GEBELİK

GEBELİK
Gebeliğin Oluşumu
Gebelik Belirtileri
Gebelik Testi (Hamilelik Testi)
Ovulasyon (Yumurtlama) Testi
Gebelik Takibi
Gebelikte Kullanılan İlaçlar
Gebelikte Ultrason
Gebelikte Vücutta Değişiklikler
Cinsiyet Testi
Bebeğin Cinsiyetini Seçmek Mümkün Mü?
Gebelikte Bitkisel Çaylar, Bitkisel İlaçlar
Gebelikte Çikolata Yemek
Gebelikte Kafein (Kahve, Çikolata v.b)
GEBELİKTE GÖRÜLEN ŞİKAYETLER


GEBELİK İLE İLGİLİ PROBLEMLER
Bebeğin Boynuna Kordon Dolanması


GEBELİK VE ÇEŞİTLİ HASTALIKLAR
Gebelikte Tansiyon Yüksekliği (Preeklampsi - Eklampsi)
Gebelikte Diabet (Şeker Hastalığı)
Gebelikte Myom
Gebelikte Yumurtalık (Over) Kistleri
Gebelikte Anemi (Kansızlık)
Gebelikte Baş Ağrısı ve Migren
Gebelik ve Kan Hastalıkları
Gebelik ve Kalıtsal Trombofililer (Pıhtılaşma Bozuklukları)
Gebelik ve Kalp Hastalıkları
Gebelikte Troid Hastalıkları - Guatr
Gebelik ve Astım
Gebelik ve Epilepsi (Sara Hastalığı)
Gebelik İntrahepatik Kolestazı (Gebelik Kaşıntısı)
Gebelikte Apandisit
Gebelikte Safra Kesesi İltihabı (Kolesistit)
Gebelik ve SLE
Gebelikte Diş Bakımı ve Diş Hastalıkları
Gebelikte Kemoterapi ve Radyoterapi
Gebelikte Görülen Kanserler
Gebelikte Annenin Böbreklerinde Genişleme Olması (Hidronefroz)


GEBELİKTE TORCH VE DİĞER ENFEKSİYON HASTALIKLARI
Gebelik ve Hepatit (Sarılık)
Gebelik ve Kızamıkçık (Rubella)
Gebelik ve Kızamık
Gebelik ve Kabakulak
Gebelik ve Su Çiçeği, Zona
Gebelik ve Toksoplazma
Gebelik ve CMV (Sitomegalovirüs)
Gebelik ve Genital Herpes (Uçuk)
Gebelik ve Genital Siğil (Kondilom)
Gebelik ve AIDS
Gebelik ve Listerya
Gebelik ve Brusella
Gebelik ve Grip - Üst Solunum Yolu Enfeksiyonları
Gebelikte Nezle ve Soğuk Algınlığı
Gebelikte Domuz Gribi ve Aşısı
Gebelik ve İdrar Yolu Enfeksiyonu
Gebelikte İshal ve Dizanteri
Gebelikte Besin (Gıda) Zehirlenmesi


GEBELİKTE YAPILAN TESTLER
Down Sendromu
Fetal Cerrahi


DÜŞÜK- KÜRETAJ- BOŞ GEBELİK- MOL GEBELİK- DIŞ GEBELİK
Kürtaj
Kürtajın Riskleri Nelerdir?
Kürtaj Sonrasında Kanama, Ağrı, Adet Düzensizliği ve Diğer Şikayetler
Kürtaj Hakkında En Çok Merak Edilen Sorular
Kürtajdan Sonra Adet Görme ve Adet Gecikmesi
Düşük
Tekrarlayan Düşükler (Reküren Abortus)
Boş Gebelik (Blighted Ovum)
Kimyasal Gebelik (Sessiz Düşük)
Mol (Üzüm) Gebeliği
Düşük Hapı , Düşük İğnesi (?)
Servikal (Rahim Ağzı) Yetmezlik
Dış Gebelik (Ektopik Gebelik)
Servikal Gebelik (Rahim Ağzı Gebeliği)



>>> Gebelik ve Doğum Konusunda En Sık Sorulan Sorular
Tamamını >>

RAHMİN TERS DURMASI (RETROVERT UTERUS)

RAHMİN TERS (GERİYE DÖNÜK) DURMASI

Uterus yani rahim dik pozisyonda veya öne doğru veya arkaya doğru olabilir. Kadınların yakşalık %70-80'inde rahim öne doğru durur, %20'sinde ise arkaya doğru durur. Daha az görülmesi bunun anormal bir
durum yada hastalık olduğu anlamına gelmez, normal bir durumudur.

Alttaki şekilde kesik çizgilerle izlenen öne dönük rahim (antevert uterus), kırmızı boyalı izlenen ise arkaya dönük rahim (retrovert uterus)'dur.

Nedenleri:
Kadınların çoğundan bu durum genetiktir yani yapısal olarak rahim bu pozisyondadır, tamamen normal bir durumdur. Bazı kadınlarda ise rahmin arkaya dönük olmasına neden olabilecek bazı durumlar saptanabilir. Bu tür durumlar saptanmadığı sürece rahmin arkaya dönük olması normal bir vücut değişkenliği olarak kabul edilir ve herhangi bir sakıncası olmadığı için bir tedavi de gerektirmez.
Gebelikte rahmi yerinde tutan bağlarda gevşeme olacağı için doğumdan sonra uterus geriye dönük bir pozisyon alabilir.
Menopozdan sonra da rahmin yerinde tutan bağlar gerginliğini kaybeder ve rahim geriye dönük pozisyonda olabilir.
Rahim etrafında karında geçirilen bazı enfeksiyonlar (pelvik enflamatuar hastalık, PID) veya endometriozis veya geçirilmiş ameliyatlar gibi yapışıklık yapabilen faktörler de bu duruma neden olabilir.
Rahime yakın bulunan karında içerisindeki bazı kitleler veya kistler de rahmi geriye doğru iterek bu duruma sebep olabilir.

Belirtiler:
Yukarıd anlatıldığı gibi sebep olan bir hastalık yoksa yapısal olarsak rahim geriye dönükse bu genellikle bir şikayete sebep olmaz. Nadiren ilişki sırasında veya adet sırasında ağrı gibi şikayetler yaratabilir.
Nadiren sırt ağrısı, tampon kullanırken ağrı oluşması gibi şikayetler de olabilir.

Tanı:
Rahmin hangi pozisyonda olduğu muayenede hasta şişmaz değilse çoğunlukla anlaşılır. Ultrasond da rahmin pozisyonu öne yada arkaya doğru olduğu izlenebilir.

