kardeşinde gün aşımı hikayesi varsa
- İlk gebelik (nulliparite)
- Annede obezite olması
- Fetusta anensefali olması
- Fetusta adrenal hipoplazi olması
- X'e bağlı plasental sülfataz eksikliği (erkek fetusta olur sadece)

gebelik süresi, gün aşımı, preterm
Resmi büyütmek için üzerine tıklayın

Gün aşımının getirdiği riskler:
Plasentada dolaşım bozulmasına bağlı olarak oksijen ve besin maddelerinin yeterince taşınamaması sonucu fetal distres gelişebilir. Bu nedenle özellikle gün aşımı olan gebeliklerde, bebek hareketleri bir sağlık göstergesi olarak dikkatlice izlenmelidir. Oksijen yetersizliğinin artması fetusta mekonyum denen ilk dışkının yapılmasına neden olur. Bebek doğmadan amniyon sıvısı içine yaptığı bu ilk dışkı doğum sırasında ve hatta anne karnında bebeğin akciğerlerine kaçabilir. Mekonyum aspirasyonu denen bu durum bebekte ciddi sorunlara yol açabilir. Ayrıca gün aşımı doğan bebeklerin bir kısmı iri bebek olabilir. Bebeğin suyulma azalma (oligohidramnios) olabilir ve bu da kordon sıkışması gibi bazı riskleri arttırır.

Dismatürite (postmatürite) sendromu:
Postmatürite sendromu gün aşımı olan bebeklerin yaklaşık üçte birinde, aşırı uzamış gebeliklerde görülmektedir. Genellikle cilt altı yağ depolarının kaybı sonucu buruşuk, kuru ve çatlak bir deri, uzun tırnaklar, uzun saçlar, hipotoni, mekonyumla boyanmış sarı- kahverengi cilt ile karakterizedir. Bebekte ince uzun bir vücut yapısı, endişeli bakan gözler mevcuttur.

Tedavi:
42 hafta dolana kadar (bazı hastanelerde 41 hafta olarak da alınabilir bu sınır) yakın takip ile gebelik izlenmelidir. Bebek hareketlerinde azalma olup olmadığı takip edilir anne tarafından, ayrıca 40 haftadan itibarek 2-3 günde bir NST çekilir. Gerekirse ultrason ve başka testler de eklenebilir. Herhangi bir soruna rastlanmazsa takiplerde, 41 ya da 42 haftada doğum indüklenir. Normal doğum için obstetrik bir engel yoksa suni sancı ile doğum başlatılmaya çalışılır, eğer normal doğuma engel bir durum varsa (iri bebek, anne pelvisinin uygunsuzluğu vb.) bu durumda sezaryen ile gebelik sonlandırılır.

EK BİLGİLER:
- Günaşımına erkek bebek olan gebeliklerde daha sık rastlanır.
- Plasental sülfataz eksikliğinde günaşımı ve uzamış doğum eylemi meydana gelebilir. (Sadece erkek fetuslarda meydana gelir.)


İlgili Konular:
- Doğumun Gecikmesi (Soru Cevap Yorumlar)
- Gebeliğin Kaçıncı Haftasında Doğum Olur?
- Erken Doğum (Preterm Doğum)
Tamamını >>

DOĞUMA GİDERKEN ALINACAKLAR (DOĞUM ÇANTASI İÇİN GEREKENLER)

DOĞUMA GİDERKEN GÖTÜRÜLECEKLER
Doğum giderken gütürmeniz gerken malzemeleri hazırlamak için sancıların başlamasını veya doğum günlerinin yaklaşmasını beklemeyin. Bu malzemeleri doğumdan yaklaşık 1 ay önce hazırlamanız sizin yararınıza olacaktır.