Tedavi:
Muayenede retrovert uterus saptanması durumunda buna sebep olabilecek yukarıda anlatılan hastalıklardan birisi varsa (endometriozis gibi) bunun tedavisi yapılmalıdır fakat çoğunlukta olduğu gibi bir nedeni olmadan geriye dönük saptanan uteruslarda herhangi bir tedavi gerekemez.
Dizleri göğüse çekerek yapılan egzersizler rahmi normal pozisyonuna doğru iterek şikayetlerde geçici bir rahatlama sağlayabilir.
Vajina içeisine yerleştirilen pesser denen aletler retrovert uterusa bağlı şikayetleri azaltmak için denenmişlerdir. Fakat çok etkili olamamıştır.
Arkaya dönen uterusu normal pozisyonuna getirmek için bazı ameliyatlar da denenmiştir fakat günümüzde kesinlikle yapılmayan ameliyatlardır.

Rahmin arkaya dönük olması kısırlığa neden olur mu?
Retrovert uterus saptanan pek çok kadın bu durumdan endişe eder fakat rahmin geriye dönük olması herhangi bir şekilde kısırlığa (infertiliteye) sebep olmaz. Bu kadınlarla rahmin öne dönük olduğu kadınlar arasında gebelik açısından bir fark saptanmamıştır. Rahmi geriye dönük bir kadının gebe kalmasında problem varsa bunun sebebi başka bir patolojidir, araştırılması gerekir.

Rahmin arkaya dönük olması normal doğuma engel olur mu?
Engel olmaz. Gebeliğin ilk aylarından sonra rahim büyüdükçe geriye dönük olma durumu düzelir ve rahmi önek dönük hastalarda olduğu gibi düz pozisyona gelir.


İlgili Konular:
- Uterin İnkarserasyon
Tamamını >>

OVER KİST TORSİYONU (YUMURTALIK DÖNMESİ, BURKULMASI)

YUMURTALIĞIN KENDİ ETRAFINDA DÖNMESİ, BURKULMASI
Yumurtalıklar (overler) rahmin her iki tarafında bağlarla rahime ve karın yan duvarına tutunan organlardır. Yumurtalığın kendi etrafında dönmesi yani burkulması (boğulma) olayına over torsiyonu denir. Yumurtalık kendi etrafında döndüğüne tutunduğu bağlar da döner ve burkulur, bunun sonucunda bu bağların içerisinde bulunan kan damarları tıkanır veya kan akımı güçleşir. Genellikle tek overde olur. Jinekoloji acil hastalıklar içerisinde 5. sırada gelir ve sık görülenlerden birisidir.

Nedenleri:
Over torsiyonu tamamen normal bir overde olabilir fakat bazen overde bulunan bir kist veya tümör (dermoid tümör) bu torsiyona eğilim yaratabilir. (Torsiyone over kisti)
Yumurtalık ile rahim arasında uzanan bağın uzun olması da torsiyona eğilim yaratabilir.
Gebelik sırasında vücutta bulunan bağların, dokuların gevşekliği ve elastikiyeti arttığı için over torsiyonu daha kolay gerçekleşebilir.
İnfertilite (kısırlık) tedavisi görenlerde de yumurtalıkların aşırı büyümesine veya üzerinde oluşan kistlere bağlı olarak over torsiyonu riski artar.
Doğuştan tüplerin uzun ve büyük olması erken yaşlarda over torsiyonu gelişmesine sebep olabilir.

Belirtiler:
Over torsiyonunda karnın alt tarafında ve klasık bölgesinde ani başlayan hassasiyet ve çeşitli derecelerde ağrı gelişir. Ağrı bazen hafif, bazen çok şiddetli olabilir. Ağrı şikayetine bulantı ve kusma da eşlik edebilir. Ateş olabilir. Ağrı hareketle artış gösterebilir.
Bazı durumlarda tam bir torsiyon olmaz. Yumurtalık hafifçe kendi etrafında döner ancak daha sonra kendiliğinden eski durumunu alır. Böyle bir durumda zaman zaman gelen ve kendiliğinden geçen çok şiddetli karın ağrısı görülür. Bu durum semi-torsiyon olarak adlandırılır.

Tanı:
Over torsiyonunda tanıda muayeneden sonra ultrasonografi en faydalı araçtır.
Ultrasonografide normalden büyük bir yumurtalık veya bu yumurtalık üzerinde bazen bir kist görülebilir. Doppler ultrasonografi torsiyone olmuş overe kan akımında azalma veya tamamen kesilme olduğunu gösterebilir.
Tomografi ile büyümüş bir over veya kitle görülebilir.Over torsiyonun kesin tanısı laparoskopi ile direkt gözlenerek konur.

Komplikasyonları:
Over torsiyonu nadiren aşağıdaki durumlara sebep olabilir.
- Enfeksiyon
- Peritonit
- Sepsis
- İç genital organlarda yapışıklıklar
- Kronik kasık ağrısı
- İnfertilite (kısırlık) nadiren oluşabilir.

Tedavi:
Over tosiyonunun tedavisi cerrahidir. Ne kadar erken tanı ve tedavi edilirse o kadar iyidir. Çünkü zaman geçtikçe torsiyone olmuş overe kan gitmemesinden dolayı o overde nekroz yani doku ölümü artar hatta over tamamen alınması gerekecek kadar kötü duruma gelebilir.
Eğer ameliyattaki görüntü kısa süre önce torsiyone olmuş ve fazla nekroz gerçekleşmemis bir overi düşündürüyorsa over alınmadan sadece döndürülerek eski haline getirilebilir ve tekrar dönmemesi için etraftaki dokulara dikilebilir. Fakat bunlar ileride tekrar torsiyon olmayacağını garanti edemez, tekrar torsiyon gelişebilir.
Fazla nekroz (doku yıkımı) gelişmiş izlenimi veren, büyük, şişmiş, ödemli görünen overler ameliyatta tekrar alınmak zorundadır (salpingo-ooferektomi: over ve tüpün birlikte alınması.) Tek yumurtalığı alınan bir kadında kalan tek yumurtalığın üreteceği hormon daha az olacağı için her zaman olmasa da bazen erken menopoz gelişebilir veya infertilite (kısırlık) gelişebilir.


İlgili Konular:
- Yumurtalık Kistleri
- Yumurtalık Kisti Yırtılması, Patlaması (Rüptür)
 - Yumurtalık veya Tüplerin Alınması
- Tek Yumurtalıkla Veya Tek Tüple Gebelik Olabilir mi?
Tamamını >>

MAKAT GELİŞ, MAKAT DOĞUM (BEBEĞİN TERS DURMASI)

BEBEĞİN MAKATININ ÖNDE OLMASI
Bu durum normalde doğum kanalına başı ile giren bebeğin anormal olarak kalçası veya bacaklarıyla girmesidir. Yani normalde anne karnında bebeğin başı aşağıda olması gerekirken poposu aşağıda ise buna makat geliş (makat prezentasyon) denir. Gebeliğin ilk aylarında ve orta aylarında ters durduğu görülen bebekler çoğunlukla son aya kadar döner ve düz pozisyona gelirler. Makat geliş, doğum zamanı yaklaşmış gebelerin %3-4`ünde gözlenir.

Sebepleri, risk faktörleri:
- Prematürite en önemli risk faktörüdür.
- Polar plasentasyon (Plasenta previa veya fundusta yerleşim)
- Oligohidramnios
- Polihidramnios
- Miyotonik distrofi
- Konjenital anomaliler (Hidrosefali, anensefali)
- Kromozomal anomaliler (Trizomi 21, 28, 13)
- İkiz, üçüz gebelik
- Grand multiparite (5'ten fazla doğum yapmış olmak)
- Daha önce makat doğum yapmış olmak
- Uterin anomaliler
- Pelvik tümörler

makat geliş, makat prezentasyon
Resmi büyütmek için üzerine tıklayın

Makat gelişinin kalça ve ayak durumuna göre 3 tipi vardır: Saf makat=en çok görülen tiptir , tam makat, ayak geliş.

Doğumdan önce yapılan ultrasonlarda bu durum anlaşılabilir. Eskiden makat geliş izlenen bebekleri doğumdan önce baş aşağı çevirmek için "eksternal sefalik versiyon" denen yöntem uygulanırmış fakat günümüzde uygulanmamaktadır çünkü bebeğe zarar verme riski çok fazladır.
Makat geliş olan gebelikler çeşitli kriterler göre normal yada vajinal yoldan doğurtulabilmektedirler. Her zaman aşağıdaki kriterler yeterli olmayabilir, her doğumda olduğu gibi annenin muayenesi ve ultrason değerlendirmesi kararı belirler. Günümüzde makat geliş saptanan bebekler çoğunlukla sezaryenle doğurtulmaktadır, bazen risk saptanmadığında özellikle daha önce doğum yapmış bayanlarda normal doğum yaptırılmaktadır.

Normal (vaginal) doğum şu durumlarda önerilmektedir:
Saf makat tipinde, 34 haftanın üstünde olanlar gebelikler, tahmini doğum ağırlığı 2000-3500gram arasında ise, bebeğe ait doğumsal hastalık yok ise, doğum eylemi ilerlemiş ise, anne pelvisi dar değilse.

Makat doğumlarda Pinard manevrası, Mauriceau manevrası, Modifiye Praque manevrası gibi çeşitli manevralar uygulanabilmektedir.

Sezaryen şu durumlarda önerilir:
Tam makat gelişi, ayak geliş, erken doğum, iri bebek, ciddi IUGR, başın hiperekstansiyonda olması, pelvik darlık

Makat doğumun (ters doğum) komplikasyonları, riskleri:
Bebeğin ters durması halinde normal gebeliklere göre artan bazı riskler ve tehlikeler aşağıda sıralanmıştır, bu tehlikeler makat gelen yani ters olarak doğan bebeklerin hepsinde gerçekleşmez sadece risk artışı söz konusudur.
- Kordon sarkması
- Zor doğum (Distosi)
- Sezaryen oranında artma
- Doğum kanalında laserasyon
- Uterin atoni
- Fetusta humerus, klavikula, femur kırığı
- Brakial pleksus yaralanması
- Fetusta testis hasarı, beyin hasarı, intrakranial kanama, asfiksi

Gebelikte bebeğin ters durması nasıl anlaşılır?
Anne adayının kendisinin bunu anlaması mümkün değildir. Bebeğin makatı mı kafsı mı aşağıda anlamak için ultrason yapılması yeterlidir. Ultrason muayenesi kadar net bilgi vermese de elle alttan muayene ile de anlaşılabilir bazen.

Ters duran bebek nasıl döner?
Hamilelikte anne karnında ters duran bebeklerin önemli bir kısmı ilerleyen aylarda kendiliğinden düzelir. Bebeğinn düzelemesi için annenin veya doktorun yapabileceği bir şey yoktur, bebek kendi kendine dönebilir. Bebeği düzeltmek için yani baş aşağı dönmesi için anne karnına baskı uygulanması, tehlikeli hareketler yapılması sakıncalıdır. Gebelik ayları ilerlerdikçe bebek daha fazla büyüdüğü için rahim içerisinde alan daralır bebeğin dönme şansı azalır, yine de gebeliğin son günlerinde dahi dönen bebekler olabilmektedir.

Bebeğin ters gelmesi halinde ne yapmalı?
Gebelikte başka bir problem yoksa gebelik takiplerine düzenli devam etmek ve bebeğin dönüp dönmmesine göre doktorunuzla birlikte doğum şekli hakkında görüşmek dışında yapılabilecek bir şey yoktur.

Ters duran bebekler ne zaman doğar?
Hamilelikte bebeğin ters durması doğum süresini değiştirmez. Ters duran bebeklerin erken veya geç doğma riski daha fazla değildir, ortalama doğum süresi düz duran bebekler ile aynıdır. Ters gelen bebeklerin de çoğu 37-40 hafta arasında normal doğum veya sezaryen ile dünyaya gelir. 37 haftadan önce doğum gerçekleşmesine erken doğum denir. Gün geçmesi (gün aşımı) 41-42 haftanın dolmasına rağmen sancıların başlamamasına denir, bu durumda aynı düz duran bebeklerdeki uygulamalar geçerlidir, ancak makat gelen bebeklerin gün geçmesi halinde sezaryen ameliyatı ile doğurtulmaları daha olasıdır.



İlgili Konular:
- Bebeğin Ters Durması (Makat Geliş) - Video İzle
- Bebeğin Kafasının Ters Durması
- Distosi (Zor Doğum)
- Malprezentasyonlar
- Alın Geliş
- Yüz Geliş
Bebeğin Yan Durması (Transvers Situs)
Tamamını >>

DOĞUM İZNİ VE SÜT İZNİ

Gebelik izni ve süt izni ile ilgili kanun maddesi şu şekildedir:

MADDE 74. Kadın işçilerin doğumdan önce sekiz ve doğumdan sonra sekiz hafta olmak üzere toplam onaltı haftalık süre için çalıştırılmamaları esastır. Çoğul gebelik halinde doğumdan önce çalıştırılmayacak sekiz haftalık süreye iki hafta süre eklenir. Ancak, sağlık durumu uygun olduğu takdirde, doktorun onayı ile kadın işçi isterse doğumdan önceki üç haftaya kadar işyerinde çalışabilir. Bu durumda, kadın işçinin çalıştığı süreler doğum sonrası sürelere eklenir.