Sizin için :
- Gecelik, pijama, emzirme sütyeni, terlik, iç çamaşırı
- Çorap (doğum sırasında ayaklar çok üşür
- Tarak, sabun, havlu, deodorant, şampuan, diş fırçası vb.
- Hastaneden çıkarken kullanmak üzere rahat giysiler
- Bol miktarda pet
- Islak mendil, havlu kağıt
- Nüfus cuzdanı, sağlık karnesi gibi belgeler
- Fotoğraf makinesi, kamera
- Kimi anneler çarşaf ve yastık kılıfını da kendisi götürmek ister

Bebeğiniz için :
- Çocuk bezi
- Atlet, fanila, kilot - Pamuklu rahat giysiler, zıbın
- Battaniye
- Çorap, eldiven, penye bere
- Bebek taşıma çantası

Doğuma giderken gebelik boyunca yaptırdığınız tahlilleri ve girdiğiniz ultrason raporlarını mutlaka yanınızda götürün, bunların doğumdan önce görülmesi gerekebilir bazen. Gebelik boyunca tahlillerinizi ve ultrason raporlarınızı, ultrason resimlerini bir dosyada düzenli biriktirmeniz iyi olacaktır.


İlgili Konular:
Doğumhanede Sizi Bekleyen Aşamalar
Sezaryen Öncesi Hazırlıklar Ve Yapılması Gerekenler
Normal Doğum Yapanlara Öneriler
Sezaryen Sonrası Öneriler ve Yapılması Gerekenler
Tamamını >>

DOĞUM SONRASI (POSTPARTUM) DEPRESYON VE PSİKOZ

Doğum sonrası 4 hafta içerisinde bir atak ortaya çıkarsa tanı konur. Doğum sonrası dönemle ilgili 3 depresif teşhis vardır.

Birincisi, annelerin yarısından fazlasında görülen, gebelikle ilgili en sık karşılaşılan psikiyatrik bozukluk olan “maternal melankoli”dir. Tipik olarak doğun sonrası 3. veya 4. günde başlar ve genellikle 1 haftadan az sürer. Karşılaşılan semptomlar ağlama atakları, uykusuzluk, depresif duygudurum, halsizlik, sinirlilik, baş ağrısı ve konfüzyondur. Bu durumu açıklayacak spesifik bir hormonal değişiklik gösterilememiştir.

İkincisi, bebeğin verdiği yorgunluk ve aileye yeni bir bireyin katılmasının verdiği zorluklar sık görülen bir şikayet kaynağıdır.Bu durum kendi kendine çözüme ulaşır.İlaç tedavisi gerekmez.

Üçüncü,daha nadir ama ciddi bir durum olan “postpartum depresyon“dur. Daha önce postpartum depresyon geçirenlerde, gebelik sırasında depresyon veya anksiyete geçirenlerde daha sık görülür. Semptomları: hasta günlerin çoğunda mutsuz olduğunun ifade eder yada çevresindekiler mutsuz göründüğünü söyler. Aktivitelere karşı ilgi azalması veya yapmaktan zevk almamak, belirgin kilo kaybı veya artışı, aşırı uyumak veya uyuyamamak, kendini değersiz, güçsüz, suçlu hissetmek, dikkatte azalma, intihar düşüncelerin varlıdır. Hastanın intihar riski taşıdığı düşünülürse 24 saat gözlem altında tutulabileceği bir psikiyatri kliniğine yatırılmalıdır. Depresyon için kullanılan ilaçlardan Trisiklik antidepresanlar ve SSRI lar güvenle kullanılabilir. İlaca yanıt vermeyen hastalarda elektrokonvulzif terapi uygulanabilir.

Doğum sonrası depresyonun en ciddi formu postpartum psikozdur. Çok nadirdir. Doğumların sadece %0,1-0,2 sinde görülür. Aniden başlayan delüzyonla kerekterizedir.Hasta deprese veya çok neşelidir. Tuhaf ,önceden yapmadığı davranışlar geliştirir. Halüsinasyonlar başlar, farkı duygulanımları bir arada gösterir. Bu aşamada hastanın tedavisi psikiyatri uzmanlarınca düzenlenmelidir.


İlgili Konular:
Gebelikte Psikolojik Sorunlar, Bozukluklar
- Gebelik Depresyonu
Tamamını >>

ÖLÜ DOĞUM - ANNE KARNINDA (RAHMİNDE) BEBEK ÖLÜMÜ

FETAL ÖLÜM (İNTRAUTERİN BEBEK ÖLÜMÜ)
Ölü doğum yapmak veya anne rahminde bebek ölmesi veya anne karnında bebek (fetus) ölümü veya anne karnında bebeğin kaybedilmesi veya intrauterin ex fetus (mort fetus) aynı anlamda kullanılan terimlerdir. Bebeğin doğduğu anda canlı olması ve doğumdan sonra ölmesi ise farklı bir durumdur, bu gruba dahil değildir.