Yukarıda öngörülen süreler işçinin sağlık durumuna ve işin özelliğine göre doğumdan önce ve sonra gerekirse artırılabilir. Bu süreler hekim raporu ile belirtilir.Hamilelik süresince kadın işçiye periyodik kontroller için ücretli izin verilir. Hekim raporu ile gerekli görüldüğü takdirde, hamile kadın işçi sağlığına uygun daha hafif işlerde çalıştırılır. Bu halde işçinin ücretinde bir indirim yapılmaz. İsteği halinde kadın işçiye, onaltı haftalık sürenin tamamlanmasından veya çoğul gebelik halinde onsekiz haftalık süreden sonra altı aya kadar ücretsiz izin verilir. Bu süre, yıllık ücretli izin hakkının hesabında dikkate alınmaz. Kadın işçilere bir yaşından küçük çocuklarını emzirmeleri için günde toplam birbuçuk saat süt izni verilir. Bu sürenin hangi saatler arasında ve kaça bölünerek kulllanılacağını işçi kendisi belirler. Bu süre günlük çalışma süresinden sayılır.
------------

Doğum öncesi izne ayrılmak için 32 haftanın dolmuş olması gerekir. Yani 31 hafta ... günlük iken izne ayrılamazsınız , 32 hafta 0 günlük iken ayrılabilirsiniz.


İlgili konular:
- Gebelik sırasında çalışma ve iş koşulları
Tamamını >>

DOWN SENDROMU (TRİZOMİ 21)

Down Sendromu ya da mongolizm zeka ve gelişme geriliğine neden olan bir kromozom anomalisidir. Trizomi 21 veya mongol çocuk da denilmektedir. Mongol denmesinin nedeni yüz yapısının asyadaki Mongol ırkını andırmasındandır.

Down sendromu, normalde her insanda 23 çift olan kromozomlardan 21. kromozomun 3 adet olmasıdır. Yaklaşık olarak 1000 canlı doğumda 1 oranında görülür.

Yeni doğduğunda düz bir yüz profili, basık nasal köprü, küçük burun, kulak şeklinde anormallik, avuç içinde gözlenen tek ve derin bir çizgi, birinci ve ikinci ayak ayakparmağı arasında normal dışı boşluk, dilin ağız büyüklüğüne oranla daha geniş olması tipiktir.

Down sendromlu çocukların resimde görüldüğü gibi klasik bir yüz görüntüsü vardır. Baş normalden küçüktür. Yüz profilden düzleşmiştir, dil büyüktür ve dışardadır. Ortalama zeka geridir (IQ 25-50). Erişkin yaşa ulaştıklarında zeka yaşı olarak 8-10 yaşındaki bir çocuğun kapasitesine ancak erişebilir. Genel olarak erişkin dönemde başkalarına bağımlı olarak yaşayabilirler. Özel eğitime ihtiyaç duyarlar.

Tanı:
Down sendromu gebelikte tanınabilir. Ultrasonografi ile veya üçlü , dörtlü veya ikili  test ile Down sendromundan şüphelenilen gebeliklerde kesin tanıyı koymak için amniyosentez veya diğer prenatal genetik tanı yöntemleri uygulanarak bebeğin kromozom tetkiki yapılır. Down sendromu saptanmışsa aile isterse 24. haftaya kadar yasal olarak gebelik sonlandırılabilir. Bu konuda karar ailenindir.

Genel anlamda anne yaşı arttıkça Down sendromlu bebek doğurma riski artar. Aşağıdaki tabloda belli yaş aralıklarındaki annelerde down sendromu bebek doğurma riski izlenmektdir:



Down sendromlu çocuklarda görülebilen problemler:
- Doğuştan kalp anomalileri bu çocuklarda sıklıkla görülür. Erken yaşta ölüm çoğunlukla kalp anomalileri nedeni iledir.
- Mide-barsak sistemine ait anomalilerden özofagus atrezisi, (yemek borusu tıkanıklığı) duodenal atrezi (oniki parmak barsağı tıkanıklığı) down sendromunda sıkça görülür. Bu anomaliler nedeni ile yaşamın ilk günlerinde cerrahi girişime ihtiyaç duyabilirler.
- İlerleyen yaşlarda lösemi (kan kanseri) ve Alzheaimer hastalığı sıklığı normale göre artmıştır.
- Akciğer enfeksiyonu ve sinüzite yatkınlık vardır.

Yaşam süresi ne kadardır?
Ortalama yaşam süresi 55 yıldır. Bazı down sendromlu insanlar kalp vb. problemleri nedeniyle erken yaşta kaybedilse de bazıları 70-80 yaşına kadar yaşayabilirler.


EK BİLGİLER:
- İnsanda en sık görülen sex kromozom anomalisi Klinefelter sendromudur (47, XXY). Klinefelter sendormunda zeka çoğunlukla normaldir. Anomali artışı yoktur. Klinefelter sendromunda fazla olan bir adet X kromozomu %50 anne, %50 baba kaynaklıdır.
- Down sendromunda en sık görülen kalp anomalilerinden birisi endokardiyal yastıkçık defektidir.
- Down sendromunda en sık gçrülen gastrointestinal sistem anomalilerinden birisi deudonal atrezidir ve duedonal atrezi ile en çok ilşkili olan sendrom down sendromdur.
- Canlı doğumlarda en sık görülen anöploidi Trizomi 21'dir. Canlı doğumlarda en sık görülen kromozomal bozukluk trizomiler değildir, yapısal kromozomal anomalilerdir.
- Down Sendromlu kadınlar çoğunlukla gebe kalıp doğum yapabilme yeteneğine sahiptir, çocuklarının Down sendromu olma ihtimali 1/3'dür. Down Sendromlu erkekler hemen her zaman sterildir, yani bebek sahibi olma şansları yoktur.


İlgili Konular:
- Gebelikte Down Sendromunda Ultrason Bulguları
- Trizomi 18 (Edwards Sendromu)
- Turner Sendromu (45, XO)
- Doğum Öncesi Tarama Testleri
- İleri Yaşta Hamilelik
Tamamını >>

KIZLIK ZARI (HYMEN)

Kızlık zarı (hymen )nedir, kızlık zarı tamiri veya dikimi (himenoplasti) nedir?

Aşağıdaki resimde kızlık zarı (hymen) izlenmektedir.





Aşağıdaki resimlerde ise kızlık zarının olabileceği farklı şekilelr izlenmektedir.

Yuvarlak (dairesel veya çemberimsi), septalı (perdeli), çok delikli, deliksiz, hilal gibi çeşitli şekillerde olabilmektedir.




Kızlık zarının fizyolojik olarak ne işe yaradığı tam anlaşılamamış olsa da dışarıdan mikroorganizmaların ve yabancı cisimlerin vajinaya engellediği düşünülmektedir.

Hymen yani kızlık zarı çok nadir olarak doğuştan hiç bulunmayabilir. Kızlık zarı vajina içinde değil vajinanın hemen girişinde dudakların yaklaşık 1 cm içerisindedir.

Kızlık zarı çoğunlukla ilk cinsel ilişkiyle kanar fakat bu her zaman olmayabiliyor çünkü kızlık zarı aşırı esnek olanlarda veya zar üzerinde az sayıda damar bulunması durumunda ilk cinsel ilişkide kanama gerçekleşmeyebilir. Nadiren de ilk ilişkiyle beraber kızlık zarı ve hatta bazen vajina dokusu aşırı kanayabilir ve dikiş atmak gerekebilir. Kanama genellikle az olur ve en fazla 20-30 dakikada durur eğer bu kadar süre geçmesine rağmen durmamışsa veya çok aşırı kanama varsa doktora başvurmanız gerekir.

Bir kez zedelenen kızlık zarı daha sonra hiç ilişki olmasa bile kendi kendini onarmaz.

Kadın Hastalıkları ve Doğum uzmanının yaptığı muayenede kızlık zarının yırtılmış olup olmadığı, yırtılmışsa bunun eski bir yırtık mı, yeni bir yırtık mı olduğu anlaşılabilir. Ancak Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanları resmi bir kurumda adli tabip olarak görevli olmadıkları sürece bu muayeneyi yapmamayı tercih etme veya muayene sonucunda rapor vermeyi reddetme özgürlüğüne sahiptirler. Dahası Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanları hastanın kendisi dışındaki birine muayene sonucunu bildirmek zorunda da değildirler.

Bakir hastalar vajinal muayene edilemezler ancak bakire bir kadının değerlendirmesinde yalızca karından yapılan ultrasonografi yeterli değildir. Vajina yerine makattan muayene edilmesi gereklidir ve çok faydalı bilgiler verebilir.

Kızlık Zarı Bozulmadan Gebelik Oluşabilir Mi?
Esnek olan bir kızlık zarı tam olarak bozulmadığı halde spermler vajenden rahime doğru ilerleyerek yine de gebelik oluşturabilirler. Hatta nadiren olsa da dışarıya kızlık zarına ykın bir yere boşalmayla bile spermler vajene ilerleyerek gebelik oluşturabilirler.


Kızlık zarı tamiri veya dikimi (himenoplasti)
Kızlık zarının tamiri mümkündür. Bu tamirin başarılı olup olmayacağının en önemli belirleyicisi yırtılmanın ne zaman olduğudur. Kısa zaman önce (günler önce) olan bir yırtılma kolaylıkla tamir edilebilir. Çok sayıda cinsel ilişkide bulunmuş, doğum yapmış kadınlarda ise kızlık zarının parçaları azalmış olduğundan tamiri çok zor olabilir, başarısız olabilir.

Kızlık Zarının Tam Kapalı Olması:
Kızlık zarında doğuştan herhangi bir delik olmaması durumudur. Bu durumun sonucuna kız büluğ çağına ulaştığı halde, döl yolundan dışarı doğru aylık kanamalar görülmez. Çünkü uterus (döl yatağı) kanaması gerçekleşmekte, fakat bu kan döl yolunu kapayan ve geçit vermeyen kızlık zarı ardında birikmektedir. Bu durum kızda ayda bir karın ve döl yolu sancılarına yol açar. Döl yolunun içinde bu şekilde kan birikmesine hematokolpos denir.Tedavide gecikilirse döl yolunun, kızlık zarı gerisinde kalan tümü kanla dolacak ve bundan sonra uterus (döl yatağı) da kanla dolmağa başlayacaktır. Bu duruma ise hematometra adı verilir. Tedavisi kızlık zarında hekim tarafından bisturi ile bir delik açılmasından ibarettir.


İlgili Konular:
Baki̇re Olan ve Olmayan Kadınlardaki̇ Vaji̇nanın Farkı Nedi̇r?
- Kızlık Zarı Kanaması İle Adet Kanaması Arasındaki Fark Nedir?
Tamamını >>

HSG (RAHİM FİLMİ - RÖNTGENİ)

HSG (HİSTEROSALPİNGOGRAFİ)
(İLAÇLI RAHİM VE TÜP FİLMİ)

HSG rahim içerisine bir kontrast sıvı verilerek röntgen filmi çekilmesi ile rahim ve tüplerin görüntülenmesidir, bu neden le "rahim filmi" de denir. İnfetilite (kısırlık) tedavisi görmesi gereken hastalarda tüplerin açık mı kapalı mı olduğunu anlamak için çekilir. Tüplerin durumuna göre tedavi planlanır.

Rahim filmi (HSG) ne zaman çekilir?
HSG çekilmesi için genellikle adet kanaması kesildikten sonraki ilk günler tercih edilir, bunda amaç hastanın hamile olmadığından emin olmaktır.

İlaçlı rahim filmi (HSG) nasıl çekilir?
Hasta rötgen masasına sırt üstü yatar. Öncelikle muayene spekulumu takılır ve rahim ağzı görülür. Daha sonra rahim ağzına doğru ince bir kanül uzatılır. (Kanül: tükenmez kalemin içine benzer ince borucuk) Bu kanül aracılığıyla kontrast sıvı rahim içine yavaş yavaş verilir ve röntgen filmi çekilir. Kontrast madde tüplere gelince hasta hafif bir ağrı duyabilir. Tüpler açıksa kontrast madde karın boşluğuna yayılır.

HSG normalse her iki tüp de açık ve rahim içinin şekli normaldir demektir. Rahim içinde bir kitle (myom yada polip gibi) varsa yada tüpler kapalıysa HSG'de bu durum anormal bir görüntü oluşturur.

Burada önemli da bir nokta HSG'de tüplerin açık izlenmesi kapalı izlenmesine göre daha güvenilir bir bilgidir. Çükü HSG'de tüpler çekim sırasında kasılarak (spazm) kapalı gibi görünebilmektedir. Yani HSG'de kapalı izlenen tüp aslında açık olabilir, bunu anlamanın yolu ise laparoskopi ile tüpleri değerlendirmektir.

HSG bazen kapalı olan tüpün rahim içine verilen madde sayesinde açılmasına sebep olabilir. Bu nedenle HSG sonrası kendiliğinden gebe kalanlar olabilmektedir.

İşlemden sonraki 1-2 gün boyunca hasta ara ara hafif kramplar hissedebilir. Vajinal kanama çok az görülebilir.

Kullanılan ilaçlar:
İşlem sonrasında doktor tarafından verilen ağrı kesici ve varsa antibiyotik kullanılmalıdır. Rahim filmi çekilirken radyoopak sıvı içeren ilaç kullanılır, bu ilaç rahim içerisine verilir. Bunların dışında genellikle rahim filmi (HSG) çekimi sırasında veya sonrasında bir ilaç kullanılmaz.