Ölü doğum 20. gebelik haftasından sonra anne karnında ölen bebekler için kulllanılan bir terimdir ve yaklaşık 200 gebelikte bir görülür. 20. gebelik haftasında önce anne rahminde fetus ölümü gerçekleşirse buna ölü doğum veya rahim içinde bebek ölümü denmez, düşük denir. Eğer ölüm sırasında gebeliğin kaç hafta olduğu bilinmiyorsa bu durumda bebeğin kilosuna göre isimlendirilir. 500 gramın üzerindeki ölümlere ölü doğum denirken, 500 gramın altındakilere düşük denir.

Dünyada her yıl 3 milyondan fazla ölü doğum olmaktadır.

Ölü doğum sebepleri:
- Gebelik sırasında geçirilen (perinatal) enfeksiyonlar (Kızamıkçık, CMV, Toxo vb.)
- Preeklampsi ve tansiyon yüksekliği
- Gebelik sırasında kanama olması (plasenta previa)
- Dekolman plasenta (bebeğin eşinin ayrılması)
- Diabet
- Annenin yaralanması, kaza geçirmesi, travma
- Sepsis
- İkizden ikize transfüzyon sendromu
- Kordon kazaları, kordon sıkışması veya düğümlenmesi
- Uterin anomaliler (rahmin doğumsal anormallikleri)
- Kan uyuşmazlığı (Rh uygunsuzluğu)
- Hidrops fetalis (immun veya non-immun)
- Kordon sarkması
- Doğumla ilgili problemler
- Bebekte doğumsal (konjenital) anomaliler olması (Doğumsal kalp hastalıkları gibi)
- Bebekte kromozomal (genetik) anomaliler olması
- Gelişme geriliği
- Erken doğum ve suların erken gelmesi
- Bunların dışında diğer bazı sebepler ve sebebi bulunamayan ölü doğumlar olabilir.

Sebebi açıklanamayan ölü doğumlar: Anne karnında ölen bebeğin ölümünü açıklayabilecek herhangi bir sebep bulunamayan durumlardır. Bütün ölü doğumların yaklaşık %20 kadarının sebebi bulunamaz. Ölü doğum olayını açıklayacak anneyle ilgili bir hastalık veya bebekle ilgili bir anomali veya başka bir durum yoktur.

Ölü doğumla (intrauterin ölü fetus) ile ilgili risk faktörleri:
Aşağıdaki durumların olduğu gebeliklerde ölü doğum olma riski daha fazla görülmektedir.
- Anne yaşının fazla olması (35'den fazla) veya çok genç olması (adolesen gebelik)
- Multiparite
- Annenin fazla kilolu olması (obezite)
- İkiz ve üçüz (çoğul) gebelikler
- Annenin sigara kullanması
- Daha önce ölü doğum yapmış olmak, kötü öbstetrik öykü
- Annede yüksek tansiyon, şeker hastalığı, guatr, böbrek hastalıkları, SLE ve diğer sistemik hastalıklar olması
- Annede trombofili (pıhtılaşma bozuklukları) olması
- Gebelik kolestazı
- Trombofili
- IUGR, oligohidramnios, polihidramnios
- Yardımcı üreme teknikleri (ART)
- Günaşımı
- Annenin uyuşturucu madde kullanması

Anne karnında bebeğin öldüğünün tespit edildiği durumlarda bir an önce bebeğin normal doğumla veya sezaryenle doğurtulması amaçlanır. Ölmüş olan bebeğin anne karnında uzun süre kalması anne kanına bazı maddelerin (tromboplastin) geçmesine sebep olabilir ve annede kanama-pıhtılaşma bozukluğuna (DIC- Dissemine intravasküler koagulasyon) sebep olabilir.

Yukarıda anlatıldığı gibi 20 haftadan önce anne karnında ölüm olması ölü doğum olarak sınıflandırılmaz ve bunlar düşük grubuna girer. Dolayısıyla bu durumda küretaj yoluyla rahim içerisi boşaltılır.