İlgili Konular:
- Rahim Filmi Ne Zaman Ve Nasıl Çekilir?
- Rahim Filminde Tüplerin Kapalı Çıkması
- Rahim Filmi Sonrası Problemler
Rahim Filminin Riskleri
- HSG (Rahim Filmi) Sonrası Hamilelik Olasılığı
- Tüplerin Tıkalı (Kapalı) Olması
- İnfertilite (Kısırlık)
Tamamını >>

HPV VİRÜSÜ VE HPV ENFEKSİYONU

HPV virüsü (Human Papillomavirus, İnsan papilloma virüsü ) nedir? 
Human Papillomavirüs kelimelerinin kısaltması olan HPV, hem kadınlarda hem erkeklerde bazı hastalıklara neden olabilen bir virüstür. Halk arasında "siğil virüsü" olarak da bilinir. Çift sarmallı DNA virüsüdür. Sadece insanlarda (human) hastalık yapan bir virüstür. HPV insanlar arasında cilt teması ve cinsel ilişki ile bulaşır; bunun dışında havlu, havuz gibi yollarla bulaşabildiği de söylenir ancak bu yollarla bulaştığını gösteren kesin kanıtlar yoktur. HPV virüsü bir insana bulaştığında her zaman bir hastalık oluşturmaz, bazen hiçbir hastalık oluşturmadan vücutta kalabilir. Dünyada tüm insanların yaklaşık yüzde 10'unda görülen bir virüstür. Cinsel yolla bulaşan hastalıklar arasında birinci sıradadır.

HPV virüsünün özellikleri:
- Çift zincirli çember şeklinde DNA içerir, 8000 baz çifti içerir.
- Kılıfsız bir virüstür.
- Epitelyal yüzeylere afinitesi vardır (epiteliotropik).
- Papillomaviridiae ailesindendir.
- Sadece insan türünde hastalık oluşturur o nedenle "human" papillomavirüs ismi verilmiştir.
- İkozahedral simetri gösteren 72 kapsomerden meydana gelir.

HPV genomunda bulunan bölgeler ve görevleri:
E (Early region, erken bölge)
L (Late region, geç bölge)
NCR (Non-coding regulatory region)
- E1 ve E2: Virüs DNA replikasyonu
- E4: Virüs mutasyonu
- E5: Transformasyon
- E6 ve E7: Tümör supressör geni

HPV virüs enfeksiyonu hangi hastalıklara neden olur?
- Vücudun herhangi bir yerindeki ciltte veya genital bölgede siğillere neden olabilir (kondilom).
- Kadınlarda rahim ağzı (serviks) kanserine neden olabilir.
- Kadınlarda vajen, vulva kanserlerine neden olabilir.
- Erkeklerde penis kanserine neden olabilir.
- Hem kadında hem erkekte anal kanserlere, orofaringeal (ağız) kanserlere neden olabilir.
- Kanser öncüsü premalign lezyonlara neden olabilir (CIN, VIN, VaIN, AIS, AIN, PIN)
- Çocuklarda rekürren respiratuar papillomatozis denilen hastalığa neden olabilir. Solunum yollarını ve larinksi tıkayacak kadar büyük lezyonlara neden olabilir. Bu hastalık genellikle doğum sırasında annenin doğum kanalından bebeğe HPV bulaşması ile meydana gelir.

Genital HPV olarak bilinen yaklaşık 40'tan fazla HPV tipi genital bölgeyi etkiler. Bazı tipler serviksin (rahim ağzı) yüzeyini oluşturan hücrelerin anormal hale gelmesine yol açabilir. Tedavi edilmediğinde bu anormal hücreler yıllar sonra kanser hücrelerine dönüşebilir. Rahim ağzı kanserini önlemek amacıyla bu virüse karşı geliştirilen HPV aşısı artık günümüzde kullanıma girmiştir.

HPV enfeksiyonunun belirtileri nedir? Nasıl anlaşılır?
HPV bir insana bulaştığında hiçbir belirti vermeden kalabileceği gibi bazen siğil veya yukarıda sıralanan diğer hastalıkların belirtilerine neden olabilir. En sık belirti siğil oluşmasıdır, siğiller et beni gibi küçük genellikle birkaç milimetre büyüklüğünde lezyonlardır, en sık ciltte, yüzde, el üzerinde, genital bölgede oluşur. Bazen çok büyük siğiller oluşabilir ve bütün genital bölgeyi kaplayacak kadar büyüyebilir. Bu nedenle HPV virüsüne "siğil virüsü" de denir.
Bir insanda HPV virüsünün bulunduğunun anlaşılması herzaman belirtilere bakarak mümkün olmaz, bunun için HPV DNA testleri geliştirilmiştir, bu testler bütün HPV virüs çeşitlerini değil ancak en önemli tiplerini belirleyebilir.

Kimlerde HPV enfeksiyonu daha sık görülür? Nasıl bulaşır?
- HPV virüsü insanlar arasında yakın temas, öpüşme, cinsel ilişki gibi kısacası her tür cilt teması ile bulaşabildiği için en önemli risk faktörü multiple cinsel parnterdir, yani çok eşlilik. Kadın veya erkek ne kadar çok kişiyle cinsel temasta bulunursa HPV virüsünü kapma riski o kadar artar. HPV virüsünün sebep olduğu hastalıklar fazla sayıda cinsel partneri olan kişilerde daha sık görülür.
- Vajinal yolla ilişkide erkeğin içeri girmesi HPV bulaşması için şart değildir. İçeri giriş olmadan sürtünme ve benzeri ilişkilerle de HPV virüsü kadından erkeğe veya erkekten kadına bulaşabilir. Oral  (ağız yoluyla) ve anal ilişki ile de bulaşabilir.
- Kadından erkeğe, erkekten kadına, kadından kadına, erkekten erkeğe bulaşabilir.
- Homoseksüel erkeklerde HPV ile enfekte olma riski diğer erkeklerden daha yüksektir.
- Tuvaletten HPV virüsü bulaşamaz, hijyen ile ilgisi yoktur.
- Erkeklerde sünnetin HPV virüsüne karşı kısmen koruma sağladığını gösteren bazı araştırmalar vardır ancak bu konuda kanıtlar çok yeterli değildir.

Cinsel ilişkide bulunmamış (bakire) kızlarda HPV virüsü olabilir mi?
Çok nadiren bakire kadınlarda da HPV virüsüne rastlanabilmektedir. Virüsün bulaşması için tam bir cinsel birleşme şart değildir, Bu kişilerde bildirilmeyen seks, parmak veya el ile temas sonucu bulaş gibi etkenler rol oynayabilir.

Kondom (prezervatif, kılıf) kullanmak HPV bulaşmasını önler mi?
Bulaşma riskini azaltabilir ancak tam olarak önlemez. Çünkü seks sırasında erkek kondom kullansa bile kadın partnerine testisleri temas edebilmektedir, bu da HPV bulaşması için yeterli olabilir.

HPV virüs tipleri nelerdir?
HPV'nin 200'den fazla çeşiti tespit edilmiştir ancak bunlardan genital bölgede hastalıklara neden olabilenler yaklaşık 40 tiptir. Genital bölgede enfeksiyon yapabilen HPV tipleri düşük riskli (low-risk) ve yüksek-riskli (high-risk) tipler olarak ikiye ayrılmıştır.
Yüksek riskli HPV tipleri: 16, 18, 31, 33, 35, 39, 45, 51, 52, 56, 58, 59, 68
Yüksek riskli HPV virüsleri serviks kanserine neden olabilirler. Bunlardan özellikle tip 16 ve 18 daha risklidir. Hastanelerde yapılan HPV DNA testleri ile bu yüksek riskli tipler araştırılır. HPV aşıları (rahim ağzı kanseri aşıları) daha çok bu tiplere karşı geliştirilir. Hücre genomuna entegre olarak hastalığa neden olurlar. Hem entegre hem epizomal şekilde enfeksiyon oluşturabilirler.
Düşük riskli HPV tipleri: 6, 11, 40, 42, 43, 44, 53, 54, 61, 72, 73, 81
Düşük riskli HPV tipleri kansere neden olamazlar sadece siğil (kondilom) ve benzeri hastalıklara neden olabilirler. Bunlar hücre genomuna entegre olmazlar, epizomal enfeksiyon meydana getirirler. HPV DNA testleri ile düşük riskli tipler araştırılmaz.

- Cilt siğilleri ile ilgili olanlar Tip1, Tip2 HPV virüsleridir daha çok
- Genital bölgede siğil (kondiloma akümünata) yapan tipler daha çok Tip 6 ve Tip 11'dir.
- Orofarengeal kanserle en çok ilgili olan Tip 16
- Anal kanserlerle en çok ilgili olan Tip 16
- Respiratuar papillomatozis yapan Tip 6 ve Tip 11
- Rahim ağzı (serviks) kanserinde en çok saptanan Tip 16 ve Tip 18
- Vejen ve vulva kanserinde en çok rastlanan tip 16'dır.

HPV virüsü (siğil virüsü) vücuttan nasıl atılır?
Siğil virüsü nasıl yok edilir? Vücuttan nasıl tamamen temizlenir?
HPV virüsünü vücuttan atmak veya tamamen yok etmek için henüz bir tedavi yöntemi geliştirilememiştir. Bir kişide HPV olduğu tespit edilebilir, bu durumda virüsün oluşturduğu hastalıklar varsa tedavi edilir, örneğin siğiller ilaçla veya yakılarak (koterizasyon) tedavi edilir.
Virüs vücutta bulunduğu bölgeden örneğin rahim ağzından kendiliğinden temizlenip kaybolabilir, kadında belli bir süre sonra HPV testi yapıldığında virüs tespit edilmez. Rahim ağzında HPV enfeksiyonlarının çoğu (yüzde 80-90) bu şekilde 1-2 yıl içerisinde kendiliğinden kaybolur, az bir kısmı kaybolmadan devam eder ve hastalık yapma riski taşır.
HPV virüsü vulva, vajen veya rahim ağzı gibi dokularda bulunur, keratinositlerde enfeksiyona neden olur. Hiçbir zaman kana geçmez, viremi yapmaz.  Virüs viremi yapmadığı için yani kanda bulunmadığı için virüse karşı bağışıklık yanıtı oluşması zor olur.

HPV enfeksiyonunun tedavisi nedir?
HPV enfeksiyonunu vücuttan tamamen atmak için spesifik bir tedavi veya ilacı yoktur. Ancak hastalık yaptığı bölgeye yönelik ilaç (krem, solüsyon) veya yakma, dondurma gibi tedaviler, cerrahi işlemler uygulanabilmektedir. Örneğin siğiller ilaçlarla veya cerrahi olarak ameliyatla çıkartılır. Rahim ağzındaki hastalıklar yakma (koterizasyon), dondurma (kriyoterapi), konizasyon, LEEP, ameliyat gibi yöntemlerle tedavi edilir.

Dünyada HPV tiplerinin dağılımı nasıldır?
Dünyanın hemen her bölgesinde insanlarda en sık rastlanan tip HPV Tip 16'dır. Saptanan HPV tiplerinin yaklaşık yüzde 50-70'i budur. İkinci sırada Tip 18 gelir, bu da yüzde 15-25 arasında görülür. Yani tüm HPV enfeksiyonlarının yaklaşık yüzde 70-80'ini bu iki tip oluşturur. Bunlardan sonra daha az sıklıkla görülen tipler sırasıyla 45, 31, 33, 52, 58'dir. Diğer tipler çok az görülür.

Servikal kanserlerde saptanan HPV tipleri nelerdir?
Serviks (rahim ağzı) kanserinin en sık görülen tipi yassı hücreli (squamöz hücreli) kanserdir. Squamöz hücreli serviks kanserlerinin yüzde yüzüne yakın kısmında HPV'ye rastlanmaktadır. Squamöz hücreli serviks kanserlerinin yüzde 50-60'ında tip 16, yüzde 15'inde tip 18 HPV bulunur. Bu iki tip HPV squamöz hücreli kanserlerin yaklaşık yüzde 70'inde bulunur.
Serviksin adenokanserlerinde yine en çok rastlanan tip 16'dır, ikinci sıklıkla tip 18 bulunur. Ancak adenokanserlerin tamamında HPV bulunmaz, yaklaşık yüzde 70'inde HPV bulunur.

Diğer kanserlerle HPV enfeksiyonu ilişkisi:
Serviks kanserlerinin tamamına yakınında HPV'ye rastlanır. Anal kanserlerin yüzde 90'ında, vajina kanserlerinin yüzde 70'inde, vulva kanserlerinin yüzde 40'ında, penis kanserlerinin yüzde 50'sinde, orofarinx kanserlerinin yüzde 70'inde HPV'ye rastlanır. Bu kanser türlerinin hepsinde de en çok HPV 16'ya rastlanır.
Dünyada HPV ile hatta bir enfeksiyon ajanı ile en çok ilişkisi olan kanser serviks (rahim ağzı) kanseridir.

Gebelikte HPV enfeksiyonu bebeğe zarar verir mi?
Gebelikte vücudun herhangi bir cilt bölgesinde (el, yüz) meydana gelen bir HPV enfeksiyonu yani siğil bebeğe zarar vermez, kan yoluyla bebeğe geçmez. Rahim ağzında HPV saptanması da bebeğe zarar vermez (rahim ağzında siğil yani kondilom yoksa). Ancak doğum kanalında yani vajina ve vulvada yaygın siğil yapan bir HPV enfeksiyonu varsa bu siğillerden doğum sırasında bebeğe bulaş olabilir, bebekte respiratuar papillomatozis meydana gelebilir. Hamilelik sırasında genital bölgede siğil olması durumunda mutlaka doktora danışmak gerekir, doğum yöntemi doktor muayenesi sonrasında kararlaştırılır.