Anne karnında sürekli erken aylarda fetusun ölmesi ve tekrarlayan düşükler olması "tekrarlayan gebelik kayıpları" olarak adlandırılır ve ayrı bir konu olarak anlatılmıştır, buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz.


EK BİLGİLER:
- Sfiliz anne karnında fetal ölüme en sık sebep olan enfeksiyon ajanıdır. Viral ajanalardan en sık görüleni Parvovirüs-B19'dur.


İlgili Konular:
- Hamilelikte Bebeğin Kalp Atımının Olmaması (Soru Cevap Yorumlar)
Tamamını >>

HAMİLELİKTE BACAK KRAMPLARI

GEBELİKTE  BACAK KRAMPLARI, BACAK AĞRISI
Gebelerde bacaklarda kramp hissi sık rastlanan yakınmalardan biridir.
Bacak kramplarının gebelikde serum kalsiyumunun azalması , fosforun artmasına bağlı olduğu sanılmaktadır o yüzden tedavide fosfor içeren gıdaların (süt gibi) azaltılıp kalsiyum alımının arttırılması önerilmektedir. Bunun için doktorunuz kalsiyum ve magnezyum içeren ilaçlar önerebilir. Ayrıca fosforu tutan mide şuruplarının yemeklerden önce içilmesi ile fosfor emilimi azaltılabilir.

Masaj , ısıtma ve germe gibi hareketlerin faydası olabilir. Yürürken veya gerinirken başparmaklarınızı ileri doğru uzatmayınız. Bu bacak arkasında şiddetli krampları uyarabilen bir harekettir. Yürürken daima topuk ile yere temas ediniz.

Gebelikte bacaklarda kramp ve kasılma neden olur?
Hamilelerde bacaklara kramp girmesi sık görülen şikayetlerden birisidir ancak kesin sebebi net olarak bilinmemektedir.

Krampların oluşmasında etkili olduğu tahmin edilen bazı faktörler şunlardır:
- Magnezyum eksikliği, kalsiyum eksikliği, fosfor fazlalığı gibi mineral değişiklikleri
- Rahmin büyümesine ve ağırlaşmasına bağlı bacaklara binen yükün artması
- Büyüyen rahmin bacaklardan gelen toplar damarlara bası yapması
- Büyüyen rahmin bacak sinirlerine bası yapması
- Bacaklarda şişkinlik, ödem ve kilo alımına  bağlı yağ birikmesi

Yukarıda sayılan nedenler daha çok ayakta dururken karnın ağırlık yapmasına bağlı gibi görünmesine rağmen bacak krampları sıklıkla geceleri görülür. Anne adayını gece uyurken bile aniden uyandırabilecek ve rahat uyumasını engelleyecek şekilde sık olabilir.

hamilelikte bacak ağrısı, kramp
Resmi büyütmek için üzerine tıkla

Önlenmesi:
Hamilelikte krampları azaltmak için öneriler:
- Uzun süre bacak bacak üzerine atarak oturmaktan kaçının.
-Gündüz ve gece yatmadan önce bacak kaslarını iyice uzatarak gerdirin.
- Otururken, televizyon izlerken, yemek yerken bacaklarınızı hareketsiz bırakmayın. Ayak bileğinizi ve ayak barmaklarınızı çevirin, hareket ettirin.
- Her gün yürüyüş yapın.
- Kendinizi çok yormayın.
- Dinlenmek için uzandığınızda sol yanınıza doğru yatın.
- Gün içerisinde bol bol su için.
- Uyumadan önce bacaklarınıza hafif sıcak ılık su ile masaj yapın.
- Hamilelik dönemine uygun ayakkabılar kullanın.

Bacaklarda ağrı ve uyuşma:
Hamilelerde bacaklarda kramp dışında ağrı ve uyuşma da nadiren olabilmektedir. Ayakta çok durmak ve fazla kilo almak bunda önemli bir etkendir. Bu durumda hangi bölüme başvurulmalıdır? Öncelikle kadın doğum uzmanınıza başvurmanız uygun olacaktır, kadın doğum uzmanınız gerekli görürse ortopedi veya nöroloji gibi bölümlerle konsültasyon yapacaktır. Nadiren bacakta sinir sıkışması nedeniyle uyuşma, karıncalanma, yanma batma hissi, iğnelenme, kas çekilmesi, istemsiz kasılmalar gibi belirtiler meydana gelebilir.