İlgili Konular:
- HPV Testi (HPV DNA Testi)
- HPV Aşısı (Rahim Ağzı Kanser Aşısı)
- Rahim Ağzı (Serviks) Kanseri
- Smear Testi (Pap Test)
- Anormal Smear Sonuçları
- Kolposkopi
- Rahim Ağzı (Serviks) Kanseri
CIN 1, CIN 2, CIN 3
- Genital Siğil (Kondilom)
Tamamını >>

FETAL DİSTRES (BEBEKTE SIKINTI HALİ)

Fetüsun oksijensizlik, asidoz, asfiksi durumuna doğru ilerlemesi ile "stres" altında olduğunu ifade eden bir terimdir. NST gibi felan iyilik halini değerlendiren testlerle bu durum anlaşılabilir.

Çeşitli sebepleri olabilir:
- Fetusta gelişme geriliği
- Suların gelmesi, suyun az olması (oligohidramnios)
- Günaşımı (Günün geçmesi)
- Fetusta anemi
- Annede preeklampsi, diabet gibi hastalıklar
- Kordon dolanması
- Kanama yapan her tür durum ani fetal distrese yol açabilir

Fetal distres saptanan fetus NST, OCT, Doppler, Ultrason v.b testlerle değerlendirilerek gebelik haftasına göre izlemine ya da doğumuna karar verilir. Fetal distres durumunda normal doğumu bekleyecek kadar süre yoksa yani durum acilse bebeği bir an önce almak için sezaryen gerekebilmektedir.
Tamamını >>

PLASENTA PREVİA (BEBEĞİN EŞİNİN ÖNDE OLMASI)

PLASENTANIN ÖNDE, RAHİM AĞZINDA OLMASI
Plasentanın bebeğin doğum yolu üzerine rahim ağzına yerleşmesine plasenta previa denir. Normalde plasenta rahim ağzı üzerinde bulunmaz, rahmin yanlarında veya yukarıda fundusta bulunur. Plasentanın yeri ultrason muayenesinde net olarak gözlenebilmektedir. Plasenta previa tanısı ultrason ile konur. Yaklaşık 300 gebelikte bir oranında görülür.

Plasenta serviksi (rahim ağzını) tamamen veya kısmen kapatabilir veya sadece servikse yakın bulunabilir, buna göre 4 tipi vardır:
- Plasenta previa totalis: Plasenta internal servikal osu tamamen kapatmıştır. En sık görülen tip budur (%40).
- Parsiyel plasenta  previa: Plasenta serviksin internal osunu kısmen kapatmıştır.
- Marjinal plasenta previa: Plasenta serviks internal osun kenarında yerleşmiştir, kanalı kapatmamıştır ancak yine de kanamaya neden olabilir.
- Aşağı yerleşimi plasenta (Low-lying placenta): Plasenta alt uterin segmente uzanmıştır ancak servikal osun üzerinde veya sınırında değildir.

plasenta previa
Resmi büyütmek için üzerine tıklayın

Kimlerde daha sık görülür? Risk faktörleri?
- İleri anne yaşı
- Multiparite
- Sigara
- Çoğul gebelik (ikiz, üçüz) olması
- Daha önce  küretaj geçirmiş olmak
- Daha önce sezaryen geçirmiş olmak
- Daha önce rahim ameliyatı geçirmiş olmak
- Daha önceden plasenta previalı gebelik geçirmek
- Erkek fetuslarda daha sık görülmektedir
- Yüksek rakımda yaşayanlarda daha sık görüldüğünü bildiren araştırmalar vardır. (Oksijen azlığından dolayı plasenta kompase etmek için yüzey alanını genişletiyor.)

İlk bulgusu lekelenme tarzında açık kırmızı vaginal kanamadır. Bu kanama şiddetli de olabilir. Kanama sırasında rahimde kasılma olmaması ve hastanın ağrı hissetmemesi plasenta previa için karakteristik bulgulardır. Ancak bazen beraberinde doğum sancısı şeklinde ağrılar görülür.

Bazı durumda plasenta previa plasentanın erken ayrılmasına neden olur.

Plasenta previa kanaması bebek olgunlaşmadan önce meydana gelmişse ve kanama miktarı azsa bebeğin olgunlaşmasına izin verilir. Annenin fiziksel aktivitesi de plasentadan kanamayı başlatabilmektedir. Bu nedenle hastanın fiziksel aktivitesi kısıtlanarak yatak istirahatine alınır.

Cinsel ilişki de kanamayı başlatabileceğinden plasenta previalı hastalarda yasaklanır. Takipler sırasında bebek olgunlaşması tamamlandığında veya vaginal kanama ciddi boyutlara ulaştığında doğuma karar verilir.

Kanama anne hayatını ve bebeği tehdit edecek kadar çoksa sezaryen ile acil doğum kaçınılmazdır. Yine gebeliğin miadında olduğu kanamalarda beklemek gerekmez ve doğum gerçekleştirilir. Doğum çoğunlukla sezaryenle olmaktaysa da nadiren plesentanın rahim ağzını fazla kapatmadığı durumlarda ve az kanama olan durumlarda normal doğum da olabilmektedir.

VAZA PREVİA
Plasentadan bebeğe uzanan kordon damarları normalde amnios sıvısının içinden geçerler. Vasa previa durumunda ise damarlar amnios zarı üzerinde dallanma gösterirler. Bu dallanma genelde serviks hizasında olur. Üzerlerinde koruyucu Wharton jeli tabakası olmayan bu damarlar kese açıldığında kolaylıkla yırtılıp kanamaya neden olurlar. Kaybedilen kan fetusun kanı olduğundan fetal distres gelişimine ve kısa zamanda bebeğin ölmesine neden olabilir. Kanama olmasa bile bu damarlar basıya duyarlı olduklarından sıklıkla fetal distrese neden olurlar. Kanama ya da fetal distres olduğunda acil sezaryen gerekir.
Vaza previa IVF (tüp bebek) gebeliklerinde daha sık görülür.


İlgili Konular:
- Plasenta (Bebeğin eşi)
- Bebeğin Eşinin Rahim Ağzında Olmasının Riskleri
Plasenta Akreata (Bebeğin Eşinin Rahim Duvarına Yapışması)
- Bebeğin Eşinin Aşağıda Olması ve Kanama - Video İzle
- Dekolman Plasenta (Plasentanın Erken Ayrılması)
Tamamını >>



UYARI: Sitedeki bilgiler hastalıkların tanı ve tedavisinde kullanılmamalıdır.
Yazıların her hakkı saklıdır, izinsiz kullanılamaz. devamı >>

"Gebelik ve kadın hastalıkları konusunda ayda 1 milyondan fazla ziyaretçi sayısı ile en çok tıklanan, en geniş içerikli site"