Tedavi:
Bacak krampları için en etkili tedavi yukarıda anlatılan önlemlerdir. Bazen bacak kramplarını azaltmak için magnezyum veya kalsiyum ilaçları verilmektedir ancak birçok araştırma bu ilaçları alanların şikayetlerinde hiçbir değişiklik olmadığını göstermiştir. Doktorunuza danışmadan hiçbir ilaç kullanmamalısınız.

İlgili Konular:
- Gebelikte Bel ve Sırt Ağrısı
Tamamını >>

GEBELİKTE (HAMİLELİLKTE) UÇAK, OTOMOBİL, OTOBÜS YOLCULUĞU

HAMİLELİK SIRASINDA YOLCULUK

Gebelikde en iyi yolculuk zamanı 14-28 hafta arasıdır. Bu dönemde erken gebelik sorunları çoğunlukla ortadan kalkmıştır. Daha sonraki dönemlerde ise hareket etmek ve uzun süre oturmak zordur, ayrıca erken doğum riskleri de artmıştır.

Otomobil veya OtobüsYolculuğu:
Günde 5-6 saatten fazla yolculuk yapmayınız. Otomobilde mutlaka emniyet kemerini takınız ve koltuğunuzu ön panelden mümkün olduğunca uzaklaştırınız. Hava yastığını devreden çıkarmayınız. Emniyet kemeri rahimin üzerinde durmamalıdır, bir kolu kalça hizasında alttan geçirilmelidir diğer kolu da göğüslerin arasından geçecek şekilde takılmalıdır.

Yolculuk sırasında en azından 2 saatte bir 5 dakika yürümeye çalışınız. Bu bacak damarlarınızda pıhtı oluşmasını ve şişmeleri engelleyecektir. Yanınızda mide bulantılarına karşı hafif atıştıracak şeyler (kraker gibi ) bulundurunuz.

Uçak Yolculuğu:
Gebelikte bir sakıncası yoktur. Doktorunuz özel bir sakınca veya kanama gib bir durum belirtmemişse ilk aylar dahil uçak yolculuğu yapılabilir. Çoğu hava yolları doğuma 1 ay kalana kadar gebelikte yolculuğa izin verir. Havaalanlarındaki metal dedektörlerden korkmayınız. Bunların bebeğinize veya size zararı yoktur. Uçakta sürekli emniyet kemeri takılı olmalıdır. Bol sıvı almak faydalı olabilir. Bacaklarınızı arada sırada harket ettirmek de hareketsizliğe bağlı damar tıkanıklığını önlemek açısından önemlidir.

Uçak firmaları genellikle 28 haftadan büyük gebelikleri doktor raporu olmadan kabul etmezler, 36 haftadan sonra rapor olsa bile kabul etmezler.

Uçak yolculuğı sırasında maruz kalınan kozmik radyasyon bebeğe zarar verebilecek dozun (20 millisievert - 2 rem) çok altındadır.

Gebelikte uçak yolculuğunun sakıncalı olabileceği durumlar:
- Erken doğum riski yüksek olduğu tespit edilen gebelikler
- Gebelikte tansiyon yüksekliği
- Gebelikte kanama
- Orak hücreli anemisi olanlar
- Önemli kalp hastalığı (siyanotik) olanlar


İlgili Konular:
- Gebelikte Araba Yolculuğu
- Gebelikte Araba Kullanmak
- Gebelikte Emniyet Kemeri Takılmalı mı?
Tamamını >>

MENOPOZ - OSTEOPOROZ

Tamamını >>

İNFERTİLİTE (KISIRLIK)

KISIRLIK
İnfertilite (Kısırlık)
Açıklanamayan İnfertilite (Nedeni Bilinmeyen Kısırlık)


TÜP BEBEK


İNFERTİLİTE İLE İLGİLİ DİĞER KONULAR
Tamamını >>



UYARI: Sitedeki bilgiler hastalıkların tanı ve tedavisinde kullanılmamalıdır.
Yazıların her hakkı saklıdır, izinsiz kullanılamaz. devamı >>

"Gebelik ve kadın hastalıkları konusunda ayda 1 milyondan fazla ziyaretçi sayısı ile en çok tıklanan, en geniş içerikli site"